Kadınlar erkeklerden daha dayanıklı
Yapılan bir araştırmada göre kadınların kıtlık ve salgın hastalık dönemlerinde erkeklere nazaran daha dayanıklı oldukları belirlendi
Araştırmacılar, kıtlık ve salgın hastalık gibi en kötü koşullarda dahi kadınların erkeklere nazaran hayatta kalma olasılığının daha fazla olduğunu belirtti.
"Proceedings of the National Academy of Sciences" dergisinin internet sitesinde yer alan çalışmada, kriz dönemlerine ait veriler, kadınların erkeklerden daha dayanıklı olduğunu ortaya koydu.
Güney Danimarka Üniversitesinden Virginia Zarulli ile ABD'nin Duke Üniversitesinden James Vaupel'in öncülük ettiği çalışmada, kıtlık ve hastalık vakalarında yaşamları erken sona eren kişileri inceleyen araştırmacılar, yaklaşık 250 yıl öncesine kadar uzanan ölüm verilerini analiz etti.
Araştırmacılar, tarihi kayıtlara göre kadınların normal şartlardaki yaşam sürelerinin kıtlık ve salgın hastalıklar gibi kriz dönemlerinde de erkeklerden daha yüksek olduğunu bildirdi.
Kriz dönemlerinde yeni doğan kız bebeklerin hayatta kalma ihtimallerinin erkek bebeklere göre daha yüksek olduğunu belirten araştırmacılar, ortalama yaşam süresi konusunda kadınların genelde erkeklerden daha uzun yaşıyor olmasının, kadınların yetişkinlikten ziyade bebeklik döneminde daha dayanıklı olmasından kaynaklandığını kaydetti.
Kriz zamanlarında kadınların sahip olduğu avantajın genetik ya da hormonlar gibi biyolojik faktörlere bağlı olabileceğine dikkat çekilen çalışmada, kadınlardaki östrojen hormonunun bulaşıcı hastalıklara karşı bağışıklık savunmasını geliştirmesi örnek olarak verildi.
Çalışmada, her iki cinsiyette de ölüm oranlarının çok yüksek olduğu dönemlerde bile, kadınların erkeklerden ortalama altı aydan dört yıla kadar daha fazla yaşadığını gözlemlendi.
Örnek olarak, 1933'te Ukrayna'yı vuran açlık döneminde doğan çocukların yaşam ortalamalarının kızlarda 10,85, erkeklerde ise 7,3 yaş olduğu ifade edildi.
Sonuçlar, ortalama yaşam süresindeki cinsiyet farkının, risk alma veya şiddet gibi cinsiyetler arasındaki davranışsal ve sosyal farklılıklarla tam olarak açıklanamayacağını gösterdi.