Çavuşoğlu: Türkiye'nin sert gücünün ne olduğunu dosta da düşmana da gösteriyoruz"
"Biz bugün bu tehdidi bertaraf etmezsek, bu teröristleri sınırımızda ve sınırımızın ötesinde temizlemezsek, yarın Türkiye'nin başına bela olur ve daha büyük tehditler oluşur. Bunların arkasında bunları destekleyenler var. Sadece ABD'nin silah vermesinden bahsetmiyorum"
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Biz bugün bu tehdidi bertaraf etmezsek, bu teröristleri sınırımızda ve sınırımızın ötesinde temizlemezsek, yarın Türkiye'nin başına bela olur ve daha büyük tehditler oluşur. Bunların arkasında bunları destekleyenler var. Sadece ABD'nin silah vermesinden bahsetmiyorum. DEAŞ'a karşı Fırat Kalkanı Operasyonu'nu başlattığımız zaman hiçbir ülke bize 'Ne olur sivillere dikkat edin, ne olur bir an önce bitirin. Niye girdiniz?' demedi. Ama YPG/PKK'ya karşı operasyon başlattığımız zaman 'Tamam güvenlik endişenizi anlıyoruz ama şuna dikkat edin, buna dikkat edin. Kısa sürsün. Aman siviller...' Bir de kara propaganda yapmaya başladılar." dedi.
Çavuşoğlu, Hürriyet ve Adalet Derneği tarafından düzenlenen "Türkiye'nin Dış Politika Vizyonu" başlıklı programda Yıldız Teknik Üniversitesi'nde gençlerle bir araya geldi.
Son 16 yıldır Türkiye'yi uluslararası alanda daha yüksek noktalara taşımak için çalıştıklarını ve bunun en önemli araçlarından birinin de dış politika olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, girişimci ve insani dış politika izlendiğini söyledi.
Çavuşoğlu, girişimci dış politikanın, akılcılığın bir gereği olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
"Biz de bir taraftan bulunduğumuz coğrafyada diğer taraftan dünyadaki gelişmeleri, dinamikleri iyi okumaya gayret ediyoruz. Bu çerçevede de gereken esnekliği gösteriyoruz. Bazen bize 'Bugün kötü dediğinize, yarın iyi diyorsunuz ya da bugün iyi olduğunuzla yarın kötü oluyorsunuz.' diyorlar. Uluslararası ilişkilerin temel felsefesi budur, sürekli düşman da yok, sürekli dost da yok. Mayınlı arazide düz yürürseniz, ölürsünüz, gerekli esnekliği göstermeyi ve manevraları yapmasını bileceksiniz. Bazen yumuşak gücünüzü göstereceksiniz bazen de sert gücünüzü. Bazen ikisinin sentezini yapıp uygulamada da bunu tüm dünyaya göstereceksiniz. Türkiyemiz girişimci dış politika sayesinde artık dünyada söz sahibi bir ülke, önemli bir aktör oldu. Saygıyla izlenen bir ülke olduk. 'Türkiye ne diyor, Türkiye'nin tutumu ne, Tayyip Erdoğan ne diyor, Türkiye'nin başbakanı, dışişleri bakanı ne diyor, biz de ona göre pozisyon alalım.' diyenlerin sayısı çoğaldı."
ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs kararının ardından Türkiye'nin harekete geçtiğini, BM'de çıkan kararla ABD'nin yalnız kaldığını anlatan Çavuşoğlu, "Önemli olan ne düşündüğün değil, düşündüğünü de açık bir şekilde söyleyebilmektir. Bunu bugün dünyada yapabilen liderlerden birisi Cumhurbaşkanımızdır, ülkelerden biri de Türkiye'dir. Biz şimdi bu yanlış kararın uygulanmaması için bu yanlış kararın karşısında dururken, bağımsız bir Filistin devletinin tanınması için ve Kudüs'ün statüsünün korunması için çalışmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne bakışında problem olmadığını, esas problemin Avrupa Birliği'nde olduğunu kaydederek, "Onlar için de Türkiye problem. Neden? Çünkü artık Türkiye, dayatmalara, adaletsizliğe karşı sesini çıkartıyor ve ne olursa olsun, illa da üyelik diyen bir ülke değil. Eşit şartlarda olursa, onurlu bir şekilde olursa, olsun diyen bir ülke. 'İstemiyorsanız da açıkça yüzümüze söyleyin' diyen bir Türkiye var." dedi.
