Diyanet'ten 'şemsiye örgütü'ne yeşil ışık
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 'şeffaflaşma ve denetim' adı altında cemaat ve tarikatların meşrulaşmasının önünü açabilecek yeni bir plana hazırlandığı iddia edildi. Düzenlemeye göre tarikat ve cemaatlerin üstünde bir ‘şemsiye örgütü’ kurulması planlanıyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın geçen yıllarda bir kaç kez gündeme gelen ancak hayata geçmeyen “Dini Vakıf ve Derneklerin Şeffaflaşması” düzenlemesine hazırlandığı iddia edildi. Cumhuriyet'in haberine göre varlığı ve faaliyeti, anayasal koruma altındaki Devrim Kanunları’na göre yasak olan tarikat ve cemaatlerin üstünde bir ‘şemsiye örgütü’ kurulması planlanıyor. Bunun için Osmanlı Devleti’nde “Şeyhler Meclisi” anlamına gelen “Meclis-i Meşayih” sistemi örnek gösteriliyor. “Şeyhler Meclisi” örneği, tarikat ve cemaatlerin yükselme kriterlerinden, şeyh atamalarına ve sosyal faaliyetlerine kadar tüm usül ve esaslarının dini esaslara göre belirlenmesinin amaçlandığını gösteriyor.
Başkanlık tarafından TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na sunulan ve yayımlanan raporlarda, düzenlemenin amacı, “Din hizmeti sunan veya benzeri hizmetlerle iştigal eden sivil toplum kuruluşlarının ya da bunu iddia eden yapıların hesap verebilirliğinin tesisi” ifadeleri ile anlatıldı. Yasal düzenlemenin “kamu güvenliği konseptinin bir zorunluluğu” olduğu iddia edildi.
Diyanet kaynakları, yasal düzenleme ile tarikat ve cemaatlerin üzerinde bir “şemsiye örgütü” kurulabileceğine dikkat çekti. Mali açıdan Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından denetlenen cemaat, tarikat, tekke ve zaviyelerin kurduğu vakıf gibi sivil toplum kuruluşlarını dini anlamda denetleyen bir üst kurulun olmadığını belirttiler.
Meclis-i Meşayih NEDİR?
Osmanlı Devleti’nde “Şeyhülislamlık” makamına bağlı olarak kurulan ve şeyhlerden oluşan Meclis-i Meşayih (Şeyhler Meclisi), tarih araştırmalarında “Osmanlı Devleti’nin modernleşme sürecinde tarikatları kendi denetim ve kontrolü altına almasının en önemli adımı” olarak tanımlanıyor ve Meclis ile birlikte tekke hizmetlerinin devletin istediği ve emrettiği bir çerçevede yürütülmeye başlandığı ifade ediliyor. Araştırmalarda, şeyhin yaşamını yitirmesinin ardından yerine kimin geçeceğinin Meclis tarafından karara bağlandığı belirtiliyor.