ABD Suriye’de denklem dışı kaldı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, 17 Mayıs tarihinde yaptığı “Suriye’den yabancı güçler çıkarılmalı” açıklamasından bu yana yaşanan gelişmeler, Suriye’de üç maddede sıralayabileceğimiz yeni bir durumun ortaya çıkışına işaret ediyor;

ABD Suriye’de denklem dışı kaldı

SURİYE’DE YENİ DURUM

1- İsrail, İran ve/veya İran’a yakın grupların, Suriye/İsrail sınırına yakın bölgelerden çekilmesi karşılığında, Beşar Esad iktidarının sınırda yapacağı faaliyetlere müdahale etmemeyi kabul etti.

2- İran, müttefiki Beşar Esad’ın iktidarını sağlamlaştırmasının orta vadede getireceği yarar nedeniyle anlaşmayı uygulayan adımlar atıyor.

3- Anlaşmayı sunan ve aynı zamanda garantörlüğünü yapan Rusya, bu suretle Suriye, İran ve İsrail üçgeninde ABD’yi denklemin dışına çıkarmayı ve merkeze oturmayı başardı.

İlgili sonuçlara nasıl vardığımızı, devletlerarası açıklamalar ve Suriye başta olmak üzere bölgede yaşanan gelişmelerden yola çıkarak açıklamaya başlayalım.

Rusya ve İsrail arasında yapılan görüşmelerde (detayları için “NATO ve İsrail arasında Rusya Çatlağı” başlıklı yazı) İran’a yakın kuvvetlerin Suriye/İsrail sınırından 25km içeri doğru çekilmesi karşılığında İsrail’in Suriye ordusunun Ürdün sınırı ve Golan Tepeleri’ne yakın bölgelerdeki terörist gruplara karşı faaliyetlerine müdahale etmeyeceği konusunda mutabakata varıldığı basına yansımıştı.

Geldiğimiz noktada mutabakat iddiasını destekleyen iki gelişme var.

Birincisi, İran’a yakın kuvvetlerin Suriye/İsrail sınırından çekildiğine ve Suriye ordusunun bölgeye operasyon düzenleyeceğine dair haberler.

İkincisi ise, Putin’in “yabancı güçler Suriye’den çekilmeli” açıklamasına paralel olarak,13 Haziran tarihinde, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin, Suriye’de “terörizmin köklerinin bir an önce kazınması” halinde ülkede yabancı güçlere ihtiyaç kalmayacağına dair yaptığı açıklama.

Ruhani son açıklaması ile, İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kasım Behrami’nin “İran, gerektiği kadar ve Suriye devleti istediği sürece yardımlarına devam edecektir” siyasetinde de değişikliğe gidildiğini ilan etmiş oldu.

Yaşanan gelişmeler, Rusya ve İsrail arasındaki anlaşma iddialarının gerçek olduğu ve İran’ın da bu duruma uyduğunu gösteriyor.

RUSYA VE İSRAİL, TAKTİK BİRLİKTELİK

Peki, Rusya ve İsrail arasındaki ilişkilerin sınırı ne? Ve Rusya, İsrail’le anlaşma yoluna giderek neyi hedefliyor?

Bu soruların cevabını, Rusya’nın Ortadoğu politikasının mimarlarından, Moskova Devlet Üniversitesi Dünya Siyaseti Fakültesi’nin Dekanı Prof.Dr. Vitaly Naumkin’in, Izvestiya Gazetesi’ne verdiği röportajın satır aralarında bulmak mümkün.

Naumkin verdiği röportajda, Rusya’nın, Ortadoğu’da tekrardan belirleyici bir oynaması için “Moskova’nın, Filistin ve İsrail arasındaki görüşmeleri için uygun bir mekan olması” gerektiğini ifade ediyor.

ABD’nin, “İsrail kamuoyunun görüşlerini dahi temsil etmeyen aşırı sağcı İsrailli gruplarla muhatap olduğunu” belirten Naumkin, Sovyetler döneminde bu sorunun çözümünde etkin bir rol oynayan Rusya’nın tekrardan bu role soyunabileceğinin altını çiziyor.

Naumkin röportajda, Rusya ve İsrail ilişkilerini stratejik bir birliktelikten çok “normal güvene dayalı bir ilişki” olarak isimlendirmeye özen gösterirken, “Bir zamanlar, İsrail, ABD’nin bir kuklası veya bazı Rus karşıtı eylemleri finanse eden bir güç olarak algılandı. Eski Sovyet zamanlarındaydı. Bugün her şey farklı… İsrail herhangi bir yaptırıma (Rusya karşıtı) katılmıyor. İsrail korkmuyor” ifadelerini kullanmaktan da çekinmiyor.

Naumkin’in ifadelerinden ve yaşanan gelişmelerden de anlaşılabileceği gibi, Rusya, İsrail için öncelikli olan, Filistin ve Golan Tepeleri konularında inisiyatif alarak, kurduğu bölgesel diyalog masasına Tel Aviv yönetimini de oturtmak sureti ile bölgede merkezi tutan bir kuvvet haline gelmeye çalışıyor.

Moskova bölgede planını hayata geçirirken, bizzat desteklediği Suriye ordusunun ilerleyişini diplomatik bir koz olarak kullanarak, İsrail’i masaya oturmaya mecbur bırakıyor.

Bu yolla, Moskova, ABD ile en yakın müttefiki Tel Aviv yönetiminin arasına girdiği gibi bölgede de sorun çözücü ve bütün taraflarla görüşebilen bir role soyunuyor.

Avrupalı müttefikleri ile zor günler yaşayan ABD’nin, Rusya’nın bu hamlelerine cevap vermesi kaçınılmaz gözüküyor.

Suriye’nin güneyinde bütün taraflarla görüşmeye açık bir siyaset izleyen Rusya’nın, Türkiye’yi de ilgilendiren kuzey Suriye’ye bu siyasetini nasıl yansıtacağını ise önümüzdeki günler gösterecek.

Gelecek dönemde, milli menfaatlerini koruyan, komşuları ile işbirliği kanallarını açık tutan bir Türkiye, sağlam ve bağımsız duruşuyla, bölgeye refahın gelmesinde öncü bir rol oynayacaktır.

Onur Sinan Güzaltan/Aydınlık

abd suriye Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin