Yarışmada yeni kural! 26 Mart 2019 Salı Oyna Kazan ipucu sorusu paylaşıldı: Kemal Sunal ve Halit Akçatepe’nin ilk kez birlikte yer aldıkları film hangisi?
Oyna Kazan'da dün yaşanan hatanın ardından gözler bugünkü yarışmalara çevrildi. Dünkü yarışmada hatalı olan 21'inci soruya kadar gelen 74 kişi arasında ilk 10 ve birincilik ödülü olan 3 bin lira eşit olarak paylaştırılacağı açıklandı. Peki Oyna Kazan'da 26 Mart 2019 Salı gününe ait yarışmaların ipucu soruları paylaşıldı mı? Oyna Kazan'da günaydın kopyası geldi. Yapılan paylaşımda, "Günaydın kopyası geldi! İzmir Saat Kulesi 1901 yılında açılmış, acaba hangi padişahın hükümdarlığının 25. yılıydı bu tarih?" denildi. Oyna Kazan yarışmasında bugün cevabı zor bir soru geldi. Açıklamada, "İyi akşamlar kopyası Yeşilçam’ın unutulmaz ikilisinden. Kemal Sunal ve Halit Akçatepe’nin ilk kez birlikte yer aldıkları film hangisiydi?" denildi. Halit Akçatepe ve Kemal Sunal, birçok filmde oynadı
Oyna Kazan'ın dünkü yarışmasında bir hata yaşandı.
Yarışmaya ait sosyal medya hesabından şu açıklama yapıldı:
"Türk bayrağıyla ilgili olan 21. soruda eni 75cm olan bayrağın boyu 112.5cm olması gerekirken doğru cevap şıklar arasında yer almamaktaydı. Bu nedenle yarışmayı durdurmak zorunda kaldık. Yarışma 21. soruda tamamlanmış sayılacak ve bu soruya kadar gelen 74 kişi arasında geri kalan toplam ödül olan (ilk 10’a girenlerin ve birincinin alması gereken) 3000 lira eşit olarak paylaştırılacaktır. İlk 5000, ilk 500, ilk 100 ödülleri ise tanınlanmıştır."
YARIŞMADA YENİ KURAL
Yeni kuralla ilgili olarak şunlar belirtildi:
"Şampiyon Kim?
En çok merak edilen soru: Şampiyon kim? Kim kazanıyor bu büyük ödülleri?
Biz de en az sizler kadar merak ediyoruz! Bu yüzden yarışmamıza yeni bir kural, yeni bir heyecan ekledik! Artık her yarışmanın sonunda kazanana telefonla bağlanacağız, onu tebrik edip kısa bir sohbet ececeğiz. Bu sayede hem daha şeffaf olacağız, hem kazananları hep birlikte tanıyacağız, kazanma sırlarını öğreneceğiz.
KURALLAR:
1- Kazanan kişinin, Oyna Kazan’a kayıt olduğu ve profiline tanımlı olan cep telefonu numarası yarışma biter bitmez canlı yayında aranacak.
2- Kazanan kişi, doğal olarak soruları cevaplamak için kullandığı telefon elinde olacağı için telefonu cevaplamakla yükümlü olacak, yoksa ödül hesabına tanımlanmayacak
3- Kazanan kişi 3 arama sonrası telefonu açmaz ve yayına bağlanmaz ise, kazandığı para ödülü ertesi gün olacak ilk yarışmanın “kazandıran sorular” kısmına geçmeyi başaran kullanıcılar arasında paylaştırılacak
Yeni getirdiğimiz bu kural sayesinde, hem yarışmanın daha şeffaf hem de yarışmadan elendikten sonra da yarışmayı izlemeye devam eden kullanıcılarımız için daha eğlenceli hale geleceğini düşünüyoruz.
Bizimle kalın, oynayın, kazanın!"
OYNA KAZAN İPUCU SORULARI GELDİ Mİ
Oyna Kazan'da günaydın kopyası geldi.
Yapılan paylaşımda, "Günaydın kopyası geldi! İzmir Saat Kulesi 1901 yılında açılmış, acaba hangi padişahın hükümdarlığının 25. yılıydı bu tarih?" denildi.
İzmir Saat Kulesi, İzmir'de Osmanlı padişahı II. Abdülhamid'in tahta çıkışının 25. yıldönümünü kutlamak için 1901'de inşa edilmiş tarihi saat kulesi.
Konak Meydanı'ndaki İzmir Hükûmet Konağı, Kemerlatı Çarşısı girişi, Konak Yalı Camii ve İzmir Büyükşehir Belediyesi binası arasındaki alanda yer alır. 25 metre yüksekliğinde dört katlı olan kule, Sultan II. Abdülhamit’in iradesi gereği Osmanlı vilâyetlerinde aynı dönemde meydana getirilmiş birçok saat kulesinden birisidir. Ancak özgün mimarisi ve yapımında izlenen yöntem gibi nedenlerle diğer saat kuleleri arasında özel bir yer edinmiştir. Osmanlı saat kuleleri içinde en estetik görünüşlü ve en zarifi olarak kabul edilir
İzmirli mimar Raymond Charles Péré tarafından tasarlanan kulenin saatinin Alman imparatoru II. Wilhelm tarafından hediye edildiğine dair kayıtlar vardır.
Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. yıl dönümü olan 1900 yılında cülûs yıl dönümü için tüm İmparatorlukta, büyük kutlamalar organize edilmekte ve günün anısına kalıcı eserler yaratmak için çalışılmakta idi. Bu süreç içinde devrin İzmir Valisi Kamil Paşa, 1 Ağustos 1900 tarihinde yerel yöneticileri, mülkî ve askerî idareciler, memurlar ve şehrin ileri gelenleriyle bir toplantı gerçekleştirmiş; Sarı Kışla yakınında çeşmeli bir saat inşa edilmesi bu toplantıda kararlaştırılmıştır.
