İşte ‘askeri casusluk’ta gizlenen TÜBİTAK belgesi
‘43 subayı mâhkum eden dijitaller delil olamaz’
TÜBİTAK’ın dijital veriler üzerine kurulan tüm davaları düşürecek değerlendirmelerin yer aldığı belgeye ulaştık: ‘Dijital dosyaları oluşturan kişi, son kaydedici, oluşturulma ve değiştirilme tarihi gibi üst veri bilgileri delil niteliği taşımıyor. Çünkü bu bilgiler, sahteciliklere imkân tanıyor’
“Dijital dosyalardaki üst veri bilgileri manipülasyona açıktır ve delil niteliği taşımaz.” Dijital verilere dayalı tüm davaları düşürecek nitelikteki bu değerlendirmeler, TÜBİTAK’ın ilgili birimi BİLGEM’in 29 Kasım 2010 tarihli 640-35 sayılı yazısında yer alıyor.
‘KULLANICI ADININ ÖNEMİ YOK’
İlgili yazıda TÜBİTAK, dijital bir dosyayı oluşturan kullanıcı isimlerinin de gerçek kişilerle ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığına dikkat çekiyor. TÜBİTAK’a göre, kullanıcı isminden yola çıkarak dosyayı kimin oluşturduğu anlaşılamaz. Yazıda, aynı durumun dosyanın hangi bilgisayarda oluşturulduğunun tespiti için de geçerli olduğu vurgulanıyor.
DELİL NİTELİĞİ YOK
Yazıyla birlikte TÜBİTAK’ın da yüzlerce komutanı ve aydını hedef alan davalardaki dijital verilerin delil olarak kullanılamayacağını tespit ettiği ortaya çıktı. Bu değerlendirme avukatlar tarafından bağımsız bilirkişilerden alınan bilimsel raporları da doğrular nitelikte. Yargılamalar boyunca, dijital verilerin tek başına delil olamayacağı avukatlar tarafından sıklıkla dile getirilse de özel görevli mahkemeler bu gerçeği dikkate almadı.
MAHKEME SUMENALTI ETTİ
İstanbul Askeri Casusluk davasında yargılanan TÜBİTAK Bilgi Güvenliği Müdürü Yücel Çipli’nin soruları üzerine verilen bu yanıt, dava dosyasına girmesine karşın hâkimler tarafından göz ardı edildi. Kapatılan özel görevli mahkeme, bu yazının ardından yapılan tüm bilirkişi incelemesi taleplerini reddetti.
TÜM BELGELER DİJİTAL
Dosya kapsamında 43 subayın mahkûm edilmesine neden olan sözde deliller sadece dijital verilerden oluşuyor. Bu nedenle dijital verilerin delil niteliğini kaybetmesi ve dosyadan çıkarılması davanın kurgusunu temelden çökertiyor.
DAVALAR DÜŞER
Bu nedenle dijital verilerin dosyadan çıkarılması, başka bir delil kalmayacağından dosyanın kapatılması anlamına geliyor. Türk Ordusu’na kumpas tartışmaları da dikkate alındığında bu verilerdeki sahteciliğin kimler tarafından yapıldığı sorusu da gündeme geliyor.
DAVALARI NASIL ETKİLER?
‘DİĞER RAPORLAR DA DOĞRULUYOR’
Av. Hüseyin Ersöz: Bu resmi yazı bilimsel bir mütalaadır aslında. Üst verilerin delil olamayacağını belirten bu yazı bağımsız kurumlardan aldığımız bilimsel raporlar da doğrular niteliktedir. Sadece dijital dokümanlara dayanarak yapılan yargılamaları gözler önüne seren bilimsel bir tespit söz konusu. Bu durum Anayasa Mahkemesi tarafından Balyoz davasında adil yargılama hakkının ihlali kabul edilmiştir. İstanbul “Askeri Casusluk” davasında da benzer bir durumun olduğu şüphesizdir.
Av. Mahir Işıkay: Bu yazı üzerine İstanbul Askeri Casusluk davasına konu edilen tüm dijitallerin TÜBİTAK’a gönderilmesini istedik, ancak mahkeme kabul etmedi. Özel bilirkişi taleplerimiz de reddedildi ve dava kapsamında hiç bilirkişi raporu alınmadı. Eğer bu bilirkişi raporu alınsaydı sonucu net olarak ortaya koyacaktı. Dolayısıyla mahkûmiyet kararları verilemezdi.
‘DAVAYI TEMELDEN ETKİLER’
Prof. Dr. Cem Say: Bu yazı, dijital verilerde ismi geçen kişilerin sadece bu nedenle suçlanamayacağı gerçeğini açıkça ortaya koyar nitelikte. Dava dosyasına giren bu tespitler cayır cayır yanıyor. Bilimsel gerçekleri herkesin anlayacağı şekilde açık açık söyleyen, ‘Bunlar delil olamaz’ diyen bir yazı söz konusu. Bu yazı dijital verilerle yürütülen diğer davaları da temelden etkileyecek niteliktedir.
İŞTE YAZIDAKİ ÇARPICI TESPİT
“Üst veri bilgilerinde geçen zaman ve kullanıcı adı bilgileri gerçek zaman ve kişilerle doğrudan ilişkilendirilemez. Üst veri bilgilerinde geçen zaman ve kullanıcı adı bilgileri yanıltıcı olarak düzenlenebilecek niteliktedir. Zaman ve üst veri bilgisi doküman türüne göre değişiklik gösterebilmekle birlikte referans bir zaman dilimi baz alınarak ya da işletim sisteminin o anki zamanını bire bir yansıtacak şekilde oluşmuş olabilir. Üst veri bilgilerinin gerçekliğinin araştırılması için eldeki deliller dosyanın oluşturulduğu ortam ile bir bütün halinde incelenmelidir. Sadece son değişikliği yapan kullanıcının bilgisine ulaşılabilen elektronik belgelerde daha önce hangi kullanıcıların değişiklik yaptığı bilgisi kaybolmaktadır.
Ayrıca dosya üzerinde değişiklik yapılmadan birçok bilgisayarda açılsa ve kapatılsa bu bilgiyi üzerinde tutmaz, dolayısı ile bir dosyanın hangi bilgisayardan çıktığı üstveri bilgilerine bakarak belirlenemez. Bir belgenin nitelikli elektronik sertifika ile imzalanmış olması durumunda o belgenin sertifika sahibi tarafından hazırlanmış bir belge olduğu kesinlik kazanır. Bunun dışındaki durumlar bilginin aidiyeti konusunda teknik bir kesinliğe imkân sağlamaz.”
BAŞTAN SONA KUMPAS DAVASI
* Polis yanlış adreste arama yaptı. Adres yanlış olsa da “aranan” dokümanlar bulundu. Yanlış adreste doğru delillere ulaşıldı.
* Dava sadece dijital veriler üzerine kuruldu.
* Soruşturma ve yargılama aşamalarında dijital verilerle ilgili hiçbir bilirkişi raporu alınmadı.
* Soruşturma aşamasında E. Albay İbrahim Sezer’i Rus ajanı olduğu öne sürülen Vika adlı kadınla ilişkilendirmeye çalışan kumpasçı polisler hakkında sahte belge düzenlemekten Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
* Subaylar art arda tutuklanıp mahkûm edilirken Vika, savunması bile alınmadan serbest bırakıldı ve kayıplara karıştı.
Özer Sürmeli
ulusalkanal.com.tr