Bu seçim sonucundan civciv çıkar kuş çıkar

Bu seçim sonucundan civciv çıkar kuş çıkar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan meclise giren dört parti lideriyle görüşeceğini, önce en büyük partiye sonra ikinci partiye hükümet kurma görevi vereceğini olmazsa yeniden seçime gidileceğini belirtmiştir.

Önümüzdeki günlerin nelere gebe olduğunu göreceğiz.

Sonuç ne olursa olsun zaman dardır.

Akşam hükümet senaryolarıyla yatıyoruz, sabah hükümet senaryolarıyla kalkıyoruz.

Şu anda, "perşembeden görünen HDP destekli AKP-CHP koalisyonu" diyebiliriz.

Buna CHP tabanının tepkisine karşın parti yönetimi "evet" diyebilir mi?

Tabana, PKK silah bırakacak, barışçı, demokratik mücadeleye girecek masalıyla HDP'yi destekletmeyi başaranlar bunu da başarabilirler mi?

CHP AZINLIK HÜKÜMETİ

CHP azınlık hükümeti?

Kim destekleyecek?

MHP ve HDP?

Olabilir...

AKP'den en önemli farkı: Yolsuzluklara bulaşmamış olması.

AKP'yle benzerlikleri: ABD ve AB emperyalizmine bağımlılık, serbest piyasa ekonomisinin, ağalık ve beyliğin yanında olma, açılım saçılıma daha fazla sahip çıkma ve bölünmenin ilk adımı özerklik yanlılığı...

Destek verecek olanlardan MHP özerkliğe karşı çıkacaktır. Öteki noktalarda tam destek verebilir.

HDP aymaz solcularımızın desteklerine karşın emekten yana bir parti değildir. Hiçbir işçi eyleminde yoktur. Kürt ırkçısıdır. Sabah akşam "Kürt, Kürt" demekten başka marifeti yoktur. Sadece AKP kurucusu, Adıyaman ağası Dengir Mir Fırat ile Mardin Ağası Ahmet Türk'ün HDP'liliği bile bu partinin feodalizme bağlılığını gösterir. Feodalizmin, kapitalizmin ve emperyalizmin partisi her koalisyona destek vererek özellikle bölücülük noktasında istediği ödünleri koparabilir.

Ancak CHP azınlık hükümeti seçim ve siyasi partiler yasalarında değişiklik, barajın düşürülmesi, yolsuzlukları soruşturma komisyonunun kurulması gibi birtakım çalışmalar yapabilir, AKP iktidarının yol açtığı tahribatı kısmen telafi edebilecek bazı önlemler alabilir ve erken seçime gidebilir.

Ammmaaaa... Amması var:

Diyelim ki, MHP ve HDP destek vermeyi kabul etti; Peki, böyle bir hükümetin kurulabilmesi, Anayasa gereğince “Cumhurbaşkanı” Erdoğan’ın onay ve rızasına bağlı değil midir? Erdoğan, kendi boynuna kendi eliyle ilmik geçirir mi? Erdoğan gibi kafasında kuyrukları birbirine değmeden kırk tilki dolaşan biri böyle bir seçeneğe "evet" der mi? Bunu kabul etmesini düşünmek, hadi, "aymazlık" demeyelim, "saflık derecesinde iyimserlik" değil midir? Bence, olmayacak duaya amin demektir.

MUCİZE

Önümüzde ülkeyi çokbüyük bir ekonomik kriz, işçi-köylü hareketleri, kitle eylemleri, terör olaylarının yükselişi, bölünme sancıları gibi ağır sorunların yaşanacağı bir dönem bekliyor. AKP bu yükü kendi üstünden atıp başkasına yüklemek isteyebilir. Bu yükü CHP katırına yüklemek çekici gelebilir.

2,5 saat süren Erdoğan-Baykal görüşmesinde değişik CHP'li hükümet modelleri dile getirilmiş olmalıdır. Erdoğan "one minut, siz bana dokunmayın, ben de size istediğiniz hükümet modeli konusunda rıza göstereyim" demiş midir?

Demişse ve CHP de "OK canım" derse ve mucize gerçekleşse de AKP’siz bir hükümet kurulsa bile, bu hükümet, halkın, ülkenin, işçilerin, köylülerin, emeğin ve ezilenlerin hükümeti olmayacaktır. En iyimser bir bakışla baksak bile, HDP ve CHP’deki vekillerin sayısı ve gücü, tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir Türkiye'nin, halkımızın, işçi ve emekçilerin, gereksinmelerine yanıt verebilecek bir hükümet kurulmasına yetmeyecektir. Tunceli'de halkın çok sevdiği Kamer Genç'in neden aday yapılmadığı ve burada CHP'nin yok edilmesi ve burada CHP'nin iki milletvekilini HDP'ye armağan etmesi noktada önemli bir işarettir.

Öte yandan MHP, HDP ile kesinlikle koalisyon istememektedir. Aynı şey HDP için de geçerlidir.

Özetle söylemek gerekirse AKP'siz bir koalisyon olanaksız görünmektedir.

AKP+CHP+MHP+HDP

Daha da büyük bir mucize olsa da tüm partiler birleşseler bile bu bir milli birlik hükümeti olmaz. Çünkü bu partilerin hiçbiri ABD ve AB emperyalizmine karşı değildir. Diğer bir deyişle hiçbiri Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk'ün ilke ve devrimlerine sahip çıkan tam bağımsızlıkçı, milli partiler değillerdir.