"Türkiye'nin sert gücünün ne olduğunu dosta da düşmana da gösteriyoruz"
Balkanlar'dan Suriye'ye, Irak ve Filistin'e, Kafkaslar'dan Afganistan'a kadar var olan sorunların çözümünde ana aktörün Türkiye olduğunu belirten Çavuşoğlu, "Çünkü girişimci olmak sadece gidip ekonomik çıkarlarınızı aramak, sadece ticaret yapmak değildir, var olan sorunların çözümüne katkı sağlamanız lazım. Bunun için de mekanizma oluşturulması gerekiyorsa, mekanizma oluşturacaksınız." değerlendirmesinde bulundu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye'deki sorunun çözülmesi için en önemli rolü Türkiye'nin oynadığını belirterek, "Özellikle Halep'ten sonra Rusya ve İran'la Astana ve Soçi süreciyle hem çatışmaların durması için, ateşkesin tesis edilmesi için, güven artıcı önlemlerin alınması için çaba sarf ettik, diğer taraftan da siyasi süreç için bir anayasanın yazılması, seçim kanun taslaklarının hazırlanması, geçiş ve seçim gibi konularda adımlar atmaya başladık. Cenevre'yi de tekrar canlandırmak için çaba sarf ediyoruz. Buradaki sorunu biz çözmezsek, bu sorun bize insani, güvenlik boyutuyla da yansımaya devam eder. Bunlar, bizim bir yumuşak gücümüzdür. Ama hem DEAŞ'a hem YPG/PKK'ya karşı yaptığımız operasyonlarla, onların sınırımızda ve sınırımızın ötesinden temizlenmesine vesile oluyoruz. Burada da Türkiye'nin sert gücünün ne olduğunu dosta da düşmana da gösteriyoruz. Terör örgütlerini bu bölgeden temizleyerek Suriyeliler için de bizim için de buralar güvenli bölgeler haline geliyor." diye konuştu.
"Operasyonlarımız, bölgede yaşayan kardeşlerimize yönelik değil"
Afrin bölgesinden Türkiye'ye yönelik roketler, saldırılar olduğuna değinen Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Biz bugün bu tehdidi bertaraf etmezsek, bu teröristleri sınırımızda ve sınırımızın ötesinde temizlemezsek, yarın Türkiye'nin başına bela olur ve daha büyük tehditler oluşur. Bunların arkasında bunları destekleyenler var. Sadece ABD'nin silah vermesinden bahsetmiyorum. DEAŞ'a karşı Fırat Kalkanı Operasyonu'nu başlattığımız zaman hiçbir ülke bize 'Ne olur sivillere dikkat edin, ne olur bir an önce bitirin. Niye girdiniz?' demedi. Ama YPG/PKK'ya karşı operasyon başlattığımız zaman 'Tamam güvenlik endişenizi anlıyoruz ama şuna dikkat edin, buna dikkat edin. Kısa sürsün. Aman siviller...' Bir de kara propaganda yapmaya başladılar. Peki ABD, YPG ile Rakka'ya girerken, oradaki siviller ölürken hassasiyetinizi neden gösteremediniz de şimdi Türkiye, kendine yönelik bir terör örgütünü yok ederken hassasiyet göstermeye çalışıyorsunuz? Hem de dünyada bu konuda en hassas ülkeye bu konuda hatırlatmalarda bulunuyorsunuz. Neden YPG, Suriyeli Kürtleri sürgüne gönderirken, ellerinden evlerini, mülklerini alırken, gencecik çocukların eline silah vererek Türk askerinin karşısına savaşmaya gönderirken hassasiyet göstermiyorsunuz çünkü onlarla aynı Marksist, komünist, ateist ideolojiyi paylaşıyorsunuz, ama Türkiye adım attığı zaman da çeşitli bahanelerle 'Bir an önce bitirin.' diye açıklamalar yapıyorsunuz."
Çavuşoğlu, Türkiye'nin dış politikasının temel anlayışının ulusal çıkarları korumak olduğunun altını çizerek, "Terör örgütlerinin her türlüyüsüyle içeride olduğu gibi dışarıda da mücadele etmek bizim dış politikamızın önceliklerinden biridir. PKK, DEAŞ, FETÖ hiç fark etmez. Bugün FETÖ nerede, hangi ülkede olursa olsun peşini bırakmıyoruz. Okullarının devralınması konusunda, derneklerinin kapatılması, uluslararası örgütler nezdindeki statülerinin sonlandırılması gibi her alanda mücadele ediyoruz." dedi.
Mevlüt Çavuşoğlu, "Bizim Türkiye'deki operasyonlarımız, Suriye'deki operasyonlarımız, bölgede yaşayan kardeşlerimize yönelik değildir. Irak'taki PKK'ya yönelik operasyonlarımız da Irak'taki kardeşlerimize yönelik değildir. Suriye'de YPG/PKK ile Suriye'deki Kürt kardeşlerimizi de ayırt etmek lazım. Bugün Türkiye'de 350 bin tane Suriyeli Kürt var, biz bunlara ev sahipliği yapıyoruz. Suriye'nin topraklarının yüzde 25'ini YPG kontrol ettiği halde bu Kürtlerden bir tanesi o bölgeye dönemiyor. Biz Fırat Kalkanı Operasyonu'nu tamamladıktan sonra o bölgeye sadece Türkiye'den 100 bine yakın Suriyeli kardeşimiz döndü. Suriye'nin değişik bölgelerinden de 150 bin civarında Suriyeli bölgeye döndü." diye konuştu.
Çavuşoğlu'nun konuşmasının ardından program, basına kapalı devam etti.