Türkiye'de herkes Tuncay Özkan gibi zehirlendi!
Yusuf Yavuz
Özal'ın ardından Tuncay Özkan'da da tespit edilen o zehri aslında hepimiz taşıyoruz. Üstelik de kendi ellerimizle yediklerimizle vücudumuza alarak. Kötü beslenmenin adeta bir 'kader' haline geldiği Türkiye'de, bu gidişe dur demek için kolları sıvayan uzmanlar, 9 Mayıs'ta İzmir'de düzenlene çalıştayda toplumu yavaş yavaş zehirleyen beslenme şekliyle ilgili önemli tartışmalara imza atacaklar.
TUNCAY ÖZKAN'IN KARACİĞERİNDE BÖCEK ZEHRİ BULUNDU
CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan'ın, 6 yıl kaldığı Silivri Cezaevi'ndeki koşullar nedeniyle hasar gören karaciğerine Almanya'nın Frankfurt kentinde kök hücre tedavisi uygulandı. Geçtiğimiz Cumartesi gecesi İzmir'e dönen Özkan, 3 ay boyunca evinden çıkamayacak, maskeyle dolaşacak ve kimseye dokunmayacak. Özkan, Ağustos ayında kök hücre tedavisinin ikinci uygulaması için yeniden Almanya'ya gidecek. Yakın arkadaşı gazeteci Adnan Bulut, yapılan biyopside Özkan'ın karaciğerinde DDT (böcek ilacı) bulunduğunu öne sürdü.
ÖZAL'IN CESEDİNDE DE AYNI ZEHİR BULUNMUŞTU
Tuncay Özkan'ın karaciğerinde bulunan ve aslında ilaç değil, doğrudan bir tür 'zehir' olan DDT'nin tek kurbanı Özkan değil. Türkiye'de yaşayan belirli bir yaşın üzerindeki hemen her yurttaş aslında vücudunda bu zehrin kalıntısıyla yaşıyor. Türkiye'nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümünün ardından yıllardır dile getirilen "Özal zehirlenerek öldürüldü" iddiaları üzerine mezarı açılarak alınan doku örneklerinden hazırlanan adli tıp raporunda, Özal'ın vücudunda zehir tespit edilmiş, ancak ölüm nedeninin bu zehirden dolayı olmadığı belirtilmişti.
PROF. DR. ÖZKAYA AKILLARI KARIŞTIRAN RAPORU İZAH ETTİ
Akılları karıştıran bu raporun ardından duruma açıklık getiren bir değerlendirme yapan Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Özkaya, pek çok insanın anlamadığı bu durumu şöyle izah etmişti:
'HEPİMİZDE BU MADDELERDEN AZ VEYA ÇOK VAR'
Rapora göre Özal’da ağır metal kadmiyum ile DDT’nin bozulma ürünü olan 'DDE' bulundu. Bu ikisi de insanı öldürebilecek maddeler. Bunlar çeşitli şekillerde doğaya yayılıyor. Örneğin kadmiyum pillerden sızıyor. DDT kullanımı çoktandır yasak. Ancak doğada bu madde hâlâ dolaşıyor. Bozulduğu zaman DDE denilen bir maddeye dönüşüyor. Ancak bu bozulma ürünü de DDT kadar zehirli. Türkiye’de veya diğer ülkelerde gerek yaşayanlardan gerekse ölülerden alınan örnekler üzerinde yapılan laboratuar çalışmalarından bu iki maddenin hemen herkeste bulunduğu saptanmıştır. Rapor, Özal’da bulunan miktarların bu ortalamalardan çok farklı olmadığını söylüyor. Bu durumda ölümün bu maddeler nedeniyle olmayacağı, başka nedenlerle olduğu sonucuna varıyor. Demek ki hepimizde bu maddelerden az veya çok var.
'BU MADDELER KESİN ÖLDÜRÜCÜ OLDUĞU ORTAYA KONDU'
Buradan sakın 'herkes bu maddeleri aldığına göre bunlar zararsızdır' sonucu çıkarılmasın. Kimi daha az alıyor, kimi daha çok. Kimilerimizin bunlara karşı direnci de farklı olabilir. Bu basit bir olay değil. Araştırmalar bu maddelerin kesin öldürücü olduğunu ortaya koymuştur. DDT yıllarca tarımda ve diğer alanlarda kullanıldı. Hatta bunu bulan kişi Nobel ödülü bile aldı. Daha sonra özellikle kuşlarda yumurta kabuklarının inceldiği ve bazı kuş türlerinin hızla yok olduğu anlaşılınca dünya ölçüsünde yasaklandı. Ancak yasaklamaya kadar her yerde kullanıldı ve bu maddeler hâlâ ortamda dolaşmakta."
OT VE BÖCEK ZEHİRLERİ PAZAR TEZGAHLARINDA SATILIYOR
Bir kaç yıldır Özal'ın adli tıp raporuyla gündeme gelen, son olarak Tuncay Özkan'ın karaciğerinde tespit edilen DDT, yasaklanmasına karşın halen el altından satılıyor. Ancak pek çok farklı adla serbestçe satılan ve kontsolsüzce kullanılan tarımsal zehirler her yerde. Metrolopperden taşra kentlerine, pek çok pazarda küçük el tezgahlarında bu zehirlerin satıldığını görmek mümkün.
