Bir arada yaşamın sonu: Fransa iç savaşa mı gidiyor? -2

Bir arada yaşamın sonu: Fransa iç savaşa mı gidiyor? -2

“Bataclan gece kulübüne, sahiplerinin Musevi olmasından dolayı saldırı planlıyorduk”

Yukarıdaki ifade, 2011 yılında Fransız İstihbarat Servici (DCRI) tarafından sorgulanan “İslam Ordusu” adlı örgüte üye bir zanlıya ait.

Hollande kime savaş ilan etti?

13 Kasım gecesi Paris’te yaşananlar dünyanın dikkatini bir kez daha IŞID, El Kaide ve bu örgütlerin Avrupa’daki destekçilerine ve amaçlarına çekti.

2015’in ilk günlerinde gerçekleştirilen Charlie Hebdo saldırı sonrası Aydınlık’ta “Fransa iç savaşa mı gidiyor?" başlığı ile yayınlanan yazımızda, siyasal İslamcı örgütlerin Fransa’daki örgütlenme ağları ve Fransa’nın kolonyal geçmişinin bu saldırılarla bağı üzerinde durmuştuk.

Yazıda kullandığım iç savaş ibaresini abartılı bulanlardan eleştiriler aldım. Son saldırılardan sonra Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, “bu saldırılar savaş sebebi. Önümüzdeki günlerde askerler Paris sokaklarında devriye gezecek ” ifadelerini kullandı. Hollande’ın kullandığı ifadeler ve Fransa’daki gelişmeler maalesef öngörümüzün emareleri olarak değerlendirilebilir.

Basında, Fransa’da Müslüman, Musevi ve Hıristiyan nüfus arasındaki bağların gevşediği ve bir arada yaşamın zorlaştığı yönünde haberler artıyor.

Müslüman nüfusun yaşadığı Paris ve diğer büyük şehirlerin banliyölerinde, güvenlik önlemlerinin artırıldığına yönelik bilgiler basına yansıdı. Büyük bir gözaltı dalgası bekleniyor.

2006 ‘da Paris ve Marsilya’nın yan mahallelerinde patlak veren, ikinci kuşak Müslüman gençlerin isyanı son dönemde siyasal İslamcı örgütlerin etkin örgütlenmesi ile terör eylemlerine dönüşmüş durumda.

Saldırı ne ilk ne de son

13 Kasım Paris saldırısı ne ilk ne de son olacağa benziyor.

Son saldırıyı anlamak için, Avrupa’nın başkenti kabul edilen Paris’te son dönemde yaşanan terör saldırılarını ve konu ile ilgili diğer bilgileri kısa da olsa hatırlamakta yarar var.

2012 yılının Mart ayı içinde, Fransa’nın güneyinde bulunan Toulouse ve Montbaun şehirlerinde gerçekleştirilen 3 farklı silahlı saldırıda Fransız askerleri ve Musevilere ait özel bir okul hedef seçilmiş, 7 kişi hayatını kaybetmiş, 4 kişi ise ağır biçimde yaralanmıştı.

Saldırıların faili, 23 yaşındaki Cezayir asıllı Fransız vatandaşı Muhammed Merah, iki gün süren polis operasyonunda öldürülmeden evvel yaptığı telefon görüşmesinde, “Yahudiler, Filistin’de erkek ve kız kardeşlerimizi öldürdüğü için bu eylemleri yaptım” ifadelerini kullanmıştı.

2015’in ilk günlerinde Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo’nun, Paris’te bulunan ofisine yapılan saldırıda içinde dergi çalışanları ve polislerinde bulunduğu 12 kişi hayatını kaybetmiş, 4’ü ağır 11 kişi ise yaralanmıştı.

Ertesi gün ise Paris’in diğer bir mahallesinde polise ve Musevilere ait bir markete düzenlenen saldırıda 5 kişi yaşamını yitirdi.

Saldırıları düzenleyen Kouachi kardeşler ve Amedy Coulibaly, Kuzey Afrika kökenli Fransız vatandaşları. Eylemlerinin nedeni olarak Charlie Hebdo’nun Hazreti Muhammed’i hedef alan karikatürleri ve Filistin’de yaşanan İsrail işgalini gösterdiler.

13 Kasım gecesi Paris’i kana bulayanların ise Fransa’nın Suriye politikasına cevap olarak bu eylemi düzenlediği iddia ediliyor

AFP ‘ye konuşan bir görgü tanığı, Bataclan gece kulübündeki saldırganların“ Bu başkanınız Hollande’ın suçu, Suriye’ye müdahale etmemeliydi” ifadelerini kullandığını belirtti.

Üç farklı tarih, üç farklı saldırı ve bir ülke

Bu farklı saldırıların nedenleri, hedefleri ve gerçekleştirenlerin kimlikleri benzerlikler taşıyor.

Saldırıları gerçekleştirenler, eylemlerine neden olarak Batı’nın Ortadoğu’ya müdahalesi, Müslümanların maruz kaldığı baskı, İslam’a hakaret ve Filistin-İsrail sorunu göstermekteler.

Daha önce gerçekleşen saldırılar, Musevilere ait mekânlar, İslam’a hakaret ettiği ileri sürülen bir dergi, kolluk kuvvetleri gibi belirli hedeflere yapılırken, 13 Kasım gecesi, ilk defa siviller gelişi güzel hedef seçildiler.

Faillerin çoğunluğu Kuzey Afrika asıllı, Fransa’da doğup büyümüş, büyük şehirlerin fakir yan mahallerinde ikamet eden Fransız vatandaşları. Bu yazı kaleme alınırken, Paris’i kana bulayan saldırının faillerinin sadece bir kısmı ortaya çıkmış, aralarında pek çok Fransız vatandaşı olduğu bilgisi basına yansımıştı.

Benzerlikler taşıyan bu eylemlerin, Avrupa tipi bir arada yaşamın somutlaştığı Paris’te, farklı kültür, din ve milletlerden gelen topluluğun birbirinden kopması, yalnızlaşması ve düşmanlaşmasına neden olması muhtemel.

Kuzey Afrika ve Afrika asıllı Fransız vatandaşları arasındaki işsizlik oranı, banliyölerdeki “communautarisme”, kamusal alanda dini sembollerin öne çıkışı bu durumun ilk emareleri.Charlie Hebdo dergisine düzenlenen saldırılardan sonra okullarda zorunlu tutulan 1 dakikalık saygı duruşuna Müslüman olan birçok Fransız vatandaşının uymadığı bilinen bir gerçek.

Bakalım bu saldırılardan sonra ilan edilen 3 günlük yas’a Fransızlar bir millet olarak katılabilecekler mi?

Özetle, farklı din ve etnik grupların bir arada yaşadığı Yugoslavya, Irak, Filistin ve Suriye’de yaşanan savaşlara destek veren Batı Medeniyeti’nin fırlattığı kaos bumerangı bugün kendine dönmektedir. Balkanlarda ve Ortadoğu’da farklı milletlerin bir arada yaşamasına izin vermeyen Batı medeniyeti, bugün aynı yangını evinde yaşamaya başlamıştır.

Elbette ki bu saldırının altında, derin stratejik dengeler, istihbarat oyunları yatmaktadır fakat en önemlisi insanların bir arada yaşama kültürünü biraz daha zayıflatmasıdır.

Onur Sinan Güzaltan

ulusalkanal.com.tr