Özhaseki uyardı: 2030 yılına kadar...
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Muğla’nın Ortaca ilçesine bağlı İztuzu sahilinde gündeme ilişkin değerlendirmede bulunurken, Türkiye’nin 2030 yılına kadar çok ciddi bir depreme ile karşı karşıya olduğunu açıkladı. Özhaseki ayrıca depreme hazırlık yapmazsak bizi bir felaketin beklediğini de belirtti.
Çevre ve Şehircilik BakanıMehmet Özhaseki, ülkeledi 456 plajda mavi bayrak bulunduğunu belirterek, "Çevre sadece plajdan ibaret değil son bir kaç yıl içinde oradaki yatların kirliliklerini alıp temizleyecek 269 tesis kuruldu. Halen yeni izinler veriyoruz, yeni ruhsatlar veriyoruz" dedi.
Bakan Özhaseki, Ortaca ilçesine bağlı Dalyan Mahallesi’ndeki Deniz Kaplumbağa Araştırma Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezinde (DEKAMER) incelemelerde bulundu, ardından İztuzu Kumsalı'ndaki yuvalarından 2 aylık kuluçka döneminin ardından çıkan yavru caretta carettaların denize bırakılma törenine katıldı.
Özhaseki, daha sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, son 100 yıl içinde dünyadaki deniz suyu seviyesinin 19 santimetre yükseldiğini, atmosferdeki karbon salınımının yüzde 42 arttığını söyledi.
Topraktaki ısının da arttığını, bunun bir çok canlı türünün hayatını tehlikeye soktuğunu vurgulayan Özhaseki, "Yeşil iklim fonu gibi 100 milyar dolarlık bir fon oluşturulmaya çalışılıyor. Ancak bu arada Amerika'nın bu işten çekilmiş olması da yapılan bütün çabaları zorda bıraktı. Geçtiğimiz günlerde Estonya'da yapılan toplantıda ben de ülkemizi temsilen katıldım. 30'a yakın Avrupa Birliği ülkesi ve bu işe taraf olan ülkelerin çevre bakanları vardı. Orada yeniden bu mücadeleye devam, Amerika'nın boşluğunu doldurmak gibi bir takım kararlar alındı. "diye konuştu.
Türkiye’nin çevre kirliliği konusunda müthiş hassasiyet gösterdiğini dile getiren Özhaseki, şöyle konuştu:
"Dünyayı kirleten ülkeler sıralamasında Çin ve Hindistan yüzde 25 ile ilk sıralarda. Bu ülkeler birinci sırada geliyorlar, hiç umurlarında değil. Basıp devam ediyorlar, her türlü yatırımı yapıyorlar. Dünya kirlenirmiş, atmosfer mahvolurmuş hayat son bulurmuş hiç dikkat etmiyorlar. Sonra arkasından Amerika geliyor yüzde 18’lerle kirletiyor. Evet şaşıracaksınız ama kirleten ülkeler arasında yüze 15'lerle Avrupa Birliği ülkeleri geliyor. Türkiye'nin kirlettiği oran ise yüzde 0,7. O haldeyken biz bir çaba içindeyiz. Çünkü bu işi adeta bir ibadet gibi görüyoruz. "
Türkiye’nin büyümekte ve gelişmekte olan bir ülke olduğunu anlatan Özhaseki, bir tarafta yatırımlar yapılırken bir taraftan da çevreye zarar vermeden çalışma yapacaklarını kaydetti.
Türkiye’de plajların yüzde 98'inde mavi bayrak dalgalandığını kaydeden Özhaseki, "Ama bu işin standardı var. Birinci İspanya ikinci Türkiye. 456 plajımızda şu anda mavi bayrak var. Çevre sadece plajdan ibaret değil son bir kaç yıl içinde oradaki yatların kirliliklerini alıp temizleyecek 269 tesis kuruldu. Halen yeni izinler veriyoruz, yeni ruhsatlar veriyoruz. " şeklinde konuştu.
