CHP'li Tezcan: OHAL kaldırılmalı
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, "OHAL şartları altında bir referandum yapanlar, anlaşılan o ki OHAL şartları altında kendi iç problemlerini de o yetkileri kullanarak çözmenin peşindeler. Belediye başkanlarına ne diyorlar? 'Ya istifa edersin, ya yargıya gidersin.' Söyledikleri yol bu. Bunu söyleme gücünü kendilerine veren OHAL şartlarıdır." dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, "OHAL şartları altında bir referandum yapanlar, anlaşılan o ki OHAL şartları altında kendi iç problemlerini de o yetkileri kullanarak çözmenin peşindeler. Belediye başkanlarına ne diyorlar? 'Ya istifa edersin, ya yargıya gidersin.' Söyledikleri yol bu. Bunu söyleme gücünü kendilerine veren OHAL şartlarıdır." dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.
Toplantıya ilişkin açıklamada bulunan Tezcan, dün Mersin'de yaşanan terör saldırısını lanetlerken, yaralı polis memurlarına acil şifa diledi.
Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın tedavisinin sürdüğünü belirten ve acil şifa dileğinde bulunan Bülent Tezcan, "Umutla yeniden sağlığına kavuşacağı günleri bekliyoruz. Sayın Deniz Baykal, sadece Türk siyasetinin değil dünya siyasetinin ender simalarından birisidir. Birikimiyle hem CHP hem Türkiye hem de dünya siyasetine verdiği katkıları herkes bilir. Kendisinin bir an önce sağlığına kavuşmasını özlemle bekliyoruz." diye konştu.
Şırnak'taki ruhsatsız maden kazasına da değinen Tezcan, Türkiye'de günde ortalama 5-6 işçinin iş cinayetine "kurban edildiğini" söyledi. "İş güvenliğinin ortadan kalktığı, kar hırsıyla insanların ölüme terkedildiği bir dönem yaşıyoruz" diyen Tezcan, hükümetin de güvencesiz çalışmayı destekleyen kararlar aldığını ileri sürdü.
Maden ocağının ruhsatsız olduğunu anımsatan Tezcan, "2017'de devletin gözü önünde ruhsatsız maden ocağı çalışabiliyor ve 7 işçi burada iş cinayetine kurban gidiyor. Bu bile demokratik ülkelerde, vicdanlı ülkelerde sadece bu olay bile bakanların istifa etmesini gerektirir." diye konuştu.
Müftülere nikah kıyma yetkisi
Türkiye'nin bütün bu temel problemleri yokmuş gibi bir başka yapay gündemle tartışma içine sürüklendiğini savunan Tezcan, "Toplumu ayrıştıracak ve bölecek, toplumu hangi mezhepten olduğunun kamuoyu önünde tartışılacağı, bir nikah tartışmasına girdik." dedi.
Tezcan, şöyle devam etti:
"Parlamentoyu meşgul eden mesele bu. Yoksulluk, terörle mücadele, iş cinayetleri konuşulmuyor, varsa yoksa müftülere nikah kıyma yetkisi verilecek mi verilmeyecek mi? Emin olun bu iktidarın müftülerin nikah kıyma yetkisi ile herhangi bir biçimde ilgileri ve dertleri yoktur. Mesele müftünün nikah kıyıp, kıymaması meselesi değil. Mesele siyasette bir yeni tartışmayı açarak, inançlar üzerinden toplumu nasıl yeniden böler, ayrıştırır ve belli bir tabanı nasıl garanti altına alabiliriz çabasıdır. Bunları yaparken, milleti kandırmaktan da çekinmiyorlar. Anlatılanlara bakarsanız, bütün Avrupa'da nikahları kiliselerde papazlar kıyıyor. Kilisede kıyılan nikahlar geçerli, böyle bir Avrupa var, yalan. Böyle bir tablo yok. Almanya, Avusturya, İsviçre, Fransa, Belçika ve Hollanda, bu ülkelerin tamamındaki sistem bizim gibi."
