Çin Devlet Televizyonu, Doğu Perinçek ile yaptığı söyleşiyi yayınladı

Çin devlet televizyonu CCTV, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile yaptığı Çin Komünist Partisi'nin 19. kurultayı konulu söyleşiyi yayınladı

Çin Devlet Televizyonu, Doğu Perinçek ile yaptığı söyleşiyi yayınladı

Çin devlet televizyonu CCTV, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile yaptığı Çin Komünist Partisi'nin 19. kurultayı konulu söyleşiyi yayınladı.

Doğu Perinçek, "Bu kongre insanlığın ümitlerini yaşatan, ayakta tutan kongredir.Dünyanın hem büyük zorluklarla karşılaştığı hem de o zorlukları aşarak büyük bir geleceğe yöneldiği koşullarda ÇKP’nin bu kongresi insanlığın umudunu temsil etmektedir. Aynı zamanda bütün dünyada gelişen ülkelere elini uzatması, Afrika’da, Latin Amerika’da, Asya’da bütün gelişen ülkelerle paylaşmacı, yani paylaşarak gelişme çizgisi izlemesi bizim takdirlerimize neden oluyor. Hem içerde paylaşarak gelişme, Çin’in içinde paylaşarak gelişme, hem de Çin’in diğer dünya ülkeleriyle ilişkilerinde paylaşarak gelişme. Sayın Xi Jinping’in bu paylaşma kavramını anahtar kavram olarak görüyoruz. ÇKP’nin en büyük başarısı başı dik, kendine güvenen, milletine güvenen, sosyalizme güvenen bir Çinli yaratmasıdır." dedi.

Yayınlanan söyleşinin görütüsüne bu bağlantıdan ulaşılabilir: http://tv.cctv.com/2017/10/17/VIDEp8A3o9Zo2yhsH7y5G4DF171017.shtml​

Söyleşinin tam metni şu şekilde:

SORU: Bugünkü röportaj çoğunlukla Çin Komünist Partisi’nin 19. Milli Kongresi ile ilgili olacak. İlk sorum şu; size göre bu Kongre’nin önemi nedir ve kongre sürecinde dikkat çekmek istediğiniz bir nokta var mı?

Doğu Perinçek: Çin Komünist Partisi’nin bu kongresi çok önemli bir tarihi süreçte gerçekleşiyor. Hem Çin için tarihsel bir süreç; çünkü Çin ABD’nin önüne geçti üretimde ve dünya ekonomisinin bir numarası oldu. Ama aynı zamanda dünya barışının da hem Pasifik’ten hem Batı Asya’dan tehdit edildiği kritik bir durumda kongre yapılıyor. Çin Komünist Partisi (ÇKP) ve Çin’de sosyalizmin kuruluşu yalnızca Çin halkı için bir umut ve vizyon değil, aynı zamanda dünya halkları için de bir umut. Çünkü Çin bugün bütün ağırlığıyla dünyada gelişen ülkelerin ve mazlumlar dünyasının yanında yer alıyor ve bu açıdan ABD emperyalizminin tehditlerine karşı bir güvence oluşturuyor. Çin Devrimi 1949’dan bu yana büyük mucizeler başardı. 1949’da Çin Asya’nın bir köylü ülkesiydi. Geri ülkelerden biriydi ama 1949’dan bu yana 68 yıl içinde Çin Halk Cumhuriyeti, insanlığı şaşırtan, olağan üstü başarılar kazandı. Bu tabii ki Çin Komünist Partisi’nin büyük bir başarısı ve aynı zamanda Başkan Mao Zedong’un çizdiği yolun ne kadar yerinde olduğunu ispatladı. Bugün de Başkan Xi Jinping, bütün dünya halklarına ve dünyanın ileri partilerine, emekçi partilerine büyük güven veriyor. Yani Çin’in sosyalizmi inşası ABD baskılarına ve saldırganlığına karşı dik duruşu, aynı zamanda bütün Asya ülkelerinin birleşmesi konusundaki çabaları Türkiye’den de büyük bir takdirle izleniyor. İnsanlık bugün artık Asya çağında yaşıyor. Bu insanlığın Asya çağına girmesinde Çin Devrimi’nin ve Çin sosyalizminin tabii ki çok büyük bir rolü var. Dünya ekonomisinin ağırlığı da Asya’ya kaydı. Ve Asya’daki Şangay İşbirliği Örgütü olsun ve Avrasya’da BRİCS ülkeleri, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın birliği ile oluşan ağırlık olsun, dünyanın geleceğini belirleyen önemli adımlardır. Ve burada Çin’in çok tarihi bir rolü var. Bizim Vatan Partisi ile ÇKP arasındaki ilişkiler 1970 öncesinden geliyor. Yani yarım yüzyıllık ilişkilerimiz var. Ben de Vatan Partisi’nin Genel Başkanı olarak bu güne kadar ÇKP davetlisi olarak 8 kez Çin Halk Cumhuriyetini ziyaret ettim. Ve her gidişimde yeni bir Çin görüyorum. Ve bu bende büyük bir şaşkınlık ve aynı zamanda hayranlık yaratıyor. Bu aynı zamanda bizim bağlandığımız, bilimsel ortak ideolojimiz olan bilimsel sosyalizme olan güvenimizi de kuvvetlendiriyor. ÇKP, bilimsel sosyalizmi Çin gerçeğine oturttu ve yaratıcı bir şekilde uyguluyor. Bu bakımdan dünyada dogmatizm aşılması ve pratiğin teoriyi belirlemesi konusunda örnek olmuştur. Bunu da her zaman takdirle izliyoruz. Yani hem sosyalizmi inşaa da direniyor ve bizim ortak amacımıza yönelme konusunda bir kararlılığı temsil ediyor ÇKP. Ama aynı zamanda yaratıcılıkta da usta örnekler veriyor. Mao Zedong’un nasıl esaslı bir temel attığını gösteren bir örnektir. Ve yoldaş, başkan Xi Jinping’in de bu çizgiyi mükemmel bir şekilde temsil etmesi, biz Türkiye’nin sosyalistlerinde, bilimsel sosyalistlerinde büyük bir ilgi ve takdir uyandırmaktadır. Bu düşüncelerle ve güvenle, ÇKP’ye duyduğumuz güvenle, ÇKP’nin önündeki kongreyi selamlıyoruz. Biz de Batı Asya’nın diğer ucunda, bir ucunda Çin var Asya’nın diğer ucunda Türkiye var, ve bu iki ülke Asya çağının iki devrimci ülkesi.

