Amerikan çocukları çuvalda
Amerika denen, şiddet kontrolü imkansız yan mahallenin askerleri, Türkiye’nin gerçek yüzüyle karşılaştı. Garibanlar, gerçekte neyi temsil ettiklerinin bile bilincinde değildiler. Adına Amerikan emperyalizmi denen suç örgütünün “liderleri” adı verilen kişiler adına torba yumruklamakla görevli olduklarının da bilincinde değillerdi. Amerika ve onun içerideki hain işbirlikçi ajanları ve özellikle Türk hükumetinin, Türk gençliğinin geleceğini mahvetmek için nasıl uğraştığını da bilmiyorlardı.
Bu Amerikan çocukları muhtemelen Türk-Amerikan ilişkileri hakkında hızlı bir ders almış oldular; ama yazık ki gerçek bu değil. Amerikan çocukları kendi savaş gemilerinin sahte güvenliğine koştular ve emperyalist propaganda, ekonomik ifrat ve riyakarlıktan oluşan sahte güvenlik dünyasına sığındılar, ancak hiçbir yerde güvenlik kalmadı. Bu Amerika’nın Türkiye ve dünyanın geri kalanına bir hediyesi! Her zaman olduğu gibi Amerika yetkilileri ve onun güdümündeki yerli kuklalar, çığlık çığlığa bağırıp çağırmaya başladılar. Ve yine her zamanki gibi, Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek savunucuları, kahramanlık görevlerini yerine getirmeye çalıştıkları için gözaltına aldılar. Değişen fazla şey yok; bir tek şey dışında: Türk Gençliği, Amerikan palavralarını daha fazla yemeyecek. Ve Amerika bunu anlamalı. Dinle ve öğren Amerika! Bu senin kendi gençliğine de borcun. Böyle düşün ve bunu simge olarak benimse.
Amerika’nın tahribat için görevlendirdiği Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk kadınlarını beyinlerini faaliyetlerini yok etmek üzere sıkan grotesk Orta Çağ kostümlerine hapsetmeyi istemesinin aynı oyunun parçasıdır. “Ne yani” dedi Erdoğan, “velev ki (başörtüsü) siyasi semboldür” dedi. Gerçekten, ne yani? Erdoğan, örtülü kadının şikayetini, kendi ülkesinde demokrasiyi yok etmek için kullandı. O ve işbirlikçişeri, Amerika’nın pis işlerini yapmak üzere kadınlarının başörtülerinin arkasına gizlendiler. Ve bugün, hiç bir komşularını güvenle ziyaret edemez oldular. Külhanbeyi için hiç bir örtü güvenli değildir. Ve şimdi, yeni cumhurbaşkanı, yüz milyonlarca dolarlık illegal sarayında, saklanacak. “Ne yani?” Ne olmuş, kendisi ve benzer tipleri ortalıkta görünemezse?
Ne var ne olmuş
Ne olmuş yani, Amerika Başkanı 1980’de CIA yapımı askeri grubun başarısını “Bizim çocuklar başardı” diye kutladıysa! Evet gangster “çocukları” başardılar. Evet 12 Kasım'da Türk gençler hatırladılar... Başka türlü olamazdı zaten; onlar, bugünün “Mustafa Kemal askerleri”. Bu, bugünkü işbirlikçi siyasilerin söyleyebileceği ya da anlayabileceği birşey değil. Evet, Türk gençleri, Mustafa Kemal Atatürk’ün vatansever ilkeleri ile aydınlanmışlardır. Bu nedenle eylemde ne bir Amerikan ne de Türk çocuğu incinmedi. Kimse eziyet görmedi. Kimse asılmadı. Kimse vurulmadı, patlamadı, dövülmedi, gaz yemedi, ya da sakatlanmadı. Ve bu, Amerika’nın Türkiye ile ilişkilerinde kasıtla yaptıkları ve burun sokmaları ile ilgili söyleyebileceklerinin ötesinde anlamlı.
Ne olmuş yani Amerika ve onun namert Büyükelçisi Francis Ricciardone Türk Hükümeti'nin, Gezi Parkı'nda demokratik gösteri hakkını kullananlara yönelik dövme, gaz sıkma, sakatlama hatta öldürme harekatını teşvik etmiş ve desteklemişse? Sahtekar Büyükelçi, Erdoğan ve onun kaba polisine daha fazla zehirli gaz satılması yolunu açarken “AKP Hükumeti, kendi halkıyla konuşmaktadır” diyebilmiştir. “Konuşma!” Ne olmuş yani?
Aynı Büyükelçi, Ana Muhalefet partisi lideri ile Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı konusunda mutabakata varmışsa ne olmuş?
Peki ne olmuş Amerikalı çocuklar, başına sembolik olarak geçirilen çuvalı tatmışsa? ‘Sembolik olarak’, yani bir dönem egemenler tarafından asılan Türk çocuklarınınki gibi gerçek anlamda değil. Türk halkı, Amerika, CIA bağlantıları ve kirli politikacıları tarafından on yıllar boyunca boğulmakta.
Ne olmuş, Amerika kendi gençliğini, illegal ve aşağılık Irak saldırısında ölüme göndermişse?
Ne olmuş, Amerika 2003 Temmuzunda Türk askerlerinin başına Irak’ta torba geçirip aşağılamışsa?
Amerika; Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve Ürdün ile demokrasi getirmek bahanesi ile yüz binlerce Suriyeliyi ölüme sürüklemek üzere anlaşmışsa ne olmuş?
Amerika, eğitimsiz İslam fanatiği CIA destekli Fethullah Gülen'i Pensilvanya kırsalında ağırlayıp desteklemişse ne olmuş?
'Amerikan çocukları' değil 'Türk çocukları'
Gülen ve Erdoğan Amerika’nın Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkma uğraşlarını desteklemek üzere hain bir ittifak içinde on yıllarca çalışmışlarsa ne olmuş? Ne olmuş yani Türk ordusu darmadağın edilmişse? Türk adaleti çökmüşse ne olmuş? Bireysel menfaatler uğruna ırmakların akışı engellenmiş, toprakla uğraşanların fidanları filizlenmeden yok edilmiş, ormanlar ve dağlar talan edilmiş, hava zehirlenmiş, bütün bunlar devletteki muazzam çürüme ve kokuşmaya işaret ediyorsa ne olmuş! Ne var yani hükumetin kamuya ait fonları hortumlayıp bitirmesinde? Ana akım medyanın fazlasıyla dolgun karnı üstünde sürünerek devletin başındakinin komutlarını getirmekte yarışmasında ne var? Ne var yani Türkiye’nin, Amerikan tahribatı karşısında kokuşması, öğle güneşinde çürüyen leş gibi kokmasında ne var?
Evet “ne van, ne olmuş?”
Bir sokak tiyatrosu gösterisinde “Türk çocukları”, “Amerikan çocuklarını” Türk ‘çuvalına, alenen, taammüden soktular. ABD Elçiliği olayı ‘korkunç’ olarak tanımladı. Korkunç olan, Elçiliğin cehalet ve küstahlığı. Korkunç olan, ülkenin başındaki caninin, ABD Başkanının sabıkalı tavrıdır.
James C. Ryan
E. ABD Ordusu Yüzbaşı
Aydınlık