HALİT AKÇATEPE KİMDİR
Halit Akçatepe (d. 1 Ocak 1938; Üsküdar, İstanbul - ö. 31 Mart 2017), Türk oyuncu.
Yaşamı
1 Ocak 1938'de Üsküdar'da doğan Akçatepe, ilkokulu Refik Halit Karay Mektebi'nde okur. Babası Sıtkı Akçatepe'dir. Konservatuvar eğitimi hiç almamıştır (kendisi konservatuvar eğitimiyle uzaktan yakından bir alakası olmadığını belirtmiştir). Zamanın film yönetmenlerinden birinin, babasına "bize bir çocuk oyuncu lazım" dediği zaman, babası tülüatçı Sıtkı Bey oğlu Halit'i oynatmıştır. İlk filmini 1943'te 5 yaşındayken çekti. Daha sonra ilkokul sıralarında ders görmeye başladı. Saint Benoit Fransız Lisesi'nden mezun oldu. 1959'da Anıtkabir'de 1,5 yıl askerlik görevini yaptı. 1972'te Tatlı Dillim filmiyle şöhreti yakaladı. 1963'te Yasak, Gündoğarken, Semaya Baktım Seni Gördüm filmlerini çekti. 1975'te Hababam Sınıfı adlı filmindeki Güdük Necmi tiplemesiyle Türk sinemasına adını yazdırmıştır.
Oyuncunun babası Sıtkı Akçatepe ve annesi Leman Akçatepe de Türk sinemasında birçok yapımda rol almış oyunculardır. Özellikle babası Sıtkı Akçatepe, Hababam Sınıfı film serisinde oynadığı Paşa Nuri tiplemesiyle tanınmaktadır. Babası Sıtkı Akçatepe annesi tarafından Osmanlı İmparatorluğu'nun Lale Devri Sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın torunudur.
Özel Hayatı
Halit Akçatepe'nin annesi ve babası da oyuncudur. Annesi Leman Akçatepe babası ise Hababam Sınıfı filmlerinde "Paşa Nuri" rolüyle tanınan Sıtkı Akçatepe'dir. İki kez evlenen oyuncu ilk evliliğini 1963 yılında Tülin Akçatepe ile yapmış bu evliliğinden Itır (1964) ve Ebru (1968) isminde iki kızı olmuştur. 1981 yılında Tülin Hanımdan boşanan oyuncu 1999'da kendisinden 39 yaş küçük olan Rezzan Akçatepe ile evlenmiştir. Bu evliliğinden ise 2001 yılında kızları Günsu doğmuştur.[1] Halit Akçatepe ve Rezzan Akçatepe 2009 yılında boşanmıştır.[2]
Ölümü
Halit Akçatepe, 31 Mart 2017 tarihinde İstanbul'da 79 yaşında hayatını kaybetti. Akçatepe'nin doktoru fizyoterapi gören oyuncunun kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirdiğini açıkladı. 2 Nisan 2017'de, Caddebostan Kültür Merkezi'nde düzenlenen anma etkinliği ve Şakirin Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi.[3][4][5]
Tiyatro
Tıpkı Sen Tıpkı Ben : Haluk Işık - [[Hadi Çaman Tiyatrosu]] - 2002
Töre : Turgut Özakman - [[İstanbul Şehir Tiyatrosu]]
Havana Duruşması : H.M. Enzensberger - Dostlar Tiyatrosu - *
1971
Asiye Nasıl Kurtulur? : Vasıf Öngören - Dostlar Tiyatrosu - *
1970
Nekrasof : Jean Paul Sartre - Dostlar Tiyatrosu - 1970
Rosenbergler Ölmemeli : Alain Decaux - Dostlar Tiyatrosu - 1969
Durdurun Dünyayı İnecek Var : Anthony NewleyLeslie Bricusse - Dostlar Tiyatrosu - 1969
Filmografi
Babam Sınıfta Kaldı (2013)
Krem (dizi) (2012)
Kral Çıplak (2012)
Leyla ile Mecnun (dizi) (2011)
Geniş Aile (2009)
Aile Reisi (2009)
7 Kocalı Hürmüz (2009)
Orada Neler Oluyor? (2009)
Vurgun (2008)
Genco (2007)
Yalan Dünya (2007)
Hakkını Helal Et (2007)
Sesler Yüzler Mekanlar (2007)
İki Aile (2006 - 2008)
Sevda Çiçeği (2006)
Hababam Sınıfı Üç Buçuk (2005)
İki Arada Aşk (2005)
Cumbadan Rumpaya (2005)
Beşinci Boyut (2005)
Müyim Olan Aşkımız (2005)
Hababam Sınıfı Askerde (2004)
Büyük Buluşma (2004)
Canım Annem (2004)
Avrupa Yakası (2004)
Yeşilçam Denizi (2003)
Şapkadan Babam Çıktı (2003)
Hababam Sınıfı Merhaba (2003)
Vaka-i Zaptiye (2002)
En Son Babalar Duyar (2002)
Çılgın Bediş (2001)
Siyah Cennet (2000)
Tersine Dünya (2000)
Konu Komşu (1999)
Eltiler (1997)
Hayvanlara Dokunduk (1997)
Hoşçakal İstanbul (1996)
Şaban İle Şirin (1995)
Çatı (1995)
Kaygısızlar (1994)
Hayri Beyin Son Aşkı (1993)
Oyun İçinde Oyun (1993)
Şaban Askerde (1993)
Yazlıkçılar (1993)
Anasının Kızı (1992)
Sürgün (1992)
İnsanlar Yaşadıkça (1989)
Bizimkiler (1989)
Kötü Kader (1987)
Büyük Koşu (1987)
Karımın Gölgesi (1987)
Keko Aptallar Çetesi (1986)
Keriz (1985)
Şaban Papucu Yarım (1985)
Şen Dul Şaban (1985)
Adile Teyze (1982)
Umut Dilencisi (1982)
Buyurun Cümbüşe (1982)
Talih Kuşu (1982)
Dört Geline Dört Damat (1981)
Renkli Dünyalar (1980)
Dokunmayın Şabanıma (1979)
Evlidir Ne Yapsa Yeridir (1978)
Şabanoğlu Şaban (1977)
Gülen Gözler (1977)
Bülbül Ailesi (1976)
Hababam Sınıfı Uyanıyor (1976)
Süt Kardeşler (1976)
Tantana Kardeşler (1976)
Şoför Mehmet (1976)
Lüküs Hayat (1976)
Bizim Aile (1975)
Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (1975)
Merhaba (1975)
Ah Nerede (1975)
Üç Ahbap Çavuşlar (1975)
Şaşkın (1974)
Hababam Sınıfı (1974)
Köyden İndim Şehire (1974)
Salak Milyoner (1974)
Evet mi Hayır mı? (1974)
Kanlı Deniz (1974)
Mavi Boncuk (1974)
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz (1974)
Canım Kardeşim (1973)
Tarkan: Güçlü Kahraman (1973)
Yalancı Yarim (1973)
Oh Olsun (1973)
Ömer Hayyam (1973)
