Erdoğan: Bize Arapların ihanet ettiği söylendi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Esenboğa Külliyesi’nin açılışında yapacak.
Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
"Burayı çok farklı kılacak adımlar atmamız lazım. Hamd olsun 13-14 bin öğrencisi var. Bu kadar kısa zamanda 10 bini aşkın öğrenci kapasitesine sahip olmak kolay iş değil. Bu Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nin bir çekim alanı oluşturduğunun işaretidir. Burası Ankaramıza ve ismine yakışır bir eser olmuştur.
Geçmişten geleceğe bir köprü olma iddiasındaki üniversitemizin bu külliye ile mevcut dağlık görüntüsünden de kurtulacağına inanıyorum. Başkentteki 5'inci devlet üniversitesini 44 yıllık aradan sonra kurduk. Üniversitemizin ciddi mesafe kat ettiğini görüyorum. Özellikle dünyanın önde gelen üniversitelerinde eğitim almış yerli ve yabancı hoca kadrosuyla üniversitemiz araştırma üniversitesi kimliğine daha çok bürünüyor.
Sınırların kaybolduğu bir çağda üniversitelerimizin kendi sınırlarına hapsolması düşünülemez. Türk üniversitelerin dünya ile rekabet edebilmesi hatta üstün olması gerekir. Üniversitelerimizin dışarıya açılmalarına çok önem veriyorum. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesini de tebrik ediyorum. 10-15 yıl önce bu tabloya belli birkaç üniversitede rastlayabiliyorduk bu tabloya. Ankara ve İstanbul haricinde altyapısı güçlü üniversiteler bulmak zordu.
Bir zamanlar ki bizim öğrencilik yıllarımız üniversitelerde sıkıntılı yıllardı. Anarşinin terörize olduğu yıllar. Biz okullarımıza doğru dürüst gidemezdik.
Türkiye sadece yurtdışına öğrenci göndermiyor, binlerce öğrenciye de evsahipliği yapıyor. Ülkemizde halihazırda dünyanın 203 ülkesinden 95 bin öğrenci lisans, yükseklisans ve doktora seviyelerinde eğitim öğretim alıyor.
1402 ANKARA SAVAŞI
Çubuk Ovası'nın bizim tarihimizde önemli bir yeri var. Burası Osmanlı Sultanı Yıldırım Beyazıt Han ile Timur arasında 1402 Ankara Savaşı'nın yaşandığı topraklardır. Dönemin en büyük ve en güçlü iki Müslüman Türk devleti karşı karşıya gelmiş, çok kanlı bir savaşa tutuşmuşlardı.
Siyasi ve kişisel nedenler aynı medeniyetin iki büyük cihangirini karşı karşıya getirmiştir. İki taraf da ağır yaralar aldı, ordusunun büyük kısmını kaybetti. Bu savaşın büyük bedelini Osmanlı ödedi. Osmanlı 11 yıllık Fetret Dönemi'ne girdi. Devlet dağılmanın, yok olmanın eşiğine geldi. 11 yıllık bu süreç geride bırakılsa da Osmanlı Devleti'nin eski günlerine dönmesi uzun yıllar aldı. İstanbul'un fethi 50 yıl geriye atılmış, Balkanlar'da fetihler durmuş, Anadolu'da siyasi birlik dağılmıştı.
ORTADOĞU'DA YAŞANANLAR
Medeniyetteki çatışmalar Müslümanların enerjilerinin tükenmesine neden oluyor. Sığ bir anlayış coğrafyamızı esir almış durumda. Müslümanların güçsüz ve bitap kalmasını isteyen çevrelere gün doğuyor. Petrolünü, altını, madenini, alınterini sömüren ülkeler her türlü senaryoyu devreye alıyorlar. Müslümanların ayağa kalkmaması için Irak ve Suriye'de olduğu gibi sorunlar daha da derinleşiyor.
Bize Arapların ihanet ettiği söylendi. Hatta çok çirkin ifadelerle tanımlandılar. Hatta onlara da Osmanlı'nın onları sömürdüğü ileri sürüldü. Gerçek hadiseler yerine ikame edilen safsatalarla insanlar hasım kılındı. 1. Dünya Savaşı'nda tohumları ekinen ve 2. Dünya Savaşı'nda perçinlenen bu kardeşi kardeşi kırdırma daha da körükleniyor. Katil sürülerinin sırtı sıvazlanıyor. Bizim Sünnilik, Şiilik diye bir derdimiz yok. Bizim İslam diye derdimiz ve aşkımız var. Biz İslam çatısı altında toplandık. Yorumlar bizim için olmazsa olmaz değildir. Bizim için olmazsa olmaz İslam'dır. Bunu parçalamak, bölmek istiyorlar. Biz buna prim vermeyeceğiz. Müslümanları karamsar tablonun içine mahkum etmek isteyenler yeni bir Fetret Dönemi'ni tahrik etmek istiyorlar.