Saat firması Çağlayan'ı yalanladı
Zafer Çağlayan'ın, Reza Zarrab'dan rüşvet olarak 700 bin TL değerinde saat aldığı iddasıyla ilgili 'faturası alanın üstüne ama garanti belgesinde benim adım geçiyor' savunmasını firma yalanladı. Firma yetkilisi 'garanti belgesine isim yazmayız' dedi
Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, adının karıştığı yolsuzluk operasyonu nedeniyle TBMM'ye komisyon kurulması için verilen önergelerin görüşmeleri sırasında, çok tartışılan 700 bin TL’lik saatle ilgili, faturada Reza Zarrab'ın, garanti belgesinde ise kendi isminin yazdığını ileri sürdü. Çağlayan, “Ben saati bir gazetenin ilanında gördüm, çok beğendim, ilgili firmayla temasa geçtim, ‘kişiye özel üretiyoruz’ dediler. Daha sonra firma yetkilisi beni aradı ve ‘satın alacak mısınız?’ dedi. Bu konuşma yapılırken Reza Zarrab o ortamda bulunuyordu. ‘Bizim orada ofisimiz var, alır size gönderirler’ dedi. Sonra bir araçla saati bana gönderdiler. Saatin faturası alanın üstüne ama garanti belgesinde benim adım geçiyor” dedi.
'Gazeteye ilan vermeyiz'
Ancak, 5101 G saatini üreten Patek Philippe firması Çağlayan’ı yalanladı. Konuyla ilgili görüştüğümüz firmanın Cenevre’deki merkez mağaza sorumlusu “Cenevre Paris ve Londra’nın yanısıra bir çok ülkede de saatlerimizi satan aracı firmalar var. Hiçbir ülkede gazete ilanları vermeyiz. Biz marka bir firmayız ve müşterilerimiz çok özeldir. Firmamız 1996 senesinden beri dergi çıkarır. Müşterilerimiz, ürettiğimiz saatleri bu dergiden takip ederler. Özel bir saat ürettiğimiz zaman da bunu müşterilerimize elektronik postayla bildiririz” dedi.
'Garanti belgesine isim yazmayız'
Merkez mağaza sorumlusunun gazetemize yaptığı açıklamanın devamı şöyle: “Faturalarda müşterilerimizin adı, ünvanı ve kanunen yazılması gereken her şey kesinlikle yazılır. Ama garanti belgesine isim yazmayız. Garanti belgesi kişiye özel değil saate özeldir. Garanti belgesinde sadece saatte kaç taş var, kaç karatlık altın, seri numarası, üretim tarihi ve garanti süresi yazılır. Saati alan kişi hediye edebilir veya satabilir düşüncesiyle isim yazılmaz, garanti belgesini elinde bulunduran kişi saati alan kişi demek değildir” dedi. Patek Philippe'le sözleşmesi olan İstanbul'daki firma da garanti belgesinde isim yazılmadığını teyit etti.
Kendi almadı rüşvet olarak verildi
Fezleke'de yer alan Zafer Çağlayan’ın Reza Zarrab’ın kendisine verdiği ve rüşvet ödemelerinin gösterildiği Excel dökümünde, görünenden 10 milyon avro daha az aldığını iddia etmesi üzerine, Zarrab'ın bu durumu para teslimini organize ederek listeyi tutan Abdullah Happani’ye sorduğu telefon görüşmesinin tapesi şöyle:
Zarrab:
Senin verdiğin rapor var ya... o raporu ben verdim o incelemiş.... Avro olarak diyor ki aldıklarımıza bir 10 kağıt fark var diyor.
Happani: 10 kağıt fark olur mu abi ya mümkün mü?
Zarrab: Abi senin sizin yazdığınızdan ben 10 daha aşağı aldım diyor.
Happani: Abi verdiği tarihleri falan sadık bilmiyor mu?
Zarrab: Biliyor.
Happani: E tamam yani onun hesabı kitabı belli hangi tarihte ne verdiğimiz belli bizim.
Zarrab:
Şöyle var mesala Süleyman’a vermişiz ona geçmişisizdir.
Happani: Zaten iki milyon Süleyman’a verdiğimiz para …he şeyleri falan da çıkarmadıysan bir küsür falan da o çıkar saatçi Yusuf falan… adamı aldığı rakamları günü birlik söyleyemez mi bize?
Zarrab: Ben yırtım attım diyor.
Happani: Abi hangi tarihte bu adama ne göndermişiz o şekilde çıkmışız yani toplu bir şey yok mesela atıyorum işte birinci ayın 18'inde üç milyon çıkış var zaten şeyinde Sadık'ın da o tarihte gitti ne ile gitmişse uçakla otobüsle şeyle bellidir yani. (6 Nisan 2013)
YALAN 2
Çağlayan'ın pragmatik rüşvet sistemi
Fezlekede yer alan telefon tapeleri ve belgeler, suçlamaları kabul etmeyen Zafer Çağlayan'ı yalanlıyor. Bakanın suçlamalara verdiği yanıtlar ve fezlekede yer alan gerçekler şöyle:
İddia: Halkbank üzerinden yapılan altın ticaretinden komisyon alıyor.
Çağlayan'ın yanıtı:Tamamen ulusal ve uluslararası mevzuata ve ticaretin gereklerine uygun olarak yapılan altın ihracatı, bu işlemlere aracılık yapan Halkbank’ın durumu budur.