Umut Dünyası (1973)
Sevilmek İstiyorum (1973)
İyi Döverim Kötü Severim (1972)
Tarkan: Altın Madalyon (1972)
Üç Sevgili (1972)
Sev Kardeşim (1972)
O Ağacın Altında (1972)
Tatlı Dillim (1972)
Feryat (1972)
Adanalı Kardeşler (1972 Ufaklık / Konuk Oyuncu)
Bir Varmış Bir Yokmuş (1971)
Üç Arkadaş (1971)
Beyoğlu Güzeli (1971)
Mahallenin Namusu (1953)
Köprüaltı Çocukları (1953)
Hayat Acıları (1951)
Güldağlı Cemile (1951)
İstiklal Madalyası (1948)
Bir Dağ Masalı (1947)
Karanlık Yollar (1947)
Senede Bir Gün (1946)
Günahsızlar (1944)
Nasreddin Hoca Düğün'de (1943)
Dertli Pınar (1943)
KEMAL SUNAL KİMDİR
Ali Kemal Sunal (10 Kasım 1944[1], İstanbul - 3 Temmuz 2000, İstanbul), Türk televizyon, sinema ve tiyatro oyuncusu.
Hayatı
Oynadığı karakterlerle önemli çıkış yakalayan Kemal Sunal, Türk sinema tarihine damga vuran oyunculardandır. Tiyatro ile sanat hayatına başlayan sanatçı, Ertem Eğilmez'in kendisini fark etmesiyle sinema filmlerine yönelmiştir. İlk amatör tiyatro oyunu, Vefa Lisesi'nde okurken rol aldığı "Zoraki tabip"tir. Kenterler, Ulvi Araz, Ayfer Feray ve son olarak Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda profesyonel olarak rol aldıktan sonra Ertem Eğilmez'in kendisini fark etmesiyle, 1972 yılında Tatlı Dillim filminde rol alarak sinemaya ilk adımını atmıştır. Filmlerinde oynadığı "iyi, saf adam" rolleriyle beğeni kazanmıştır. Sanatçı, komedi filmleri ağırlıkta olsa da, dram türündeki filmlerde de rol almıştır. Oynadığı filmlerdeki karakterlerin genel özelliği haksızlıkların karşısında duran, iyiliği ve saflığı yüzünden başına sürekli iş açılan, zekasıyla kötülerle mücadele eden ve insanlara doğru yolu gösteren, daima "gülen" adamdır. Kendisini "çok az konuşan, çok soğuk bir adamım"[2] diyerek tanımlayan Kemal Sunal'ın sinema izleyicileri tarafından benimsenmesi ve sevilmesinin en büyük sebeplerinden birisi, filmlerin çekildiği dönemlerde yaşanan sosyolojik-sosyo ekonomik ve siyasi gelişmelerin filmlerinde yer almasıdır. Zamlar, insanları dolandıran kişiler, geçim sıkıntısı, işsizlik, göç ve töre gibi konuların sinemasında işlenmiş olması, filmlerine birçok anlam daha kazandırmaktadır. Bunlar, güldürü içerisinde sosyal mesajlar vermek ve bazı konuları mizahi dille eleştirmektir. Sanatçı, güldürü filmlerinin yanı sıra dram filmlerinde yer almış, ancak oynadığı tüm filmlerde "halkın içinden" "içimizden biri" imajını hiçbir zaman bozmamıştır. Aynı zamanda Kemal Sunal, öğretmenden bekçiye, kapıcılıktan çöpçüye kadar birçok karakteri oynayarak, beğeni kazanmıştır. Yüksek lisansını "TV ve sinemada Kemal Sunal güldürüsü" isimli tezi ile yapmıştır. 82 filmde rol almış sanatçının son filmi 1999 yılında vizyona giren Propaganda'dır. 3 Temmuz 2000 tarihinde, Balalayka isimli filmin çekimleri için bindiği uçakta, kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmiştir. Sanatçı, "Gülen adam" lakabıyla anılmaktadır.[3][4][5][6][7]
İstanbul Küçükpazar semtinde Malatyalı bir ailenin çocuğu olarak doğan oyuncunun babası Migros'tan emekli Mustafa Sunal, annesi Saime Sunal'dır.[8] Ailenin büyük çocuğu olan Kemal Sunal'ın, Cemil ve Cengiz isminde iki kardeşi vardır. İlkokulu Mimar Sinan İlkokulu'nda okuyup, Vefa Lisesi'nden mezun olmuştur.[2] Liseyi 11 yılda tamamlayan sanatçı, "bu benim tembelliğimden, salaklığımdan ileri gelen bir şey değildi. 15-20 kişilik bir grubumuz vardı. Beraber geçiyorduk, beraber kalıyorduk. Anlaşmış bir gruptu. Bir nevi haylazlıktı tabii… "[2] sözleriyle açıklamıştır. Yüksek tahsiline Marmara Üniversitesi Gazetecilik bölümünde başlasa da, bu bölüme devam edememiştir. Eğitim hayatı boyunca çeşitli işlerde çalışan sanatçı, Emayetaş Fabrikasında çalışmış, ayrıca elektrikçide çıraklık yapmıştır. İş yaşantısını,"Ekonomik durumumuz iyi değildi. Babam Migros'tan emeklidir. Yaz tatillerinde ayakkabı, kitap parasına yardımcı olmak için çalışırdım"[2] diye açıklamıştır. 35 yaşında askere giden sanatçı, diğer askerlerin kendisini görünce gülmeye başlaması sebebiyle, "birliğin düzenini bozuyor" denilerek, eğitimlere katılmamış, kademede görev almıştır. Usta birliğinde "armoni mızıkası" isimli moral grubuna dağıtımı olmuş, bu vesile ile Türkiye'nin birçok bölgesinde askerlik yapmıştır.[9] Sanatçı, Devekuşu kabare tiyatrosundayken, 1972-1973 tarihindeki Ankara turnesi sırasında sonradan eşi olacak Gül Sunal ile tanışmış, 1975 Nisan ayında Beyoğlu evlendirme dairesinde evlenmişlerdir. Bu evlilikten Ali ve Ezo isimli iki çocukları olmuştur.[2] 12 Eylül döneminde yarım bıraktığı üniversiteyi, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü'nden mezun olarak 1995 yılında bitirmiş ve ardından yüksek lisans yapmıştır. Yüksek Lisansını "TV ve sinemada Kemal Sunal güldürüsü" isimli teziyle yapmıştır.
