Büyük resimdeki çete: NATO

Sekizli Çete’nin operasyonlarının arkasındaki büyük resmi görebilmek için NATO’nun faaliyetlerine bakmak gerekiyor

Büyük resimdeki çete: NATO

Ankara Cumhuriyet Savcılığı, 15 Temmuz darbe girişimi soruşturmasında, NATO’da görevli 462 subaydan 237’si hakkında FETÖ’den işlem başlattı. Subaylardan 200’ü ‘geri dön’ çağrısına uymadı. Ayrıca söz konusu subaylardan 3’ü general 17’sinin, delil kabul edilen ByLock kullandığı saptandı. Kaçak subaylar Hollanda, İtalya, Belçika, ABD, Almanya, İspanya, Avusturya, Norveç, İngiltere ve Yunanistan’daki NATO üslerinde görevliydi.

ACT-DARBE BAĞLANTISI

15 Temmuz darbe girişiminin merkezi, ABD Virginia Eyaleti Norfolk’ta bulunan NATO Müttefik Dönüşüm Komutanlığı’dır (ACT). Bu üsse bağlı Komuta Kontrol Konuş ve İdame Edilebilirlik Dairesi Başkanı Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu, darbenin başındaki isimlerden biri. Türkiye’deki Paralel Devlet yapısı bu merkezden FETÖ eliyle, Asya, Ortadoğu ve Afrika’yı bölüp yönetmeyi hedefledi. Bu amaçla, NATO’da konvansiyonel savaşla ilgili birimler dışındaki bütün birimler ve asimetrik savaşla ilgili kurulan yeni birimler ACT’a taşındı. ACT sözcüsü Karen Eifert, “Komutanlıkta 26 Türk askerinin görev yaptığını ve Türkiye’nin katkılarının çok önemli olduğunu” açıkladı.

FETÖ’CÜ UĞURLU

Mustafa Zeki Uğurlu, 1998-2000 yılları arasında Genelkurmay Plan Prensipler Dairesi’nde görev yapmıştı. Uğurlu o dönem, kuruma ait tüm projeleri ve planları, görev alacak kişilerin isim listelerini ‘Hususi abiye’ verdi. Söz konusu belgeler daha sonra kumpas soruşturmalarının alt yapısını oluşturdu. Uğurlu 2009’da Gölcük’te görevliydi. 6 Aralık 2010’daki Ergenekon baskını sırasında Gölcük’te Turgutreis Fırkateyni’nin ikinci komutanıydı. Gölcük’te ve daha sonraki baskınlarda ortaya çıkan sahte belgelerin yapımcısı Uğurlu’nun başında bulunduğu FETÖ’cü ekipti.

TUĞAMİRAL OLDU

Uğurlu, 2011 YAŞ kararıyla Tuğamiral oldu. O yıl pek çok Kurmay Albay terfi sırası geldiği halde Balyoz sanığı olduğu için Tuğamiralliğe yükselememişti. Daha sonra Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda elektronik haberleşmeyi takip ve koordine eden MEBS’in başkanlığına getirildi. 2012 YAŞ’ında ise Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personel Daire Başkanı oldu. Böylece Deniz Kuvvetleri’ndeki FETÖ’cü örgütlenme hız kazandı. ABD’nin Norfolk kentindeki NATO üssüne gönderildi. Aydınlık gazetesinin 17 Mart 2014 tarihli sayısında yer alan, Deniz Kuvvetleri’ndeki 60 kişilik FETÖ’cü ekibin ikinci sırasında Mustafa Zeki Uğurlu’nun adı yer alıyordu. İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili Okan Bato, İzmir Askeri Casusluk Davası soruşturmasında, davanın temelini oluşturan sahte belgelere ulaşmıştı. Okan Bato 30 Haziran 2016 günü Genelkurmay Başkanlığı’na bir yazı yazarak, Uğurlu’nun ifade vermeye gelmesini istedi. Genelkurmay Başkanlığı Uğurlu’ya, 9 Temmuz günü ifade vermek üzere İzmir’de bulunması yönünde yazılı emir gönderdi. Norfolk’da hastaneye giden Uğurlu, Vertigo hastası olduğuna dair rapor aldı ve ifadeye gelmedi. Savcı Bato, 9 Temmuz günü Uğurlu hakkında tutuklama kararı verdi. Karar, FETÖ’nün TSK’daki kökünün kazınması anlamını taşıyordu.

