İçerde Olması Ailesi İçin Gurur Kaynağı
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü mezunu… 2001 Yılından itibaren Sahil Güvenlik Komutanlığı bünyesinde, Bilgisayar Programcısı olarak görev yaptı…
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü mezunu… 2001 Yılından itibaren Sahil Güvenlik Komutanlığı bünyesinde, Bilgisayar Programcısı olarak görev yaptı…
2009 yılının Temmuz ayından beri de Sahil Güvenlik Eğitim ve Öğretim Komutanlığı'nda çalışıyordu… Görev yeri son derece önemli ve kritikti…
Soru Bankası'nda görev yapıyor, sınav sorularını hazırlayıp sınav yapıyorlardı… KPSS sınavı, Polis Akademisi giriş sınavları, Askeri Lise giriş sınavları gibi soruların çalındığı iddia edilen olaylar akla gelince tuhaf gelmiyor…
O da ne zaman ki soruların olduğu bilgisayarların güvenlik düzeyinin düşük olduğunu, dışarıdan bağlanılıp bilgilerin görülebildiğini, sorularının çalınabileceğini ve güvenlik ihlali olduğunu tespit etti, hayatı değişti…
Bu duruma kayıtsız kalamazdı durumu ilk amirine sözlü olarak bildirdi… “İşine bakması” söylendi… Dayanamadı yazılı olarak durumu rapor etti… Ama bu durum birilerini rahatsız etti…
Bir anda kendini bu alçak ve aşağılık iftiraların içinde buldu… Yargılandı… Savunmaları dikkate almadı mahkeme… 4 yıl 5 ay hapis cezasına mahkum edildi… Yargıtay 9. Ceza dairesi sağ olsun kararı süper hızla onadı…
Öyle ki, biz kendisinden Antalya cezaevine girdiği 12 Şubat 2014 tarihinden yaklaşık 6 ay sonra haberimiz oldu… Ağustos ayındaki bir sessiz çığlık eyleminde annesi haber verene kadar kimsenin haberi olmadı… Örgüt gizli olunca üyenin hapse girdiğinden kimsenin haberi olmuyor doğal olarak…
Cezaevine girmeden 3 ay önce eşini kaybetti… Şimdi 8 yaşındaki biricik oğluna kız kardeşi bakıyor…
İlk kurşunu sıkan da, ilk denize döken de biz oluruz.
Senay Sarıgöz'ün kız kardeşi Sırmay Günaydın ile yaptığımız söyleşide, haksızlıklara boyun eğmediği için Türkiye'nin bir ucundan diğer ucuna sürgün edilen bir babanın yetiştirdiği üç kız kardeşin başı dik yaşam öyküsü de gün yüzüne çıktı. Vardiya Bizde Platformunun sessiz çığlık eylemlerinden tanıdığımız Sırmay Sarıgöz, kız kardeşi tutsak edilmemiş olsaydı, yine tüm eylemlerde ön cephede olacağını vurguluyor. "Babam Maliye Bakanlığında başmüfettişlik, bir dönem de Hakimlik de yaptı. Zamanında onu da sürgün etmişlerdi. Biz, bu anlamda tanınmış bir babanın kızlarıyız. Kökenimiz Sivas, serde bir de İzmirli'lik, malum gavurluk da var. İlk kurşunu sıkan da, ilk denize döken de biz oluruz. Bizde korku, geri adım atmak diye bir şey olmaz. Çocukluğumuzda da böyleydik. Tanımasak ta ezilenin yanındaydık."
Sırmay Günaydın, okul yıllarında sınıfta maddi durumu kötü, araç gereçleri eksik olan çocuklara defter kitap taşıdıklarını anlatıyor. " Ölene kadar değişmeyeceğiz." diye ekliyor. Senay Sarıgöz'ün 1999 KPSS sınavından yeterli puan alarak göreve başladığını öğreniyoruz. "Özel bir hedef değildi onun için. Askeri çok seviyordu, gene elbette ki seviyordur. Ama herhalde ihanet içinde olanları artık sevmiyordur."
"Bu mesele, Hatice Senay Sarıgöz meselesi değil sadece. Ergenekon tertibi başladığında: 'Türk Milleti'nin zekasıyla dalga geçiyorlar. Her halde bizi çok hafife alıyorlar.' demiştim. Senay içeri alınmamış olsaydı da ben bunları düşünüyor ve söylüyor olacaktım. Bugün ucu bize dokundu, ama bu ateşi yakanları ve buna göz yumanları da bu ateş bir gün saracak, ki dokunmaya başladı. Paralel yapı çöküyor. Paralel olması için iki tane doğru olması gerekiyor. Bir doğru daha var. Bu ateş son doğruya doğru gidecek, onu bekliyorum."
