12 Eylül işkence davası başladı

12 Eylül Askeri darbesinin işkence davalarından biri olan Suluova Et ve Balık Kurumu davası 11 Mart 2014’te Amasya Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlandı. İlk duruşmanın ardından mahkeme 10 Haziran 2014’e ertelendi. Mahkeme sistematik işkence yaptığı iddia edilen Suluova Et ve Balık Kurumu Gözetim Evi sorumlusu Yüzbaşı Atasoy Fitos ve Başçavuş Burhan Yöntem hakkında yurt dışına çıkma yasağı getirerek, bir sonraki mahkemede telekonferans sistemi ile sorgulanmasına karar verdi. İşkence mağdurları Metin Irmak, Fazlı Kuru işkencecilerin mahkemeye getirilmesini istedi.

12 Eylül işkence davası başladı

2 Eylül 1980 Askeri darbesi ile birlikte Amasya’nın Suluova İlçesinde Et ve Balık kurumu zemin katında işkence görenlerin işkence davasının ilk duruşması Amasya Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlandı. İlk duruşması 11 Mart 2014 Salı günü Amasya Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dava 10 Haziran 2014 tarihine ertelendi. Amasya Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada Suluova Et ve Balık Kurumu zemin katında işkence gören Metin Irmak, Fazlı Kuru ve Musa Koyuncu katıldı. Suluova et ve Balık Kurumu zemin katında işkence gören ve yaşanan işkencelere tanık olan bir çok kişi de davayı izledi.

Suluova Et ve Balık Kurumunda işkence gördüğü için felç olan Fazlı Kuru Ankara Cumhuriyet Savcılığının 12 Eylül darbecileri hakkında açtığı ana davasına müdahil olmak için başvurdu. Ana davayı gören savcı açılan dava devlete karşı bir dava olduğu ve insanlık suçlarının yerinde incelenecek diye Fazlı Kuru ile ilgili dosyayı işkence suçunun işlendiği Et ve Balık Kurumunun bulunduğu Suluova Cumhuriyet Savcığına gönderdi. Fazlı Kuru Suluova Cumhuriyet Savcılığının olayı araştırma sürecinde birlikte işkence gördüğü Metin Irmak, Musa Koyuncu, Ali Soyal’ı da tanık olarak gösterdi. Suluova Cumhuriyet Savcılığı davacı Mağdur Metin Irmak adına açtığı işkence davasında Fazlı Kuru, Musa Koyuncu ve Ali Soyal’ı müşteki olarak dosyada yer verdi. İşkence yaptığı belirtilen Yüzbaşı Atasoy Fitos ile Kıdemli Başçavuş Burhan Yöntem, polis memuru Hüseyin Yavuz savcı iddianamesinde şüpheli olarak yer aldı.

İŞKENCE İNSANLIK SUÇUDUR

Dava Avukatlarından Mehmet Horuş ve Arif Ali Cangı Metin Irmak, Fazlı Kuru ve Musa Koyuncunun yaşadıkları işkenceleri anlatmalarının ardından mahkemeden taleplerini sıraladı. Mahkeme Atasoy Fitos ve Burhan yöntem’in mal varlıklarına el konulmasını, sanıkların tutuklu yargılanmasını, 78’liler vakfının davaya müdahil olmasını ret etti. Ancak Atasoy Fitos ve Burhan yöntem’in bir sonraki mahkemeye cebren getirilmesine ve yurt dışına çıkmalarına yasak getirdi. Sanık avukatı Edip Hakan Subaşı olayın zaman aşımı çerçevesinde değerlendirilmesini isteyerek davanın düşmesini istedi. Ancak mahkeme başkanı uluslar arası sözleşmelerin iç hukuku bağladığını belirterek işkencenin insanlığa karşı işlenen suç olduğuna ve zaman aşımına uğramayacağına hükmetti. Ayrıca mahkeme olayın gerçekleştiği tarihlerde görev alan görevlilerin tespiti için Genel Kurmay Başkanlığına sorulmasına karar verdi.