Sanatçı kendi profilinin, oynadığı karakterlere göre farklı olduğunu şu sözlerle belirtmektedir; "Ben özel hayatımda çok az konuşan, çok soğuk bir adamım" "aynı zamanda iş ve ev yaşamında titizim" sözleriyle dile getirmiştir.[10] Eşi tarafından yazılan anı kitabında, ev halkına sanatçı olduğunun ağırlığını hiç hissettirmemiş, eşinin tanımına göre "aile babası" profilini hiçbir zaman bozmamıştır. Akşam yemeklerine daima vaktinde yetişen, aile ilişkilerine önem veren ve bu düsturda çocukları ile çok iyi arkadaş olan, iş, aile ve komşuluk ilişkilerinde daima sohbeti aranan, herkes tarafından sevilen sanatçı; filmlerinin aksine, çok fazla gülmeyen ve sululuktan hoşlanmayan bir yapıya sahiptir. Dinlemeyi anlatmaya tercih eden sanatçı, kendi iç dünyasında da duygusal bir yapıya sahiptir. Aynı zamanda çok da iyi bir arşivci olan sanatçı, kendisi ve ailesiyle ilgili belge, fotoğraf, anı yazısı, kendisine gelen mektuplar gibi manevi değeri olan eşyaları, büyük bir titizlikle ve düzenle saklamış, çocuklarının çizdiği resimlere kadar her şeyi titizlikle ve özenle saklamıştır. Renkli kıyafetler giymeyi seven sanatçının, kıyafet alışverişlerini çoğu zaman eşi yapmıştır. Kendisine gelen mektupların hepsini okuyan sanatçı, yine aynı özenle bu mektuplara cevaplar vermiş ve bizzat kendisi postaneye götürüp gönderimlerini yapmıştır.[11] Kemal Sunal, hem yüzünün fizik yapısı hem de mimik ve jestleriyle Fransız komedyen ve şarkıcı Fernandel'e benzetilmektedir. Fernandel 1930'lu yıllardan 1960'lı yıllara kadar tıpkı onun gibi sayısız komedi filmi çevirmiştir. Kendisiyle yapılan bir röportajda Sunal, kendisi için 'at suratlı' gibi benzetmeler bile yapıldığını, ama en çok Zeki Müren'in kendisini 'Fernandel'le Jean-Paul Belmondo karışımı' diye tanımlamasının hoşuna gittiğini belirtmiştir[12].
Vefa Lisesindeki felsefe hocası Belkıs Balkır'ın sanatçıyı Müşfik Kenter ile tanıştırmasının, Kemal Sunal'ın kariyerinde önemli yeri vardır.[2][13]
Kariyeri
Tiyatro dönemi
Sanat hayatı, Vefa Lisesi'nde amatör olarak "Zoraki Tabip" adlı tiyatro oyunuyla başladı. Lise öğrenimi sırasında oynadıkları bir oyunla, "Akşam Gazetesi Liselerarası tiyatro yarışması"nda "En iyi karakter oyuncusu" seçilmiştir.[14] Belkıs Balkır'ın kendisini Müşfik Kenter ile tanıştırmasıyla, Kenterler Tiyatrosu'nda profesyonel oyuncu olarak çalışmaya başlayan sanatçının, bu tiyatrodaki ilk rolü "Fadik kız"dır.[2] Burada 150 lira maaş alan sanatçı daha sonra aynı tiyatroda "Deli İbrahim" rolünü oynamış ve maaşı 300 lira olmuştur. Buradan ayrılıp, Ulvi Uraz Tiyatrosu'na geçen sanatçı bu tiyatroda 4 sene sahneye çıkmıştır. Bu tiyatroda Orhan Kemal'in İspinoz isimli eserindeki "taşkasaplı" karakterini canlandırmıştır. Daha sonra "Bekçi Murtaza" isimli oyunda bekçiyi, oyunun ikinci perdesinde ise bir kahveciyi oynamıştır. Bu tiyatrodan ayrılarak Ayfer Feray Tiyatrosu'na geçen sanatçı burada bir sene çalışmıştır. Son tiyatro deneyimi olan Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda 1500 lira maaşı olan sanatçı, artık daha büyük rollerde oynamaya başlamıştır. "Dün-bugün" isimli bir oyunu oynadıkları sırada, kendisinden daha önce sinemaya geçmiş olan Zeki Alasya, Ertem Eğilmez'in yeni filmi için aradığı oyuncuları seçmesi için kendisini bu tiyatroya davet etmiştir. Bu oyun sırasında, Kemal Sunal'ı çok beğenen Ertem Eğilmez, sanatçının ilk sinema deneyimi olan Tatlı Dillim'de rol almasına karar vermiştir. Sanatçı, sinema kariyerine 1972 yılında başlamıştır.
