Kadim Ülker yazdı: Hükümet mutlaka seçilmişlerden mi olmalı?

Seçimin yenilendiği yer sadece İstanbul olmadı. İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminin tekrarlanmasının benzeri Avusturya’da daha önce yaşanmıştı

Kadim Ülker yazdı: Hükümet mutlaka seçilmişlerden mi olmalı?

Seçimin yenilendiği yer sadece İstanbul olmadı. İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminin tekrarlanmasının benzeri Avusturya’da daha önce yaşanmıştı. Avusturya Cumhurbaşkanlığı seçimi önce altı adayın katılımıyla yapılmış, onların aralarında finale kalan iki aday, aşırı sağcı parti Avusturya Özgürlükçü Partisi (FPÖ) adayı Norbert Hofer ile Yeşillerin adayı Prof. Dr. Aleksander Van Der Bellen arasında 2016 tarihinde yapılmıştı. Bu final seçimini kıl payı Yeşillerin aday gösterdiği Van Der Bellen kazanmıştı. Van der Bellen’in ipi gögüslediği seçime yapılan itirazlar Seçim Kurulu tarafından kabul edilmiş ve seçimin yenilenmesi biçiminde karar alınmıştı. Tekrarlanan seçimde Van Der Bellen yine galip gelmiş ve cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuştu. O günden bu yana tarafsızlığını ve mütevaziliğini koruyarak, cumhurbaşkanlığı görevini sürdürmektedir.

Bugünlerde seçimde görevlerini iyi yapmadıklarından dolayı Seçim Kurulu üyelerinden Avusturya devleti para talep etmektedir. Sebep: Seçimin tekrarlanmasıyla devleti bir kaç milyon zarara soktunuz, bu zararın bir kısmını sizin karşılamanız gerekir denildi. Cumhurbaşkanlığı seçiminin tekrarlanmasından dolayı devletin uğradığı iddia edilen 8,47 milyon Avro zararın, 648 binini 18 Seçim Kurulu üyesinden istendiği basına yansıdı. Basına yansıyan habere göre, İçişleri Bakanlığı her bir üyeden 36 bin Avro para istediği belirtildi. Bazı üyelerin istenilen parayı apar topar havale ettikleri de yine basına yansıdı.

Cumhurbaşkanlığı Seçimini kurallarına göre yapmamasının ardından genel seçime gidilmiş ve aşırı sağ ve sağcı partilerin koalisyon hükümeti kurulmuştu. Bilindiği gibi bir skandal sonrasında koalisyon hükümeti aleyhinde gensoru önergesi verilmiş, güven oyu alamayan koalisyon hükümeti görevden ayrılmış ve parlamento yeni genel seçim kararı almıştı. Avusturya’yı şimdi 29 Eylül’de tekrar genel seçim beklemektedir.

Parlamentonn gensoru ile düşürdüğü hükümetin yerine, başbakanı kadın olarak Avusturya’da bir ilk olarak tarihe geçen bakanları parlamento dışından olan hükümet kuruldu. Anayasa Mahkemesi Başkanı olan Brigitte Bierlein şu günlerde başbakanlık koltuğunda oturmaktadır. İlk defa bir kadının başbakan olmasından dolayı Brigitte Bierlein’in ismi biraz bilinmektedir. Başbakan ve bakanları bürokratlardan oluşan, sessiz sedasız görevini yürütmekte olan hükümet üyeleri toplumun çoğu tarafından tanınmamaktadır. Eğitim düzeyi ortalamanın üstünde olan Avusturyalı bile iki bakan ismi sayamayacak durumdadır. Geçenlerde eski bir meslektaşımla yapılan söyleyişiyi okuyana bir bakan ismini bilmemekteydim. Şimdi birini biliyorum sadece. Eski bir meslektaşımın Kadın, Gençlik ve Aile Bakanı oduğunu gazetedeki söyleşiyi okuyunca öğrendim. Böylece bir bakan ve bir de başbakanın ismini bilmekteyim.

Bir kaç aydır görev yapan hükümette bir bakan ismi bile bilmeyen sadece benim miyim acaba derken, yakaladığım bir kaç kişiye iki bakan ismi söylemelerini istedim. Aldığım cevaplar beni şaşırtmadı. Bir kişi bile bir isim söyleyemedi. “Bakanın kim olduğu umrumda bile değil” biçiminde cevapla kurtulmaya çalışanlar da oldu. Öğrenciyken bir gençlik örgütünde yöneticlik yapmış ve hukuk fakültesinden yeni mezun olan, çiçeği burnunda hukukçu kısa bir süre düşündükten sonra “Sınavlardan bıktım, bu bir sınavsa cevap vermeyeceğim”dedi ve yanımdan ayrıldı. Aslında başbakan hariç bir bakan ismi bile bilmiyordu.

Bakanların kim olduğu bilinmese de Avusturya’da bir hükümet görev yapmaktadır. Hem de eski hükümetlerden daha iyi. Ekonomik ve siyasi bir kriz yaşanmadan, ülke idare edilmektedir. Kadın, Gençlik ve Aile Bakanı olarak görev yapan meslektaşımdan bildiğim kadarıyla da, alanlarının uzmanı, işlerini sürekli iyi yapmış birinci sınıf bürokratlardan oluşan hükümet, görevlerini kendilerinden öncekilerden daha iyi yaptıklarına göre, seçimlere milyonlar harcamaya gerek var mı diye düşünülüyor. Nasıl olsa seçim tekrarlanıyor, seçimle gelen hükümetler skandallarla düşürülüyor. Seçim olmayınca da devlet seçimin tekrarlanmasından zarar görmüyor ve seçim kurulu üyeleriden de “senin beceriksizliğinden dolayı devlet zarara uğradı, bunun bir kısmını sen karşıla” denilmeyecektir.

Kadim Ülker / Viyana

ulusal.com.tr

viyana kadim ülker