Bakan Çavuşoğlu: ''KKTC ve Türkiye'nin haklarını savunurken tereddütte düşmeyiz''
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AB, Yunanistan ve Güney Rum yönetiminin tehditvari açıklamalarına tepki gösterdi. Çavuşoğlu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin haklarını korumak için garantör ülke olarak Türkiye'nin üzerine düşeni yapacağını söyledi. Federasyon hayallerinin gerçekleşmeyeceğinin altını çizen Dışişleri Bakanı, "Hiçbir şekilde Kuzey Kıbrıs ve Türkiye'nin haklarını savunurken tereddütte düşmeyiz, gerekli adımları atarız" dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya'da televizyon, gazete, web haber ve radyo yayınları bulunan Lider Medya'nın genel merkezinin açılış törenindeki konuşmasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın KKTC'ye yaptığı ziyareti değerlendirdi.
Ziyaret gerçekleşmeden bir ay öncesinde dünya genelinde tartışmaların başladığına işaret eden Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyarette ne yapacağı, ne tür açıklamalarda bulunacağının merak konusu olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın KKTC'de önemli adımlar atabileceği yönünde Rum tarafının ve Yunanistan'ın tüm dünyayı ayağa kaldırmaya çalıştığını aktaran Çavuşoğlu, Türkiye'nin her yıl 20 Temmuz'da üst düzey yönetim ile KKTC'ye gidip, Barış ve Zafer Bayramı etkinliklerine katıldığını hatırlattı.
Bunun bir milli mesele olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Sayın Cumhurbaşkanımız bu ziyareti gerçekleştirdi. KKTC'nin gerek Doğu Akdeniz bakımından gerekse hidrokarbon açısından haklarını korumak için garantör ülke ve anavatanı olarak üzerimize düşeni yapıyoruz, bunu yaparken de hiç tereddüt etmiyoruz. Bundan sonra da tereddüt etmeyeceğimizden herkes emin olsun. Hiçbir şekilde KKTC ve Türkiye'nin haklarını savunurken tereddütte düşmeyiz, gerekli adımları atarız."
Çavuşoğlu, ABD'nın aynı gün Kıbrıs Rum Kesimi ile dayanışma toplantısı gerçekleştirdiğini kaydetti.
KAPALI MARAŞ'IN AÇILMASI
KKTC'de "Kapalı Maraş" ile ilgili açıklamaların da dünyada yankı uyandırdığını dile getiren Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Kapalı Maraş ile ilgili daha önceki ziyaretimizle bir adım atılmıştı. Bazı kamu alanları halka açıldı, şimdi ise küçük bir bölümü askeri statüden arındırılarak oradaki mülk sahiplerinin kullanımına açılıyor. Hiçbir şekilde mülkiyet hakkı ihlal edilmiyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları da ihlal edilmiyor, uluslararası hukuk da ihlal edilmiyor. Burada en çok Rum kesiminin, Güney Kıbrıs'ın vatandaşları var. Güney Kıbrıs'tan Rumlar buradaki mülklerini kullanmak için başvuruda bulunuyorlar, 'buraları açın, kendi mülkümüzü kullanamıyoruz yıllardır, atalarımızın, ecdadımızın mülkleri var.' diyorlar. Herkesin var, sadece Rumların değil. Herkes mülkünü kullanmak istiyor."
"KKTC'YE VERDİĞİNİZ SÖZÜ TUTTUNUZ MU?"
Bakan Çavuşoğlu, sorunun çözüme kavuşması için 53 yıldır müzakere yapıldığını ancak her defasında Rum kesiminin masadan kalkan taraf olduğunu ifade etti.
Buna karşın Rum kesiminin ödüllendirildiğini, KKTC ve Kıbrıs Türk halkının ise cezalandırıldığına dikkati çeken Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Federasyon için müzakere yapıldı, her defasında masayı deviren, masadan kalkan, referandumda reddeden kim oldu? Rum kesimi oldu. Şimdi bakıyoruz, uluslararası hukuktan bahsediliyor, peki siz uluslararası hukuka ve anlaşmalara aykırı bir şekilde Rum kesimini AB'ye üye yaparken uluslararası hukuk neredeydi? Biz bunları kendilerine hatırlattık, ne dediler biliyor musunuz? 'Biz hukuki karar almıyoruz, siyasi karar alıyoruz'. İşine geldiği zaman 'hukuki karar almıyoruz, yani hukuki hiçe sayıyoruz, siyasi karar alıyoruz' diyebiliyorlar. İşine gelmediği zaman da başkalarına uluslararası hukuk konusunda ders vermeye çalışıyorlar. Vallahi bıktık sizin bu ikiyüzlülüğünüzden. İnsanda biraz utanma olur. Peki siz KKTC'ye 2004 referandumundan sonra verdiğiniz sözü tuttunuz mu? 'Referandumda evet derseniz, üzerinizdeki ambargoları, kısıtlamaları, izolasyonları kaldıracağız' dediniz. Bununla ilgili karar da aldınız, kaç sene oldu, 17 sene oldu, uyguladınız mı, uygulamadınız. Sizin hangi sözünüze güveneceğiz."