Kemal Sunal kendi ağzından, ilk yıllarını ve komediye yönelişini şu sözlerle dile getirmektedir;
"Nasıl oldu bilmem, ben kendimi sahici bir sahnede seyircilerin arasında buldum. Ses Tiyatrosu'ndaki ilk rolüm çok kısaydı. Üç dakika sahnede ya kalıyor ya kalmıyordum. Öyle pek bir şey söylediğimi de hatırlamıyorum. Sahnenin bir ucundan girip öbür ucundan çıkıyordum. Ne yaptığımı da pek hatırlamıyorum; ama seyirci kahkahadan kırılıyor. Bu da benim hoşuma gitmişti. Bildiğiniz gibi o gün bugündür insanları güldürmeyi seviyorum."[15] Tiyatroya neden devam etmediniz sorusuna, "Film, tiyatro provalarına engel oluyordu. Aksatmaya başlayınca, bırakmamın daha iyi olacağını düşündüm." [2] diyerek cevap vermiştir.
Bilinen tiyatro oyunları
1966 - "Fadik Kız" - Kent Oyuncuları. İki-üç değişik rolde.[10]
1967 - "İspinozlar" (Orhan Kemal uyarlaması) - Ulvi Uraz Tiyatrosu. Taşkasaplı rolünde.[10]
1967 - "Deli İbrahim" (Yazan: Turan Oflazoğlu, reji: Şükran Güngör) - Kent Oyuncuları. Cellât Hamal Ali rolünde.[16]
1968 - "Yalova Kaymakamı" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.[17]
1968 - "Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.[18]
1968/69 - "Fermanlı Deli Hazretleri" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.[17]
1968 - "Hamhumşarolop" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.[17]
1969 - "Murtaza" (Orhan Kemal uyarlaması) - Ulvi Uraz Tiyatrosu. Bekçi ve Kahveci rollerinde.[18]
1969 - "Yaz Bitiyor" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.[17]
1972 - "Gergedan" (Yazan: Eugène Ionesco) - Devekuşu Kabare Tiyatrosu. Bakkal ve Mösyö Papiyon rollerinde.[18]
1972 - "Dün Bugün" (Yazan: Haldun Taner) - Devekuşu Kabare Tiyatrosu.[18]
1973 - "Dev Aynası" (Derleyen: Haldun Taner) - Devekuşu Kabare Tiyatrosu (Ankara Nergis Sineması'nda sahnelendi).[18]
Sinema dönemi
Ana maddeler: Kemal Sunal filmografisi ve İnek Şaban (karakter)
Yönetmen Ertem Eğilmez'in kendisini keşfedip 1972 yapımı Tatlı Dillim filminde Tarık Akan'ın basketbolcu arkadaşı rolünü vermesiyle birlikte, Kemal Sunal için bir dönüm noktası yaşanmıştır. İlk filmiyle ilgili, İlk gün en arkaya gittim, oturdum. Perdede 8 kere ancak gözüküyorum. Her görünüşümde salonda kıyamet koptu. Suratımı görür görmez büyük alkış ve gülmeler. Lafları duymuyorlardı. Suratım enteresan geldi seyirciye. Sıcak ve kendinden biri buldu sanıyorum. O zaman şöyle arkama yaslanıp, "Bu iş tamamdır” dedim."[19] yorumunu yapmıştır. Yönetmen Ertem Eğilmez, bu filmden sonra, 1973 yapımı Canım Kardeşim filminde kendisine Kayseri şiveli bir yolcu rolü vermiştir. Yine aynı yıl, Oh Olsun, Güllü geliyor Güllü, Yalancı Yarim filmlerinde rol almıştır. 1974 yılında, Kayseri şivesinin halk tarafından benimsendiğini gören Ertem Eğilmez, Salak Milyoner filmini çekmeye karar vermiştir. Bu film büyük ilgi görünce, devam filmi niteliğinde olan Köyden İndim Şehire çekilmiştir. Her iki filmin senaryosu Sadık Şendil'e aittir ve Kemal Sunal'ın büyük rollerde oynadığı ilk iki filmdir. Yine aynı yıl çekilen, Mavi Boncuk filminde kaymakamı canlandıran Sunal, Ertem Eğilmez'in herkese eşit rol vermesiyle birlikte daha çok perdede görünmeye başlamıştır. 1974 yılının bir diğer gözden kaçırılmaması gerekilen noktası ise, Kemal Sunal'a, Meral Zeren'in eşlik etmesidir. Aynı yıl çekilen Hasret filminde, yönetmen Zeki Ökten ile çalışan sanatçı, bu filmden sonra ilk başrolünü alacaktır.
Yine aynı yıl sanatçıya başrol verilir ve bu filmin adı Salako'dur. Bu kez yönetmen Atıf Yılmaz'dır. Takvimler 1975 yılını gösterdiğinde, Zeki Ökten'in iki filminde rol alan sanatçının bu filmleri, Şaşkın Damat ve Hanzo'dur. Bu filmlerde Meral Zeren ile beraber olan sanatçı, artık başrollerde oynamaktadır ancak Ertem Eğilmez filmlerindeki başarısından çok uzaktadır. Bu dönemde Ertem Eğilmez, bir efsaneye dönüşecek olan Rıfat Ilgaz romanı olan Hababam Sınıfı'nı sinemaya uyarlamaya karar verir. Bu filmde herkesin rolü eşit olduğundan, Kemal Sunal perdede daha fazla görünmektedir. Sanatçının oynadığı "İnek Şaban" rolü, sonraki yıllarda adının "Şaban" olarak kalmasıyla hatırlarda kalacaktır. 4 Hababam Sınıfı filminde rol alan sanatçı, 1975 yılında, kendisiyle beraber birçok filmde rol alacağı Şener Şen ile tanışır. İkilinin birbirini tamamlamasıyla birlikte rol aldıkları filmler ardı ardına gelmiştir. 1976 yılına gelindiğinde, Kartal Tibet filmi olan Tosun Paşa çekilir. Bu filmin senaryosunu Yavuz Turgul yazmıştır. Aynı yıl, Süt Kardeşler filmi için Ertem Eğilmez yeniden yönetmen koltuğuna geçer ve Şener Şen ile Kemal Sunal'ı yeniden bir araya getirir. Yine aynı yıl, Ergin Orbey'in yönetmenliğinde Meraklı Köfteci filmi çekilir ve ardından Natuk Baytan'ın yönettiği Sahte Kabadayı filminde rol alır.