GÖRDÜĞÜ İŞKENCELERİ ANLATTILAR

“34 yıl sonra dahi yaşadığım işkenceleri tekrar yaşıyor gibiyim, bu davanın görülmesini ülkenin aydınlık geleceği açısından önemiyorum” diyen Metin Irmak yaşadığı işkenceleri mahkemede ayrıntılı olarak anlattı. Zaman zaman sesi titreyen ırmak yaşadıkları insanlık dışı işkence yapanların insanlık onuru açısından yargılanmasını belirtti. Kendilerine elektrik verildiğini, Filistin askısında kaldıklarını, gözleri bağlanarak idam mangasının önüne çıkarıldıklarını, bir çok kişiye çolpa tecavüz yapıldığını anlattı. 34 yıl önce yaşadığı işkencenin travmasını üzerinden atamadığını belirten Irmak o dönemde tek suçunun TÖBDER üyesi ve Halk Evleri Başkanı olmasının olduğunu belirtti. Irmak mahkemede “Benim derdim kendimle hesaplaşmak, tarihe not düşmek. Benim ve sizlerin çocukları için. Bu gün de işkenceler var, baskılar var, insan onuruna yakışmayan uygulamalar var. Yargılandım, Amasya cezaevine getirildim, iki ay sonra tekrar Et ve Balık Kurumuna getirilerek sistematik işkencelerden geçtim. Suluova Et ve Balık Kurumu toplanma yeri değil sistematik işkence merkezidir. Bu nedenle de 12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren’in, Tahsin Şahinkaya’nın, bize işkence yapan Yüzbaşı Atasoy Fitos’un, Başçavuş Burhan Yöntem’in yargılanmasını istiyorum” diye konuştu. Yaşadığı sistematik işkenceden dolayı felç kaldığını belirten Fazlı Kuru Et ve Balık Kurumu’nun Bölük Komutanı Atasoy Fitos, gözetim evinin sorumlusu Burhan Yöntem olduğunu belirtti.

İşkencecimle göz göze gelmek istiyorum

Kendisine işkence yapan Başçavuş Burhan Yöntem ile göz göze gelmeyi çok istediğini belirten Fazlı Kuru “Ben buradaki mahkemede de bunu açıkça söyleyeceğim, orada işkence yapanların, işkence çığlıklarından evlerine gittikleri zaman çoluk çocuklarıyla beraber nasıl rahat uyuduklarını soracağım, burada işkence yapan Başçavuş Burhan yöntem’e Et ve Balık Kurumu’nun Bölük Komutanı Atasoy Fitos, gözetim evinin sorumlusu Burhan Yöntem’di. Faruk Yetiş, Hüseyin Yavuz, Yunus diye birçok polis memuru da vardı ama ben bunların çoğunun isimlerini hatırlamıyorum. Bana işkence yapan Başçavuş Burhan Yöntem’i görmesem bile ses tonundan tanırım. Mahkeme talimatla Taşova’da ifademi almak istedi, ben talimatla ifade vermeyi ret ettim. Benim ifademi almak isteyen hakime ‘Ben işkencecimle yüzleşeceğim, gözünün içine bakacağım, bunu istiyorum’ dedim. Bana işkence yapan Burhan Yöntem ile karşılaşıp, gözünün içine bakmak, göz göze gelmek istiyorum. İnsanlık ruhunu, insan olup olmadığını, bu güne kadar rüyalarına girip girmediğimizi, çığlıklarımızın kulağında yankılanıp, yankılanmadığını, işkence yaparak insan onurunu ayaklar altına alıp, onurluca yaşayıp yaşamadığını sormak istiyorum” diye konuştu.

12 Eylül darbesi Türkiye’yi de beni de felç etti

“12 Eylül darbesi ve sonuçlarını anlamak istiyorsanız bana bakın” diyen Fazlı Kuru ülkenin hala darbecilerin yaptığı bir anayasa ile yönetiliyor olmasını eleştirdi. Kuru “İşkenceler gördüm felç oldum, otuz yıldır tekerlekli sandalyedeyim. Türkiye’de birçok konuda felç olmuş durumda. 12 Eylül darbesini yapanların hazırladığı anayasa ile yönetiliyoruz. Bir delinin kuyuya attığı bir taşı bin akıllı hala kuyudan çıkaramadı. 12 Eylül darbecilerin kurduğu tezgahın altında yatan, bu tezgahtan nemalanan mevcut siyasi partilere bakıyorum, otuz beş yıldır bir değişiklik yapmadılar. Askeri diktatörler ve darbeler bir ülkenin demokratikleşmesinde ve hakça paylaşımın sağlanmasında hiçbir zaman etkili olmamıştır. Hatta adaletin, hakça paylaşımın, demokratikleşmenin önünde engel olmuşlardır. 12 Eylül darbesini yapan generaller hala korunur durumda. Bu darbecilerin yaşı ne olursa olsun yargılanıp, cezalandırılmaları gerekiyor. Gelinen noktada bölüşüm ve paylaşıma, demokrasinin nerelerde olduğuna baktığımız zaman 12 Eylülü çok daha iyi anlıyor ve sonuçlarını kat be kat yaşamaya devam ediyoruz.”