Gerçek: Fezlekede yer alan telefon görüşmelerinde Reza Zarrab'a ait firmaların hesabına gelen paradan Çağlayan’a rüşvet verildiği anlaşılıyor. Rüşvet oranları şöyle:
*İran’ın parasını altın ihracatıyla döndürme işlemlerinde Zarrab’a ait firmaların hesabına gelen paranın binde 5’i.
*İran parasını sahte evraklarla yapılan transit gıda / ilaç ticareti işlemlerinde de Zarrab’a ait firmaların hesabına gelen paranın binde 4’ü.
YALAN 3
'Ankara'dan baskı yaptırdım'
İddia: Gana'dan gelip, Atatürk Havalimanı'na inen, 1.5 ton altın taşıyan uçak hakkında soruşturma ve işlemleri engellemek.
Çağlayan'ın Yanıtı: Gana'dan gelen uçak hakkında her türlü idari işlem yapılmış ve kesilebilecek idari para cezaları kesilmiştir. Bununla da kalmayarak Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tüm iddiaları araştırmış ve bunlara ilişkin kararlarını vermiştir. Ortada 1 liralık vergi kaybı ve kaçağı yoktur. Zira altın ithali gümrük vergisine ve KDV'ye tabi değildir.
Gerçek: Fezlekede yer alan tapelere göre, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın özel kalemi Onur Kaya ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ziya Altunyaldız’ın yaptıkları görüşmede, Onur Kaya’nın, Zafer Çağlayan’ın konuyu önemsediğini ve uçağın geri gönderilmesini istediğini ilettiği görülüyor. Ziya Altunyaldız’ın ise konuya bakacağını söylediği belirtiliyor. Onur Kaya da Zarrab'ı arayarak “sıkıntının” bugün yarın çözüleceğini bildiriyor. Zarrab da konuyla ilgili Emin Hayyam'la yaptığı telefon görüşmesinde “Emin o bizi sıkıntıya sokar. Ben ona Ankara'dan da baskı yaptırdım, Bakan'dan falan” dediği görülüyor.
Bakan Güler, Reza'nın 'önüne yatıyor'
Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler, kendisine yöneltilen suçlamalara Meclis kürsüsünden yalan söyleyerek yanıt verdi. İşte iddialar, bakanın yanıtı ve gerçekler:
İddia: Reza Zarrab'a koruma tahsis ettirdi.
Güler'in yanıtı:Koruma kararı İstanbul Valiliği İl Koruma Komisyonunca 3713 sayılı Kanun'a ve buna bağlı yönetmeliğin ilgili maddelerine göre valilikçe yapılan bir tasarruftur. Bunda İçişleri Bakanlığı yetkisi olmaz. Evrakların olumlu olması hâlinde bu tasarruf uygulanır ve bu birçok kişiye de uygulanan bir tasarruftur.
Gerçek: Fezlekede yer alan Reza Zarrab ile Abdullah Happani arasındaki telefon görüşmesi şöyle: “Zafer Bey Bakan Bey Sayın Başbakan’la tanıştırdı beni … şey talep ettim bir tane devlet koruma veriyor ya polis resmi … onu onayladılar hemen orda bakanlar ordayken kabine kopardım … 15 gün sonra başlaycak bu emniyet şeridine falan girip giriyoruz ya biz … durduruyorlar falan ya problem oluyor bezen … bir de İçişleri Bakanı şey dedi dedi ben özel bir tane secer veririm dedim bütün birimlere şey yaparım dedi bildiririm bunun şey olduğunu daha şey olur daha yani güçlü bir eleman veririm sana.”
Bağış'a rüşvet ayakkabı kutusunda
Eski Bakan Egemen Bağış, Reza Zarrab'tan yaptığı bazı usülsüzlükler karşılığı rüşvet almakla suçlandı.
Bağış'ın yanıt:
Zarrab'la bir etkinlikte karşılaştığımızda ortak bir tanıdığımızdan otel yapma düşüncesiyle bir bina satın aldığını söyledi, ben de her ikisine de hayırlı olsun dedim, onun dışında tek bir müdahalem olmamıştır.
Gerçek: Zarrab, Bağış’ı ziyaretinin öncesinde Abdullah Habbani’yi arayarak bir dizi talimat veriyor. Zarrab, önce hediye bir ayakkabı almasını, içine de 500 bin dolar koymasını ve hediye paketi yaptırmasını söylüyor. Konuşma arasında paranın Aktiv’le alakalı olduğunu ifade ediyor.
Yapılan teknik takip de Zarrab’ın Ortaköy’de bulunan Avrupa Birliği Bakanlığı İstanbul Çalışma Ofisi’ne girdiği fotoğraflanıyor. Görüşme sonra Happani ile Zarrab arasında gerçekleşen telefon görüşmesi paranın Bağış’a teslim edildiğini gösteriyor.
O görüşme şöyle:
Reza Zarrab: Bir şey söyleyeceğim. Bunu dolar yolladın de mi euro değildi
Abdullah Happani: Dolar
Zarrab:
Aman ha yanlış yok
Happani:
yok dolar abi… ben euro gönderir miyim
Zarrab:
Orada ağır geldi, içim gitti biliyor musun? Dedim ulan bu yanlış yolladı ayvayı yedik ben de söylemedim dedim buna… mübarek onu da öyle onu öyle bi kaba koymuşsun ki az daha şeyin ortasında düşecek yere serilecekti… ya şeyin makamın ortasında yere.
Derya Derviş
Aydınlık