'PKK’ya direnen analar Hepimizin anası'

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek bugün Partisinin İstanbul İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında; Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay tarafından ilan edilen “Açılımın İkinci Aşaması” hakkında kamuoyuna açıklamalarda bulundu.

Şu anda haber almış bulunuyoruz. Karlıova Varto yolunu açmak için PKK’nın yol kontrolü gibi terörist uygulamalarına karşı bir askeri harekât başlamıştır. Bu harekât çok yerindedir.

PKK yanlısı güçler “Devlet teslim oldu” gibi bir psikolojik harekât kampanyası yürütüyorlar. Tayyip Erdoğanlar teslim olmuştur ama Türkiye teslim olmayacaktır ve bölücü terörü etkisiz hale getireceğiz.

Güneydoğu’daki analar bugün bütün Türkiye halkına örnek olmaktadır. PKK terörüne evlatlarına teslim etmek istemiyorlar. Ana olarak da haklıdırlar. Yurttaş olarak da haklıdırlar. Hem evlatlarını koruyorlar hem vatanı savunuyorlar.

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş analara dil uzatıyor. Önce kendilerine baksınlar. Liderleri Abdullah Öcalan MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın avucundadır. Abdullah Öcalan kendi ağzıyla bu açılım sürecinde “enstrüman” olduğunu defalarca itiraf etmiştir. Hakan Fidan’la işbirliği yaptığını da itiraf etmiştir. Eğer PKK-BDP-HDP yöneticileri MİT projelerine tavır alacaklarsa önce “Barış açılımına” tavır almalıdırlar. “Barış açılımı” bir CIA-MİT operasyonudur. Hepsi bu operasyonunu enstrümanı olmayı kabul etmiştir. Analar ise ABD-İsrail planlarına direniyorlar. Onlar hepimizin anasıdır.

Açılımcılar kaygılı

AKP iktidarının Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay,”çözüm sürecinde ikinci aşamaya geçtiklerini” açıkladı.

Aslında açıklanan bir şey yok. Beşir Atalay’ın konuşmasını dikkatli incelediğimiz zaman, Açılımın çıkmazda olduğunu görüyoruz. BOP Eşbaşkanı’nın yardımcısı, tıkanma iddialarına cevap verme ihtiyacı hissediyor.

“Açılım”ın kapanış perdesi

Sürecin sabote edileceği yönündeki endişelerini dile getiriyor. Somut çözüm ve yol haritası konusunda ise yalnızca boş laflar var. Bu konuşmaya bakarak dahi açılımın kapanış perdesinin oynandığı söylenebilir.

Bölünme sürecinin Suriye bozgunu

Son günlerde Türkiye Halkına karşı bir psikolojik harekât kampanyası yürütüldüğünü hepimiz görmüşüzdür. Bütün gazeteler ve televizyonlar Güneydoğu’da PKK’nın otorite alanları oluşturduğunu günlerdir bilinçlere yerleştiriyorlar. Millete yapabileceği tek iş bırakılıyor: Bölünmeye teslim olmak.

Aslında artık gidiş bölünme yönünde değildir. Suriye’nin ABD’nin iç savaş saldırısını bozguna uğratmasıyla birlikte bölücülük bütün bölge ülkelerinde çıkmaza girmiştir. “Kürt koridoru” planı fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Irak’ta bütünleşme yönündeki gelişmeler gözlemleniyor. İran ise dimdik ayakta duruyor. Nitekim Aydınlık’ta yayınlanan İsrail Raporu, Suriye, Irak ve İran devletlerinin ABD – İsrail planları karşısında ciddi bir engel oluşturduğunu saptıyor. (Aydınlık, 3 Haziran 2014)

Her yer Silvan, her yer direniş

Gerçi Türkiye’de iktidar ABD ve İsrail’in avucunda, ancak geçen yıl Haziran-Temmuz ayaklanması ile birlikte bölücülük Türkiye’de de çıkmaza girmiştir. Artık AKP-PKK’nın vatan ve millet bütünlüğünü hedef alan Açılım ortaklığı karşısında güçlü bir direniş oluştu. Türk Bayrağı on milyonlarca yurttaşın elinde millî birliğin simgesi oldu. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı ise kararlılığı dile getiriyor. Anaların Güneydoğu’da PKK’ya isyan etmeleri de bu açıdan Türkiye’deki halk hareketinin bir parçasıdır. Siirt’te 19 Mayıs törenlerinde Atatürk’ün anılmamasında Siirt Mücadele Gazetesi’nin gösterdiği tepki yine güneydoğu’da başlayan PKK’ya karşı halk isyanının bir parçasıdır. Silvan’da İstiklal Marşı okutmak isteyen öğretmenlerin PKK tarafından tehdit edilmelerine rağmen gösterdikleri direniş ve kararlılık da, bu ülkede Cumhuriyeti savunma kararlılığının Silvan’dan Edirne’ye kadar her yerde var olduğunu göstermektedir. Bundan sonra yükselecek olan akım budur.

Ya Atatürk ya Şeyh Sait

Göreceksiniz önümüzdeki süreçte bölücülük kayaya çarpacaktır. Hem Ortadoğu ölçeğinde, hem de Türkiye’de!

Bu nedenle Türkiye’nin bütünlüğünden yana olan Millî Güçlerin girişimi ele alacağı bir döneme giriyoruz. Ağrı’nın BDP’li Belediye Başkanı’nın kalkışacağı uygulamalar tarihe son çırpınışlar olarak geçecektir. Atatürk heykelini kaldır, Şeyh Sait heykelini dik! Tunceli’yi kaldır, Dersim’i getir! Şehitliği kaldır, bölücü silahlanmanın itibarını iade et! Bütün bu bölücü uygulamaların bir sonu vardı. Hiç kimse Atatürk ile Şeyh Sait’i barış içinde bir arada tutamazdı. İşte oraya gelmiş bulunuyoruz.

Atatürk’ü Şeyh Sait’le yıkma girişimi her zaman ve her koşulda yenilgiye mahkûmdur. Ortaçağ kuvvetlerinin özgürlüğü yenme şansı yoktur.

AKP – PKK iktidarının sonu

AKP – PKK ortaklığının sonu gözüktü. Sıcak para diktası kuranlar ve Türkiye’yi bölenler artık iktidarda kalamazlar.

Türkiye birkaç yıl içinde Millî Hükümetine kavuşacaktır. O Millî Hükümet Suriye, Irak ve İran’la işbirliği yaparak bölgemize birlik, barış, bağımsızlık, özgürlük, zenginlik ve kardeşlik getirecektir.

Bölge Kürtlerinin de bu süreçte bölge ülkeleri ile uyumlu bir hareketlenme ve örgütlenme içerisine girmesi doğaldır. Kürdümüzü piyon olarak bölge ülkeleri üzerine ateşe sürme planları artık yürüyemez. Millî Hükümet, Kürt yurttaşlarımızla birleşecek ve PKK’yı silahsızlandıracaktır.

AKP – PKK iktidarının ömrü dolmuştur. O nedenle onlar için artık “İkinciaşama” yoktur. Geldikleri aşama yıkılma aşamasıdır.

Açılımın kapanış perdesi oynanmaktadır.