İstanbul Üniversitesi'nde Abdullah Cömert kantini kuruldu
İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü'nde mevcut olan kantinin kapasitesinin yetersizliğinden ve dışarıda bulunmasından ötürü soğuk havada öğrencilerin kullanmalarına müsait olmadığından, İstanbul Üniversitesi Atatürkçü Düşünce kulübü, demokratik üniversite mücadelesi kapsamında alternatif kantin eylemi başlatmıştı.
Öğrencilerin el birliği ile kurulan, yiyecek ve içeceklerin kendileri tarafından getirildiği alternatif kantin eylemi sonucu rektör ADK yöneticileri ile görüşmüş ve yeni bir kantin kuracakları sözünü vermişti. Söz konusu kantin İstanbul Üniversitesi Beyazıt kampüsünde inşa edildi. Öğrenciler rektörlükten, yeni kantine direniş şehidi Abdullah Cömert'in isminin verilmesini talep etti fakat kabul edilmedi.
Bugün de söz konusu kantine Abdullah Cömert'in ağabeyi Zafer Cömert'in ve TGB Genel Başkanı Çağdaş Cengiz'in katılımıyla Abdullah Cömert ismi verildi ve tabelası kantin camına asıldı.
Etkinlik Çağdaş Cengiz'in konuşması ile başladı:
Hukuk fakültesi kantinine Abdullah Cömert yoldaşımızın ismini vererek çok büyük bir iş yaptınız öncelikle sizleri kutluyorum. 12 yıldır mafya ve gladyo sistemi Türkiye'nin başına çöreklenmiştir. Abdullah Cömert, gezi direnişinde tarihe geçmiş bir isimdir. Abdocan'ın, "benim ismim sonsuza kadar yaşasın, ölümsüzleşsin" gibi bir derdi yoktu ve mücadelede bu nedenle yer almadı. Ama bizim ihtiyacımız vardı. Abdullah Cömert'in ölüm haberini aldığımızda, Hatay'da TGBli mücadele arkadaşlarımıza sorduk, yeni üye olan bir arkadaşımızdı, yeterince tanışma fırsatımız olamadı. Belki de bu başına gelmeseydi şimdi
o da bizim aramızda olacaktı. Bizler niçin mücadelenin içerisindeyiz? Bunun için iki şey söyleyebiliriz. Birincisi bu zorbalara karşı isyan ediyoruz. Türkiye'nin bu pislik rejimi yok edeceğini biliyoruz. Bir yandan da vicdanımız var.
Toplumsal mücadele saflarında bu vicdan bir tek bizim tarafımızda var, karşı tarafta o yok. Başımızda o polise emri ben verdim, polisimiz destan yazdı diyen bir başbakan var. Bu bir cinayet itirafıdır. Bütün gezi şehitlerimizin hesabını soracağız. Biz devrimciler mücadele için neden saatlerce uykusuz kalmayı, aç kalmayı göze alabiliyoruz, bunu bilincimize çıkarmamız gerekiyor. Bu topraklarda gerçekten bağımsızlık için mücadele eden bir gelenekten geliyoruz.
Abdocan da Hatay gibi özgürlüğün ve kardeşliğin simgeleşmiş bir şehrinde şehit oldu. Ben Abdullah'ın annesi ve babasıyla tanıştığımda, Hatay'a gittiğimde nasıl böyle bir fedakarlığı yapabildiğini anladım. Türkiye'yi bağımsız ve kardeşçe yaşanan bir yer haline getirmek hepimizin önünde duran bir görevdir. Abdullah Cömert fedakardı ve kendini feda etti fakat bunu normalleştirmeyeceğiz, o katillerden hesap soracağız. Katillerin yakasına ellerimizi geçireceğiz ve onları bırakmayacağız. Bugün yurtseverleri içinde tutan o zindanları boşaltacağız ve o katilleri koyacağız. İşte o zaman biraz olsun Abdullah Cömert'e olan borcumuzu ödemiş olacağız. AKP iktidarını, bu zorbaların iktidarını hep birlikte devireceğiz.
Zafer Cömert'in konuşması ise şöyle:
Hepinizi Abdocan'ın selamıyla selamlıyorum. 9 ay geçti üzerinden, kardeşimi öldüreni de onu öldürülenleri de biliyoruz fakat hala katilleri dışarıda. Bugün burada bu kantini açmanız bizim için çok değerli. Siz hukuku bu ülkede işletecek gençlersiniz. İnanıyorum ki bu işte parmağı olanlar, o emri uygulatanlar bir bir cezalarını çekecekler. Hepsini yargılayana kadar mücadeleye devam edeceğiz
Etkinliğe katılan bir öğrencinin "Abdullah cömert davasındaki son durum nedir" sorusuna Zafer Cömert şu şekilde yanıt verdi:
Alo Fatih'tir son durum. 9 aydır o dava açılmıyor çünkü davanın durdurulması için ellerinden geleni yapıyorlar. Son görüşmemiz de bütün delilleri savcının önüne koydum ve sordum "Neden bu dava açılmıyor?" diye fakat sessizliğini koruyor. Ona sordum; "Seni de Alo Fatih gibi arıyorlar mı?" diye. Çok şaşırdı. En son aldığımız duyuma göre dava bu ay açılacak, fakat hala bekliyoruz.
Aynı soru üzerine Çağdaş Cengiz de şu yanıtı verdi:
Türkiye'de hukukun nasıl katledildiğini gösteren bir durumu hep birlikte yaşadık. Belki de bu davaları açmayan savcıların yerine hukuk fakültelerinin geçmesi çok doğru olur. Belki de buralarda simgesel davalar kurmak ve açılmayan bu davaları buralarda açmak, titiz bir iddianame hazırlayarak, bütün koşulların da yerine geldiği bir çalışma yürütülebilir.
Değerli sanatçılar Altan Erkekli ve Şebnem Sönmez ise etkinliğe çiçek göndererek mesajlarını ilettiler.
Altan Erkekli:
"Genç yaştaki bu ölümler, aydınlanmanın meşalesi olarak yanacaktır. Saygı ve özlemle anıyoruz."
Şebnem Sönmez:
"Onu ve diğer bütün şehit çocuklarımızı yaşarlarken tanımamış olduğum için kendimi çok şanssız hissediyorum. Sayenizde ve çabalarınızda yaşayacaklar."
ulusalkanal.com.tr