Çin’de Sun Yat-Sen ve arkasından Mao Zedong önderliğindeki çağımıza damga vuran devrim, Türkiye’de de Atatürk önderliğindeki devrim, çağımızın öncüleri olarak değerlendirilmektedir. Bu bakımdan bu iki ülke birbirine devrimci özellikleriyle de benzemektedir. Ama şu anda da bu iki ülke, geleceğin yaratılmasında, Asya’nın iki ucunda birbiriyle dayanışma halinde çok önemli roller oynuyor. Bu iki ülke imparatorluk geleneğinden geliyor. O imparatorluk geleneğini biz başı dik yaşama mirası olarak değerlendiriyoruz. Aynı zamanda örgütlenme mirası. Yani imparatorluklar bize, hem Çin’e hem Türkiye’ye, örgütlenme alanında çok önemli kazanımlar sağladı. Ama aynı zamanda bağımsız yaşama geleneğini temsil eden iki ülkeyiz. Ve çok dikkat çekicidir; 20. ve 21. yüzyılda da bu iki ülke, o devrimci gelenekleriyle dünyanın geleceğini belirleyen benzer roller oynamaktadır.

SORU: Sayın Genel Başkan acaba Başkan Xi Jinping’in siyasi görüşlerine, stratejisine, fikirlerine, düşüncelerine acaba aşina mı?

Doğu Perinçek: Başkan Xi Jinping’in sosyalizmde ısrarı bizim için çok önemli. Özellikle Çin’de büyük bir ekonomik gelişme var ama o gelişmenin yarattığı sorunların üzerine gitmedeki kararlılığı ve Çin’in nihai hedefi olan sınıfsız bir toplum kurma yönündeki direnci sayın Xi Jinping’in, bize de esin vermektedir. Aynı zamanda bütün dünyada gelişen ülkelere elini uzatması, Afrika’da, Latin Amerika’da, Asya’da bütün gelişen ülkelerle paylaşmacı, yani paylaşarak gelişme çizgisi izlemesi bizim takdirlerimize neden oluyor. Hem içerde paylaşarak gelişme, Çin’in içinde paylaşarak gelişme, hem de Çin’in diğer dünya ülkeleriyle ilişkilerinde paylaşarak gelişme. Sayın Xi Jinping’in bu paylaşma kavramını anahtar kavram olarak görüyoruz ve ÇKP ile bu konuda birlikteyiz. 29 Ekim 2016 tarihli Merkez Komitesi kararlarının, Xi Jinping önderliğindeki kararların çizgisi bizim tarafımızdan da son derece olumlu karşılanmaktadır.

