Kars Kocaköy’de susuzluk feryadı

Kars’a 51, Digor ilçesine 10 kilometremesafedeki 4 bin nüfuslu Kocaköy’de içme suyu sıkıntısı had safhaya ulaştı.

Kars Kocaköy’de susuzluk feryadı

Özgür Tuğrul

1 yılı aşkın süredir susuzlukla mücadele eden köyde içme suları Digor ilçesinden taşınırken, hayvanlar ise buz tutan göletten su ihtiyacını karşılıyor. Çatılardan sarkan buzlardan damlayan sulara bile ihtiyaç duyan köylüler, susuzluk sorunlarının bir an önce giderilmesini istiyorlar.

Kocaköy ismini kalabalık nüfusu ve geniş arazilerinden alıyor. 68 bin ekili arazisi bulunan köyün nüfusu 4 bin civarında. 370 haneli köyün yaklaşık bin 300 seçmeni bulunuyor. Köy; 7 bin büyükbaş, 4 bin küçükbaş hayvan varlığına sahip. Taşımalı eğitim veren köy okulunda 20 öğretmen, 650 öğrenci var. Köylüler ise geçimini arpa, buğday gibi yem bitkilerinden ve hayvancılıktan sağlıyor.

Türkiye’nin dört bir yanında yüzlerce aydın insanının da görev yaptığı Kocaköy’ün en büyük sorunu ise susuzluk.

Köye 18 kilometre mesafedeki Derinöz ve 40 kilometre uzaklıktaki Sorkunlu yaylasında bulunan su membaından, yaylacıların boru hattını kırarak çuval, kum, çakılla kapatarak suyun Kocaköy’e ulaşmasını engellemesi ve daha bilinmeyen bazı sebeplerden dolayı sudan yararlanamayan Kocaköy’ün susuzluk hikayesi oldukça ilginç. Köyün tüm evlerine 2000 yılında şebeke hatları çekildi. İlk yıllarda sorunsuz akan su 2011 yılında aksamaya başladı. Özellikle de 1 yıldır büyük bir sorun haline gelen su problemi içinden çıkılamayan bir hal aldı.

Susuzluk nedeniyle köyden göç olayları da hızlandı ve problem büyüdükçe köylülerden bazıları çareyi metropol kentlere göç etmekte buldu.

Köylüler son olarak 28 Kasım 2013 tarihinde İl Özel İdaresi’ne gelerek eylem yapmış ve kurum yetkilileriyle görüşme yaptıktan sonra su problemlerinin çözüleceği yönünde söz alarak eyleme son verip köylerine geri dönmüşlerdi.

Aradan 1 ay geçmesine rağmen bir sonuç alamayan köylüler susuzluklarının giderilmesi için yetkilileri göreve çağırdılar.

Şimdilerde ise köyde tam bir susuzluk hakim. Köye 10 kilometre mesafedeki Digor ilçesinden tankerlerle içme suyu taşımak zorunda kalan köylüler, hayvanlarının su ihtiyacını da donmuş göletten sağlıyorlar. Yağmur ve kar sularının birikimiyle oluşan köy meydanındaki göletin pis sularını hayvanlarına içirtmek zorunda kalan köylüler, başka çarelerinin olmadığını söylediler. Gölete su içmek için gelen hayvanlar buzların kırılmasıyla zaman zaman düşme tehlikesi geçirirken, köylülerde çaresizce hayvanları için bidonlarla göletten su taşımaya devam ediyorlar.

Susuz köyde su arayışları da sürüyor. Kimileri su ihtiyacını buz sarkıtlarından sağlamaya çalışırken kimileri de muslukların önüne bıraktıkları kapların dolmasını hayal ediyorlar.

HALİT ÇAĞIN: “Biz 1974’ten beri su problemi yaşıyoruz. Köyümüz 470 hanedir ve 6 bin tane nüfus vardır. Bin 300-bin 400 tane seçmeli vardır. Bu köy seçime gitmememe kararı almıştır. Ben bu köyde muhtar adayıyım. Ama bu muhtarlıktan çekildim. Çünkü benim bu köye su vermem mümkün değil. Bakalım bu köyün su sorununu halledilecek mi? Geçen hafta bizim köyde bir cenaze vardı ve biz başka köyden su getirdik. Allah’tan reva mıdır? 21 tane esnaf 120 tane işadamı bu köyde var ve bu vergiyi veriyor. Ama bizim halen suyumuz yok.”

KINEY ÇAĞDAVUL: “Cenaze var ama suyumuz yok. Biz ne yapalım. Bir şey istemiyoruz. Sadece su istiyoruz. Biri öldüğü zaman suyumuz olmuyor. O ölüyü neyle yıkayacağız? Sudan başka sıkıntımız yok. Tek sıkıntımız sudur. Sabah kalktığım zaman bir şey yapmıyorum. Su olmadığı için kar eritiyoruz.”

