Philips: Batı tartışıyor 'PKK terörist listesinden çıkabilir'

“PKK neden terör listesinde olsun ki” Bu sözler Amerika Dışişleri Bakanlığı Danışmanı David Philips'e ait. PKK açılımının mimarlarından olan Philips, sürecin sona ermesinden AKP hükümetini sorumlu tuttu. Kürt koridoru için “şu an imkansız” dedi.

Philips: Batı tartışıyor 'PKK terörist listesinden çıkabilir'

‘İşler giderek daha çok PKK’nın lehine gidiyor, uluslararası anlamda da herşey lehine ilerliyor. Almanya’da, Washington’da, diğer Batılı başkentlerde devam eden önemli bir tartışma var: “PKK neden terör listesinde olsun ki?” deniliyor.’

David L. Phillips, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın üst düzey danışmanı ve Washington için strateji üreten CFR ile Atlantik Konseyi’nin kıdemli üyesi olarak ABD’nin dış siyasetlerinin belirlenmesinde etkin bir isim. Özellikle Kürt meselesinde Washington’un başvuru kaynağı olan Phillips, AKP’nin yürüttüğü Kürt Açılımı’nın da yol haritasını hazırladı. Kürt açılımıyla birlikte Ermeni sürecinde de AKP ile yakın mesai içinde olan Phillips’in PKK savunuculuğuna soyunması, Amerikan yönetim eliti içindeki kuvvetli bir eğilimi yansıtıyor.

Phillips’e Türkiye’nin iç meseleleriyle de ilgili sorular da sorduk. Dışarıdan bir uzmanla Türkiye’deki insanların daha iyi bilmesi gereken meseleleri ayrıntısıyla konuşmak belki tuhaf karşılanabilir. Ancak “dışarıdan” uzmanların bu derece ayrıntılı yanıt verebilmesi ve “Türkiye içi” olan bir meselede adeta safını belli etmesi ilişkilerin derinliğini ve uluslararası boyutunu ifşa ediyor. Dolayısıyla Türk kamuoyunun bilgisi dahilinde olanların çok ötesinde bilgilerin ele alınmasına olanak sağlıyor.

Söyleşimizin ikinci bölümüne kaldığımız yerden devam ediyoruz...

ERDOĞAN GÜLEN’İ BİTİRMEK İSTEDİ...

- Gülencilerle Erdoğan arasındaki savaş...

(Araya girerek) Bu Gülencilerle Erdoğan arasında bir savaş filan değil! Yargı-polis ve Erdoğan arasındaki bir kavga bu. Ve yargı ile polis işlerini yapmaya çalışıyorlardı, Erdoğan ise hepsini görevinden uzaklaştırdı ve kovdu. Burada Erdoğan’a karşı bir komplo filan olmadı, Gülencilerle bir savaş yoktu.

Bu ikili; Gülen ve Erdoğan uzun süredir iyi arkadaştı. Yani bu sadece Erdoğan’ın pazularını göstermesinin ve yargı ile polisi ele geçirerek gücüne güç katmasının bir başka yoluydu.

Bu aralarında herhangi bir kavgaya işaret etmiyordu. Kavga, hukukun üstünlüğü ile gücünü demokrasi pahasına pekiştirmeye azmetmiş bir siyasi lider arasında gerçekleşti.

- Eğer tüm mesele yargı ile Erdoğan arasında yaşanan bir kavga ise, o zaman Gülen Erdoğan’a neden bu kadar ateş püskürüyor?

Neden kızmasın ki!? Erdoğan’ın Gülen hakkında söylediklerine bir bak. İyi arkadaşlardı, birlikte çalıştılar. Türkiye’de köklü reformların gerçekleşmesi konusunda yardımlaştılar. Sonra da Erdoğan ona sırtını döndü. Ve onu tarif etmek için çok kötü bir dil kullandı. Sonra da polisi ve yargıyı düşmanca hedef aldı. Onların Gülen hareketinin ajanları olduğunu öne sürdü.

Erdoğan’ın Gülen’e ihaneti göz önüne alındığında, araları neden açılmasın ki!?

- Peki bu çatışma neden birden ortaya çıkıverdi?

Erdoğan bir karar aldı ve Gülen’i imha etmek istedi. Gülen Erdoğan’a savaş açmadı.

- 17 Aralık yolsuzluk operasyonundan sonra Erdoğan ile TSK’nın arası düzelmiş gibi görünüyor. Erdoğan yeni bir ittifak mı kurmaya çalışıyor?

Erdoğan’ın Türk ordusuna karşı yaptığı asıl şey onları hapse atmak oldu. Askerlere karşı sahte suçlamalarda bulundu. İtibarlarını yerle bir etti.

Türk ordusu da tabii geçmişte melek değildi. Birçok insan hakları ihlalinden sorumluydu. Erdoğan, ordunun kontrolünü sistematik bir şekilde ele almak için bir plan benimsedi. Bunun için eski komuta kademesini hapse attı.

Tüm bunlar gücünü pekiştirmek için Erdoğan’ın uyguladığı planın bir parçası.

NEW YORK’TA ALAY KONUSU OLDU

- Peki sizce Erdoğan ile ordu bugün ittifak halinde mi?

Ben, ordunun Erdoğan’ın davranışlarından utandığını düşünüyorum. Ama şu an başka çareleri yok. Dolayısıyla birlikte hareket etmek zorunda kalıyorlar...

Türkiye’nin “halkla ilişkiler felaketi” yalnızca Erdoğan’ın felaketi değil, bütün Türkler için felakettir, Türk hükümeti ve kurumları için de böyledir...