SORU: Sizin de belirttiğiniz gibi, Çin’de 8 kez bulundunuz. Ve her gelişinizde farklı bir Çin gördüğünüzü söylediniz.

Doğu Perinçek: Yeni bir Çin

SORU DEVAMI: Çin’e son ziyaretiniz ne zamandı ve sizi etkileyen ekonomik ve sosyal gelişmelerden biraz örnekler verir misiniz?

Doğu Perinçek: 2017’nin Ocak ayında Çin’i tekrar ziyaret ettik. Çin’in dünyaya açılan Şincan’ı da o ziyaretimizde gördük. Orada bir yandan Çin dünyaya açılıyor ve dünyayla olan ilişkilerini son derece canlı tutuyor ve bunu bir özgüvenle yapıyor. Bizi en çok etkileyen o özgüven oldu. Yani Çin kendi ülkesinde paylaşmacı bir toplumu inşa ediyor. Fakat bunu yaparken de pencereleri açmaktan korkmuyor. Çünkü sosyalizm ile emperyalizm arasında sosyalizmin üstünlüğüne büyük bir güven var Çin’de. Bunu Şincan’da olsun, Şangay’da olsun, Pekin’de olsun, bütün ziyaretlerimizde gördük. Şu anda şuna çok önem veriyoruz; Çin halkı, ÇKP önderliğinde büyük bir özgüven kazandı. Başarılar ona özgüven getirdi. Bu Çin’de büyük bir ideolojik devrim. Yani Çin devriminin kültür alanında, ideolojik alanda ve insan psikolojisinde, ruhunda büyük bir devrim yarattığını ben bu 8 ziyaretimde gördüm. Yani kendine güvenen bir Çin. Beni en çok etkileyen bu; kendine güvenen bir Çin.

SORU: Çin halkının özgüvenli olduğundan bahsettiniz. Bu izlenimi nereden edindiğinizi bir kaç örnekle açıklayabilir misiniz?

Doğu Perinçek: Ben bütün ziyaretlerimde ÇKP’nin bunu işlediğini gördüm. Mesela Tienjin depremi olmuştu 1977 veya 1978’de. O Tienjin depreminden sonra biz Çin’i ziyaret etmiştik. O zaman ÇKP’nin başkanı ve yöneticileriyle de buluştuk. O depremden sonra Amerikalıların Çin’e yardım tekliflerine karşı tavırlarını gördük. Bizzat o zamanki ÇKP başkanıyla beraber yemek yedik ve görüştük. Şunu söyledi; “Bize Amerika dünyayı bağışlasa bu bizim için çok büyük bir tehlikedir. Çünkü bizim kendimize güvenimizi yıkan her türlü destek, yardım bizim devrimimize büyük zarar verecektir” dedi. Ve yakın zamanda da her gittiğimizde ÇKP yöneticilerinin...

...o özgüvenini, Mao Zedong’un uzun yürüyüşlerinden, devrimlerden kalan ve oralarda pekişmiş o özgüvenini gördüm. Ve 1979 sonrası dünyaya açılma çizgisi ve reform çizgisinde Deng Xsiaoping yoldaşın da aynı şekilde o özgüveni vardı. Yani biz dünyaya açılırız ve bu emperyalizmden ve kapitalizmden korkmuyoruz. Biz Çin’de Çin halkına ve Çin’de sosyalizmin kuruluş kazançlarına sonuna kadar güveniyoruz.

Bu özgüven sayesinde bugün Çin, sosyalizminin üstünlüğünü kanıtladı. Mesela bugün sayın Xi Jinping de ifade ediyor. Diyor ki biz serbest ticareti savunuyoruz. Çin sosyalizmi uluslararası ilişkilerde bir üstünlük sağladığı için, Çin ekonomisinin sağlamlığı nedeniyle bugün serbest ticareti savunuyor, büyük kapitalistler ise serbest ticaretten kaçmaya çalışıyor. Bu özgüvenin büyük başarısıdır.

