Kadıköy Yoğurtçu Parkı’na park ettiren sanat etkinlikleri başladı
TASARIM dünyasına ve farklı disiplinlere ev sahipliği yapan Tasarım Parkı, 10 Haziran 2017 tarihine kadar devam edecek olan 'Sanatçılar Park Etti / Artists Parked’ isimli sergisi ile farklı disiplinlerden sanatçıları bir araya getiriyor.
Bu yıl yedinci yılını geride bırakan Tasarım Parkı’nın, ‘tasarım’ bayrağından ilham alan, daha çok sanat, yaratıcılık, tasarım ekseninde bir seçkinin yapıldığı sergisinde yer alan on sanatçı, enstalasyondan, duvar heykellerine, cam ayakkabılardan, aynalara, resim ve heykel dışında farklı disiplinlerden örneklerle Yoğurtçu Parkı’nın baharla tazelenen yeşilliğine karşı izleyiciye çeşitli yaratıcı fikirler sunacak. Ziyaretçiler; Arden Oluk, Begüm Yıldırım, Cem Onat, Fiffiletters, Ioka Dana, NesrenJake, Neşe Çoğal, RizalIsmed, Tamar Arapoğlu ve Tan Taşpolatoğlu’nun eserlerini yakından inceleme fırsatı yakalayacak.
‘ArtistsParked’ isimli sergide yer alan sanatçıların, Yemyeşil Yoğurtçu Parkı’na yüzünü çevirmiş Tasarım Parkı’na park ettiklerini dile getiren Tasarım Parkı Kurucusu, tasarımcı ve iç mimar Nursema Öztürk, “Son yıllarda dünyanın yaşadığı olaylar, küresel olarak da bir duraklama dönemini getirdi. Birey veya toplum olarak, yaşadığımız duygu çatışmaları, anlam verememe, neden bulamama hissinin yarattığı boşlukta süzülürcesine takılı kaldık. Takılı kalma hali, ne zaman geçecek, bizi kim kurtaracak diye beklerken bu bekleme süresinin de git gide uzadığını fark ettik. Özellikle yaratıcı sektörler yaşadığı sancı içinde tam anlamıyla ‘’Park‘’etmeye başladı. Park etmek; durmak anlamının dışında aslında sonraki hareketi oluşturur. Park eden her şey elbet hareket edecektir. Bu belli bir amaç için harekete geçiştir. Kimi zaman sevgiliyi bekler bir amaç, kimi zaman toplantının bitmesini, kimi zamansa manzaraya karşı "park" eder ve gider. Konuşmak, bir arada olmak, Kadıköy ilk tarihi parkının karşısında ruhunu hissetmek ve zamanı geldiğinde hareket etmek üzere" dedi.
Sanatçılardan Begüm Yıldırım da “Bu sergide yer aldığım için çok mutluyum. Tasarım Parkı’nın da çok güzel bir atmosferi var. Sergide dört eserim bulunuyor. Cam üzerine çalışıyorum. Protez mantığında objenin bedenle ilişkisi üzerine çalışmalar yapıyorum ve objenin bedenle ilişkisi arasındaki otoriteyi sorguluyorum. Yani beden mi bize hükmediyor yoksa objeler mi bize hükmediyor. Bedenin varoluşunu ve yok oluşunu irdeliyorum" diye konuştu.
Tamar Arapoğlu “Serginin ana teması sanatçılar park etti. Bu bir süreç, daha iyiye geçiş için bir bekleme süreci. Benim vermek istediğim mesaj ile serginin mesajı aslında bir şekilde çakışıyor. Sergide yer alan evlerim, gecekondu olarak adlandırılan yapılar. Gecekondu; herkesin toplumda ittiği, görmek istemediği yapılar ama bana göre o tarz bir yaşam süren insanlar daha iyi bir yere geçmek için oradalar. Kendilerine bir kimlik arıyorlar ama bunu elindeki olanaksızlıklardan dolayı ifade edemiyorlar. Dolaysıyla bu onların geçiş süreci. Hiçbirinde insan yok ama her evin bir kimliği, profili var. Ve bana göre onlarda bir bekleme sürecindeler" dedi.
Tan Taşpolatoğlu ise “Sergiye yoğun bir ilgi olduğu için çok sevindim. İnşallah devamı gelecektir. Eserlerimde kent ve bireyi duygusal ve katmansal olarak sorguluyorum. Hormonlarımızın bize verdiği duyguların renklerini araştırıyorum. Kentlerle ilgili resimlerimde; bize dayatılan renkli gözlüklerle baktığımız şeker gibi duranşehirlerin ama aslında içleri boş ve beton olduğunu ve bunları bize nasıl gösterdiklerini çizmeye çalışıyorum" diye konuştu.