Türkiye'ye yönelik çifte standart uygulandığını anlatan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Çifte standardın sebebi, ya benim üyem olacak ya benim dostum olacak. Uluslararası hukuk kriterleri AB üyesi olan veya olmayan diye ayrıma tabi midir? Hayır. Peki uluslararası hukuk kuralları, AB üyesi olan ya da olmayanlara ayrı mı uygulanır? Uygulanmaması gerekiyor. Uluslararası hukuk kuralları Hristiyan, Müslüman diye ayrı ayrı toplumlar için farklı uygulanabilir mi? Hayır uygulanamaz. 'İki devletli çözüm' diyoruz, 'hayır' diyorlar, 'neden' diyoruz, 'bu ada küçük, iki devlet olmaz'. Beraber olma imkanı da olmadı, Rum tarafı reddetti, bunların esas derdi, sadece Rum tarafı, Yunanistan değil, uluslararası toplumda egemen bir Türk devletinin orada olmasını istemiyorlar, oradaki Türklerin Rumların bir azınlığı olarak yaşamasını istiyorlar, biz artık buna müsaade etmeyeceğiz, müsaade etmediğimizi gördükleri için son günlerde seslerini çıkarmaya başladılar. Kim ne derse desin, kim hangi sesi çıkarırsa çıkarsın biz kararlı bir şekilde adımlarımızı atacağız, KKTC'nin, Kıbrıs Türk halkının ve Türkiye Cumhuriyetinin haklarını sonuna kadar inşallah savunacağız."
Çavuşoğlu, bu bakımdan basına da önemli görev düştüğünü, haklı davanın anlatılmasında basının duyarlı davranması gerektiğini söyledi.
Çavuşoğlu, demokrasinin önemli güçlerinden medyanın güzellikleri anlattığı gibi yöneticilerin eksiklikleri görmesine de vesile olduğunu belirtti.
Medyanın tarafsız, bağımsız olabilmesi için ekonomik güce de sahip olması gerektiğinin farkında olduklarını ifade eden Çavuşoğlu, medya kuruluşlarının zaman zaman "yandaş", "onun, bunun yanında" gibi eleştirilere maruz kaldığına dikkati çekti.
Bu durumun dünyanın her yerinde var olduğunu aktaran Çavuşoğlu, örneğin İngiltere'de, ABD'de hangi gazetenin ya da televizyonun demokrat, cumhuriyetçi veya muhafazakar olduğunun bilindiğini kaydetti.
Basın yayın organlarının ya da yönetenlerinin farklı ideolojileri olabileceğini ancak temel ilkelerden şaşmamak gerektiğini vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Bugün Türkiye'de iktidarı destekleyen de acımasızca eleştiren yayın kuruluşları da var. Bu da doğal, bunlar da olacak. Bizi eleştirenlerden bazen hoşlanmıyoruz oysa bu demokrasinin bir gereğidir. Oysa son günlerde başka tartışmalara şahit oluyoruz. Özellikle basın yayın organlarının, medyanın dışarıdan fonlanması ve ülkemizin ulusal güvenliğini tehdit edecek şekilde başkaları tarafından yönetilmesi de son derece tehlikelidir, bir ulusal güvenlik meselesidir. O nedenle medyamızın, basınımızın her bakımdan bağımsız ve tarafsız olması, demokrasimiz, ülkemiz, geleceğimiz için önemlidir."
ANTALYA DİPLOMASİ FORUMU GELECEK YIL MART YA DA MAYISTA YAPILACAK
Bakan Çavuşoğlu, Antalya'nın turizm, tarımın dışında diplomasinin de merkezi haline geldiğini belirtti.
Kentin, NATO, G20 Liderler Zirvesi gibi birçok uluslararası programa ev sahipliği yaptığını anımsatan Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, TBMM'nin, kendisinin ve birçok bakanın bazı programlarını Antalya'da gerçekleştirdiklerini kaydetti.
Haziranda da Antalya Diplomasi Forumu ile devlet liderlerinin, dışişleri bakanlarının, aydınların Antalya'da bulunduğunu dile getiren Çavuşoğlu, forumun geleneksel hale geleceğini, gelecek yıl da mart ya da mayısta Antalya'da düzenleneceğini bildirdi.
Antalya Valisi Ersin Yazıcı da medyanın demokrasinin vazgeçilmez önemli unsuru olduğunu belirterek, medya mensuplarının da görevini yaparken dürüstlükten, demokrasiden ve tarafsızlıktan ayrılmaması gerektiğini ifade etti.
Lider Medya Kurucusu Ender Alkoçlar ise doğru, belgeli haberleri kamuoyuna iletmek amacıyla büyük bir ekip kurarak yola çıktıklarını söyledi.