BÖCEK ZEHİRLERİ İNSAN BESLENMESİNİN NERESİNDE?
İnsan vücuduna girince mezarda bile onu terk etmeyen DDT gibi başka pek çok tarımsal zehir (ot ve böcek öldürücüler), insan beslenmesiyle ilgili de çok büyük bir sorunu beraberinde getiriyor. Genellikle 'iyi beslenme' ya da 'sağlıklı beslenme' kavramları çerçevesinde sürdürülen araştırma ve çalışmalar, ne yazık ki konuyu tek yanlı ele almaktan öte gitmiyor.
Ancak bütün bu tartışmaların ortasında bu konuda oldukça önemli çalışmalar yapan, beslenme tarım ilişkisi üzedrine kafa yoran uzmanlar da var...
İZMİR'DE KÖTÜ BESLENME VE TARIM POLİTİKASI ÇALIŞTAYI
9 Mayıs Pazartesi günü İzmir'de başlayacak olan “Türkiye’de Kötü Beslenme: Tarımsal Araştırmalar, Tarım Politikası, Halk Sağlığı Açılarından” başlıklı çalıştay da bu girişimlerden biri. Tarım Ekonomisi Derneği ile Ege Üniversitesi Tarım Ekonomisi Bölümü ve SKEÇ Tarım Topluluğunun ortaklaşa organize ettiği etkinlik saat: 09:00-16:30 arasında gerçekleşecek. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanlık Konferans Salonunda yapılacak çalıştay herkese açık. Öğleden önce konuyla ilgili çalışmaları bulunan akademisyen ve uzmanların sunumlarının gerçekleştirileceği çalıştayın öğleden sonraki bölümü herkese açık serbsest kürsü şeklinde olacak.
TIP, BESLENME VE TARIM ALANINDAN UZMANLAR KATILIYOR
Tıp, halk sağlığı, tarım ekonomisi ve beslenme gibi alanlarda çalışmaları bulunan Prof. Dr. Kenan Demirkol, Prof. Dr. Tayfun Özkaya, Doç. Dr. Işıl Ergin, Ziraat Mühendisi Ayşe Nuran Çil, Doç. Dr. Hülya Yüksel, Doç. Dr. Reci Meseri ve Ziraat Mühendisi Mesut Yüce Yıldız gibi uzmanların katılımıyla gerçekleşecek olan çalıştayın, önemli tartışmalara sahne olması bekleniyor.
PROF. DR.ÖZKAYA: 'KÖTÜ BESLENME YAPISAL BİRŞİDDET Mİ?'
"Türkiye’de kötü beslenme yapısal bir şiddet midir?" sorusunu yönelten Prof. Dr. Tayfun Özkaya, çalıştay öncesinde yaptığı çağrıda, şunları dile getirdi: "Acaba tarımsal araştırmalara başka bir yön versek, örneğin çalıştayda sunulacağı gibi oleik asitçe zengin ayçiçek çeşitleri ıslah etsek, bunları yaysak, kamuca desteklesek ve daha az insanın hasta olmasını sağlasak kötü mü olur? Bunlardan ve var olan ayçiçeği çeşitlerinin sağlık sakıncalarından neden yeterince söz edilmez. Bu kimin çıkarınadır. Islahta neden hep verime takıldık? Benzer şekilde Türkiye’de neden glisemik indeksi düşük çeltik çeşitlerinin geliştirilmesi düşünülmez.
KÖTÜ BESLENME TARIM SİSTEMİ ARASINDA NASIL BİR İLİŞKİ VAR?
Kronik hastalıklar ile kötü beslenme ve onlarla tarım sistemi arasında ne gibi ilişkiler vardır? Bu ilişkilerin çok net ortaya çıkması acaba bazılarının çıkarlarına zarar mı veriyor? Gıda sanayii hijyene çok önem verir görünürken besinlerin bizi güçlendirmesi acaba ihmal mi ediliyor? Gıda standartları hijyeni sağlar görülürken acaba tekelleşmeye mi hizmet ediyor? Tarımda agro-ekolojik yöntemlerin yaygın kullanımı neden sağlanamıyor? Tarım politikalarında bu açılardan neler değişmeli?
TARTIŞMA KÜRSÜSÜ HERKESE AÇIK
Bu sorular şüphesiz bu etkinlik öncesi sorabileceğimiz sorulardan bazıları. Öğleden önce kısa sunumlarla bu konularda bilgileneceğiz. Zaman tasarrufu nedeniyle öğleden önce soru ve katkı beklemiyoruz. Ancak öğleden sonra kürsü herkese açık. İstediğiniz gibi soru sorun veya katkı yapın. Etkinlik bittiğinde herkes olabildiğince kısıtlanmadan konuşmuş olacak. Hepinizi bekliyoruz."