İstanbul Emniyet Müdürlüğünü işgal girişimi davası
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğünün işgal girişimi ile Esenler Birlik Köprüsü'ndeki olaylarda 5 kişinin şehit olmasıyla ilgili, aralarında tankın içinden çıkan eski emniyet müdürü Mithat Aynacı'nın da bulunduğu 23'ü tutuklu 67 sanığın yargılanmasına devam edildi
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğünün işgal girişimi ile Esenler Birlik Köprüsü'ndeki olaylarda 5 kişinin şehit olmasıyla ilgili, aralarında tankın içinden çıkan eski emniyet müdürü Mithat Aynacı'nın da bulunduğu 23'ü tutuklu 67 sanığın yargılanmasına devam edildi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Bakırköy Adliyesi Konferans Salonunda yapılan duruşmaya, 19'u tutuklu 20 sanıkla taraf avukatları, müştekiler ve takipçiler katıldı.
Olay tarihinde Balıkesir Kara Astsubay Meslek Yüksekokulu öğrencisi olan ve staj için 66. Mekanize Zırhlı Piyade Tugay Komutanlığında bulunan tutuksuz sanık Sefa Kaya, savunmasında, 15 Temmuz'da eski Üsteğmen Burak Uluçınar'ın kendilerine silah almalarını söylediğini, HK33 silahını aldığını ve bu zamana kadar böyle bir silah hiç kullanmadığını söyledi.
Eski Binbaşı Ahmet Baykal'ın konferans salonunda herkesi topladığını, gruplara ayırdığını, gece 00.00, 03.00 veya 05.00'te alarm verilebileceğini söylediğini aktaran Kaya, "İlk başta mekanik nişancılık eğitimi denildi, daha sonra ise gece atışı olacağı söylendi. İkisi de bizim eğitim programımızda yoktu. Ben de Balıkesir'deki yetkilileri aradım. Böyle eğitimlerin eğitim programında olmadığını ama burada üstlere bağlı olduğum için onların dediği eğitimleri yapabileceğimi söylediler." dedi.
Akşam üzeri alarm verildiğini, eski Binbaşı Baykal'ın "tatbikat değil gerçek" diye bağırdığını ifade eden Kaya, daha sonra araçla dışarı çıktıklarını, terör saldırısı olduğunun söylendiğini, Vatan Caddesi'nde her şeyi eski Yarbay Osman Akkaya'nın yönettiğini anlattı.
Olay tarihinde 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında Uzman Çavuş olarak görev yapan tutuksuz sanık Veysi Özalp, 15 Temmuz'da alarm verildiğini, kendisinin kışlaya çağrıldığını, kışlaya geldiğinde izinde olan personelin de çağrıldığını gördüğünü söyledi.
Özalp, tanka atlayıp nizamiyeye doğru hareket ettiklerini, burada bekledikleri sırada tutuklu sanık Yasin Yılmaz'ın "İlk kez böyle bir şey yaşıyorum, demek ki çok ciddi bir ihbar olmasa tankları dışarı çıkarmazlardı, hakkımızda hayırlısı olsun." dediğini, Burak Uluçınar'ın da cevap olarak "Hayırlı olacak, hayırlı olacak." şeklinde konuştuğunu iddia etti.
Kendilerine yolu kapama görevi verildiğini, Vatan Caddesi'ne doğru gidildiğinde trafiğin sıkıştığını, bir arkadaşının kendisine Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklama yaptığını anlattığını aktaran Özalp, daha sonra telefonundan haberlere baktığını ve darbe girişimiyle ilgili haberleri gördüğünü ve Burak Uluçınar'a telefondan gösterdiğini ifade etti.
Bir polis amirinin kendileriyle konuştuğunu, darbe yaptıklarını ve kışlaya dönmeleri gerektiğini söylediğini, bunun üzerine kışlaya döndüklerini, Burak Uluçınar'ın emriyle tankı garajdan alıp nizamiyede bıraktığını kaydeden Özalp, (Kışladaki olaylar sırasında darbecilerle yaşanan çatışmada şehit edilen) Albay Sait Ertürk'ü gördüğünü ve yanına giderek tekmil verdiğini söyledi.
Sanık Özalp, şöyle konuştu: "Albay Sait Ertürk, 'Kimlerdensin?' diye sordu. Ben soruyu anlamadım. Albay Davut Ala ise 'FETÖ'den misin, devletten misin?' diye sordu. Ben de devletten olduğumu söyledim. 'Bize destek olur musunuz, bizim yanımızda yer alır mısınız?' diye sordular. Ben de kabul ettim. Tankı geri çekmemi istediler, tankı geri çektim."
Daha sonra iki gruba ayrıldıklarını, Albay Sait Ertürk ile bir polis memurunun çatışmada şehit olduğunu, çatışmanın yaklaşık 4,5 saat sürdüğünü anlatan Özalp, tankta olduğunu, üzerlerine sürekli mermi geldiğini, polis memurlarının yaralandığını ve yaralı üç polis memurunu tankın altından alarak çatışma bölgesinin dışına çıkardıklarını ileri sürdü.
