Vatan Partisi’nin militan bakanları
Ankara'nın renkli iki siyasetçisi, eski bakanlardan Yaşar Okuyan ve Tayfun İçli, 15 Şubat 2015 günü yapılan olağanüstü kurultayda Vatan Partisi’ne katıldılar ve genel başkan yardımcılığı görevine seçildiler. Biri, yılların “milliyetçi”si, diğeri yılların “demokratik solcu”su. Ne oldu da bu kez aynı partide saf tuttular? Üstelik Yaşar Okuyan milliyetçi geçmişinden, Tayfun İçli demokratik sol görüşlerinden vazgeçmediği gibi, övünüyor. Okuyan ve İçli’ye “Nedir bu Vatan Partisi’nin tılsımı?” diye sorduk.
SÖZE GÜLÜMSEYEREK BAŞLADIK
- Yaşar Bey, ne yapıyorsunuz bu solcuların arasında? Eski bir MHP’li olarak kendinizi bir garip hissediyor musunuz?
Ben mi? Onlar garip hissetmeye başladı, onları yavaş yavaş alıştırıyoruz...
- Asker partisi demeye başladılar Vatan Partisi’ne...
Ortaya koyduğunuz konsept, amaç ve Vatan Partisi gerçeğine itiraz etme şansı az. Neden bu kadar asker geliyormuş! Gelmeyin mi diyelim? Biz neden geldiysek komutanlarımız da o nedenle geliyor. Ortak bir geliş sebebi var: Vatan tehlikede. Şu an siyaset zeminindeki partilerden umudunu kesenler burayı bir buluşma merkezi olarak kabul etti. Bir hareket başlatılmışsa bu hareket doğru mu değil mi? Doğruysa yanımda kim olduğu bizi enterese etmiyor.
TÜRKİYE NEFES ALIR HALE GELDİ
- Hep iktidar partisi ya da sistem partilerinde sağ cenahta siyaset yaptınız. Şimdi sistem dışı bir yerde değil misiniz?
Ben siyasete 14 yaşında MHP ile girdim. O zaman da para pul yoktu, benim için yeni bir durum değil. İşçi Partisi bir ideoloji partisi, mücadele partisi. İster 10 ister 40 oy alır, önemli değil. Ben kendi gerçeklerimi anlatayım, der. Ama Türkiye bu mücadeleler sayesinde nefes aldı. Ergenekon, Balyoz hikayelerinde bu mücadeleler olmasaydı Türkiye nefes alır hale gelmezdi.
- Oyları bölüyor musunuz?
AKP ile CHP’nin koalisyonu konuşuluyor. Yüzde 35’lik hedef koyan bir muhalefet partisi, “Ben yerimden memnunum” diyor. Peki o zaman, siz CHP’ye oy vererek, partinizi Davutoğlu’nun, Erdoğan’ın yardımcısı mı yapacaksınız? HDP ile koalisyon kurabiliriz, diyorsunuz. Karşılığında siz HDP’yle, AKP’yle koalisyona oy veriyorsunuz. Ben de diyorum ki, gelin Vatan Partisi’ne.
- MHP’nin tavrı?
152 ada işgal edildiğinde siz neredesiniz? Ermeni meselesinde siz neredesiniz? Biz ‘Milli anayasa’ diye bağırırken de MHP yoktu. HDP’nin PKK ile ilgili Partilerarası Uzlaşma Komisyonu’nda “Anayasada nasıl uzlaşılır?” tartışmaları içindeydi.
SEÇENEK OLDUK
- Bunlara tepki olarak mı Vatan dediniz?
Türkiye’de bir milli mukavemet merkezidir burası. Eğer milli vicdanlarda yara varsa, onun karşısında mutlaka milli mukavemet oluşur. Eğer Ali Kemaller varsa, Mustafa Kemaller vardır. Vahdettin varsa karşısında Kuvayi Milliye örgütleri kendini gösterir. Bu seçim son derece önemlidir. Bu A partisi, B partisi meselesi değildir. Türkiye Cumhuriyeti devletine sahip çıkma meselesidir. Onun için Vatan Partisi bu tarafta, diğer bütün partiler öbür tarafta, diyoruz.
- Vatan Partisi kitle partisi olacak mı?
Oldu bile. Millet yarattı Vatan Partisi’ni.
ZAMAN BİRLEŞME ZAMANI
Sorularımızı Tayfun İçli’ye yöneltiyoruz...