SORU: Çin’e son ziyaretinizde sıradan vatandaşlarla temasta bulundunuz mu? Vatandaşların bugünlerde de kendine güvenli olduğunu düşünüyor musunuz?

Doğu Perinçek: Zaten yalnızca ÇKP yöneticilerini ve Çin Devletinin yöneticilerinin değil, normal halkın özgüveni bende büyük hayranlık uyandırdı. Zaten eğer o yöneticiler kendi halkına, kendi emekçilerine o özgüveni sağlamazsa, bu başarılar olmazdı. Bu çok önemli. Çünkü sonuç itibariyle her şey insan emeğinin ürünü ve emekçide özgüven olmazsa da bir ülkede ekonominin inşası olsun, siyasette halk demokrasisinin inşası olsun, kültürel alanda devrimci kültürün inşası olsun, başarılı olamaz. Her şeyin başı insandır. Her şeyin başı insan olduğu için, normal insanın, hatta sıradan insanın özgüvene kavuşması bütün ilerlemelerin anahtarıdır. Biz bunu ÇKP’nin ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin tecrübesinde görüyoruz.

ÇKP’nin en büyük başarısı başı dik, kendine güvenen, milletine güvenen, sosyalizme güvenen bir Çinli yaratmasıdır. Yani sıradan normal bir Çinlide bu özgüveni yaratması en büyük başarısıdır.

SORU: Son ziyaretinizde Çinli yetkililerle yolsuzluğa karşı bazı fikir alışverişinde bulunduğunuzu biliyorum. Başkan Xi Jinping yolsuzlukla mücadele için büyük bir kampanya başlattı. Bu kampanya hakkında ne düşünüyorsunuz? Bundan partinizin öğreneceği/faydalanacağı bir şey var mı?

Doğu Perinçek: Bizi en çok ilgilendiren ÇKP’nin Çin’de yolsuzluğa ve aynı zamanda sınıflaşma eğilimine karşı Xi Jinping’in önderliğinde bir kararlılık göstermesidir. Özellikle şu benim dikkatimi çekti; tehdidin sineklerden geldiği değil, aslanlardan, kaplanlardan geldiği şeklindeki tespit. Yani sıradan küçük bürokrat vs. değil, ÇKP ve Çin Devleti içerisinde belli pozisyonları kazanmış kimselerin yolsuzluğa yönelmesini öncelikli tehlike olarak tespit etmeleri çok çok önemli. Çünkü Sovyet deneyine bakıyoruz. Sovyetler Birliği’nde nasıl kapitalizme dönüş oldu? Parti ve devletin içindeki yuvalanmış kapitalist yolcular yüzünden. Bu nedenle bugün ÇKP’nin tehlikenin sineklerden değil kaplanlardan geldiğini saptaması tarihi önemdedir.

Sovyetler Birliği ve benzer ülkelerde kapitalizmi geri getiren, mezarlarından çıkan kapitalistler kapitalizmi geri getirmedi. Devlet içine ve parti içine yuvalanmış, pozisyon sahibi, mevkii sahibi unsurlar kapitalizmi getirdiler. En son çarpıcı temsilcisi Gorbaçov’du. Bu tecrübeyi ÇKP ve Başkan Mao Zedong çok iyi saptadı ve bu sosyalizmde direnme, ısrar etme ve sosyalizmi yaratıcı bir biçimde Çin gerçeklerine uygun olarak inşa siyasetini bugün sayın Xi Jinping yoldaş çok başarılı bir şekilde götürüyor.

SORU: Çin’in yönetiminde komünist partinin tecrübelerinden siz de faydalanabilir misiniz?

