'Kardeşim şehit olacağını rüyasında görmüş'
FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Ankara Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığına yapılan saldırıda şehit olan polis memuru Erol İnce'nin annesi ve ablası, şehidin hatıraları ile yaşıyor.
15 Temmuz akşamı darbe girişiminin yaşandığını ziyaretine gittiği kuzeninin evinde arkadaşlarının kendisini aramasıyla öğrenen şehit polis Erol İnce, şahsına ait otomobille eşi ve çocuklarını evine bıraktıktan sonra görev yeri olan Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığına gitmek üzere yola çıktı.
Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığına kısa süre kala aracından inerek hazırlık yapan ve görev elbiselerini giyen İnce, koşarak gittiği sorumluluk yerinde F16'lardan atılan bombalar sonucu şehit oldu.
Ahmet ve Arda isminde iki erkek çocuğu olan İnce, darbe girişiminden sadece 15 gün önce ailesiyle gittiği Artvin'de ise son tatilini yaptı.
Tatilini yakınlarının da bulunduğu Yusufeli ilçesinde geçiren ve daha sonra Ankara'ya dönen şehit polis memurunun annesi Gülşan İnce, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tek erkek evladını kaybetmenin acısını her geçen gün daha da hissettiğini söyledi.
"Benim oğlum beni çok severdi, benim bir tanecik oğlumdu, evladım çok iyi bir insandı" diyerek konuşmasına başlayan ve göz yaşlarına hakim olamayan Gülşan İnce, şöyle devam etti:
"Oğlumu babasız büyüttüm. Oğlumun babasını 40 yaşındayken bir kaza sonucu toprağa verdik. Bana eşimin de oğlumun da cenazesini göstermediler. Allah devletimize milletimize zarar ziyan vermesin. Cenab-ı Allah verdi yine kendi aldı."
Torunlarının kendisini bayramda ziyarete geldiğini ve kendisi için en büyük moral kaynağı olduğunu belirten anne İnce, "Çok değerli bir gelinim var. Her kış gidip yanında kalıyordum. Oğlumun Ahmet (14) ve Arda (10) isminde iki oğlu var. Torunum bayramda ziyaretime geldi. Gelinimden Allah razı olsun ki torunumu gönderdi yanıma." ifadesini kullandı.
"Evlat acısı çok zormuş"
Eşini de genç yaşta kaybettiğini, ancak evlat acısının çok daha farklı olduğuna değinen İnce, şu görüşlere yer verdi:
"Oğlumun ölümü duyunca hastanelik oldum. İğne vurdular, ilaç verdiler. Ağladım ama bir şey anlayamadım. Evine gittim. Aynanın yanında parfümü, diş macunu, kolonyası her şeyi orada dayanamadım. Yatak odasına boynumu büküp bakamadım, salonda oturamadım. Evlat acısı çok zormuş. Torunum yanıma geldiğinde babasını rüyasında gördüğünü söyledi. Benim yanıma geldiği için çok mutlu olduğunu söylemiş oğluna. Annesini de yalnız bırakmamasını söylemiş. Ben maddi olarak hiç bir şey istemiyorum. Benim tek isteğim tekrar oğlumun İstanbul'da Edirnekapı Şehitliği'nde ki mezarına gitmek başka bir arzum yok."
"Kanımız yerde kalmasın"
Bursa’da yaşayan ve annesini ziyarete gelen şehit Erol İnce’nin ablası Elmas Işık ise 26 yıllık polis olan kardeşinin ömrünü devletine ve milletine adadığını bildirdi.
Kardeşinin Bağdat ve İmralı olmak üzere çok sayıda farklı yerlerde görevlerde bulunduğunu vurgulayan Işık, "En sonunda da vatanına canını verdi. Kanımız yerde kalmasın. Ben devletimizden şunu istiyorum. Bu millete ve benim kardeşime bunu yapanları içeri tıkıp da beslemesinler. Onları içeride beslemesinler ki bizim ciğerimiz soğusun. Biz bir çınarımızı torağa verdik. Sadece biz değil. Bizde bir tek erkek kardeş vardı. Baba yok bir şey yok. Devletimizden Allah razı olsun kardeşimin çocuklarını mağdur etmedi ama hiçbir mal mülk kardeşimin bir tüyüne gelmez. Bu yüzden kardeşime bunu yapanların en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz." ifadesini kullandı.
"Rüyasında şehit olacağını görmüş"
Işık, kardeşinin emeklilik süresinin dolmasına rağmen bunu düşünmeden görevini sürdürdüğünü belirten Işık, şunları kaydetti:
"1 Temmuz'da Artvin’e geldi, 10 Temmuz'da geri döndü ve 15 Temmuz’da da şehit oldu. Kendisi keskin nişancı ve balık adamdı. Aynı zamanda iyi bir baba, iyi bir eş, iyi bir kardeş, iyi bir evlat kısaca mükemmel bir insandı. Allah bunun içinde şehitliği ona nasip etti. Bana hep 'abla biz bir gün elbet öleceğiz ama bize şehit olmak nasip olmaz, şehitlik çok güzel bir şey' derdi. Kardeşim Adıyaman’da görevdeyken şehit olacağını görmüş ve arkadaşlarına anlatmış. O rüyası üzerine hanımına Türk bayrağı vermiş. Kardeşimin dileği kabul olmuş ki şehit oldu. Uzun yıllar Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde görev yaptı. Evlendikten 2 ay sonra İmralı’ya giderek 3 ay orada görev yaptı. Bebeği 15 günlükken Bağdat’a gitti. Görevden hiç kaçmazdı. ‘Abla ben o silahı elime alırken yemin ettim. Ben görevden kaçmam’ derdi."