Mahkeme başkanının, çatışmada neden ateş etmediğini sorması üzerine Özalp, "Ben ateş gelince tankın içerisine girdim. Teleskoptan izliyordum. Bir ara tankın kapağını açtım, o sırada ateş gelip mermi tanka isabet edince tekrardan tankın içerisine girdim. Ateş edecek açı, imkan yoktu." şeklinde cevap verdi.
Duruşma, diğer sanıkların savunmalarının alınması için yarına ertelendi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 15 Temmuz'da İstanbul Emniyet Müdürlüğünün işgal edilmesine teşebbüs eden ve aralarında tankın içinden çıkan eski emniyet müdürü Mithat Aynacı, yine olay tarihinde Edirne Emniyet Müdürlüğünde görevli olup İstanbul Emniyet Müdürlüğü binası çevresinde bulunduğu tespit edilen eski emniyet müdürü İsmail Uğuz'un yanı sıra, yarbaylar Osman Akkaya ve Fatih Sönmez'in de bulunduğu, 23 rütbeli asker ile 44 er, "sanık" sıfatıyla bulunuyor.
İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan ve 73 kişinin "müşteki" ve 14 kişinin "mağdur" sıfatıyla yer aldığı iddianamede, darbe girişimi sırasında rütbeli askeri personel sanık Ömer Kalın'ın kullandığı tankı, duran araçların ve vatandaşların üzerine sürmesi sonucu Hüseyin Kısa, Muhammet Aksu, Mehmet Şefik Şefkatlioğlu ve Türkmen Tekin'in şehit oldukları anlatılıyor.
Ahmet Kocabay'ın ise sanık yarbay Fatih Sönmez tarafından silahla vurularak şehit edildiği belirtilen iddianamede, her iki bölgede çıkan olaylarda 30 kişinin de yaralandığı ifade ediliyor.
- "Askerlerle görüştükten sonra evden çıktı"
İddianamede, yapılan araştırmalarda örgütün şifreli haberleşme programı "ByLock" kullandığı belirlenen eski 4. sınıf emniyet müdürü Mithat Aynacı'nın üzerinde 1 dolarlık banknot bulunduğu vurgulanıyor.
Aynacı'nın kullandığı telefon hattındaki görüşmeler incelendiğinde 15 Temmuz'da başka dosyadan tutuklu eski İstanbul Jandarma Komutanı Albay Gürcan Sercan ile bu dosyanın sanıklarından Osman Akkaya ve bazı askerlerle birçok kez telefon görüşmesi yaptığı belirtiliyor.
Sanık Aynacı'nın cep telefonu baz bilgisine göre, 15 Temmuz'da saat 20.00 sıralarında Küçükçekmece'deki ikametgahında olduğu ve 20.14'te aktif görevde olan bir uzman çavuş tarafından arandıktan sonra ikametgahından ayrıldığı belirtilen iddianamede, sanığın, eski albay Gürcan Sercan'la saat 22.49'da görüşme yaptıktan sonra Küçükçekmece'den ayrılarak İl Emniyet Müdürlüğünün bulunduğu Vatan Caddesi'ne hareket ettiği anlatılıyor.
- İstenen cezalar
İddianamede, tüm sanıklar hakkında ''anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek'', ''TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek'', ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek'' ve ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve on beşer yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanıklardan Mithat Aynacı hakkında ayrıca "kasten öldürmeye teşebbüs", "hakaret" ve "tehdit" suçlarından 30 yıldan 55 yıla kadar hapis cezası istenen iddianamede, kullandığı tankla 4 kişiyi ezerek ölümüne yol açtığı gerekçesiyle sanık Ömer Kalın'ın "kasten öldürmek'', kasten yaralamak'', ''mala zarar vermek'' suçlarından 4 kez müebbet ile 529 yıldan 990 yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörülüyor.
Maktul Ahmet Kocabay'ın silahla vurularak şehit edilmesi ve diğer maktullerin ölümünden sorumlu tutulan sanık yarbay Fatih Sönmez hakkında ayrıca "kasten öldürmeye azmettirmek" suçundan 5 kez müebbet ve "kasten öldürmeye teşebbüs", "kasten yaralamak", "hakaret", "tehdit", "mala zarar vermek" suçlarından 559 yıldan 1030 yıla kadar hapis cezası talep edilen iddianamede, "ana darbe davası"nın sanıklarından eski Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit'in, kendisine İstanbul Emniyet Müdürlüğü yerleşkesinin işgal edilmesi talimatı verdiği belirtilen, dönemin 66. Mekanize Piyade Tugayı'nda Kurmay Başkan Vekili Yarbay Osman Akkaya hakkında da ayrıca ''kasten yaralamak", "kasten öldürmeye teşebbüs", "hakaret" ve "tehdit" suçlarından 113 yıldan 256 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
İddianamede, diğer bazı sanıkların da yine benzer suçlardan 13,5 yıl ila 990 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılmaları talep ediliyor.