Doğu Perinçek: Biz Vatan Partisi olarak 1960’lardan bu yana ÇKP’yi çok dikkatli izliyoruz. Ama biz ÇKP’den aynı zamanda şunu öğrendik; omuzlarımızın üzerinde kendi kafamızı taşımak. Yani hem ÇKP’den öğreniyoruz ama taklitçi değiliz, kendi Partimizi yönetiyoruz. Bu konuda da ÇKP’nin tecrübesi çok önemlidir. Yani 1920’li-1930’lu yıllarda Sovyetler Birliği’nden gelen çeşitli telkinlere karşı kendi çizgisini özellikle belirlemeye çalışmıştır. Bu tecrübeler de çok önemlidir. Ve biz ÇKP ile ilişkilerimizde hep o Parti’nin tecrübelerinden öğrenmeye çalıştık. Çünkü bizim önümüzde giden bir olay, yani sosyalizmi kurma tecrübesini yaşamaktadır. ÇKP ile ilişkilerde de her zaman açık kalpli olduk ve ÇKP’den her zaman şunu da gördük. Büyük Parti-küçük Parti ayırımı yapmıyor. Ağabey Parti-kardeş Parti ayırımı yapmıyor. Biz daha 1970’lerin başında küçük bir partiydik o zaman. Bugünkü gibi etkili değildik. O zaman bile bize ÇKP’nin başkanları, ben o zaman ÇKP’nin iki Genel Başkanı ile farklı zamanlarda görüştüm, bize hep eşit davrandılar. Partiler arası ilişkilerde hep eşit davrandılar ve kendi fikirlerinden bahsederken bize herhangi bir dayatmada bulunmadılar ve hep kendi tecrübeleri olarak aktardılar. Bizim tecrübemiz budur dediler. Siz kendi ülkenizin gerçeklerine dayanarak kendi yolunuzu çizeceksiniz dediler. Bu da çok çok önemlidir. Özellikle Komintern-Komünist Enternasyonal’daki olumsuz tecrübeleri aşan ve sosyalizmin kuruluşu açısından ve devrim açısından da son derece öğretici bir tavrı bu ilişkilerde gördük.

SORU: Xi Jinping ile tanıştınız mı? Tanışmadıysanız kişiliği hakkında nasıl bir izlenime sahipsiniz?

Doğu Perinçek: Ben ne yazık ki Sayın Xi Jinping ile buluşmadım. Daha önce ÇKP’nin Genel Başkanları ile buluşmalarım oldu ama Sayın Xi Jinping ile buluşmam olmadı. Ama çok dikkatli bir şekilde onu izliyorum. Ve en son da Türkiye’de onun Kaynak Yayınları’ndan kitabı yayınlandı. Xi Jinping yoldaş, Başkan bana çok güven veriyor. Bunu samimi olarak söylüyorum. Bunu ÇKP’nin her lideri için söylemem. Şu bakımdan güven veriyor; bizim hedeflerimize kilitlenmiş bir Başkan. Yani bizim ortak ideallerimize, ortak davamıza, sınıfsız bir toplum kurma amacına kilitlenmiş olan bir insan ve emekçi karakteri yanında liderlik özellikleri, otoritesiyle çok önemli. Şu anda ÇKP içerisinde de o, özellikle 29 Ekim 2016’da alınan kararlar ve son Kongre hazırlıklarındaki metinleri dikkatle inceliyorum. Bu bizim için çok önemli. Çünkü Çin bugün insanlığın önünde bir ümidi temsil ediyor. O ümidi yaşatmamız lazım. Xi Jinping yoldaş insanlığın büyük umutlarını ayakta tutuyor. Yani emperyalizmden kurtulmuş, bağımsız, özgür, devletlerin ve milletlerin yaşadığı bir dünya, çok kutuplu bir dünya, paylaşarak gelişme ve aynı zamanda Çin Halk Cumhuriyeti içerisinde de bizim ortak ideallerimize yönelen ısrarlı bir sosyalizm kuruculuğunda bize çok güven veriyor. O açıdan onun kuvvetli kişiliğini burada övmek istiyorum. Tabii bunu Çin halkı da, bizim gözlemlerimiz ve ÇKP’nin kadroları da bizim ziyaretlerimizde gördüğümüz gibi, çok takdir ediyor.

SORU: 18’indeki Kongre ile ilgili beklentileriniz var mı? Çin’in gelecekteki gelişmeleriyle ilgili beklentiniz var mı?

Doğu Perinçek: ÇKP Kongresi’ne biz de Vatan Partisi olarak bir mesaj gönderdik. Ama buradan Çin televizyonları aracılığıyla da, bu Kongre’yi büyük sıcak duygularla izlediğimizi ifade ediyoruz ve bu Kongre insanlığın ümitlerini yaşatan, ayakta tutan Kongredir. Ben öyle görüyorum. Yani dünyanın hem büyük zorluklarla karşılaştığı hem de o zorlukları aşarak büyük bir geleceğe yöneldiği koşullarda ÇKP’nin bu kongresi insanlığın umudunu temsil etmektedir. O bakımdan umutları selamlıyoruz. İnsanlığın umudunu ÇKP’nin kişiliğinde selamlıyoruz.

ulusal.com.tr

çin Doğu Perinçek