Cumhuriyet döneminde hiçbir zaman dini nikah töreninin yasaklanmadığını vurgulayan Tezcan, gayriresmi evlilikleri eleştirerek, şunları söyledi:
"Bizim tarihimizde ne yazık ki çok eşlilik ve çocuk gelinler meselesinin, probleminin üstünü örtecek bir kara örtü olarak kullanılmıştır uzun zaman bu gayriresmi evlilik törenleri. Çocuklarımızı ve kadınlarımızı kandırmanın aracı olarak kullanılmıştır gayriresmi evlilikler. Şimdi siz çok eşliliği ve gayriresmi beraberliklerin örtüsü olarak kullanılmış ve kullanılmaya müsait bir uygulamayı, resmiymiş gibi göstermeye çalışıyorsunuz. Ne gerek var? Toplumu bunun içerisinden bölmenin ve ayrıştırmanın hiçbir faydası yok. Bu bir ihtiyacın tartışması değildir. AK Parti kaybettiği tabanını yeniden konsolide ederim telaşı içerisindedir."
CHP'nin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan hakkında verdiği gensoru önergesinin pazartesi günü görüşülmesi kararının alındığını hatırlatan Tezcan, bunun nedeninin de o gün TBMM'den televizyon yayınının yapılmaması olduğunu ileri sürdü.
Tezcan, "Gensoruyu pazartesi gününe aldılar. Çünkü AK Parti milletin önüne çıkmaktan korkuyor. Parmak hesabıyla TBMM'nin yolsuzlukların üzerine yoğunlaşmasını önlediler." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin yolsuzlukları konuşamaz hale getirildiğini ileri süren Tezcan, "Şu anda 17-25 Aralık gibi çok açık rüşvet ve yolsuzluk olaylarının yaşandığı bir ülkede bunun bile yolsuzluk değil hükümete bir darbeymiş gibi görülüyor olmasından kaynaklı insanlar, yolsuzlukları konuşmaktan korktular. AK Parti-FETÖ ittifakı, Türkiye Cumhuriyeti'ne tarihinde olmadığı kadar büyük kötülükler yapmıştır. Devletin, yargının, silahlı kuvvetlerin çökertilmesi bir yana, yolsuzluk algısının değiştirilmesine bile neden olmuştur." dedi.
OHAL'in uzatılması
Bu şartlar altında OHAL'in beşinci kez uzatıldığını belirten Tezcan, "İktidar artık Türkiye'yi, OHAL'i 5 kez uzatarak, şeklen dahi olsa demokratik bir ülke olarak gösterme çabası içerisinde hissetmediğini açıkça ortaya koyuyor." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin, demokratik ülkeler liginde değil otoriter ülkeler liginde görülmesinden iktidarın bir rahatsızlığı olmadığını öne süren Tezcan, şunları söyledi:
"OHAL şartlarında yönetmeye alıştılar. Olağanüstü yetkileri kullanmaya alıştılar, OHAL ile anlaşılan o ki Türkiye'yi seçimlere kadar belki taşımanın peşindeler. AK Parti, Türkiye'yi olağan koşullarda yönetme yeteneğini kaybetmiştir. Türkiye olağan bir ülke değildir, Türkiye sürekli OHAL altında bir ülkedir. OHAL'in derhal kaldırılması gerekir. OHAL şartları altında bir referandum yapanlar, anlaşılan o ki OHAL şartları altında kendi iç problemlerini de o yetkileri kullanarak, çözmenin peşindeler. Belediye başkanlarına ne diyorlar? 'Ya istifa edersin, ya yargıya gidersin.' Söyledikleri yol bu. Bunu söyleme gücünü kendilerine veren OHAL şartlarıdır."
Geçen günlerde tutuklu olan İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ile ilgili istinaf mahkemesinin "eksik ama güzel" bir karar verdiğini ifade eden Tezcan, hala tahliye kararı verilmediğini anımsattı.
Tezcan, "Casusluk suçu işlemediği, istinaf mahkemesinin kararı ile sabit olan Enis Berberoğlu, halen özgürlüğünden mahrum. Anayasa Mahkemesi de görevini yapmıyor. Çok açık bir şekilde Enis Berberoğlu'nun haksız yere yattığı mahkeme kararıyla sabit, niye serbest bırakmıyorsun, niye ihlal kararı vermiyorsun Anayasa Mahkemesi?" diye konuştu.
CHP Sözcüsü Bülent Tezcan, tutuklu gazetecilerle ilgili diğer davalara da değinirken, bu gazetecilerin bir an önce serbest bırakılması gerektiğini söyledi.