F-tipine var Ulusal’a yok!
TMSF’nin Mehmet Emin Karamehmet’e ait Digiturk hisselerine el koymasının ardından, iktidarın atadığı TMSF yönetiminin kontrolüne geçen Digiturk yayın platformu, garip uygulamalar yapıyor.
Ticari bir kuruluş olmasına rağmen, ülke genelinde ve yurtdışında yoğun bir şekilde izlenen, bağımsız ve milli duruşla, ulusal çıkarlarımızdan yana yayın yapan Ulusal Kanal’a Digiturk platformunda yer vermiyorlar.
Tüm işlemleri ve hukuki müracaatlarını eksiksiz yapan Ulusal Kanal’a “yer yok” gibi inandırıcı olmayan gerekçelerle Digiturk yayın platformunda “Kanal” tahsis edilmiyor!
İşin esas trajikomik tarafı, Digiturk yayın platformunda, Cumhuriyet tarihinin gördüğü, en karanlık ve kirli -ABD iltisaklı ve cemaat görünümlü F-tipi örgütün paralelinde yayın yapan, propaganda ve iftiralarını sürdüren 4-5 kanal aktif olarak yayın yapıyorlar.
Bu kanallar, Ergenekon-Balyoz kumpaslarının faili oldukları gerekçesiyle, yargılanan ve tutuklanan bütün F-tipi örgüt mensuplarına sahip çıkıyor, mağduriyet edebiyatı yapıyorlar.
Daha da ileri giderek, kumpasları ile mağdur ve perişan ettikleri Meclis’teki muhalefet partilerinin sözcülerini de, bu sahte “basın özgürlüğü ve demokrasi” yalanlarıyla her dakika bu ekranlara taşıyorlar.
Onlar da MHP ve CHP’nin Milletvekillerine, yöneticilerine yapılan bu alçakça tezgâhları umursamadan “sözde” muhalefet yaptıklarını sanarak, F-tipinin Digiturk’teki kanallarında hiç sıkılmadan boy gösteriyorlar.
MGK’nın kırmızı kitabına girdiği söylenen bu tehlikeli ve kirli örgütün, bizzat iktidarın kontrolünde yayın yapan platformlarda, propaganda ve fitne -fesat yayınları yapmasının garabeti bir yana, Ulusal Kanal gibi, herkesin sustuğu, sindirildiği ve korktuğu dönemlerde, gerçekleri cesur ve doğru biçimde yansıtan, bu uğurda birçok yönetici ve mensubu da bu karanlık örgütün kumpaslarıyla hapse atılan ve yıllarca tutuklu kalan bir kanal, hukuki ve ticari hiçbir inandırıcı gerekçe olmadan Digiturk platformuna alınmıyor.
BU NE PERHİZ, BU NE LAHANA TURŞUSU
Seçim meydanlarında “paralel” nutukları atanların bu duruma seyirci kalmaları karşısında insan “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” diye düşünmekten kendini alamıyor doğrusu.
“Yalan Yoluna” ve türevlerine Digiturk’te kanal çok, F-tipinin hedefindeki ve ilk günden beri F-tipi ile mücadele eden Ulusal Kanal’a yer yok öyle mi?
Bunun nedeni çok açık. Çünkü Ulusal Kanal, Cumhuriyet’in kurucu değerlerine, Atatürk’te Birleştik diyenlere sahip çıkıyor ve bağımsız ve dürüst yayıncılık ilkelerinden taviz vermeden, milletin vicdanın sesi olan yayınlar yapıyor da ondan.
Ama Ulusal Kanal her şeye rağmen, Uydudan Tele Dünya’dan, D-Smart’tan ülkenin her yerindeki yurtseverlere, millicilere demokratlara ulaşıyor, engelleri aşıyor.
Bu yazıyı niye mi yazdım?
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu geçen hafta Türksat’a bir yazı göndererek, F-tipi örgütün yayın organlarının topluma ulaştırılmasında devlet imkânlarının kullanılmasının engellenmesini istemiş. Bunun üzerine basın özgürlüğü ve demokrasi havarisi kesilen F-tipi örgütün yayın organları da ortalığı yaygaraya boğmuş vaziyette.
Bana göre, hukuk devleti anlayışına uygun olmayan bu tür girişimlerle, bu tiplere hak etmedikleri “mağduriyet” edebiyatı yapma fırsatı verilmesi doğru da değil, akılcı da değil.
Ama Digiturk’te F-tipinin 4-5 kanalı sabah-akşam fitne-fesat yayınlarını sürdürürken, Ulusal Kanal gibi milletin sesi ve vicdanı olmuş bir önemli kanalı, Digiturk’e almamak da neyin nesi acaba?
Ufuk Söylemez
Aydınlık