Bir Terör Eyleminin ardından: Teröriste Mezar Bile Yok
Viyana kenti 2 Kasım akşamı terörün hedefindeydi. IŞİD'li teröristler şehrin merkezinde çeşitli noktalarda terör estirmişler, biri polis, diğeri eylemci ve ikisi de sade vatandaş olmak üzere 4 kişinin ölümüne; 22 kişinin ise yaralanmasına sebep olmuşlardı. Bu terör eyleminden sonra 14 kişi tutuklanmıştı.
Kadim ÜLKER
Olayın yaşandığı 2 Kasım gecesi Korona virüsünden dolayı kahvehane ve lokantaların açık olacağı son gecedir. Viyanalılar sokağa çıkma yasağının başlamasından önce son kez bir şeyler yemek ve içmek için o gece dışarıdaydı. Zira 3 Kasım'dan itibaren saat 20:00'den sonra sokağa çıkma yasağı başlayacak ve lokallerde sadece paket servisi yapılacaktır. 2 Kasım gecesi terör eyleminin duyulmasıyla şehrin tümünü bir korku kaplamıştı. ''Dışarı çıkmayın, pencereden uzak durun, bulunduğunuz yerde kalın'' gibi uyarılar terör korkusunu daha da kabarttı. İçişleri Bakanlığı'nın da istemiyle bir televizyon kanalı hariç Avusturya televizyonları terör eylemine ait fazla ayrıntı vermiyordu. Türkiye'den arayan eş dostlardan edindiğim bilgi odur ki, biz Viyana'da yaşayan insanlar Viyana'da olan bitenlere ait Türkiye'de haberleri izleyenlerden daha az bilgi sahibiydik.
Viyana kenti korkuyla sabaha çıkmıştı, terör eyleminden dolayı hükümetin açıklamasıyla 3 Kasım günü okula ve işe gitmek istemeyenler gitmeyebilirlerdi.
Ben işe gidecektim, ancak bu sefer sabahleyin saat sesi değil de bir gürültü uykumdan uyandırdı. Dışardan gelen gürültünün ne olduğunu anlamak için pencereye gittiğimde onlarca polisin avluya kapısı açılan bir dairenin önünde bulunduklarını görmüştüm. Eşime gördüklerimi anlatınca, akşamki ''pencere önlerinden çekilin'' uyarılarını mı hatırladı bilmem, ama ''pencere önünden çekil'' sözlerini duydum. İşe giderken onlarca polisin hala komşumuzun kapısının önünde olduklarını, avluda da bir polis minibüsünün durduğunu, kapısı kırık olan daireden polisin minibüse bir şeyler taşıdıklarını gördüm. İş yerimde gazetelerin internet sayfasından olan bitenleri anlamaya çalışırken, komşumuzun 19, 20 yaşlarında, uzun zamandır ortalıkta görünmeyen çocukları tam da öldürülen IŞİD'li teröristin tarifine uymaktadır. Kapı komşumuzun çocukları mı? sorusunu sormaya başladım. Akşam eve döndüğümde kendileriyle bugüne kadar hiç konuşmadığımız komşumuzun çocuklarının olaydan dolayı gözaltına alındığını öğrendim. Gözaltına alındığı günden beri bir daha ortalıkta görünmedi.
Terör eyleminin olduğu 2 Kasım'dan bir iki gün öncesinde, Viyana'nın uyum sorunlarının en yoğun yaşandığı iddia edilen mahallesi Favoriten'de güya Türk gençleri kilise basmışlardı. Gerçi bu kilise baskının sonu gelmedi, Türklere ait bu suçlama da eskileri gibi unutulup gitti. 2 Kasım saldırısında teröristler arasında bir Türk isminin olmaması Türkler arasında buruk bir sevinç yarattı. Bu buruk memnuniyetin yanında başka bir olumlu durumu daha sonraki sürede öğrendik. O da iki Türk gencinin kendilerinin yaralanma pahasına biri polis diğeri bir hanım, iki yaralıyı ateş altından çekip almalarıydı. İki Türk genci böylece yaralı polis ve hanımın yardımına koşmuşlardı.
Bunlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olan Mikail Özen ve Recep Tayyip Gültekin isimli gençlerdi. Olaylara ait videolarda dikkat çeken gençler, önce acaba teröristlerden mi diye araştırılırken, iki Viyanalının hayatını kurtardıkları görüntülere yansıdığı açıklandı. Daha sonra yapılan haberlerde gençlerden biri olan Mikail Özen Avusturya televizyon kanallarına ve gazetelerine konuşarak Viyana'da yaşayan Türklerin gereksiz yere endişelerine son vermiş oldu. Gençlerden Recep Tayyip Gültekin yaralı olduğu için mi, yoksa isminden dolayı mı bilinmez, biraz arka planda kaldı. Recep Tayyip ile Mikail bir iki gün basında yer aldılar, daha sonra unutuldu, gittiler. Kendileriyle aynı durumda bulunan başka bir gence, olay gecesi yapmış olduğu yardımdan dolayı cesaret ödülü verildi. Bizim gençlere herhangi bir ödül verilmediği gibi, Recep Tayyip Gültekin'in adının cilvesinden olsa gerek basında onun ismi sadece Recep Gültekin olarak duyuruldu.
Bu arada ölen teröristin cenazesi toprağa verilecekti. Toprağa verilme isteği Müslüman mezarlığında olacaktı ki Müslüman mezarlığı yetkilisi bu isteği insanların ölümüne ve yaralanmasına sebep olan teröristi Müslüman mezarlığına kabul etmeyeceklerini ifade etti. İnsani duygular falan demeden ''biz onu mezarlığımızda istemiyoruz'' dediler ve mezarlıklarına teröristi koydurmadılar. Konuyla ilgili de hiç kimseden tık çıkmadı.