Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu maaşları hakkında karar verildi
Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyelerinin cumhurbaşkanınca belirlenmesi ve üyelere yapılabilecek ödemelerin cumhurbaşkanınca belirlenmesini öngören düzenlemeyi Anayasa'ya uygun buldu.
Anayasa Mahkemesinin Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre CHP, 36 numaralı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin bazı bölümlerinin iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesini istedi.
Başvuruda, Kararnamedeki, "... Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyelerinin ve üyelere yapılabilecek ödemelerin cumhurbaşkanınca belirlenmesini öngören" kuralın iptali ve yürürlüğünün durdurulması talep edildi.
Kurul üyelerinin niteliklerine, sayısına ve uzmanlıklarına ilişkin bir belirliliğin bulunmadığı, yürütme organının istisnai olarak sahip olduğu asli düzenleme yetkisinin Anayasa'ya aykırı olarak kullanıldığı öne sürülen başvuruda, ayrıca Kurul üyelerinin mali haklarının kanunla belirlenmesi gerektiği belirtilerek kuralların Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürüldü.
Anayasa Mahkemesi ise düzenlemeyi Anayasa'ya uygun bularak iptal istemini reddetti.
-"Tamamıyla istişari nitelikte bir birim"
Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerinde kadro ve pozisyonun esas olduğu, bu hizmetleri yürüten memur ve diğer kamu görevlilerinin kendilerine özgü statüye sahip oldukları belirtildi.
Oysa Yüksek İstişare Kurulu'nun, cumhurbaşkanlığı teşkilatı içinde cumhurbaşkanına bağlı icrai bir karar alma ve bunu uygulatma yetkisi olmayan tamamıyla istişari nitelikte bir birim olarak düzenlendiği vurgulanan gerekçede, şunlar kaydedildi:
"Kurul üyelerinin ancak kurul halinde çalıştıkları, tek başlarına bir hizmet yapmadıkları, kamu hizmetlerine geçici ve arızi olarak katıldıkları, görevin ifası sırasında devletin emredici gücünün kullanılmadığı, Kurulda yer alacak üyeler için kadro ve pozisyonun belirlenmediği, bu üyeler ile merkezi idare arasında tam bir statüer ilişkinin kurulmadığı, söz konusu kişilerin Kurul üyeliği dışında başka meslek ve uğraşlarına devam edebildikleri anlaşılmaktadır.
Bu itibarla Kurul üyelerinin yaptıkları görev, Anayasa'nın 128. maddesi anlamında devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli bir görev niteliğinde değildir. Dolayısıyla Kurul üyelerinin ve bu üyelere yapılabilecek ödemelerin belirlenmesi münhasıran kanunla düzenlenmeyi gerektiren bir konu olarak nitelendirilemez. Kurallarla kanunda açıkça düzenlenen konularda düzenleme yapılması da söz konusu değildir. Bu itibarla kuralların konu bakımından yetki yönünden Anayasa'ya aykırı bir yönü bulunmamaktadır."
"Üyeler, millete ve devlete hizmeti geçmiş kişiler arasından belirlenmeli"
Gerekçede, bu üyelerin niteliklerinin, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlendiği, buna göre üyelerin millete ve devlete hizmeti geçmiş, bilgi ve birikim sahibi kişiler arasından belirlenmesi gerektiği ifade edildi.
Kurulun danışma işlevi gözetildiğinde, belirtilen nitelikteki kişilerden atanacak üye sayısının zamana ve duruma göre değişiklik gösterebileceği kaydedilen gerekçede, şu tespitler yapıldı:
"Kurul üyelerinin yürüttükleri görev, genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken asli ve sürekli bir görev olmasa da cumhurbaşkanlığı makamı için kurul halinde yerine getirilen danışma niteliğinde bir kamu hizmetidir. Dolayısıyla gerektiğinde verilen hizmetin bir karşılığı olarak hizmet alan makam tarafından kendilerine bir ödeme yapılması da doğaldır. Yapılacak ödemelerin cumhurbaşkanınca belirlenecek olmasının üyelerin niteliklerini, işin özelliğini ve alınacak hizmetin kapsamı ile gelişen koşul ve ihtiyaçları dikkate almaya imkan veren bir esneklik sağladığı anlaşılmaktadır.
Kurulun oluşturulma amacını, üyelerin niteliklerini ve belirlenme usulünü düzenleyen diğer hükümlerle birlikte değerlendirilen kurallarda bir belirsizliğin söz konusu olmadığı, bu itibarla kuralların Anayasa'nın 2. maddesine aykırı bir yönünün bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralların içeriği itibarıyla da Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine karar vermiştir."