Kadınlar 10 bin yılda gücünü nasıl yitirdi?
Tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanan 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yapılan açıklama ve yorumlara en çarpıcı değerlendirmelerden biri de Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğr. Üy. Prof. Dr. Tayfun Özkaya'dan geldi. Yerel tohum ve sağlıklı beslenme gibi konularda kamuoyunu bilgilendirici çalışmalarıyla tanınan Prof. Özkaya, kadınlar gününde yaptığı değerlendirmede, "Beyaz, Batılı, şirketçi ve çoğunluğu erkek bitki ıslahçıların hegamonyası aynı zamanda kadına karşı da zulümdür" ifadelerini kullandı.
Tarım devriminin başlangıcından bugüne uzanan süreçte kadının yaşadığı dönüşümü tohum üzerinden anlatan Prof. Dr. Tayfın Özkaya, konuyla ilgili değerlendirmesinde şu görüşlere yer verdi:
10 BİN YIL ÖNCE ELİNDEKİ TOHUMLARI DÜŞÜREN KADINLA BAŞLAYAN ÖYKÜ
"On bin yıl önce bereketli hilal denilen ve Türkiye’nin de güneyini kapsayan bölgede muhtemelen bir kadın barınağına dönerken sendeledi ve elindeki tohumlardan bir kısmı yere döküldü. Daha sonra buğdayın atası olan bu bitkiler çimlendi ve tarım denilen ve iyisiyle kötüsüyle uygarlık denilen süreci başlatan büyük buluş başlamış oldu. Modern buğdayların atası olan ülkemizde kaplıca olarak bilinen (T. monococcum) einkorn hala dağlık bölgelerde yetiştirilmektedir. On bin yıl önceki genetik materyalden bugünkü çeşitlere geçişte o günlerden bugüne gelmiş geçmiş başta kadınlar olmak üzere çiftçilerin yaptığı seçilimin önemi inkâr edilemez. Modern bitki ıslahçıları bunu bazen unuturlar ve kendilerini yeniliklerin ve fikri mülkiyetin tek kaynağı olarak görürler.
'KADINLAR TOHUMLAR ÜZERİNDEKİ GÜÇLERİNİ KAYBETTİ'
1960 sonrası yeşil devrimle başlayan süreçte başta kadınlar olmak üzere çiftçiler tohumlar üzerindeki güçlerini kaybetmeye başladılar. Daha sonra büyük ulusötesi firmalar tohumlar üzerindeki hegemonyalarını arttırdılar. Modernleşme olarak algılanan bu sürecin ekolojik, ekonomik ve sosyal maliyetinin hayli ağır olduğu anlaşılmaya başlamıştır. Başta kadınlar olmak üzere bütün çiftçiler ıslah sürecinden dışlandılar. Bütün bunlar son 70-80 yılda gerçekleşti. Elbette ne bilime ne de bitki ıslahına karşı değiliz. Katılımcı ıslah (participatory breeeding) denilen yaklaşım ıslah sürecinin en başından itibaren başta kadın olmak üzere çiftçilerin bu sürece aktif olarak katılımını öngörür. Şüphesiz bu katılımı gereği gibi yaptığınızda tohumlar üzerinde şirketler fikri mülkiyet hakkı denilen hırsızlığı sürdürülemez. Tohumlar kamu malı , paylaşılan (commons) olur. On bin yıllık kuşakların gerçekleştirdiği gelişimin üstüne konanların fikri mülkiyet hakkından söz etmeleri gülünçtür.
'TARIMCILAR KADININ NASIL DIŞLANDIĞINI FARK ETMELİ'
Emekçi kadınlar gününde tarımcıların dönüp mesleklerinin nasıl kadını dışladığının farkına varması gerekiyor. Bütün bu süreç birçoğumuza yağmurun yağması kadar doğal gelebilir. Nasıl ki bir zamanlar köleciliğin birçok kişi, ideoloji ve bazı inançlarca normal görülmesi gibi. Emekçi kadınlar günü kutlu olsun."
Prof. Dr. Tayfun Özkaya, tohum ıslahının kadınlardan ve çiftçilerden çalınmasının bilimsel bir açıklamasını öğrenmek isteyenlere, Jack Ralph Kloppenburg’un 'First The Seed- The Political Economy of Plant Biotechnology' adlı kitabını okumalarını öneriyor.
Yusuf Yavuz
ulusalkanal.com.tr