ALİ ZORBAÇEKEN: “53 yaşındayım. Bugüne kadar biz çeşitli yönetimler gördük. Farklı farklı anlayışlar gördük. Ancak ilginçtir, yıllarca bizim su çağrımıza, masumane talebimize cevap olunamadı. Gerçekten bu, içler acısı bir durumdur. Mega kent gibi yerlerde trilyonlarca lira harcayarak bizlerin vergisiyle tünelleri açan, iki yakayı birbirine birleştiren, hem denize hem karada çeşitli köprüler yapan bu iktidar yaklaşık 7 bin nüfusu olan bu köye bir su getiremiyorsa bu ülke için çok ciddi bir ayıptır. Hani bu ülke dindar gençlik yetiştirecekti. Suyu bulamayan namazı nasıl kılacak. Dini vecibesini yerine getirecek. Cenazesini dini vecibelerle nasıl defin edecektir. Köyün çok sıkıntısı vardır. Köyümüz günübirlik en 10 hane göç veriyor. Bu kadar hektar araziye sahip olan bir köy susuzluktan dolayı halen bu araziden yararlanamıyor. Suyumuz 1974’ten beri sıkıntılı. Bu çağrılarımıza hükümet ve ilgilileri bir an önce cevap olmazsa biz, iç hukuk yolları dahil olmak üzere dış hukuktan medet umarak bu süreci başka yerlere taşıyacağız. Kimse bizim bu samimiyetimizi test etmeye kalkışmasın. Biz bu eylemlerimize çözüm bulana kadar devam edeceğiz. Ancak buna açlık grevi dahildir. Biz bunu farklı etkinliklerle ilgililere duyuracağız. Bir an önce sorunumuza çare olsunlar.”

ALİ ÇALİMLİ: “Suyumuz olmadığı için ailelerimiz bizi okula göndermiyor. Şu annelere bakın ne sıkıntılar çekiyorlar. Okula bile kirli gidiyoruz. Tuvaletlerimiz kapalıdır. Her yerimiz pis, elbiselerimiz yıkanmıyor. Elbiselerimiz temiz olsun. Tuvaletlerimiz açık olsun istiyoruz. Köyün sularını getirilsin istiyoruz. Tüm bunlar olursa biz o zaman mutlu oluruz. Suyumuz gelsin başka bir şey istemiyoruz.”

LÜTFÜ ÇAPKURT: “Her gün bu köyde hayvanlar zayi oluyor. Bizim geçim kaynağımız çiftçilik ve hayvancılıktır. Hayvancılık ve çiftlikte de su olur. Su olmadığı yerde yaşantı da olmaz. Mal da beslenmez. Çiftçilikte olmaz. Bizim istediğimiz sudur. Su istiyoruz; su, su, su…”

HASAN ÇALIŞCI: “Bu köyün içme suyuna iki yıl ben kendim de baktım. Mesleğim de sıhhi tesisatçılıktır. Bu köyün bugüne kadar su konusunda çektiği rezaleti, çileyi kimse çekmemiştir. Bu köyün yerleşiminden bugüne kadar gelen bir olaydır. Başbakanımız susuz köy kalmayacak diyor. Benim vatandaşım susuz kalmayacak diyor. Bu köyün su sorunu köyün yerleşiminden bugüne kadar olan bir sorundur. Temel bir sorundur. Zaten su olmadığı yerde ne huzur olur ne hayat olur ne birlik olur ne de düzen olur. Şu anda köyde su yüzünden kardeşler birbirleriyle konuşmuyor. Komşu komşusuyla konuşmuyor. Bu köyde yaz ortasında özelikle 5-6-7-8’inci aylarda aşiret olarak bir babadan gelmeyiz. Bu şekilde olmasaydı, her biri bir yerden gelmiş olsaydı bu köyde ölümler olurdu. Çıkıp diyorlar aşiretler arası kavga. Bu kavgalar bu temel sorunlar yüzünden oluyor. Başbakan bunu görsün. Çünkü Digor Kocaköy’ün suyu yoktur. 42 köy içerisinde ikinci büyük köydür. Buradaki göl Ermenilerden bize miras olarak kalmıştır. İnsanlar büyükbaş hayvanlarını, küçükbaş hayvanlarını bu gölette su ihtiyaçlarını gideriyor. Her sabah saat 07.00-08.00 arası gelsin sokaklarda çoluk çocuğun halini bir görsün.”

CEMAL ÇAĞIN: “Bu insanlar bunu hak etmemiştir. Bizi bu duruma getirenler utansın. Köyde cenaze var ve cenazeyi yıkamak için diğer köylerden su getiriyoruz. Banim gibi imkanı olmayanlar da kar eritiyor. Biz madem insanız, insanca yaşamalıyız. Annelerimiz hala su için kavga ediyorlar. Bizi düşünsünler. Bizim de yaşama hakkımız var. Bize de hizmet gerekmiyor mu?”

ulusalkanal.com.tr