ADLİYE ÖNÜNDE BASIN AÇIKLAMASI YAPILDI

Avukat Mehmet Horuş;

“Bugün Amasya Suluova’daki Et ve Balık Kurumu’nda 12 Eylül Darbe döneminde yapılan sistematik işkenceler nedeniyle insanlığa karşı suçtan açılan davanın ilk duruşmasını yaptık.

Bu Türkiye’de yapılan darbelerle, işkencelerle, insan hakları ihlaller ile yüzleşmek açısından tarihi bir andır. Mahkeme şu an sanıkların yurt dışına çıkış yasağını talebimizi kabul etti. Önümüzdeki duruşmada sanıklar telekonferans yöntemi ile duruşmaya katılacak ve çapraz sorgusunu yapacağız. Artık Türkiye’nin işkencelerle, darbelerle hesaplaşması gerekiyor. Aradan 34 yıl geçmesine rağmen bugün hala Türkiye’nin birici gündemi hala darbeler. Bugün hala Berkin Elvan Kardeşimiz polisin attığı gaz fişeği ile hayatını kaybediyor. Bu münferit bir işkence davası değildir. Türkiye’nin tarihsel, toplumsal anlamda halkın işkencecilerle yüzleşmesi ve demokratikleşme anlamında bu davanın takipçisiyiz, takipçisi olmaya da devam edeceğiz.”

Avukat Arif Ali Cangı;

“12 Eylül ile hesaplaşmak ve 12 Eylül suçlarının yargılanması başladı. Bu dava 12 Eylül darbesinin insanlığa karşı işlediği suçlar için bir başlangıç davasıdır. Bu davada 12 Eylül’ün yapmış olduğu sistematik işkencenin kanıtlanması gibi bir görevimiz vardır. Mahkeme Ankara’daki Evren ve Şahinkaya hakkında başlatılan sistematik işkence soruşturma dosyasını dosya içine işlemekle aslında bunun başlangıcını sağlamış durumdadır. B aşamadan sonra gerek Et ve Balık Kurumu işkence hanesinin bütün olarak yargılanması, gerekse 12 Eylül’ün insanlığa karşı suçlarının yargılanması 12 Eylül ile hesaplaşmanın başlangıcı olması açısından davayı sonuna kadar takip edeceğiz. Demokrasiden yana olan tüm toplum kesimlerini bu davaya desteğe çağırıyoruz.”

Ağır işkencelerden geçen Metin Irmak şu görüşlere yer verdi;

“12 Eylül faşist diktatörlüğü döneminde bir yığın arkadaşımız yaşamını kaybetti, 16 yaşında asılan arkadaşlarımız oldu, sakat kalan arkadaşlarımız oldu. 34 yıl sonra bizlere 12 Eylül diktatörlüğü tarafından, 12 Eylül faşizmi tarafından yapılan işkencenin hesabını sormak için buradayız. Bu işkencenin hesabını somak sadece bizim kişisel zararlarımızın ya da kişisel baskılarımızın soruşturulması, araştırılması değil, bu ülkemize kara bulutlar gibi çöken bir dönemin yargılanmasıdır aslında. Bu gün de devam eden bir dönemdir bu dönem. Anayasası ile yasalarıyla devam eden bir dönem. Bugün Berkin Elvan’ı yitirdik, 15 yaşındaydı. Sokakta güpegündüz, bize işkence yapanlar tarafından vuruldu. Bizler sadece bize yapılanların araştırılması için gelmiştik, bugün burası polis dolu idi. Demek ki 12 Eylül faşizmi yasalarıyla, anlayışıyla bu gün de devam ediyor. Eğer biz dünümüzle hesaplaşamazsak ne bugünümüzü kurtarma şansımız ne de yarını yaratma şansımız var. Karanlıklardan aydınlığa çıkabilmeni tek yolu geçmişle, yapılanlarla hesaplaşmaktır. Başta Kenan evren Faşisti olmak üzere bu işte sorumlu olan gerek AB gerekse ABD emperyalizmi gerekse Türkiye’deki işbirlikçiler bu işin sorumlusudur. Biz sadece Fitos Atasoy, Burhan Yöntem gibi işkencecilerle değil bir sistemle yüzleşmek için buradayız. Berkin Elvan’ın güpegündüz sokakta öldürülmesi 12 Eylül faşizminin sürdüğünün kanıtıdır. 12 Eylülün yüzleşmesini yapmadığımız sürece ne bugünü ne de yarını kurtarabiliriz”

ulusalkanal.com.tr

12 eylül İşkence amasya suluova