Akdeniz Sahilleri Yetersiz Arıtmaya Kurban mı Ediliyor?

Antalya'nın dünyaca ünlü Konyaaltı sahilinde neler oluyor? Mavi bayraklı plajda kirlilik ve gemilerden bırakılan sintine atıklarıyla ilgili tartışmalar henüz bitmemişken, dün yaşanan bir olay görenleri hayrete düşürdü. Dün serinlemek için sahile giden yurttaşlar denizin bir anda yeşil renge dönüştüğünü görünce şok yaşadı. Akdeniz sahillerinin kirliliği Alman televizyonlarına kadar ulaştı ama yetkililer hala sessizliğini koruyor.

Akdeniz Sahilleri Yetersiz Arıtmaya Kurban mı Ediliyor?

Antalya'nın dünyaca ünlü Konyaaltı sahilinde neler oluyor? Mavi bayraklı plajda kirlilik ve gemilerden bırakılan sintine atıklarıyla ilgili tartışmalar henüz bitmemişken, dün yaşanan bir olay görenleri hayrete düşürdü. Dün serinlemek için sahile giden yurttaşlar denizin bir anda yeşil renge dönüştüğünü görünce şok yaşadı. Akdeniz sahillerinin kirliliği Alman televizyonlarına kadar ulaştı ama yetkililer hala sessizliğini koruyor.

Yaz sezonunda on binlerce yerli yabancı turisti ağırlayan Konyaaltı sahilinde yaşanan kirlilik had safhaya ulaştı. Sezonun tam ortasında gemilerden bırakılan kötü kokulu sintine atıklarının denizi kaplaması, kanalizasyon atıklarının denize karışması ve daha bir çok konu kamuoyunda tartışıldı fakat yetkililer çözüm bulmak yerine sessizliğe gömüldü. Kirliliği Almanya'nın en büyük televizyon kanallarından RTL'de belgeledi. Hatırlanacağı üzerine RTL, "Türkiye sahillerinde kanalizasyon atığı. Bir çok tatilci hastalandı" başlığı ile duyurduğu haberde Antalya'nın mavi bayraklı plajlarının itibarını yerle bir etmişti. Bu kez de dün yaşanan bir olay 'pes artık' dedirtti. Önce köpüren, ardından yeşil renge dönüşen masmavi deniz, görenlerin tepkisine neden oldu. Denizi kaplayan yeşil tabaka balıkların da ölmesine neden oldu. Denizden numune alındı ve kirlenmenin nedenini yine kamuoyu merakla beklemeye başladı. Bu olumsuz gelişmelerin meydana geldiği süreçte insan ve deniz canlılarının sağlığını tehlikeye atan kirlenmelere karşı yeterli önlemlerin alınıp alınmadığını, tüm sahillerinde denize girilen bir ilde ek hangi önlemlerin alınması gerektiğini, kimyasal ve biyolojik kirliliğe maruz kalan denizde hangi belirtilerin alarm seviyesinde olduğunu, hangi durumlarda denize girilmemesi gerektiğini, denizde en riskli kirliliğin ne olduğunu ve kirli denizin insan sağlığına etkilerini Antalya Kent Konseyi Çevre Komisyonu Üyesi, Kimya Mühendisi Namık Kemal Dimlioğlu'yla konuştuk.

Deniz Kirliliğine Karşı Alınacak Önlemler Neler Olmalı?

Deniz kirliliğine karşı alınan önlemlerin yeterli olmadığını belirten Dimlioğlu, ek olarak alınması gereken önlemleri sıraladı. Çok uzun zaman alsa da halkı bilinçlendirerek işe başlanması gerektiğini söyleyen Dimlioğlu, deniz kenarına kadar uzanan çarpık yapılaşmanın önlemesi gerektiğini çünkü evsel atıkların arıtılma imkanı bulunmadan denize direk karıştığını ifade ederek kirlilik açısından tehlikeye dikkat çekti. Arıtma tesislerinin yetersiz olduğuna ve tesislerin tam kapasiteli çalışmadığına değinen Dimlioğlu, çözümün tesisleri tam kapasite ile çalıştırma olduğunu söyledi. Denize akan dere ve akarsuların tarım sulama da kullanılmasından dolayı taşıdığı tehlikeyle ilgili de uyarıda bulunan Dimlioğlu, kimyasal ilaç ve gübrelerin dereler vasıtasıyla denize döküldüğünü ve büyük tehlikelere yol açtığını söyledi. Gemilerin kirli ve kokulu sintine sularını denize dökmemesini sağlamak gerektiğini belirten Dimlioğlu, bu gemilerin mutlaka zapturapt altına alınarak, sintine atıklarının devletin kontrolünde tahliye edilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Durumun böyle olmadığını, gelen tonajlı gemilerin atık sularını kontrolsüz bir şekilde denize bıraktığını söyleyen Dimlioğlu, sintine atıklarının bir litresinin, milyonlarca litre deniz suyunu kirlettiğini belirtti. Turizm tesislerinin kullanılan deterjan ve temizlik malzemesinin de yine yetersiz arıtma sebebiyle direk denize gittiğini belirten Dimlioğlu, arıtmalarda temizlendikten sonra tesislerin sularının denize verilmesi gerektiğini söyledi, denetim eksikliğine de değindi. Hastanelerde röntgen çekimlerinin sebebi olan radyasyonlu sularında yeterince arıtılmadan denize verildiğini kaydeden Dimlioğlu, ülke açısından tehlikenin boyutunu gözler önüne serdi, bu konuya da önlem alınması gerektiğini ifade etti.

Denizleri Tehdit Eden En Büyük Risk Kimyasal

Deniz kazalarının yaşandığı yerlerde daha dikkatli önlem alınması gerektiğini söyleyen Dimlioğlu, tanker kazalarından sonra en az 20 gün denize girilmemesini önerdi. Dimlioğlu; "Antalya'da tanker faciaları ile fazla karşılaşmadık fakat Marmara ve Karadeniz'de yaşandı bunlar. Petrol denize geldi ve insanlar bu denizlerde yüzdüler. Bu çok tehlikelidir. Tanker kazaları olduktan sonra en az 20 gün kadar denize girmemek gerekir" diye konuştu. Hava kirliliğinin yarattığı kirlenmeye de değinen Dimlioğlu, denizlerde yaşanacak en riskli kirliliğin petrol kirliliği olduğunu, ondan sonra da tam arıtma yapmadan denize verilen kimyasal ve biyolojik madde kirliliği olduğunu söyledi.

Kirliliğin İnsan Sağlığı Üzerinde Zararı Büyük

Deniz kirliliğinin insan sağlığı açısından zararının oldukça fazla olduğunu belirten Dimlioğlu, deri ve göz hastalıkları başta olmak üzere, ağır metallerden dolayı kansere sebep olabileceğini, mide reaksiyonlarına etki ederek vücudun dengesini bozabileceğini, beyin ve sinir sistemini etkileyebileceğini, böbreklerde ve karaciğerde hasara yol açabileceğini kaydetti.

Haber: Devrim Dönmez Koçak - Fotoğraf: Merve Demirağ / ANTALYA