Yeşilçam'ın çınarından genç sanatçılara mesaj
Yeşilçam'ın çınarlarından 90 yaşındaki Eşref Kolçak, yeni oyuncuların kendilerinden öğrenecekleri çok şey olduğunu belirterek, "Bazı talebeler bizlere selam bile vermiyor. Bu bize çok büyük saygısızlık" dedi.
Yeşilçam'ın çınarlarından 90 yaşındaki Eşref Kolçak, yeni oyuncuların kendilerinden öğrenecekleri çok şey olduğunu belirterek, "Bazı talebeler bizlere selam bile vermiyor. Bu bize çok büyük saygısızlık. Ben bu yaşımda bile ustamın elini öpmekten gurur duyarım." ifadelerini kullandı.
Muğla'nın Bodrum ilçesinde düzenlenen Sinema Haftası etkinliklerinin davetlilerinden Kolçak, kaldığı otelde AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Kolçak, İstanbul'dan 35 yıl önce ayrılıp Bursa'nın Gemlik ilçesine yerleştiğini, burada güzel bir hayat sürdüğünü söyledi.
Artık İstanbul'un eskisi gibi olmadığını anlatan Kolçak, "Ben İstanbul'u, İstanbul olduğu zaman yaşadım. Benim yaşadığım İstanbul yok artık. Beyoğlu'ndan Şişli'ye kadar herkesle mahalleli gibi selamlaşırdık. Beyoğlu'nda herkes en şık kostümleriyle gezerdi. O dönemde müthiş bir sinema kültürü vardı. Gece yarımdan sonra Beyoğlu'nda insan bulamazdınız. Başkaları için İstanbul en güzel şehir ama benim için değil." diye konuştu.
Kolçak, 20 yıldan fazla süredir iş alamadığını ve kendisine "eski oyuncu" denilmesinin üzüntüsünü yaşadığını ifade etti.
İnsanların kendisine "Eşref ağabey niye seni eskisi gibi görmüyoruz?" dediğini belirten Kolçak, "Onlara 'Bana iş vermiyorlar' diyorum. 'Dalga geçme ağabey' diyorlar. Seyircimiz bizi istiyor ama gel gör ki yeni yönetmenler, yeni oyuncular binbir türlü acayip bahanelerle bizimle çalışmıyor."
değerlendirmesinde bulundu.
Yeni oyuncuların kendilerinden öğrenecekleri şeyler olduğunu kaydeden Kolçak, "Ben çok üzülüyorum. Şu bakımdan üzülüyorum, bizimle çalışmakla çok şey öğrenirler. Bazı talebeler bizlere selam bile vermiyor. Bu bize çok büyük saygısızlık. Ben bu yaşımda bile ustamın elini öpmekten gurur duyarım. Ben Türk'üm. Örf ve adetimi hiçbir zaman kaybetmiş bir insan değilim." ifadelerini kullandı.
Kolçak, 73 yıllık sanat yaşamının olduğunu vurgulayarak, "Büyük bir mutlulukla söylüyorum. Anadolu'nun neresine gidersem gideyim, gülen gözlerle karşılaşıyorum. Bu benim için en büyük güzellik. Telif haklarımızı da alabilirsek çok daha rahat edeceğiz. Gözümüz açık gitmeyecek. İnşallah bu da olacak." dedi.
Set anılarından da bahseden Kolçak, rolü sırasında karşısındaki oyuncunun yakın mesafeden kurusıkı tabancayla ateş etmesi sonucu birkaç kez omzundan yaralandığını söyledi.
"Oğlumu anacığının koynuna yatırdım"
Eşref Kolçak, 7 yıl önce eşini kaybettiğini, oğlu Harun Kolçak'ı yitirmenin acısının ise henüz taze olduğunu ifade etti.
Allah'ın takdirini her zaman kabul ettiğini dile getiren Kolçak, "Demek sıra oğlumdaymış, o gitti. Eşimin mezar taşına 'Evimin hanımı, çocuğumun annesi, benim kadınım' diye, kendi mezar taşıma da 'Sinema gelecek kuşaklara yazılmış canlı mektuplardır" diye yazdırdım." şeklinde konuştu.
Kolçak, "Oğlumun mezar taşına ise Harun Emin Kolçak ve Gir Kanıma şarkısının melodisinin küçük bir bölümünü, altına da doğum ve vefat tarihini yazdırdım." açıklamasını yaptı.
Eşi vefat etmeden mezarlarını hazırlattığını anlatan Kolçak, şunları kaydetti:
"Hatta eşim takılırdı bana 'Ben burada ölmek istemiyorum' derdi ama Allah'ın takdirinin önüne geçilmiyor. Bize de ne zaman sıra gelirse biz de gideceğiz. Oğlumu anacığının koynuna yatırdım. Hiçbir zaman kendimi yerlere atıp da 'ah vah' etmedim. Çünkü takdir bu. Nasıl doğumumuzu bilmezsek, ölümümüzü de bilmeyiz."
"Oğlumu hasta yatağında görmek istemedim"
Hastanedeki tedavisi sırasında oğlunu görmesi için kendisini çağırdıklarını belirten Kolçak, "Hastanedeki halini görmek istemiyorum, vefatını da görmek istemiyorum dedim. Çünkü aklımdan çıkmayacaktı. Aklımda o güzelliği nasılsa öyle kalsın istedim. Üçlü geldik, üçlü gideceğiz." dedi.