Kadını tuzağa düşüren oyunun içindesiniz!
Kamuda giyim-kuşam, bireysel özgürlük alanının dışındadır. Kamuda giyim-kuşam din kurallarına göre belirlenemez.
Kamu hizmetinde giyim-kuşam, demokratik, laik, çağdaş devlet esaslarına göre belirlenir.
Cumhuriyetin bu esaslarını canla başla savunan CHP milletvekilleri Dilek Akagün Yılmaz’ı ve Mahmut Tanal’ı yürekten kutluyorum.
Türkiye tuzağa düşürülüyor
Kamuya türbanın sokulması, Türkiye’nin bir tuzak içine itilmesidir.
Bu tuzağın içine saçlarından sürüklenerek atılan, önce kadındır.
O kadının çocuklarıdır.
Bütün toplumdur ve elbette topyekûn bütün erkeklerdir.
AKP-PKK türban ittifakına katılan sözde muhalifler
AKP ve PKK, Türkiye’yi tuzağa düşürmekte yıllardır ittifak halindedir. Haçlı güdümünde Yobaz-Bölücü cephesi, her alanda oluşturulmuştur.
Şimdi türban konusunda MHP de AKP-PKK ittifakına dahil olmuştur. İttifakın sonuncu ortağı ise CHP yönetimidir.
CHP tuzağın içinde
CHP yönetimi, kamuya türban getiren halk düşmanı girişime, “Tuzağa düşmeyelim” sloganıyla destek oluyor.
Cumhuriyet, 30 Ekim 2013
“Tuzağa düşmeyelim” diyenler, tuzağın en dibinde çırpınıyorlar. Ve en önemlisi, milleti tuzağa düşürme görevini üstlenmişlerdir. Milleti oyuna getiren Gerici-Bölücü ittifaka Dersim’den sonra türban konusunda da katılıyorlar.
Seçmen mağdura oy vermez
CHP Genel Başkanı ve Meclis Grup Başkan Vekili, “AKP’yi mağdur duruma getirmeyelim” diyorlar.
Cumhuriyet savaşından kaçmanın birinci sloganı budur.
Büyük yanlış!
Çünkü seçmen mağdura oy vermez!
Seçmen, güçlüye oy verir!
Yakın tarihimiz de ispatladı bunu.
Refah Partisi, 1995 seçiminde yüzde 21 oy almıştı, 1999 seçiminde 15’e düştü. Oylarının yüzde 28’ini kaybetti.
Tansu Çiller, 1995 seçiminde yüzde 19 oy almıştı. DYP, 1999’da barajın altına düştü, oylarının yarısını kaybetti.
Oysa, Refah Partisi ve DYP, 28 Şubat’ın “mağdurları” idi. 28 Şubat 1997 kararlarını izleyen yıllarda baş aşağı gittiler. Çünkü güçlü olmadıkları ortaya çıktı.
Oy almak için
Cumhuriyetin gücünü göstereceğiz
28 Şubat 1997’den sonra birkaç yıl içinde Türkiye’de hiçbir baskı uygulanmadan türban giyinenler çok azaldı. Üniversitelerde kalmadı.
Halk mağdura oy verse, Mustafa Sarıgül kat kat takım elbiselerini, yüzlerce çift üstün kalite ayakkabılarını çarşaf çarşaf fotoğraflarla sergiler mi?
Seçmen mağdura oy verseydi, ezilenler, emekçiler, 12 Martlarda, 12 Eylüllerde sürekli hapislere atılanlar iktidara gelirdi.
Oy alacaksak, zavallı olmayacağız, Cumhuriyetin gücünü göstereceğiz.
Türban oy kazandırmaz
Cumhuriyetin çağdaş toplumunu savunma karar ve iradesi olmayanlar, teslimiyetlerini hep oy gerekçeleriyle açıklıyorlar. Yanılgı içindeler ve halkı da yanıltıyorlar.
Türkiye’de şeriat isteyenlerin oranı Pew Şirketinin araştırmasına göre, yüzde 12’dir (Milliyet, 2 Mayıs 2013). AKP’ye yakın bir araştırma şirketine göre, türbanla ilgilendiği düşünülebilecek seçmenlerin oranı şöyledir:
Siyasal İslamcı 2,9
Dindar Muhafazakâr 8,7
_______________________
Toplam 11,6
Bu oranlar da, şeriat isteyenlerin yüzde 12 oranıyla örtüşüyor.
Cumhuriyeti feda ederek Türban oyu kazanılmaz
CHP Cumhuriyeti feda ederek, şeriat isteyen yüzde 12’nin oyunu kazanacağını düşündüğü için tuzağın içindedir. CHP içindeki Soros hizibi, yalnız tuzağın değil, AKP-PKK ittifakının sahnelediği oyunun da içindedir. Bunu görüyoruz. Görmezsek çok yanılırız.
CHP, özerklik, Dersim ve türban politikalarıyla Cumhuriyetin yıkılmasına destek oluyor. Üç yıl önce “Laiklik tehlikede değil” diyerek bu yatağa girmişlerdir. Oradan dönme fırsatlarını değerlendirmiyorlar. Cumhuriyet Meydanlarında toplanan 10 milyonlara da aldırış etmiyorlar. Halkı da tuzağın içine çekmek istiyorlar. Buna izin veremeyiz.
Cumhuriyet kot pantolonla savunulmaz, ciddiyetle savunulur
Meclise türbanı sokma girişimine, kot pantolonla ve çeşitli atraksiyonlarla direnilmez. Haçlı İrticanın seçeneği Neoliberal yozlaşmalar değildir. CHP’de ciddiyet ihtiyacı var. Ecevit, 1998’deki türban girişimini Cumhuriyet kararlılığıyla bozguna uğratmıştı. Yöntemler değişebilir ama kararlılık değişmez.
Türban girişimine liberal-bireyci özgürlük anlayışıyla değil, Cumhuriyet Devrimciliğiyle karşı konur ve başarıya ulaşılır. Burada Cumhuriyet güçleri emperyalizmin sahte özgürlüklerini değil, çağdaş yaşam ölçülerini ve kadın özgürlüğünü savunacaktır.
Kafese girme özgürlüğü yoktur
Kadının kendisini hor gören bir kültüre teslim olup kafese girmesi, özgürlük değildir.
Din kisvesi altında yapılan, kadının kişiliksizleştirilmesidir.
CHP, bağımsızlık, laiklik, özgürlük gibi yeni bir toplum kurmanın temel ilkelerinde Atatürk Cumhuriyetinin programını terk etmiştir.
CHP yöneticileri, kadın kişiliğine türban saldırısına desteklerini, “merdiven altındaki kadın işçi” edebiyatıyla örtemezler.
Kadının başına türban geçiren sistem, o kadını merdiven altına iten sistemdir. Her ikisi de, Ortaçağ uygulamasıdır.
Kadına karşı Ortaçağ yobazlığına teslim olanlar, CHP’ye en büyük kötülüğü yapıyorlar.
Bugünler geçecek. Göreceksiniz, kamuda giyim-kuşam yeniden Cumhuriyete yakışan çağdaş ölçülere kavuşturulacaktır. Bu ülkede bunu başaracak çağdaş birikim fazlasıyla var.
DoğuPerinçek
Aydınlık/ Rota