TMSF: Şirket satışlarının durdurulduğu iddiası gerçeği yansıtmıyor
FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında "kayyum olarak Fon'un görevlendirildiği şirketlerin satış sürecinin TMSF tarafından durdurulduğu" iddialarının gerçeği yansıtmadığı belirtildi
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında "Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun (TMSF) kayyum olarak görevlendirildiği şirketlerin satış sürecinin Fon tarafından durdurulduğu" iddialarının gerçeği yansıtmadığı belirtildi.
FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında sahipleri ya da yöneticileri gözaltına alınıp tutuklanan bazı şirketlerde, KHK'ya göre ilgili mahkemelerin kararı doğrultusunda Eylül 2016'dan itibaren TMSF kayyum olarak görevlendirildi.
Alınan bilgiye göre, soruşturma kapsamında bugüne kadar aralarında Boydak, Koza İpek, Naksan, Dumankaya, Alfemo, Yavaşçalar ve Kadıoğlu Grubu'na bağlı şirketlerin de bulunduğu Türkiye'nin dört bir yanında 800'ü aşkın şirkette, TMSF kayyum olarak görev yapıyor.
"TMSF'nin el konulan bazı şirketlerin satış sürecini durdurduğuna" ilişkin basında yer alan iddialar üzerine TMSF'den bir yetkili, söz konusu iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek, "KHK'ya göre zaten satış yetkisi Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli'de. TMSF'nin yetkisi olmayan bir konuda işlem yapması mümkün değildir." ifadelerini kullandı.
"Yargılama sonuna kadar bunları, karlı olanları yönetmemiz gerekiyor"
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, geçen hafta konuk olduğu Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda, zarar eden, içi boşaltılmış ve yönetilmesi sistem içinde zor olanlar hariç, diğer şirketlerin hukuken satılamayacağını, bu şirketleri kayyum sıfatıyla yönettiklerini söylemişti.
Yargılamanın sonuna kadar söz konusu şirketleri "basiretli tüccar" gibi yönetmeleri gerektiğini, ceza yargılaması sonunda bu şirketlerle ilgili mahkemenin bir karar vereceğini ifade eden Canikli, şunları kaydetmişti:
"Eğer FETÖ'ye bu şirketler üzerinden para aktarıldığı, onların paralarını akladığı, finansal destek sağladığı şeklinde bir durum ortaya çıkarsa, böyle bir karar olursa, o zaman müsadere kararı verilecek ve devlete geçecek. Ondan sonra devlet de bunları satacak ya da en azından teorik olarak ortada olan bir şey var, yine önümüzde masada duruyor. Teorik olarak ikinci bir karar olabilir. Birisi müsadere kararıyla suçlu bulur, ikincisi de suçsuz bulur mahkeme... Yani bu şirketler üzerinden bir terör örgütüne para aktarıldığına yönelik bir tespit bulunamazsa o zaman da sahiplerine iade edilir. Dolayısıyla bu iki hukuki sonuç şu anda gerçekleşebilir. O nedenle biz ceza yargılaması sonuna kadar bunları, karlı olanları özellikle yönetmemiz gerekiyor, yönetiyoruz, yöneteceğiz, onları satmayacağız, satamayız, zaten söylediğim nedenlerden ama zarar eden, içi boşaltılmış, bize geçmeden önce içi boşaltılan şirketler var. İçi boşaltılmış, karlılığı kalmamış, mali yapısı tamamen bozulmuş veya bazı hassas alanlar var, o alanlarda faaliyette bulunan şirketler var, onların yönetimi için çok özel bir yönetim mekanizması kurulması gerekiyor. Hatta şöyle diyebiliriz, doğrudan kendi sahipleri dışında yönetilmesi zor gibi gözüküyor, onları da elden çıkarmayı düşünüyoruz."