Natuk Baytan'ın farklı mizah anlayışıyla birlikte, "Şaban" karakterine "kahraman" özelliği de eklenmiştir. Sunal "saf ve halkın kahramanını canlandırdığı yapımlarda kötülerle mücadele etmiş ve mizahi bir sunuşla haksızlıklarla karşı durmuştur. Suavi Sualp'in kaleminden olan Sahte Kabadayı filminde bu durum daha belirgindir. 1976 yılında tam altı film çeken sanatçının bir sonraki filmi, Hababam Sınıfı Uyanıyor'dur ve yönetmen koltuğunda yeniden Ertem Eğilmez vardır. Bu Hababam Sınıfı filminin afişinde Kemal Sunal ismi en üstte yer alır. Bu yılın son filmi kendisine daha sonra "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü getirecek olan Kapıcılar Kralı filmidir. Umur Bugay'ın kaleminden olan bu filmi Zeki Ökten çekmiştir. Şaban karakterinden tamamen bağımsız olan bu filmdeki "Seyit" rolü, zeki,kurnaz, paragöz ve işgüzar bir karakterdir ve bambaşka bir Kemal Sunal'ın gözüktüğü ilk filmidir. 1977 yılında toplam beş film çeken sanatçının bu filmleri, son Hababam Sınıfı filminde rol aldığı, Ertem Eğilmez yönetmenliğinde Hababam Sınıfı Tatilde, Natuk Baytan imzalı, Sakar Şakir, Umur Bugay'ın yazdığı ve Zeki Ökten'in yönettiği Çöpçüler Kralı ve son olarak bir Atıf Yılmaz filmi olan İbo ile Güllüşah'tır. Sanatçı bu yıl, Antalya Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü Kapıcılar Kralı filminde almıştır. Aynı filmle, Sinema Yazarları Derneği'nce "En İyi Erkek Oyuncu" seçildi.[20] Bu ödülleri sanatçı şöyle yorumlamaktadır;
"Antalya Film Festivali’nde Kapıcılar Kralı filmiyle, en iyi erkek oyuncu ödülünü aldım. Antalya’da ve Türk sinema tarihinde böyle bir şey yok. Komedyene değil, bu ödül hep jönlere verilmiş. İlk defa ben yıktım o sistemi. Sonra Sinema Yazarları Derneği’nin ilk ödülünü, yine aynı filmle ben aldım. Ondan sonra da başarılı filmler yapmadım değil ama festivallere göndermedik. O nedenle başka ödül çıkartamadık."[2]
1978 yılında Fatma Girik ile payları ortak bir şirket kurulmuştur. Bu film şirketi "Can Film"dir. Yapımcılığını Fatma Girik ve Kemal Sunal'ın yaptığı Yüz Numaralı Adam filmiyle, şirket ilk filmini o yıl çekmiştir. Bu filmin senaryosu ve yönetmenliği Osman F. Seden'e aittir. Reklamların yanıltıcı yönünü ele alan bu film Sunal sineması için önemli bir noktadır. Meral Zeren'den sonra bu filmde Sunal'a Oya Aydoğan eşlik etmektedir. Aynı yıl, Atıf Yılmaz ile, Müjdat Gezen eseri olan Köşeyi Dönen Adam, Senaryosu ve yönetmeni Osman F. Seden olan İyi Aile Çocuğu, İnek Şaban, yönetmenliği Natuk Baytan'a ait olan Avanak Apti ve dönemin en ses getiren filmi Kibar Feyzo çekilir. İyi Aile Çocuğu filminde, Sunal'a bu kez Harika Avcı eşlik etmektedir. Kibar Feyzo filmi, yapımcılığını Ertem Eğilmez'in yaptığı, politik bir filmdir. Arzu Film'e ait olan bu film, politik duruşu sebebiyle birçok sahnesinde sansüre uğramış olsa da, Türk sinemasında önemli bir yeri vardır. Bu filmde Sunal'a Şener Şen'in yanı sıra, Müjde Ar, İlyas Salman, Adile Naşit gibi isimler eşlik etmektedir. Senaryosu İhsan Yüce'ye ait olan bu filmin yönetmeni Atıf Yılmaz'dır. Töre, geçim derdi, ağalık gibi kavramlar sıkça filmde işlenmektedir.
