Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: FETÖ'yle mücadeleyi sürdürmek için OHAL'e ihtiyaç var
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, FETÖ ile mücadelenin hukuk içerisinde sürdürüleceğini söyleyerek, "Bunun için en azından önümüzdeki üç aylık sürede olağanüstü halin devam etmesine ihtiyaç var." dedi.
Başbakan YardımcısıNuman Kurtulmuş, "Çok şükür bu anayasa referandumu tamamiyle halkın katılımıyla, millet iradesinin dışında hiçbir irade ortaya çıkmadan sonuçlanmıştır. Bu anlamda milletimizin iradesine, sandıktan çıkan sivil iradenin ortaya koyduğu sonuca hepimiz saygı göstermek mecburiyetindeyiz." dedi.
TBMM Genel Kurulunda, OHAL'in, 19 Nisan Çarşamba günü saat 01.00'den geçerli olmak üzere 3 ay süre ile uzatılmasına ilişkin Başbakanlık Tezkeresi'nin görüşmelerine başlandı.
Açılışını Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın yaptığı Genel Kurul, birleşime verilen aranın ardından Başkanvekili Ahmet Aydın'ın başkanlığında çalışmalarına devam ediyor. Aydın, yüksek katılım oranıyla gerçekleştirilen 16 Nisan'daki halk oylamasının sonuçlarının hayırlı olması dileğinde bulunarak, kazananın büyük Türkiye olduğunu ifade etti.
Tezkere üzerinde hükümet adına söz alan Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, sözlerine Kutlu Doğum Haftası'nı kutlayarak başladı. Kurtulmuş, "Peygamberimizin örnek ahlakının, barışçıl kişiliğinin bütün toplumumuz ve bütün İslam milletleri için önemli bir örnek teşkil ettiğini ve özellikle günümüzde Peygamberimizin öğretilerine her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğunu ifade etmek isterim." diye konuştu.
Türkiye'nin devleti ve milleti için tarihi bir süreçten geçerek, önemli bir halk oylamasını başarıyla tamamladığını belirten Kurtulmuş, tüm siyasi partilere ve vatandaşlara teşekkür etti.
"16 Nisan'da yapılan referandum Türkiye'nin demokratik tarihi bakımından çok önemli dönüm noktalarından birisidir. Tarihi bir anayasa değişikliğine Türkiye imza atmıştır." diyen Kurtulmuş, halk oylamasına katılımın yüksek olduğuna dikkati çekti. Kurtulmuş, "Yüzde 85'i aşkın bir katılımla anayasa referandumu halkımızın büyük çoğunluğunun ilgisini çekmiş ve bu anlamda da halkımız gösterdiği katılımla demokrasinin zaferini ortaya koymuştur." değerlendirmesinde bulundu.
Siyasi partilerin, görüşleri doğrultusunda referandum kampanyalarını yürüttüğünü hatırlatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"İyi kötü, fazla eksik, herkes görüşlerini ortaya koydu. Kampanya sırasında bazen kampanyanın gereklerini de aşarak maksadını aşan sözler de ifade edildi. Bunların hepsi geride kaldı. Ama bu kampanyada geneli itibarıyla baktığımız zaman, son derece barışçıl, demokratik ve herkesin dilediğini dilediği şekilde ifade edebildiği açık ve şeffaf bir seçim kampanyasının yürütülmüş olması da Türkiye demokrasisi için önemli bir kazanımdır. Bundan dolayı başta siyasi partilerin liderleri ve mensupları olmak üzere, kampanyaya evet ya da hayır cephesinde destek veren herkese teşekkürü bir borç biliriz."
"Türk demokrasisi için büyük bir zafer"
Referanduma sunulan anayasa değişikliğinin tamamen sivil irade ile ortaya konulduğunun da altını çizen Kurtulmuş, bunun Türk demokrasisi için büyük bir zafer olduğunu vurguladı. Numan Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Türkiye'de ne zaman anayasa değişiklikleri mevzu bahis olsa milli irade bir tarafa bırakılır, anayasa değişiklikleri ya dipçiklerin zoruyla ya paletlerin şakırtıları arasında gerçekleşir. Çok şükür bu anayasa referandumu tamamiyle halkın katılımıyla hiçbir baskı, hiçbir şekilde askerin gölgesi, vesayet odaklarının tazyik ve zorlaması olmadan yani millet iradesinin dışında hiçbir irade ortaya çıkmadan sonuçlanmıştır. Bu anlamda milletimizin iradesine hepimiz saygı duymak zorundayız. Sandıktan çıkan sonuca, bu sivil iradenin ortaya koyduğu sonuca hepimiz saygı göstermek mecburiyetindeyiz."