Burada akla Vatan Partisi geliyor.

VATAN PARTİSİ BİLMECESİ

20.000 kişinin katılımıyla 15 Şubat 2015 tarihinde dört dörtlük bir kongre gerçekleştiren İşçi Partisi, milliyetçilerin, halkçıların ve sosyalistlerin, Türk bayrağı ve Atatürk'te ve yurtsever birleşik cephede buluştuğu yeni bir partiye dönüştü. Vatan Partisi adını alarak tüm ulusun milli partisi oldu.

Daha kongre sırasında 3000 civarında yeni üye kaydoldu ve bu akın büyüyerek devam etti. Kendi Öncü Gençlik ve Öncü Kadın örgütleri yanısıra ardında TGB ve Cumhuriyet Kadınları ile büyük bir mücadele verdi.

Kendi siyasi hayatının bütün seçim dönemlerini hapishanede geçiren Genel Başkan Doğu Perinçek bu kez meydanlara binlerce insanı çekti ve mükemmel bir seçim mücadelesi verdi.

Ulusal bir parti, Ulusal kanalıyla, Aydınlık Gazetesi'yle, Teori Dergisi'yle, Bilim ve Ütopya'sıyla, Türkiye devrim ve aydınlanmasının en önemli kurumlarından Kaynak Yayınları'yla gümbür gümdür gelmesi bekleniyordu.

Ancak alınan sonuç tam bir hezimetti. 161.000 oy partinin niteliğini belirleyen bir nicelik olmaktan çok uzaktı.

SUÇ KİMİN?

Vatan Partisi halkın ve ülkenin çıkarları için var. O nedenle başından beri halkın ve ülkenin değil kendi çıkarlarını düşünen Emperyalizm, kapitalizm ve feodalizm ile onların taşeronlarının saldırısı altında.

ABD ve AB Vatan'a düşman. Bunların emrindekiler düşman. Her türlü gericilik, ağalık, şeyhlik, şıhlık, din istismarcılığı, bölücülük, ırkçılık düşman. Bunların gazeteleri, radyoları, televizyonları, sosyal medyası, sosyal medya fareleri düşman.

Devlet, hükümet, bozuk düzenden yana partiler, kurum ve kuruluşlar düşman.

Milyonlarca yurtsever insan bunların yalanları, psikolojik savaş oyunları, dedikodu ve iftira oklarının etkisi altında.

Bu okların hedeflerinden biri Parti Genel Başkanı Doğu Perinçek. Amaç partiyi başsız bırakmak. Partide baş olabilecek çok değerli isimler var. Ama çok önemli bir beyini saf dışı etmek istiyorlar.

Sadece temcit pilavı gibi sunulan ve artık çoktan bayatlayan Abdullah Öcalan ile çekilen fotoğrafların verdiği zararı düşünün. İktidar ve muhalefet, bölünme anayasasında, özerklikte, açılım saçılımda birleşmiş ama 25 yıllık fotoğraflarla halk Vatan Partisi Lideri ve onun üzerinden partiye düşman ediliyor, Öcalan'ı sorgulayan ve yargılayan kişilerin Vatan Partisi saflarında oldukları görmezlikten geliniyor.

Doğu Perinçek'in Abdullah Öcalan ile konuşmasının içeriği halka hiçbir zaman ulaştırılmazken, fotoğraflarla kankasıymış mesajı verilmeye çalışılıyor ve başarılı da olunuyor.

SUÇ PERİNÇEK'İN Mİ?

Kimisi suçu Genel Başkan Doğu Perinçek'te arıyor. Perinçek seçimlerin en çalışkan, en üretken, en cesur lideri idi. Sonuçlar onun suçu olamaz.

Üstelik bu mücadeleyi tüm saldırılara, karalamalara, dedikodulara karşı vermiş bir lidere yenilgi yükünü yüklemek haksızlık olur. İşin kolayına kaçmak olur. Ancak ve ancak onun da en sorumlu lider olarak yenilgide payı olduğunu söylemek kabul edilebilir.

SUÇ HEPİMİZİN

Suçu tüm Vatan Partisi üyeleri ve vatanseverler kendilerinde de aramalıdırlar. Parti örgütlerinde, yöneticilerinde, üyelerinde özellikle iletişim, eşgüdüm, işbirliği ve halkla ilişkiler konularında büyük zaaflar vardır.

Karamsarlığa gerek yoktur. Ancak boşverciliğe de geçit verilmemelidir. Önümüzdeki zorlu günlerde görevlerimizi yerine getirebilmemiz için olumlu olumsuz bütün seçim deneyimleri değerlendirilmeli ve ders çıkarılmalıdır. Parti içindeki zaafların üzerine hep birlikte içtenlikle, kararlılıkla ve cesaretle yürünmelidir.

Bu seçim sonuçlarından civciv de çıkar, kuş da çıkar ama milli bir hükümet kesinlikle çıkmaz. Milli hükümet kurma görevi ise her zamankinden daha yaşamsal bir görev olarak hem Vatan'ın hem de Vatanseverlerin önünde durmaktadır.

Bunun için Vatan Partisi'ne oy veren 161.000 seçmenin herbirinin tek tek bozkırları tutuşturacak kıvılcımlar haline gelmelerinin yolları mutlaka bulunmalıdır.

Gerisi laf ı güzaftır.

Abdullah Gürgün

ulusalkanal.com.tr