1979 yılında, Sunal beş filmde rol almıştır. Bunlar; Umudumuz Şaban, Şark Bülbülü, Korkusuz Korkak, Dokunmayın Şabanıma ve Bekçiler Kralı filmleridir. Bu filmlerde, sırasıyla, Kartal Tibet, (Umudumuz Şaban,Şark bülbülü), Natuk Baytan ve Osman F. Seden (Dokunmayın Şabanıma, Bekçiler Kralı) ile çalışmıştır. Sunal, Dokunmayın Şabanıma ve Bekçiler Kralı filmlerinin yapımcılığını Fatma Girik ile birlikte üstlenmiştir. İki yapımcı bu filmleri, kendi film şirketleri olan Can Film'e değil, Uğur Film'e yapmıştır. Şark bülbülü filminde, kısa sürede şöhret olan ünlülere göndermeler vardır.[21] Yine Umudumuz Şaban filminde yer eden toplumsal yaralar, güldürü unsuru içerisinde izleyiciye aktarılmaktadır. 1980'de dört filmde rol alan Sunal'ın bu filmleri, bir romandan uyarlanan Zübük, Gol Kralı, Gerzek Şaban ve Devlet Kuşu'dur. Sunal bu filmlerde Kartal Tibet, (Zübük, Gol Kralı) Natuk Baytan ve Memduh Ün ile çalışmıştır. Zübük filmi, politik eleştirilere sahiptir ve "İbrahim Zübükzade" karakteriyle akıllarda yer etmiştir. 1980 askeri darbesiyle birlikte o dönem çekilen filmlerin büyük çoğunluğu sansüre uğramış, önemli oyuncuların bazıları da yurtdışına çıkmıştır. Sunal, zaman zaman politik filmlerde rol alsa da, kutuplaşmalardan her zaman uzak kalmıştır.[13]
1981 ve 1985 yılları arasında birçok "Şaban" filmi çekilmiştir. Bu filmler, Sunal sineması adına kaliteden yoksun olsalar da, izleyiciyi güldürmeyi başarmış yapımlar olarak tarihe geçmiştir. 1981 yılında, Üç Kağıtçı filminde Natuk Baytan, Kanlı Nigar filminde Memduh Ün ve Davaro filminde yeniden Kartal Tibet'le çalışan sanatçı, üç filmde rol almıştır. 1982 yılında iki filmde rol alan Sunal'ın bu filmleri, Yedi Bela Hüsnü (Natuk Baytan) ve Doktor Civanım (Kartal Tibet)'dır. Yedi Bela Hüsnü filminde, sanatçıya Oya Aydoğan eşlik etmiştir. 1983 yılında Tokatçı, (Natuk Baytan) Kılıbık, (Uğur İnan) En Büyük Şaban (Kartal Tibet) ve Çarıklı Milyoner (Kartal Tibet) filmlerinde rol almıştır. Kılıbık filminde Nevra Serezli eşlik etmiştir. 1983 yılında olduğu gibi, 1984 ve 1985 yılında da ağırlıklı olarak Kartal Tibetle çalışan sanatçı, bu dönemde birçok "Şaban" filminde rol almıştır.1984'te Şabaniye, (Kartal Tibet) Postacı, (Memduh Ün) Ortadirek Şaban, (Kartal Tibet) Atla Gel Şaban (Natuk Baytan) filmleri çekilmiştir. Postacı filminde Sunal'a, Fatma Girik eşlik etmiştir. 1985 yılı, "Şaban" filmlerinin sonuncusu olan Gurbetçi Şaban filminin çekildiği yıldır ve sanatçı toplam altı filmde rol almıştır. Bu filmlerin tamamında rejisör Kartal Tibet'tir. Bu dönem, Perihan Savaş, Nevra Serezli ve Müge Akyamaç sanatçıya eşlik eden isimler olmuştur.
Sanatçı "Şaban" filmleri ile ilgili görüşlerini şöyle aktarmıştır;
"Bundan sonra filmlerde Şaban adını koymasak bile, değişen bir şey olacağını zannetmiyorum. Millet Şaban olarak biliyor. Bu yıl, firma yanlışlık yaptı. Film adım Niyazi. Adının Atla Gel Niyazi olması lazım. Afişler, lobiler hepsinde Atla Gel Şaban oldu. Seyircilerden bir kişi çıkıp da, filmdeki adın Niyazi, afişte Şaban, demedi. Farkına bile varmadı. Kemal Sunal’ın adı, Niyazi olsa ne olur, Şaban olsa ne olur?"[22]
Sunal sinemasında artık "Şaban" filmi yoktur ve sineması adına bambaşka bir sayfa açılmıştır. 1986 yılında Yoksul ve Davacı ile Zeki Ökten'le, Tarzan Rıfkı'da Natuk Baytan'la, Garip filminde Memduh Ün'le, Deli Deli Küpeli filminde Kartal Tibet'le çalışmıştır. Yoksul filmi duru anlatımıyla öne çıkarken, Davacı ve Deli Deli Küpeli filmleri "siyasi taşlama"[13] olarak ön plana çıkmaktadır. Ayrıca Garip filmi dram yönüyle ön plana çıkmaktadır. Sunal bu dönem, halkın içinden hikâyelerle izleyici karşına çıkmıştır. 1987 yılında üç filmde rol alan sanatçının bu filmleri, Yakışıklı, Kiracı (Orhan Aksoy) ve Japon İşi (Kartal Tibet) filmleridir. Kiracı filminde, o dönemin konut sorununa göndermeler bulunmaktadır. 1988 senesi, Sunal sineması için önemli olan filmlerin çekildiği yıldır ve Sunal'a yeni bir ödül getirecektir. Uyanık Gazeteci, Sevimli Hırsız, İnatçı, Öğretmen, (Kartal Tibet) Polizei, (Şerif Gören) Düttürü Dünya, (Zeki Ökten) Bıçkın (Orhan Aksoy) bu dönem rol aldığı filmlerdir. Polizei, Öğretmen ve Düttürü Dünya filmleri diğer filmlerden ayrılmaktadır. Polizei filminde gurbetçilerin yaşadığı sıkıntılara değinilirken, Öğretmen filminde geçim sıkıntısı, ulaşım ve konut problemleri gibi sorunlara değinilmiş ve Düttürü Dünya filminde küçük insanların büyük hayallerine yer verilmiştir. Sanatçı bu filmiyle, Ankara Uluslararası Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü almıştır. Bu filmin senaristi, Umur Bugay'dır.
