Bunun adı RES’men katliam!

Bunun adı RES’men katliam!

Prof. Dr. Kantarcı’dan tarihi uyarı: “Ormanda rüzgar türbini kurmak leylek ve kartal göç yoluna kıyma makinesi koymaktır!”

Plansız ve denetimden yoksun biçimde tüm ülkenin coğrafyasında büyük yıkımlar yaratan HES projeleriyle ilgili tartışmalar bitmeden şimdi de rüzgar enerjisi santraları gündemde. Enerji üretimini ulusal ve stratejik bir politika olmaktan uzaklaştırarak yalnızca rant aracı olarak gören uygulamalar yüzünden binlerce HES projesiyle halaç pamuğu gibi atılan Anadolu coğrafyası bundan böyle RES tartışmalarına sahne olacak. Çünkü HES’lerde olduğu gibi RES’lerde de proje alanlarının seçiminde büyük yanlışlar yapılıyor. Göstermelik ÇED süreçleri ve denetimsizlik bir araya gelince de olan ülkenin zengin doğal varlıklarına oluyor.

HES’LER ÇOK TEPKİ ÇEKİYOR, RES VERELİM!

Enerji ya da madencilik alanındaki yatırımlarda Anadolu halkının ‘istemezük’çü bir yaklaşımı yok. Hiç bir yurttaş ülkesinin enerjide dışa bağımlı olmasını istemiyor. Öyle ki, pek çok köyde insanlar “eğer enerji üretilecekse biz kazma kürek çalışalım, kimseye muhtaç olmayalım” diye feryat ediyor. Ancak “bunca yatırım gerçekte halka, ülkeye ve insanlığa hizmet edecekse” diye de ekliyorlar. Çünkü son 10 yılda kırsalda yaşanan büyük dönüşümün ortaya koyduğu en acı gerçek, millet-devlet ilişkisini, algısını tuz buz etmiş durumda. İnsanlar hala devletin bu yıkımlara nasıl izin verdiğini, hatta bizzat önünü açtığını tam olarak anlayabilmiş değil.

DEVLETİN BEKASI UĞRUNA ÖZÜNÜ FEDA EDEBİLEN İNSANLARIN TRAVMASI

Devletin bekası uğruna kendi özünü feda edebilen bir toplumsal geleneğin olduğu bu topraklarda, yaşam alanlarının böylesine fütursuzca ve sorumsuzca yok edilmesinin yarattığı travmanın telafi edilmesi hiç kolay olmayacak.

ENERJİYE DEĞİL, YIKIMA KARŞI ÇIKAN HALK

Peki Karadeniz’de, Toroslar’da, İzmir’de, Balıkesir’de, Çanakkale’de, Hatay’da, Trakya’da onca insan enerji projelerine neden karşı çıkıyor? Bunun en önemli nedeni, yatırım projelerinin yerel halka yeterince anlatılmaması, halkın görüş ve onayının alınmaması. Aslında halk enerji üretimine karşı değil, enerji üretim aracı olarak inşa edilen projelerin yıkım aracına dönüştürülmesine karşı çıkıyor. Göstermelik ve yasak savma anlamında işleyen ÇED süreçlerini saymazsak, ülke genelindeki projelerin pek çoğu halk için yapıldığı öne sürülse de aslında ‘halka rağmen’ yapılıyor.

ISTRANCALARIN KALBİNE RES PROJESİ TEPKİ ÇEKİYOR

Bunun en son örneklerinden biri de Kırklareli’nin Vize ilçesinde yapılmak istenen Evrencik RES Projesi. ÇED süreci başlatıldığı öğrenilen projeye göre büyük kısmı ormanlık alan olan bölgede 70 adet rüzgar türibini kurulması planlanıyor. Ancak Türkiye’nin en önemli üretim havzalarından biri olan ve barındırdığı su kaynakları, doğal varlıkları ile nadir ekosistemlerden biri olan Istrancaların kalbinde inşa edilmek istenen RES projesine yöre halkından tepki var. Bu tepki ve çekincelerin nedenleri hakkından sorularımızı yanıtlayan Doğal Yaşamı Koruma Vakfı (DAYKO) Kırklareli Temsilcisi Göksal Çidem, “dünyanın karşı karşıya olduğu en önemli çevresel sorunlardan birinin atmosfere salınan sera gazı sonucu küresel ısınma ve iklim değişikliği olduğunun, bu çerçevede yenilenebilir enerji üretiminin öneminin bilincindeyiz” diyor.

‘TUVALET HER EVDE İHTİYAÇTIR AMA MUTFAĞIN ORTASINA YAPILMAZ!’