Muğla'da 197 doğal SİT bölgesi bulunduğunu, bunları 31 bölgeye ayırdıklarını ifade eden Özhaseki, şunları söyledi:
“Ekolojik temelli olarak bilimsel araştırma raporu hazırlıyoruz. Buradaki vatandaşlarımızın aklına şu gelmesin. 'Bunlar derecelendirmeyi değiştirerek yatırımlar falan diyerek tabiatı tahrip edecek bir ortama geliyor' falan asla böyle bir şey olamaz. Bunu çok net söylüyorum. Çok önceden yapılmış tahmini olarak veya yüzeysel olarak dışarıdan bakılıp şurası da SİT bölgesi olsun denilip yapılmış bilimsel bir tabana dayanmadan, yapılan bu tespitler bir müddet sonra çevredeki halkı da rahatsız ediyor, vatandaşı da rahatsız ediyor. Vatandaşı ev yapamaz hale getiriyor, en tabii hakkını kullanamaz hale getiriyor, mülk sahiplerini canından bezdiriyor. Böyle bir kötülüğün de mutlaka önlenmesi lazım. Bizim çabamız şimdi üç yıl kadar önce ihale yapılmış ve devam ediyor ekolojik bilimsel bir rapor hazırlanıyor bu raporlar bittiğinde buraya gelip bu bölgedeki insanlarla paylaşacağız. Bundan hiç kimse endişe etmesin. “
Birinci derece SİT alanlarını kesin korunacak olarak ayırdıklarını anlatan Özhaseki, bu alanlara asla zarar verdirmeyeceklerini bildirdi. Eğer özel şahıs mülkiyeti varsa bunu kamulaştıracaklarını vurgulayan Özhaseki, ikinci derece SİT diye tarif ettikleri alanların ise nitelikli koruma alanları olduğunu, orada günübirlik veya ihtiyaç giderici tesisler yapılmasına izin verebileceklerini kaydetti
Ülkenin büyük kısmının deprem kuşağında olduğunu dile getiren Özhaseki, şöyle konuştu:
“İnşallah hiç olmaz ama ortalama verilen süreler var. 1939'larda Erzincan'dan başlayarak 2, 3, 4, 5 yıl aralarla Abant'a kadar gelen sonra Marmara'ya kadar ulaşan bir deprem, fay kuşağı var. Birikmiş bir gaz var ve bu gaz bir türlü patlayacak dışarıya çıkacak. Bu belli aralıklarla birikiyor ve patlıyor. Türkiye'nin topraklarının yüzde 71’i deprem kuşağında ve o riski de belki en yakında hissedecek olan şehir İstanbul olarak gözüküyor. Bunun aralıkları bazen şehirlere, yerine, mevkisine göre 30 yılda bir oluyor. Bazen 50-100 yılda bir oluyor. İstanbul'da 250 yılda bir olan, 500 yılda bir olan var. Bütün bunların ortalamasına bakıldığı zaman hocalarımızın ortalamasını söylüyorum, 2030 yılına kadar ciddi bir deprem var. Bu yarın sabah da olabilir Allah korusun ama 12, 13, 15 yıl sonra da olabilir.”
Özhaseki, İstanbul'da deprem sırasında özellikle 1999 öncesindeki binaların tamamının risk altında olduğunu bildiren Özhaseki, “1999'dan sonraki yapılar yeni deprem yönetmenliğine göre yapıldığı için biraz daha sağlam gözüküyor. Bu tarihten önce yapılanların hepsi eski yönetmeliğe göre yapıldığı için oradaki hesaplar, statik hesapları, hepsi farklı, daha basit ve deprem güncellemesi olmadan yapıldığı için müthiş bir risk taşıdığını da biliyoruz.” diye konuştu.
Kentsel dönüşümün önemini ve nasıl bundan yararlanılacağını bütün belediye başkanlarına tek tek anlattığını kaydeden Özhaseki, şöyle devam etti:
“Belediye başkanlarına ‘Deprem geldiği zaman A partili B partili demez. Kadın, erkek, genç, çoluk çocuk, yaşlı demez. En sevdiklerimizi götürür. Gelin o yüzden hep birlikte el birliği ile bu işin altından kalkalım’ diye de ihtar ettim. Bizim yapmaya çalıştığımız, bunun yasalarının bir an önce çıkması. Sayın başbakanımıza dün yine konuyu arz ettim. Sağolsun o da çok ilgi gösterdi. Meclisin çalışma aritmetiği içerisinde kentsel dönüşümle ilgili müthiş bir çalışma yapacağız.”
Özhaseki, yasaların çıkmasının ardından Türkiye çapında her yıl 500 bin yeni binanın dönüştürülmesini hedeflediklerini vurguladı.
Belediye başkanlarıyla tek tek sorunlarını görüştüklerini ve formüller geliştirdiklerini dile getiren Özhaseki, şunları kaydetti:
“15 yıllık bir hedef koyduk. Türkiye'deki 7,5 milyon binanın dönüşümünü hesaplıyoruz. Bunun ne kadarı İstanbul'da? Bunların 200 bini İstanbul, 300 bini Anadolu. Bunun kendine has finansman modellerini, rezerv alan konusundaki sıkıntıları aşacak formüllerini, yasal alt yapıdaki eksiklikleri tek tek tespit ettik. İnşallah bunlar çıkar ve gelecek yılda pilot olarak İstanbul'dan başlayarak tüm Anadolu'ya bu kentsel dönüşüm işini yayarız. Düşündüklerimizi gerçekleştirebilirsek Türkiye'yi depreme hazırlıklı hale getireceğiz. Eğer Uzak Doğu'da, Japonya'da deprem olduğunda insanlar evlerinde o sallantıyı beşik sallaması gibi kabul edip uyuyorlarsa Türkiye'deki vatandaş da böyle görmeli artık. Hazırlık yapmazsak Allah korusun bizi bir felaket bekliyor.”