1989 yılında Sunal, üç filmde yer almıştır, bunlar Zehir Hafiye, (Orhan Aksoy) Talih Kuşu, Gülen Adam'dır. (Kartal Tibet) 1990 yılında Sunal üç filmde rol almıştır. Bunlar, Koltuk Belası, (Kartal Tibet) Abuk Sabuk Bir Film (Şerif Gören) ve Boynu Bükük Küheylan (Erdoğan Tokatlı)'dır. 1991 yılında tek bir filmde rol alan sanatçının bu filmi Varyemez'dir ve rejisör Orhan Aksoy'dur. 1999 senesi, sanatçının son rol aldığı sinema filmi olan Propaganda'nın çekildiği yıldır ve bu filmde kendisine Metin Akpınar eşlik etmektedir. Sinan Çetin filmi olan Propaganda, Sunal'ın sinema kariyerinde yeri bambaşka olan bir yapımdır. Zira sanatçı, "gümrük memuru Mehdi" rolünü, tıpkı diğer tüm mesleki rollerinde olduğu gibi benimsemiştir ve izleyici karşısına dram yönü ağır basan bir Kemal Sunal koymuştur. 2000 yılında Balalayka filminde rol almayı kabul etmiştir.
TV dizileri
Ana madde: Kemal Sunal filmografisi
Kemal Sunal bazı dizilerde rol almıştır. Bu diziler düşük bütçeli olup, dönemin çeşitli kanallarında gösterilmiştir. Sanatçı sık sık, dizilerin çok çabuk çekildiğinden, senaryoların çabucak oluşturulduğundan ve dizilerin sanatçıların yeteneklerini körelttiğini söylemiştir. Bu diziler, 1992'de, Saygılar Bizden, 1993 Şaban Askerde, 1994 Bay Kamber ve son olarak 1997'de Şaban ile Şirin dizileridir.
Ölümü
Sunal, kişisel yaşamı ve kariyeri boyunca yaptığı yolculuklarda daima kara taşıtlarını tercih etmiş, uçak ve deniz taşıtlarından korktuğunu dile getirmiştir.[23] Çeşitli festivallerde, ödül törenlerine kara taşıtıyla yetişemeyen[9] sanatçının uçak fobisi yaşamı boyunca yenemediği bir korkusu olarak kalmıştır. 3 temmuz 2000 tarihinde, Balalayka isimli filmin çekimleri için bindiği Trabzon uçağında kalp krizi geçirmiştir. Ölümüne bir dizi ihmaller zincirinin neden olduğu düşünülmektedir. Zeki Alasya, Sunal'ın vefatıyla ilgili görüşünü şöyle dile getirmiştir;
"Kimseleri filmin çekileceği yere otobüsle gitmek sıkıntısında bırakmamak için kendini zorlayarak bindi o uçağa, imkanı yok binmez."[13]
Milliyet ve Hürriyet gazetelerinin haberine göre, uçaktaki personel ilk yardım konusunda bilgisizdi ve çağrılan ambulansta doktor yoktu. "International Hospital" hastanesine kaldırılan sanatçının doktoru, Sunal'ın kalp rahatsızlığı olduğunu dile getirmiş ve kalp ilaçları kullandığını açıklamıştır. NTV'nin haberine göre, Kemal Sunal'la aynı uçakta bulunan DSP İstanbul milletvekili Erol Al, sanatçının ölümünde ağır ihmal ve tedbirsizlik olduğunu belirtmiştir.[24] Uçağın kabin ekibi, sanatçıya tıbbi müdahalede bulunamadıklarını belirterek, "bunun için eğitimimiz yok, yalnızca rahatlatmaya çalıştık" açıklamasını yapmıştır.[25] Sağlık ekiplerinin uçağa 12 dakikada ulaşması ve sanatçının 35 dakika sonra uçaktan indirilip hastaneye götürülmesi gibi konularda DHMİ ve Medline çeşitli açıklamalarda bulunmuştur.[24] Bu açıklamaların ve havalimanındaki sağlık tedbirlerinin yetersiz olduğu düşünülmektedir.
Sanatçı için ilk tören, Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenmiştir. Bu tören, sanatçının naaşının 08.30'da sahneye getirilmesiyle başlamış, ailenin yerini almasıyla birlikte 09.45'te büyük salonda büyük ekranda sanatçının filmlerinden bölümler gösterilmiş, sanatçı dostları ve sevenleri naaşının başında saygı duruşunda bulunmuştur.
AKM'den polis bandosuyla Teşvikiye Camii'ne götürülmek için çıkarılan Sunal'ın naaşına, gümrük muhafaza memurları da eşlik etmiştir. 1999'da çekilen Propaganda filminde "Gümrük Muhafaza Memuru Mehdi" karakterini canlandıran Sunal'ın oğlu ile filmde çekilmiş bir fotoğrafını İstanbul Gümrük Muhafaza Başmüdürlüğünden altı memur taşımıştır. Taksim'den Teşvikiye Camii'ne kadar kortej oluşturan sevenleri, yoğun ilgi sebebiyle Cami'ye ulaşmakta zorlanmıştır. Öğle namazının akabinde kılınan cenaze namazında, yoğun ilgi sebebiyle polis güvenlik önlemi almış, gümrük muhafaza memurları tabutun başında saygı nöbeti tutmuştur. Cenaze namazının ardından eller üzerinde Rumeli caddesine kadar taşınan sanatçının naaşı, buradan sonra araca konulmuş ve Zincirlikuyu Mezarlığına doğru yola çıkmıştır. Sunal'ın ismi, vefatının hemen ardından sokaklara, caddelere ve duraklara verilmiştir.[26]
Vefatının ardından
Vefatının ardından anısını yaşatmak için çeşitli kurum ve yerleşkelere adı verilmiştir.[27][28] 11 Kasım 2014 tarihinde Google Türkçe arama motorunda Kemal Sunal'ın doğum günü sebebi ile özel doodle hazırlayarak yayınlamıştır.[29] 3 Temmuz 2015 tarihinde İETT, vefa durakları kapsamında Kemal Sunal ismini taşıyan durağı düzenlemiştir.[30]
İETT Durağı
Sanatçının vefatının 15. yılı sebebiyle, İETT, aynı ismi taşıyan durağı "vefa durakları" kapsamında düzenlemiştir. Durak, Sunal'ın rol aldığı filmler ve sanatçının fotoğraflarıyla kaplanmıştır.