Tamamiyle milli irade içinde böyle kapsamlı bir değişikliğin hayata geçirilebilmesinin başlı başına bir kazanım olduğuna işaret eden Kurtulmuş, bundan sonraki süreçte TBMM'nin üzerine düşenin ise yeni hükümet modelinin gerektirdiği değişiklikleri yerine getirmek ve uyum sürecini, mümkün olduğu kadar kısa sürede gerekli yasal düzenlemeleri yaparak gerçekleştirmek olduğunu bildirdi.
Kurtulmuş, "Demokratik ülkelerin dört temel hukuk metni önemlidir. Bunlardan biri anayasalar, diğeri Meclis İçtüzüğü, diğeri siyasi partiler yasası bir diğeri ise seçim yasasıdır. Bu temel yasalar başta olmak üzere bu anayasa değişikliğinin, sistem değişikliğinin gerektirmiş olduğu mevzuat değişiklikleri de en kısa süre içinde bu Mecliste yapılacaktır ve inşallah başarılı bir şekilde bu süreç geride bırakılacaktır." diye konuştu.
"OHAL, laf olsun diye ortaya konulmuş bir mesele değildir"
OHAL'in uzatılmasına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:
"Bu OHAL bir fantezi, laf olsun diye ortaya konulmuş bir mesele değildir. OHAL, 15 Temmuz akşamı başta bu Gazi Meclisin çatısı altında olmak üzere; ülke, millet, demokrasi düşmanı hain çetelerin demokrasiye vermiş olduğu büyük tahribatın ortadan kaldırılması için ortaya konulmuş bir iradedir. Meclisin iradesidir. Bu darbe teşebbüsünün bütün sonuçlarının ortadan kaldırılması ve darbe teşebbüsünde bulunan FETÖ'cü eşkıya çetesinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti üzerinde yaptığı tahribatların bütünüyle ortadan kaldırılması için bir müddet daha olağanüstü halin sürdürülmesinde yarar görülmüş, MGK'nın tavsiye kararı üzerine de TBMM'ye arz edilmiştir."
Numan Kurtulmuş, 15 Temmuz gecesinde Türkiye'nin uçurumun kenarından döndüğünün altını çizerek, demokrasinin bütünüyle rafa kaldırılma tehlikesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın cesaretle ortaya çıkışı ve her görüşten vatandaşların direnci ile önlendiğini, tarihin altın sayfalarına bu şekilde yazıldığını anlattı.
O süreçten bu güne FETÖ'cü eşkıya çetelerinin devletin içinden arındırılması için her türlü çabanın ortaya konulduğunu dile getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"21 Temmuz 2016'da OHAL'in ilanıyla birlikte FETÖ, PKK-PYD ve DEAŞ'a karşı çok etkili devam etmekte olan mücadelemiz bugün de bütün hızıyla sürmektedir. OHAL'in uygulandığı bu süre içinde olağanüstü halin muhatabı vatandaşlarımız değil, devletin içersine sızmış FETÖ'cü çeteler, devlete zarar vermek, milletin istiklalini ortadan kaldırmak isteyen terör örgütleridir. Bu bağlamda OHAL uygulanmış olmasına rağmen vatandaşlarımız günlük yaşamlarında etkilenmeden normal hayatlarına devam etmiş ve terör örgütlerine karşı verilen bu mücadelenin daha etkin sürdürülmesi için temennilerini sürekli dile getirmişlerdir. OHAL dolayısıyla normal, sıradan, millete ve devlete bağlı olan vatandaşlarımızın hiçbir şekilde günlük hayatları kısıtlanmamış, özgürlüklerini kısıtlayıcı hiçbir tedbire, hiçbir araca müsade edilmemiş, bunlara hiçbir şekilde müracaat edilmemiştir."