Rüzgar Enerjisi Santralının doğru bir tercih olduğunu ancak yer seçiminin yanlış olduğunu dile getiren Çidem, Evrencik RES projesiyle ilgili çekincelerini şu sözlerle anlattı: “Kamuoyuna yanlış aktarılan ‘rüzgar enerji santralarına karşı çıktılar’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır. Her evde tuvalet ihtiyaçtır. Ama salonun yada mutfağın ortasına yapılmaz. Yaparsanız evdeki yaşamın içine etmiş olursunuz. Hele de Istrancalar’da. Bulgar tarafında ki Istranca’da RES yoktur. Bulgaristan çevre ve doğa dernekleri RES kurulmamasını tek kelimeyle açıklıyor. ‘Burası Istranca Ormanları, Biyosfer rezerv alan ve kuş göç yolu üzerindedir. RES kurulamaz.”

‘RES’LER ARI POPÜLASYONLARINDA KAYIPLARA NEDEN OLABİLİYOR’

Bölgede yaşayan halkın, sivil toplum örgütleri, bilim ve hukuk insanlarınca yapılan değerlendirme sonucu proje dosyasında bir çok çelişkinin ortaya çıktığını dile getiren Çidem, bölgenin koruma altındaki türlerini bekleyen tehditlere dikkat çekerek, “Bölgede arıcılık faaliyetleri sonucu kalitesi yüksek bal elde edilmeye başlanmıştır. Bölge halkının ekonomik gücünü yükseltmek için arıcılık, ilgili kurumlarca teşvik edilmektedir. Ancak yapılan araştırmalarda RES çiftliklerinin çoğaldığı bölgelerde bal arısı popülasyonunda önemli kayıplar yaşandığı tespit edilmiştir. Bununla ilgil Tarım İl Müdürlüğü ve Arıcılar Birliği’nin görüşleri mutlaka alınmalıdır” görüşünü dile getiriyor.

‘BÖLGE KUŞ GÖÇ YOLLARININ ÜZERİNDE’

2009 yılında hazırlanan Yıldız Dağları Biyosfer Projesine ilişkin bilimsel raporlara değinen Çidem, söz konusu raporlarda rüzgâr enerji santralleri kurulmasının bölgedeki kuş çeşitliliği ve göçmen kuşlar için potansiyel bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekildiğini belirterek, “Yıldız Dağları’nın tüm palaearktik bölge için en önemli göç yollarından biri üzerinde yer aldığı göz önüne alındığında, bölgede kurulacak rüzgâr enerji santrallerinin Türkiye’nin ulusal sınırlarını aşarak bütün bölge kuş çeşitliliği üzerinde olumsuz sonuçlar doğuracaktır” tespitine yer verildiğini dile getiriyor.

‘ERGENE’DE DİKKATE ALINMADI, ISTRANCALARI KAYBETMEYELİM’

Evrencik RES projesiyle ilgili tanıtım dosyasında yer verilen yöreyle ilgili bilgilerin pek çoğunun ilgili bakanlıkların bilgileriyle çelişkili olduğunun altını çizen DAYKO Temsilcisi Çidem, yıllar önce Ergene havzası için yapılan haykırışların dikkate alınmadığını ve Ergene nehri ile birlikte binlerce dekar tarım alanının kirletilerek yok edildiğine dikkat çekerek, “Istrancalar Ergene havzası ve İstanbul’un su kaynaklarıdır. Kalan son varlıkları da kaybettiğimizde gelecek nesillere yaşayacak alan kalmayacaktır” uyarısında bulunuyor.

Çidem’in verdiği bilgilere göre Evrencik RES projesi kuşların ana göç yollarından birinin tam ortasında kalıyor. Bu bilgi Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün projeyle ilgili görüşünde de doğrulanıyor.

‘ORMANDA RES KUŞLARIN GÖÇ YOLUNA KIYMA MAKİNESİ KOYMAKTIR’

İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Abd. Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Kantarcı ise konuyla ilgili hazırladığı raporda Istranca ormanlarında RES yapmanın kuş kıyımı anlamına geleceğini belirterek şu bilgileri veriyor: “Göçmen kuşlar göç süresince sadece kanat güçleri ile uçmazlar. Uzun mesafe uçuşlarına güçleri yetmez. Yükselen sıcak hava kütlesi ile dönerek yükselirler. Sonra da yüksekten aşağıya doğru süzülürler. Süzülme alanı göç oklarının gösterdiği gibi dar değildir. Havanın akışına göre kuşların süzülme alanı da genişler. Özellikle leylekler, kartallar, doğanlar ve diğer yırtıcı kuşlar ile ördekler ve kazlar süzülme alanlarından geçerler. Bu sebeple Istranca Dağları’nda RES yapmak bu kuşları kıyıma uğratmak anlamına gelir. Ormanda rüzgar türbini kurmak leylek ve kartal göç yoluna kıyma makinesi koymaktır. Rüzgar santrallarını planlayan değerli mühendis dostlarımız, kardeşler; leylekler ile kartallar çalıkuşu değildir. Rüzgar santralları ormana kurulmaz. Orman da orta malı değildir.”

Yusuf Yavuz

ulusalkanal.com.tr