VE 15 TEMMUZ

YAŞ’ta üst düzey FETÖ temizliği yapılacağı beklentisi artık basında da yer alıyordu. ABD-FETÖ ortaklığı gözünü karartacak, yok olmamak için elinden ne gelirse yapacaktı. Böylece 15 Temmuz için düğmeye basıldı. Uğurlu darbe girişimi gecesi Pensilvanya’da, Fethullah Gülen’le birlikteydi. Buradan darbeyi yönettiler. 22 Temmuz’da üsse gelerek, üniformasını bırakıp ayrıldı. Üste görevli bir yetkili anlatıyordu bu olayı. Uğurlu dört gün sonra NATO Sanayi Danışmanlık Grubu’nun Norfolk’taki toplantısına ‘Türkiye’yi temsilen’ katılıyordu. Toplantı NATO’nun Silahlı Kuvvetler Yöneticileri Konferansı’na bağlı istişari nitelikte işbirliği forumu niteliğindeydi. NATO’nun internet sitesinde Uğurlu’nun toplantıdaki üniformalı resmi yer aldı. Resmin altında, ‘Amiral M. Uğurlu; NATO Müttefik Dönüşüm Komutanlığı Komuta Kontrol Konuş ve İdame Edilebilirlik Daire Başkanı’ yazıyordu. Öte yandan bir NATO yetkilisi, Uğurlu hakkındaki tutuklama kararıyla ilgili olarak ‘Türkiye bize bildirdi’ diyordu. Özetle; NATO, Türkiye’nin kararını tanımadığını ve kaçak amirale sahip çıktığını açıkça ilan ediyordu. Aynı gün Uğurlu TSK’dan ihraç edildi, birkaç gün sonra da ABD’den sığınma talep ettiği haberleri basında yer aldı. Türkiye’den yükselen tepkilerden sonra Uğurlu’nun fotoğrafı NATO’nun sitesinden kaldırıldı. Uğurlu ortadan kayboldu.

O MEKTUBUN YAZARI SEKİZLİ ÇETE

Chuck Schumer’in 2015’te, FETÖ mensuplarının serbest bırakılmaları talebiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a baskı yapılması için Beyaz Saray’a hitaben kaleme mektubun arkasında da Sekizli Çete var.

ABD Senatosu antetli, 18 Mart 2015 tarihinde 70 senatör tarafından imzalanan ve dönemin Başkan Yardımcısı John Kerry’ye hitaben yazılan mektup, Chuck Schumer’in resmi Senato internet sayfasında da yayınlandı. Türkiye’de yarattığı büyük tepki üzerine mektup sayfadan kaldırıldı. “Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerinde ısrarcı olunmasından derin kaygı duyduklarını belirtmek istediklerini” belirten senatörler “özellikle Türk medya mensuplarının gözaltına alınmaları ile tutuklanmalarından, Erdoğan yönetiminin basın özgürlüğüne uyguladığı sansürden endişe duyduklarını” ifade ediyorlardı.

SADECE ELEŞTİRMİŞLER!

Mektubu kaleme alan Chuck Schumer, konunun Türk yönetimi ile görüşmelerde gündeme getirilmesini tavsiye etti ve imzacı 70 senatör ile birlikte Beyaz Saray’ı, FETÖ’cü basın kuruluşlarının yöneticilerine ait davalarda “barışçıl ve uygun yollar bulunması için Erdoğan ve yönetimini teşvik etmeye” çağırdı. Senatörler, Zaman gazetesi genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı ve Samanyolu televizyonu CEO’su Hidayet Karaca’ya dikkat çekerek, gözaltı ve tutuklanmalarında şaibeler olduğunu ileri sürdüler. Mektupta, 17-25 Aralık’ta polis teşkilatı aracılığıyla başlatılan FETÖ kalkışmasına da göndermede bulunuluyordu. “Bu tutuklamalardan bir yıl önce Erdoğan yönetimine karşı yolsuzluk iddiaları öne sürülmüştü. Hemen arkasından birçok önde gelen gazeteci, Erdoğan yönetimini eleştiren yazınları sebebiyle işini kaybetti. Türk hükümetinin, Türk medyasını cezalandırma ve susturması Amerika Birleşik Devletleri için derin bir kaygıdır.” beyanında bulunuldu.

Beste Gül Öneren

Aydınlık

nato