İsrail’in kanlı savaşı: Etnik Paylaşım
Habertürk gazetesi yazarı Serpil Yılmaz, Filistin'in Ankara Büyükelisi Nabil Maarouf 'un kanalımıza verdiği demeci köşesine taşıdı.
İşte Yılmaz'ın o yazısı:
Filistin’in Ankara Büyükelçisi Nabil Maarouf’un, İsrail’in Gazze’ye kara harekâtına başlamasından bir hafta sonra ilk kez demeç verdiği Ulusal Kanal’daki yorumu şuydu: “Filistin’de HAMAS ve El-Fetih’in kurduğu Milli Birlik koalisyonunu bozmak istiyorlar.” Siyaset, İsrail’in Filistin halkı üzerine bomba yağdırmasını, “ya HAMAS, ya barış” denklemi içinde yorumluyor. İçinden geçtiğimiz tarih ise bize, 1. Dünya Savaşı’nda yenilen Osmanlı ordularının çekilmesiyle kurulan yeni devletlerin, mezhepsel ve dinsel çatışmaların içine yuvarlandıklarını gösteriyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, “Ortadoğu’daki ılımlı güçler arasında daha geniş bir ittifakın parçası olarak bağımsız bir Kürdistan devletinin kurulması” çağrısını dile getirerek “Kürtlerin kendi devletlerine sahip olmayı hak ettiklerini” belirtmesi bu geniş açıyı destekliyor. İsrail’i bu kadar azgınlaştıran tek faktör “HAMAS rejimi” olabilir mi? Ekonomik açıdan bakarsak, İsrail’in, Ortadoğu’da etkin bir enerji aktörü olma talebiyle siyasi amaçlarını dayatma peşinde olduğunu söylememiz yanlış olmaz. Geçtiğimiz yılın son günlerinde yazdığım “Türkiye’yi Akdeniz’de bir balıkçı kasabası yapabilirler mi?” başlıklı yazıda, ortaya çıkan tabloyu aktarmıştım. Amerikan firması Noble Energy ile İsrail firması Delek, KKTC’nin güneyinde erişilen 200 milyar metreküplük doğalgaz rezervini, Avrupa’ya ulaştırmak için 500 kilometrelik bir boru hattı inşasını gündeme getirmişti.
Doğu Akdeniz doğalgaz boru hattından beklenen gelir Yunanistan seçeneğinde 44.7 milyar Euro, Türkiye seçeneğinde ise 56.8 milyar Euro olarak hesaplanıyor. Boru hattı değil de, çıkarılan doğalgazın sıvı halde nakledilmesi söz konusu olursa, bu durumda da gelir 41 milyar Euro’ya düşüyor. Türkiye-İsrail arasında beklenen yakınlaşma sağlanamazken, geçtiğimiz günlerde Noble ve Delek’in, İngiliz BG şirketinin Mısır’daki terminaline sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) satmak için niyet mektubu imzaladığı iddiaları kamuoyuna yansıdı. Amerika Birleşik Devletleri Jeolojik Araştırma Ajansı (United States Geological Survey – UNGS); Türkiye’nin güneyinden (Kıbrıs Adası, Lübnan, Suriye, İsrail arasında kalan Levant Havzası) Filistin Gazze şeridi kıyılarına kadar olan yörede 122 trilyon kübik feet (3.5 trilyon metreküp) doğalgaz, 1.7 milyar varil petrol rezervi bulunduğunu tahmin ediyor. Doğu Akdeniz’de Filistin Gazze şeridinin kıyısının uzunluğu 41 kilometreye ulaşıyor. Türkiye’nin uluslararası pazara açmaya talip olduğu Kuzey Irak doğalgaz rezervinin ise 6 trilyon metreküp olduğu ileri sürülüyor. Film bitmedi!.. Türkiye; Anamur-Dragon Çayı üzerinde inşa edilen Alaköprü Barajı’ndan, KKTC’nin Girne yakınlarındaki Geçitköy Barajı’na yıllık 75 milyon metreküp su taşıyacak 80 kilometre uzunluğundaki “deniz geçiş isale hattı” için öngörülen 783 milyon TL’lik yatırımı tamamladı. Akdeniz, yalnızca doğalgaz ve petrol kaynaklarının değil, suyun da geçiş yolu...
Boru hattı yatırımı tamamlandığında KKTC’nin tarımsal ve evsel su ihtiyacı giderilecek ve Rum kesimine su ihraç etme alternatifi belirecek. Gıdım suyu olmayan İsrail’in de kayıtsız kalamayacağı bir proje. İsrail-ABD ilk kez KKTC sorununun çözümünde bir piyasa oyuncusu olarak masada varlığını hissettiriyor. 24 Temmuz’da KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis buluşması, Doğu Akdeniz denkleminde gelinen son durumu gösterecek. Yanıtını bulmakta zorlandığımız soru ise şu: İsrail, Amerika’nın itirazına rağmen Barzani’nin bağımsız Kürt devleti çıkışına destek verir mi? Yoksa İsrail’in HAMAS’a yönelik yürütüyor gibi göründüğü savaş, Ortadoğu’da enerji ve su kaynaklarının etnik dağılımını mı öngörüyor? Malum milletlerle baş etmek zor! Bölüp yönetmeli...
ulusalkanal.com.tr