Bilim adamlarından kritik uyarı

Son üç günde Isparta, Burdur ve Afyonkarahisar’da etkili olan yağışların ardından yaşanan can ve mal kaybına neden olan sellerin doğal felaket olarak adlandırılamayacağını söyleyen SDÜ Öğr. Üy. Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, “yaşanan su baskınları doğal bir felaket değil, insani felakettir. Bunun temel nedeni, doğadaki su rezervlerinin ve suyollarının insan eliyle daha çok para kazandırmak için tahribata uğratılmasıdır. Ekonomi ile ekoloji uyumlu olmadıkça bu doğanın dengesi giderek bozulacağından kayıplarda artacaktır” uyarısında bulundu.

Bilim adamlarından kritik uyarı

GÖLLER BÖLGESİNİ SEL VURDU

Ülke genelinde etkili olan yağışlı hava, Göller Bölgesi’nde can ve mal kaybına neden oldu. Isparta’nın Eğirdir ilçesine bağlı Gökçehöyük köyünde çobanlık yapan Kerim Aycan, sel sularına kapılarak yaşamını yitirdi. Gelendost ilçesinde ise meyve bahçeleri sel sularının altında kaldı. Burdur’un Karamanlı ilçesinde de sele kapılan 100 koyun telef oldu, sel sularına kapılarak mahsur kalan iki yurttaş ise AFAD ekiplerince kurtarıldı. Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesinde ise sel ekili alanlara zarar verdi. Bölgede tarım ve hayvancılıkla uğraşan üreticiler selden büyük zarar gördü.

YARD. DOÇ. DR. EROL KESİCİ: ‘SEL DOĞAL DEĞİL, İNSANİ FELAKET!’

Bölgeyi etkileyen sellerle ilgili bir açıklama yapan Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Öğr. Üy. ve TTKD Bilim Danışmanı Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, yaşanan su baskınlarının doğal bir felaket değil, insani felaket olduğuna dikkati çekerek, “Bunun temel nedeni, doğadaki su rezervlerinin ve suyollarının insan eliyle daha çok para kazandırmak için tahribata uğratılmasıdır. Ekonomi ile ekoloji uyumlu olmadıkça bu doğanın dengesi giderek bozulacağından kayıplarda artacaktır” uyarısında bulundu.

İNSAN TARİHTE GÖRÜLMEMİŞ FELAKETLERE DAVETİYE ÇIKARTIYOR

Açıklamasında, “Çevre felaketi, doğadaki çeşitli unsurlar ile onlarla dolaylı ya da dolaysız olarak ilgili başka unsurlara insan eliyle verilen zarara bağlı gelişen felakettir ve doğa kaynaklı değildir” görüşünü dile getiren Kesici, “Üzerinde yaşadığımız yaşam alanımız olan dünyanın, milyonlarca yıl süren yeryüzü şekillenmesi ve biyolojik süreçleri sonucunda oluşmuş olan doğal hayat ve döngüsü; içerisindeki unsurların karşılıklı dengesi ile varlılığını- düzenini korumuştur. Doğa tarihinde bazı doğal felaketler meydana gelmişse de bu felaketler, insanların sanayileşme ve ekonomik kalkınmayı öne sürülerek doğal kaynakların aşırı kullanımı ve doğaya bilimdışı müdahaleleri ve kötüye kullanmalarının yanında çok önemsiz kalmaktadır” diye konuştu.

‘DERELER DOĞANIN KILCAL DAMARLARI, YATAKLARI DEĞİŞTİRİLMEMELİ’

Son yıllardaki meteorolojik verilere göre kurak bir dönemin yaşandığını ve su kıtlığından bahsedildiğini anımsatan Kesici, buna karşın yaşanan su baskınlarının doğal felaket değil, insani felaket olduğu görüşünü savundu. Göller ve dereler ne kadar çoksa su baskınları ve sellerin o oranda azalacağına dikkati çeken Kesici, “Dere ve çayların doğal yatakları hiçbir koşulla değiştirilmemeli ve önüne set ve bent çekilmemeli. Dereler tıpkı insanlardaki gibi doğanın kılcal damarlarıdır. Su, boşa akmaz. Fazla yağış suları dereler ve çaylar vasıtasıyla denizlere göllere taşınır. İnsanlar doğayı kendi çıkarları ve düşüncesiz davranışları sonucu şekillendirdikçe küresel ısınma, toprak kaymaları su baskınlarının meydana gelmesi kaçınılmazdır. Çünkü su yatağını bırakmadığı gibi, yolunu da bulur. Fakat günümüzde sonuç üzücü olmakta ve buna da doğal felaket deniliyor” dedi.

‘SU, İYİ YÖNETİLİRSE BEREKET, KÖTÜ YÖNETİLİRSE FELAKET GETİRİR’

Türkiye’nin son 40 yılda 30 Eğirdir Gölü büyüklüğündeki doğal sulak alanını kuruttuğunu dile getiren Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, “Para parayı çeker derler ya. Bende ‘su suyu çeker’ diyorum! Sulak alanlar kurudukça, ağaçlar kesilip ormanlar makilik alanlar yok edildikçe; seller artacaktır, bu bilimin, aklın kuralı. Neyi nereye niçin yapacağımızı iyice hesaplamadan, doğaya vereceği zararları görmezden gelerek politik bakışla HES, baraj ve gölet yapılmamalı. Plansız yapılan baraj ve göletlerden yağışlı dönemlerde, kapakların açılması sonucunda da yerleşim alanlarında su baskınları meydana geliyor. Bir coğrafyada iklimi belirleyen faktörler, o bölgedeki göller, dereler ve akarsulardır. Doğal sulara bilinçsiz müdahaleler yapıldığında, sular korunmadan kullanıldığında, iklimsel değişimler de kaçınılmazdır. Sularımız iyi yönetilirse bolluk ve bereket getirir, iyi yönetilmez ise açlık ve felaket getirir” görüşünü dile getirdi.

Yusuf Yavuz

ulusalkanal.com.tr