Geçmişten günümüze ortak parola: Vatan
1867 Mayıs’ında Veli Efendi çayırında otuz beş cemiyet kurucusu ve hücre başkanı toplantıya katıldılar. Onlara çeşitli isimler verildi:İttifak-ı Hamiyet, Türkistan’ın Erbabı Şebabı… Ancak Yeni Osmanlılar ismi üzerinde anlaşıldı ve 1865 yılında bir araya gelen altı vatansever cemiyeti kurdu.
Veli Efendi çayırındaki toplantıda cemiyet, stratejisini belirleme amacıyla buluştuğundan en önemli toplantılardan olmuştur. Cemiyet bu toplantıda padişahın karşısına geçip Abdülaziz’e dilekler listesi verip meşrutiyeti ilan ettirme kararını almıştı. Bu gizli gerçekleşen toplantı cemiyet kurucularından Ayetullah Efendi tarafından ihbar edilince başta Namık Kemal, Ziya Bey ve sonrasında Mehmet, Reşat ve Nuri Beylerin Paris’e kaçmalarına sebep olup yapılan bütün planları suya düşürdü.
Cemiyet üyelerinin bulunmadığı mahkemede örgütün başkanı Mehmet Bey hakkında idam olmak üzere diğerlerine 12’şer yıl hapis cezası verildi. Cemiyet “Zatışahaneyi devirmek ve cinayet girişimi” suçlarıyla yargılanmıştı. Mahkemeler ortada somut, sağlam deliller bulunmadan günümüzde ağırlaştırılmış müebbetin karşılığına denk gelen idam kararını sadece bir ihbarcının sözüne bakarak verebiliyordu. O dönem padişah vardı, ümmet vardı ancak vatan, millet ve hürriyet yasaklıydı!
Yeni Osmanlılar Avrupa’da bulundukları süre boyunca memleketlerine oradan da katkı yapmışlardır. Paris’te, Londra’da, İsviçre’de -bulundukları her yerde- binbir zorluklarla gazeteler, dergiler ve bildiriler çıkarıp İstanbul’a gizli yollardan göndermişlerdir. Namık Kemal babasına yazdığı bir mektubunda Mehmet, Reşat ve Nuri Beylerin çıkarttığı “İnkılab” adlı yayınla ilgili şunları söylemiştir:”İnkılab’ı çıkaranlar vallahi benden daha muhtaçtırlar ve can burunlarına gelmiştir.” Yeni Osmanlılar’ın Avrupa’da bulunduğu yıllar 1871 Paris Komünü’yle de çakışmaktadır. Cemiyetin üç kurucusu Mehmet, Reşat ve Nuri Beyler Paris Komünü’ne sadece yazılı olarak destek vermekle kalmayıp Fransa’da yaratılacak özgürlük ortamının Osmanlı’yı da etkileyeceğini düşünerek komün içerisinde fiili olarak bulunup Paris halkının vatan müdafaasına katılmışlardır.
Avrupa’da Yeni Osmanlılar’ın verdiği bu mücadele esas olarak 1867-1871 yıllarını kapsamış ardından Abdülaziz hepsinin hakkında af çıkararak vatanseverlerin İstanbul’a dönmesine izin vermiştir. Bu izin çok uzun sürmeyerek İstanbul’daki faaliyetleri daha sıkı denetim altına alınan cemiyet üyelerini vatan toprağında rahat bırakmamıştır.
Namık Kemal ve arkadaşları mücadelenin her saniye her dakika devam ettiğinin bilincinde olarak İstanbul’a gelir gelmez İbret gazetesini çıkarmaya başladılar. Bu gazeteden hükümetin bazı politikalarını eleştirip, sadrazamın yasak çıkarmasına rağmen Paris Komünü’nü destekleyici yazılara yer verildi. Namık Kemal’in yazdığı “Vatan Yahut Silistre” oyununun Gedik Paşa Tiyatrosu’nda 20 Mart 1873’te gösterilmesi ise bardağı taşıran son damla oldu. Halk “Yaşasın vatan, yaşasın millet!” sloganlarıyla büyük gösteri yürüyüşleri gerçekleştirdi. İbret gazetesi oyunun oynanmasından beş gün sonra “kişilerle uğraştığı, yasaları eleştirdiği, halkın kafasını karıştırdığı” gerekçesiyle kapanıp, “Vatan Yahut Silistre” oyunu yasaklandı. İbret’in son sayısında Namık Kemal’in yazdığı “Umuma Veda” başlıklı yazı gazetenin kapatılma gerekçesini yeterince özetlemektedir:
“İbret vatanseverlik yolunda yok edilinceye kadar dayandı, direndi. Sonunda da sessizlik içinde köşesine çekildi. Zararı yok, dünyada kim kalmış, sonsuza kadar ne sürmüştür? Yaşasın Vatan!”
Abdülaziz verdiği bu cezalarla yetinmeyip Namık Kemal’i Kıbrıs’a, Ebüzziya Tevfik’i Rodos’a, Nuri Bey’i ise Akka’ya sürgüne gönderdi.
Abdülaziz bunca sürgünlere, idam kararlarına rağmen sonrasında tutunabildi mi? Bu yasaklara rağmen sadece üç sene daha sultan olarak kaldı. Meşrutiyet’in ilanı, 1908 Hürriyet Devrimi ve ardından Mustafa Kemal’in emperyalistlere karşı önderlik ettiği Cumhuriyet Devrimi ile taçlandırdığımız Kurtuluş Savaşımız.
Vatan Partisi 150 yıllık devrim birikimimizi sahipleniyor. Türk Devrimi’nin büyük öncüleri Namık Kemal, Mithat Paşa, Mehmet, Reşat ve Nuri Beyler gibi “eşitlik-özgürlük-kardeşlik” temelinde buluşuyoruz. 1865’te Belgrad Ormanlarında altı vatanseverin kurduğu cemiyet bize çok büyük bir miras bıraktı. Baskı, sürgün, istibdat demeden bütün zorluklar içerisinde halka umut olmayı zor günlerde doğru mücadele vermeyi gösterdi.
Yeni Osmanlılar meşrutiyeti gerçekleştirme hedefini önüne koymuştu. Bugün biz Belgrad Ormanlarından başlayan büyük mücadele birikimini kucaklıyoruz. Şimdi Belgrad Ormanındaki toplantımızdan çıktık, hepimiz görevlerimizi iyi biliyoruz. Ancak bu sefer meşrutiyeti ilan etmek için değil, emperyalizmin tüm saldırılarına karşı milletimizi birleştirmek ve Cumhuriyet Devrimi’ni yeniden gerçekleştirmek üzere bir araya geliyoruz. Neoliberalizmin devrimci tarih düşmanlığına cevabımız net, Namık Kemallerden alıyoruz yurtseverliğimizi: Yaşasın Vatan!
Okan Özkan
ulusalkanal.com.tr