“Klonlanan sığırların üçüncü nesli yetişiyor“
Klonlama teknolojisiyle dünyaya gelen "Efe" ve "Ece" adlı sığırların üçüncü kuşağı da da sağlıklı şekilde üremeye devam ediyor.
Klonlamateknolojisiyle dünyaya gelen "Efe" ve "Ece" adlı sığırların üçüncü kuşağı da sağlıklı şekilde üremeye devam ediyor.
Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sezen Arat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1997'de koyun Dolly'nin klonlamasının dünya gündeminde geniş yer bulduğunu söyledi.
Bu teknolojinin günümüzde önemini kaybetmeden gittikçe geliştiğini belirten Arat, "Değişik memeli türleri klonlandı. Dünyada 10 kadar ülke klonlama teknolojisinde başarılı oldu. Çok ciddi yatırımlar yapan ülkeler de var. Türkiye ise yerli hayvanlarını klonladı. 2009 ve 2010 yıllarında bir erkek ve bir dişi boz ırk sığır klonlamayı başardık." diye konuştu.
"Ece" ve "Efe" isimleri verilen klonlanan sığırların yüksek lisans öğrencilerinin tez konusu da olduğunu anlatan Arat, şöyle devam etti:
"Bu projede, Marmara Araştırma Merkezinde ekibin başındaydım. Embriyoları ürettik. Embriyolar İstanbul ve Uludağ üniversitelerindeki taşıyıcı annelere transfer edildiler. O anneler onları taşıyıp dünyaya getirdi. Klonlanan hayvanlarımız İstanbul ve Uludağ üniversitelerinin çiftliklerinde bakılıyor. Yıllar içerisinde bu hayvanların üreme performansları, doğaya adaptasyonu, sürü oluşturabilme konularını inceledik. 5 klondan 8 yavru elde ettik. 8 yavrunun kendi yavruları da oldu. Yani üçüncü jenerasyona geçtik. Dolayısıyla klonların hiçbirinde kayıp yaşamadık. Hepsi hayatta. Hala ürüyorlar, sağlık sorunu yaşamadan normal faaliyetlerini sürdürüyorlar."
Arat, teknolojinin sadece yerli ırkların klonlanması için değil ekonomik değeri olan hayvanların klonlanması için de çok önemli olduğunu vurguladı.
Çok değerli etçi veya sütçü bir hayvanın ya da önemli bir hastalığa karşı direnç geliştirmiş bir hayvanın sayısının arttırılması için de klonlama yönteminin kullanılabildiğini aktaran Arat, şunları anlattı:
"Boz ırkı seçmemizdeki amaç biraz yaban hayvanı olması ve sayılarının aslında kültür ırklarına göre ülkemizde daha az bulunmasıdır. Mesela dünyada bu çalışmaların yapıldığı yerlerde yarış atları klonlanıyor. Bildiğiniz üzere bu atlar çok pahalı hayvanlar ve firmalar gelir elde ediyorlar."
Klonlamanın ticarileştiğini dile getiren Arat, "Klonlama firmalarının bir kısmı pet hayvanları üzerinde çalışıyor. Kedisini, köpeğini klonlatmak isteyenler var. Polo oyun atları ya da engelli koşu yapan atlar klonlanıyor." dedi.
-"Klonlama ticari olarak kullanılıyor"
Arat, Türkiye'deki klonlamalardan başarılı sonuçlar elde edildiğini söyledi.
Türkiye'de klonlama ile doğan sığırlarda bir sağlık sorunu yaşanmadığını anlatan Arat, "Efe ve Ece'nin üçüncü kuşak yavruları oluyor. Çitler içerisinde bırakılmış vaziyetteler ve ürüyorlar. Tabii ikinci kuşak ve üçüncü kuşaklara da isimler verildi. 'Ecem', 'Nilüfer', 'Kiraz', 'Efecan', 'Cemre', 'Toprak', 'Karakız', 'Yazgülü' gibi isimler aldılar." şeklinde konuştu.
Üstün genetiğe sahip hayvanların çoğaltılabileceğini aktaran Arat, şöyle konuştu:
"Klonlamanın ülke ekonomisine de katkısı olur. Şu anda Çin dünya pazarına girmiş ve tamamını eline almış durumda. Çin bütün ülkelerle rekabet edebilecek bir hale geldi ekonomide. Çin teknolojiye sonradan giren bir ülke olmasına rağmen burada kurulan fabrikada yılda 1 milyon sığır embriyosu üretiliyor. Aynı şekilde atları klonlayan ülkeler üretime devam ediyor. Kuzey ve Güney Kore'de köpek klonlamayla ilgili başarılı çalışmalar var. Polis köpekleri, narkotik ve koruma köpekleri klonlanıyor. Köpek klonlarını satıyorlar. Ticarete dönüştürmek için ciddi bir yatırım yapıp bu öngörüyü sürdürmek lazım."
Avrupa Birliği'nin araştırmaları
Avrupa Birliği'nin klonların gıda zincirine girmesiyle ilgili tereddütler yaşadığını ve bu konuyla ilgili araştırmaları sonucunda 5 yılda bir rapor yayınladığını ifade eden Arat, şunları kaydetti:
"Avrupa Birliği'nce bu hayvanların kesilip etinden yararlanılması ya da sütünden yararlanılması konusunda bir izin yok şu anda. Raporlamaları yapmak için de klonlama yapan ülkelerden bilgi topluyorlar. İstediklerinde biz de gönderiyoruz bu raporları. Bu raporların sonucunda bir karar verecekler. Biz de bu teknolojiyi rahatlıkla kullanabilecek durumdayız. İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesinde de koyun klonlanmıştı. Onlar koyunlar üzerinde çalışıyorlar ayrıca Marmara Araştırma Merkezinde de sığırlar üzerinde çalışmalar yapılıyor."