Trump, ABD'yi küçültüp Çin'i büyütüyor
Çin Başbakanı Li Keqiang, Berlin-Brüksel ziyaretinin sonuna doğru iyice rahatlamış ve neşeli görünüyordu. AB yetkilileriyle görüşmelerinin son etabında AB Komisyonu Başkanı Juncker'in konuşması mikrofonun bozulması nedeniyle simültane tercüme edilemeyince Li'nin, bozuk mikrofonu göstererek, "not made in China" (Çin yapısı olmayınca böyle bozulur işte mealinde) esprisine herkes kahkahalarla yanıt verdi ve Çin-AB zirvesi böyle bir neşe ortamıyla sona erdi.
Çin Başbakanı Li Keqiang, Berlin-Brüksel ziyaretinin sonuna doğru iyice rahatlamış ve neşeli görünüyordu. AB yetkilileriyle görüşmelerinin son etabında AB Komisyonu Başkanı Juncker'in konuşması mikrofonun bozulması nedeniyle simültane tercüme edilemeyince Li'nin, bozuk mikrofonu göstererek, "not made in China" (Çin yapısı olmayınca böyle bozulur işte mealinde) esprisine herkes kahkahalarla yanıt verdi ve Çin-AB zirvesi böyle bir neşe ortamıyla sona erdi.
Çinli konuğun böyle mutlu olmasının gerçek nedeni, dünya lideri olma yolunun Çin'e açılmış olmasıydı. Donald Trump Paris İklim Değişikliği Anlaşması'ndan çekilmiş ve ülkesini bu kararla dünyadan tecrit etmişti. Anlaşmaya bağlılıklarını bildiren 194 ülke bundan böyle bu konuda Çin'in muhatabı olacak. Paris Anlaşması'na, ABD'nin yanı sıra, karşı olan 2 ülke var: Suriye ve Nikaragua.
ABD, bu şekilde sadece iklim değişikliğine ilişkin hedeflerinden vazgeçmiş olmuyor. Anlaşmanın gereği olarak oluşturulan ve iklim değişikliğinden en çok zarar gören geri kalmış ülkelerin korunmasına yönelik yüzlerce milyarlık fon yerli yerinde kalıyor. Trump, ABD'nin buraya aktaracağı 2 milyar doları cepte tutmuş oluyor. Oysa bu tutar ABD gibi bir ülke için gülünç denecek kadar ufak; oysa bu minik ekonominin siyasal bedeli çok yüksek. ABD partnerlerine arkasını dönmüş oluyor, sorumluluklarından kaçıyor.
COP21 diye anılan Paris Anlaşması yalnızca küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunu değil bu yolla küresel kalkınma şanslarını da ele almış oluyordu. Çünkü kontrolden çıkmış kirlenme ve küresel ısınma yüzünden gelişmekte olan ülkeler de rahatlıkla büyümelerini kısıtlama zorunda kalıyorlardı. İşler ancak Çin ve Hindistan bu alandaki sorumluluklarını kabul ettiğinde değişmeye başlamıştı.
Trump tüm dünyanın Amerika'ya karşı bir komplo içinde olduğundan söz ediyor. Paris'te de katılımcılar Anlaşmayı ABD ekonomisini uğratacağı zararlara sevindikleri için alkışlamışlar. Trump, bunları ve Çin'in de iklim değişikliğiyle mücadeleyi ABD sanayiini zayıflatmak amacıyla desteklediğini defalarca ve ciddi ciddi öne sürdü. Ne ki, ülkesinde pek çok yerel yönetici ve şirket yöneticisi onunla aynı görüşte değil ve iklim konusunda mücadeleyi sürdürmekte kararlı.
Özetle Trump ülkesini dünyadan tecrit etmeye ve liderlik yolunu Çin'e açmaya kararlı. Çin de ona açılan bu yolda memnuniyetle ilerliyor.