ABD'yi kaygılandıran işbirliği

ABD dış politikasına etkisiyle bilinen Foreign Policy dergisi Türkiye Çin ilişkilerini mercek altına aldı. Dergide çıkan makalede Çin'den gelen destek sayesinde Erdoğan'ın IMF gibi batılı kuruluşlardan destek istemek zorunda kalmadığı tespiti yapıldı. Türk Çin ilişkilerinin kapsamlı bir fotoğrafının çekildiği makalede "Türkiye'nin otoriter bir ülkeye dönüştüğü" iddiasına da yer verildi. İşte Amerikan gözüyle derinleşen Türk Çin ilişkileri...

ABD'yi kaygılandıran işbirliği

Amerikan derin devletine yakınlığıyla bilinen Foreign Policy dergisi, gelişen Türk Çin ilişkilerini analiz etti. İki ülkeyi birbirine yakınlaştıran nedenler sorgulandı.

Erdoğan Türkiye'yi Çin'e bağımlı bir ülkeye dönüştürüyor. Çin'in Kuşak Yol İnsiyatifi, Türkiye taze nakit kaynağı, Çin'e ise Akdeniz'de stratejik dayanak noktası sağlıyor.

Ayça Alemdaroğlu ve Sultan Tepe imzasını taşıyan yazıda "Batı'da az dostu kalan Ankara, yardım için Çin'e güveniyor." ifadesine yer verildi.

Erdoğan'ın 2009 yılında Uygurlara yapılanları "soykırıma" benzettiği bir konuşmasına atıf yapılan yazıda, Türkiye'nin Uygurlara yönelik bu politikasının keskin bir şekilde değiştiği vurgulanıyor.

Türkiye'nin 2016 yılında Uygur Abdulkadir Apcan'ı tutukladığı ve iade sürecinin başlatıldığı belirtiliyor. Yine 2017 yılında Türkiye ve Çin arasında imzalanan "suçluların iadesi anlaşması" hatırlatılıyor. Aynı yazıda 2019 yılından bu yana yüzlerce Uygurun sınır dışı etme merkezlerine gönderildiği bilgisi paylaşılıyor.

"Erdoğan'ın muazzam U dönüşünün basit bir açıklaması var: Onun rejimi ve Türkiye ekonomik kriz içerisinde." yorumunun yer aldığı yazıda ekonomik bağlara dikkat çekiliyor.

Foreign Policy'e göre Erdoğan yönetimindeki Türkiye "otoriter bir ülke" olarak tanımlanıyor.

Çin'in Batı Asya'ya ve Avrupa'ya doğru genişleme arzusu, Erdoğan'a yaşam koridoru açıyor. İşbirliği katlanarak arıyor. 2016'dan bu yana iki ülke sağlık ve nükleer enerjini alanlarının içinde olduğunu karşılıklı 10 anlaşma imzaladı. Çin bugün Türkiye'nin Rusya'dan sonra ikinci büyük ticari ortağı. Çin, 2016 ve 2019 arasında Türkiye'ye 3 milyar dolar yatırım yaptı. Gelecek yılın sonuna kadar bu yatırımları ikiye katlamaya istekli. Çin'den nakit akışı Erdoğan rejimi için kritik önemde olmaya başladı. Bu akış, kritik anlarda başkanın elini güçlendiriyor. Türk lirasının değeri 2018 yılında yüzde 40'dan fazla düştüğünde Çin devletinin Sanayi ve Ticaret Bankası Türk hükümetine, devam eden enerji ve alt yapı projeleri için 3.6 milyar dolar kredi sağladı.

Foreign Policy analizinde 2019 yılı Haziran ayı belediye seçimleri sırasında da swap anlaşmasının yenilenmesi yoluyla 1 milyar dolarlık nakit akışı sağlandığı belirtiliyor.Yazıda Türkiye ve Çin arasındaki ekonomik ilişkilerin geniş bağlamına ilişkin ayrıntılı bilgiler veriliyor. Bu bağlamda Çin'in ulaşım ağıyla bağlantılı olan Bakü, Tiflis Kars demiryolu, Çin'in Yavuz Sultan Selim Köprüsnün yüzde 51, İstanbul'daki Kumport limanının yüzde 65 hissesini alması hatırlatılıyor.

Çin'le yapılan işbirliğinin Erdoğan'ın iç siyasette elini güçlendirdiği iddiası da makalede işleniyor.

Başlıca işbirliği alanları ise şu şekilde sıralanıyor;

- Alt yapı yatırımlarında kullanılmak üzere Çin İhracat ve Kredi Garanti Şirketi'nin Türkiye Varlık Fonu'na bu yıl 6,5 milyar dolar kredi taahhüt etmesi,

- Türkiye'nin enerji ihtiyacının yüzde 3'ünü karşılayacak Adana Hanultu'daki termik santral için 1.7 milyar dolar kredi sağlaması,

- İki ülke arasında ekonominin yanı sıra askeri, güvenlik, istihbarat ve sibergüvenlik alanlarında derinleşen işbirliği,

- Türkiye'nin, 300 km menzilli Bora balistik füzesinin Çin'in B 611 örnek alarak geliştirmesi,

- Çin ordusunun 2018 Efes tatbikatına katılım sağlaması

- Ankara'nın Çin devletinin Nükleer Enerji ve Teknoloji Şirketiyle işbirliği yapmayı hedeflemesi...

Türkiye Varlık Fonu'nu yapısının şeffaf olmadığı iddiasının yer aldığı analizde, Türkiye ve Çin'e karşılıklı fayda sağladığı vurgulanıyor. Ayrıca bu işbirliğinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'nın elini güçlendirdiği belirtiliyor. Bununla birlikte, Çin'in desteği sayesinde Erdoğan'ın "IMF gibi Batılı kuruluşlardan yardım istemekten kaçınabildiği" de vurgulanıyor.

ulusal.com.tr

abd çin akdeniz