Sırmay Günaydın, kız kardeşine yönelik saldırıların daha önce görev yaptığı Ankara Sahil Güvenlik Komutanlığında başladığını şöyle anlatıyor, " Senay'ı orada istemiyorlardı, sürekli dışlamaya çalışıyorlardı. Basit gerekçelerle alınan savunmalar, açılan soruşturmalar, emre itaatsizlik suçlamaları, hep sonuçsuz kaldı."
Bilgisayar alanında üst düzey donanıma sahip olan Senay Sarıgöz'ün bir dönem telefonu ve bilgisayarı olmayan bir odada tecrit edildiğini anlatan Günaydın, kız kardeşinin sürekli olarak, "bir açığını bulun, gönderin" diyen bir komutanın da dahil olduğu bir çevrenin çeşitli yıldırma girişimlerine maruz kaldığını aktarıyor.
Askeri bir kurumdan plaket alan ilk sivil çalışan olan Senay Sarıgöz'ün zekasından ve kararlılığından korkan odaklar, Sarıgöz için Antalya'ya sürgün sürecinin ardından tertip sürecini hızlandırdılar.
Sırmay Günaydın kardeşinin tutuklanma nedeni ile ilgili aile olarak yaptıkları tespiti şöyle dile getiriyor; " Askeri bilgiler sızdırılıyordu. Senay güvenliğin aşıldığını fark ettiği zaman birileri bundan rahatsız oldu. Askeriyede ya da başka bir yerde çalışıyor olsanız bile, güvenlik düzeyi düşükse, dışarıdan bağlanılıyorsa, bunu zaten bildirmeniz gerekiyor. İyi bir programcıysanız bu cezalandırılması gereken değil, ödüllendirilmesi gereken bir şeydir. Cezalandırılıyorsanız orada ters giden bir şeyler vardır. Senay büyük rahatsızlık vermiş."
Sırmay Günaydın, kız kardeşinin sesinin duyulmadığı ilk altı aylık dönemde boşuna hapis yattığı, ancak tutsaklığı duyulduktan sonra bir anlam kazandığı görüşünde. Hatice Senay Sarıgöz'ün , ailesinin hatta oğlu Candan Dağhan'ın bu süreçten güçlenerek çıkacaklarına inanıyor. "Senay'ın içerde olması bizim için gurur kaynağı, çünkü başkaları gibi hırsızlık yapmadı, kimseye zarar vermedi, vatana ihanet etmedi. Sadece vatansever olduğu ve doğru şeyler yaptığı için içerde."
Sarıgöz oğlu Candan Dağhan yaşadıklarını bir günlükte topluyor. Günlüğünde, balonların nasıl uçabildiğinden, diğer küçük bilimsel eğitimlere kadar bir çok küçük bilgiye de yer veriyor. Yeğeni ile birlikte gittikleri görüşlerin haftada bir gün 45 dakika ile sınırlı olduğunu söyleyen Sırmay Günaydın, "ama biz en iyi şekilde değerlendiriyoruz. Şakalaşıp eğleniyoruz. Görüşe gidip ağlayacak eğik duracak halimiz yok. Babasını kaybettikten sonra annesinin tutsaklığına da şahit olan Dağhan, annesinin suçsuz olduğunu biliyor, tertibin baş sorumlusunu da tanıyor. Annesi Dağhan'a 'haberleri izle oğlum, bizim kahraman olduğumuzu göreceksin' dediğinden beri Dağhan'ın hayata daha çok sarılması için daha fazla nedeni var. Bizde genetik bir durum galiba, yenilmek yok." diye ekliyor. Cumhuriyet'in temel ilkelerinin çiğnendiği, ordunun tasfiye edildiği bir ortamda aydınlık bir tablo görmediğini ancak Türk halkının boyun eğmeyeceğine inandığını söyleyerek söyleşimizi şu sözlerle noktalıyor Günaydın, " Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. Yolu vatan sevgisinden geçen herkesle bir gün bir yerde buluşacağız."
Haber: Devrim Aşkın Karasoy
Fotoğraf: Merve Demirağ