500 bin insanımızı kim öldürecek
İşçi Partisi, Abdullah Öcalan’ın 1999 yılındaki sorgu görüntülerini kamuoyunun bilgisine sundu. Bunun üzerine AKP-PKK ittifakı, “niçin şimdi” sorusunu ortaya attı.
Tam zamanı
Tam zamanıydı.
Zamanlamanın ne kadar yerinde olduğunu bizim açıklamamıza gerek kalmadı. Açıklama BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’tan geldi:
Hemen arkasından Abdullah Öcalan, Türkiye’nin önüne kendi hesabına göre, özerklik faturasını koydu:
Hürriyet, 13 Şubat 2014
Milliyet, 14 Şubat 2014
BDP, Meclise “Toplumsal Barış Kanunu” öneriyor. Öcalan, “Eğer AKP adım atmazsa, 500 bin kişi ölür” diyor.
Şu soru aklınıza gelmiyor mu?
Sayılardaki yüksekten uçuşlar bir yana, şu soru akla gelmiyor mu: Peki bu 500 bin insanı kim, niçin öldürecek?
AKP biliniyor; PKK’nin ortağı.
Silahlı kalkışma tehditleri de aslında ortak. Aynı senaryoda görev yapıyorlar. Ve Türkiye’ye “Açılım sona ererse” tehdidini birlikte dillendiriyorlar.
O nedenle AKP’nin basın organları Apo’nun sorgu görüntülerine cepheden tavır aldılar:
Yeni Şafak, 14 Şubat 2014
“Çözüm” dediğiniz nedir?
Özerklik mi?
Maliyetini siz açıklıyorsunuz!
Suriye’yi ve Irak’ı milyonların kanı pahasına bölemediniz, Türkiye’yi mi böleceksiniz?
‘Özerklik’ kansız olur mu?
PKK ve BDP sözcüleri, aylardan beri “özerklik” ilan edeceklerini söylüyorlar.
Hazırlık yaptıklarını da açıklamakta sakınca görmüyorlar.
Hazırlıkları ne?
Silahlı kalkışma olmadan özerklik olur mu?
Görmeyen var mı, Güneydoğu’da “özerklik” ancak kanlı kışkırtmalarla kurulur. Öcalan, kendine göre, maliyet hesapları da yapmış.
Bir ülkede iki silahlı güç olur mu?
Bu durum ne zamana kadar böyle götürülecek?
Bir ülkede iki silahlı güç olur mu?
“Barış, barış” dedikleri kanlı çatışmalar değil de nedir?
CHP ve MHP bu oyunun neresinde?
AKP oyunun içinde, peki CHP ve MHP bu oyunun neresinde?
Niçin sesleri çıkmıyor?
PKK’nin ayaklanma hazırlıklarını daha başından bozacak olan mücadelemize niçin yan bakıyorlar?
Genel merkezlerinden vazgeçtik. MHP’den Özcan Yeniçeri ve CHP’den Bülent Tezcan dışında beyanat düzeyinde tavır alan bile yok!
Kanlı kalkışmaları önlüyoruz
İşçi Partisi, işte bu koşullarda sorumluluk üstleniyor. Zamanlama budur!
Kanlı kalkışmaları daha plan aşamasında önlüyoruz. Tam zamanı!
Ateşe sürülecek olanlar, bizim yurttaşlarımızdır. Onların canı bizim canımız, onların kanı bizim kanımızdır!
Seyir mi etseydik?
Düşman cephelere bölünmek istenen, bizim halkımızdır!
Yandaş muhalefet değiliz, halkın muhalefetiyiz!
Zamanlamayı kan dökülünce mi anlayacaklar?
Bu cepheleşmelerin sonuçlarıyla uğraşacak olan, geleceğin Milli Hükümetidir. Biziz!
Bu kalkışma planlarını bozmak için, Apo gerçeğini bütün halkımıza, özellikle Kürt yurttaşlarımıza kavratmak durumundayız.
Yarın çok geç olmaz mı?
Zamanlamayı anlamak için kan dökülmesi mi gerekiyor?
O kanlı günler yaşanınca mı, “hakkaten enstrümanmış” denilecek?
Tek başınayız ama yalnız değiliz!
ABD, Suriye’de yenildi!
Irak bütünleşiyor!
İran’a diş geçiremediler!
Bölücülük, Türkiye’de de kesin yenilgiye uğrayacaktır. O günler geliyor.
Bu kararlılığı İşçi Partisi olarak, siyasal düzlemde tek başımıza temsil ediyoruz.
Ancak yalnız değiliz. Büyük bir milletin birlikte barış içinde yaşama isteği bizimledir.
Türkiye’yi birleştirenler yönetecek
Türkiyemizi birleştireceğiz!
Barışı, kardeşliği ve özgürlüğü getirecek olan, birliktir!
Bölücülük bölgede yenildi. Sıra Türkiye’de! Birlik sürecine girmiş bulunuyoruz!
Türkiye’yi bölenler, yıkılıyor!
Türkiye’yi birleştirenler yönetecek!
Üç B zamanı!
Zaman, bölücülüğün kelepçelerini kırma zamanıdır.
Özgürleşen ve birleşen halkımızla kuracağız halk hükümetini.
Zaman Üç B zamanıdır:
Birlik, Bütünlük, Bağımsızlık!
Doğu Perinçek
Aydınlık / ROTA