- Vatan Partisi’ne nasıl karar verdiniz?
Bu tesadüfi bir olay değil, bir gereksinimden doğdu. Türkiye’nin etrafı yangın yeri. Sadece dışarısı değil, içerisi de yanıyor. Benim, Doğu Bey’in, Yaşar Bey’in ve bir araya gelen arkadaşlarımızın ortak kanaati, aynı Amasya Tamimi’ndeki gibi milletin bağımsızlığının, vatanın bütünlüğünün tehlikede olması. Bizi hepimizi bu namuslu vatanseverleri biraraya getiren ana felsefe bu. Buraya da kolay gelinmedi. Türkiye bir süreç yaşadı... Aydınlar, bölünme sürecine karşı çıkan askerler, Atatürk’ün yolundan giden birçok insan yok edilmeye, cezaevlerine tıkılmaya başlandı. “Anayasayı değiştireceğiz” diye Türkiye Cumhuriyetinin nitelikleri alaşağı edilmeye başlandı. Akil insanlar etrafta dolaştırılırken biz de bir araya geldik Anayasa Forumları yaptık. İlk bütünleşme, ilk kıvılcım belki oralarda başladı. Bir baktık ki etrafımızda halkçılar, sosyalistler, milliyetçiler, namuslu dürüst insanların kaygıları hep aynı.
- Oysa siz meclisteydiniz, rahatınız yerindeydi... Nasıl vazgeçtiniz?
Yönetim, Soroscular, cemaat ve tarikat tarafından işgal edilmiş durumda. Atatürk’ü, Altı Ok’u reddediyorlar. Yeni CHP’nin hedefi, ideolojisi, Atatürk’ün hedefinden sapmak. Oysa bu tür tehlikelere karşı nasıl korunmak gerektiğinin reçetesini Atatürk 1934’te ortaya koymuş, 1937’de anayasasına koymuş: Altı Ok! Gençliğe hitabesi “Bir gün tersaneleriniz işgal edilirse” diye başlar... Reçete belli! Ama egemen güçler, limanlar, tersaneler gibi CHP’yi işgal etmeyi hedeflemişler.
- Bunu bir tek siz mi görüyorsunuz? Meclis’te bunları gören başka kimse yok mu?
Hayır, tabii ki sadece ben görmüyorum.
CHP’Yİ KURTARMA YANILGISI
- Onlar nerede? Ne yapıyorlar?
Bir kısmı istifa etti, ihraç edilme tehdidiyle karşı karşıya bırakıldı, bir kısmı susturuldu. Algıları şu: Biz bunlarla mücadele edebiliriz, partimizi kurtarabiliriz. Bana göre bu bir yanılgı, bir tuzak. Oysa zaman o zaman değil! Zaman, Yaşar Okuyan gibi geçmiş milliyetçilerin Atatürk milliyetçilerinin, bizim gibi geçmişte Ecevit’in yanında siyaset yapmış halkçı, Atatürk milliyetçilerinin birleşme zamanı. Doğu Bey de Atatürk milliyetçisi.
- Vicdan meselesi mi Atatürk milliyetçiliği?
Birikim! Tehlikeyi önceden sezmeyi sağlayan birikim. Yaşar Bey, bakanlık yapmış, Anayol döneminde siyaset yapmış bir arkadaşımız. Ben de Ecevit döneminde sol çizgide siyaset yapmış, genel başkan yardımcısı, bakanlık yapmış biriyim. Mehmet Cengiz bilimsel sosyalist bir arkadaşımız.
- Gemileri yaktınız mı bu kararla?
Hayatım boyunca siyasi partileri bir araç olarak gördüm. Eğer işlevlerini yitirirse, o zaman gemi yakmak gerekiyorsa yakacaksınız. Ama kaçmak için değil. Yeni hedefler, yeni umutlar için gemi yakarsınız.
- Vatan Partisi’nde diğerlerinde görmediğiniz ne var?
Doğu Perinçek ve arkadaşlarının büyük özverisiyle karşılaştık. Yeni bir tılsım yarattık biz. Bu tılsımın yaratılmasına da Doğu Perinçek önderlik etti. Bu yadsınamaz! Burada bir samimiyet ve özveri var. Kurtuluş Savaşı dedim ya, aynen onun gibi büyük fedakarlık içindeyiz.
Füsun İkikardeş
Aydınlık