Erdoğan’ı burada, New York’a geldiğinde gördüm. Dış İlişkiler Konseyi’nde (CFR) dinleyicilere bir konuşma yaptı. Ona orada herkes güldü ve “bu adamın sorunu nedir?” dediler. Aralarında, “adam paranoyak, öfkeli, kavga arayıp duruyor” şeklinde konuştular. Ve haklıydılar! Oradaki davranışları tamamen münasebetsizdi. Yine kendisinin ve Türkiye’nin bir şekilde karalandığına dair komplo teorilerinden bahsetti. Ama aslında durum tam tersi, herkes Türkiye’nin başarılı olmasını istiyor ama tabii bir demokrasi olarak. Çoğulcu bir ülke olarak. Ama yarı otoriter bir diktatörlük olarak değil...

Esad’ı, ölü ya da diri...

- Erdoğan’ın Esad saplantısı olduğunu söylemiştiniz(birinci bölümde). Ben Washington’un da Esad’dan kurtulmak istediğini düşünüyordum. ABD fikir mi değiştirdi?

Hayır, Washington Esad’ı bir suçlu olarak görüyor. Kendi vatandaşlarını öldüren, savaş suçları işleyen ve indirilip Lahey Savaş Suçları Mahkemesi önüne çıkarılması ya da öldürülmesi gereken bir suçlu olduğunu düşünüyor.

TÜRKİYE SÖZ VERDİ YAPMADI!

- Türkiye de bunları yapma konusunda iyi bir müttefik değil mi?

Yani... (çıkışarak) Türkiye başarılı olamadı, değil mi!? Türkiye’nin başarılı olduğu tek şey sivilleri katleden terörist grupları yaratmak oldu. O andan itibaren Türkiye kendisini, Esad’a karşı savaşan etkili bir ortağa dönüştüremedi. Tam tersini yaptı.

Türkiye, İncirlik hava üssünün kullanılmasına müsaade edeceği konusunda söz verdi. Ilımlı Suriye muhalefetinin eğitilmesi için bir üs kuracağı konusunda vaatte bulundu. Peki bu anlaşma şimdi nerede!? Ortada bir anlaşma filan yok!

Yani Türkiye yerine getirmediği vaatlerde bulundu. Türkiye’nin güvenilirliği, tüm çalışma hayatım boyunca görmediğim kadar düşük bir seviyede.

ABD yararına bir şey oldu mu sanki!?

- Peki Türkiye’nin tutmadığı bu sözler tam olarak neler?

Özgür Suriye Ordusu(ÖSO) için bir askeri eğitim üssü kurmak. Bu, Amerikan Ulusal Güvenlik Danışmanı tarafından açıklandı. Ertesi gün Türkiye çıkıp “hayır anlaşma olmadı” dedi. (Çıkışarak) Şimdi kime inanacaksın!?

- Ama ÖSO’nun başkarargâhı İstanbul’daydı yani siyasi kanadının...

(Araya girerek) Bu siyasi bir başkarargah. Yani büro. Benim bahsettiğim eğitim üssü, Suriye’nin ılımlı muhalefetinin eğitileceği yerler.

(Çıkışarak) Eğer Türkiye ciddiyse, verdiği sözleri yerine getirmeli ve artık bir şeyler yapmalı.

‘PKK uluslararası alanda hiç böyle destek görmemişti’

- PKK’ya gelirsek, sizce PKK Türkiye’de zemin mi kaybediyor? Gücü azalıyor mu?

Tabii ki kaybetmiyor! PKK tam tersine güç ve zemin kazanıyor. Hiç olmadığı kadar olaya hakim. Öcalan, 1980’lerden bu yana bu kadar destek görmemişti. PKK, Kürt halkının etkili savunucusu olduğunu göstermiştir.

Zemin kaybetmiyor. İşler giderek daha çok PKK’nın lehine gidiyor, uluslararası anlamda da herşey lehine ilerliyor.

Almanya’da, Washington’da, diğer Batılı başkentlerde devam eden bir tartışma var: “PKK neden terör listesinde olsun ki?” deniliyor.

Türk hükümeti bizimle pazarlık yapıyor . İyi de, PKK birkaç yıl önce ateşkes sürecine girdi. Peki, Demokratik Açılıma ne oldu!? Açılım sürecine ne oldu!? Kürtlere yönelik demokratik ve kültürel haklar konusunda nasıl oluyor da bir anlaşma olmaz!?

KÜRT AÇILIMI BOZULDU

Tüm bunlar PKK bu süreci istemediği için değil, hükümet anlaşmaları bozmaya çalıştığı için olmuyor. Hükümet samimiyetsiz.

- Sizce açılım hala gündemde mi?

Erdoğan söyledikleriyle değil, yaptıklarıyla değerlendirilir. Barış sürecinin uygulanması için anlaşma mı yapacakmış! Biliyorsun, boş sözler ve boş vaatler sayılmaz...

- Erdoğan’la Öcalan arasında bir anlaşma vardı. Şimdi artık ateşkes tamamen bozuldu mu?

Hayır, ateşkes bozulmadı ama barış süreci bozuldu. Barış süreci güven ve itimat gerektirir. Ancak sıkıyönetim ilan ederek ve Kürt kökenli 34 Türk vatandaşını öldürerek, sonuçta Erdoğan PKK’ya destek toplamış oldu.

- TBMM’den geçen son Suriye tezkeresini nasıl değerlendiriyorsunuz?Kimi hedef alıyor, IŞİD’i mi PKK’yı mı?

Tezkerenin tam ayrıntısını bilmiyorum. Ama IŞİD bir terör örgütüdür. Ve Türkiye gerçekten IŞİD’i hedef almak istiyorsa sınırlarını kapatmalı, savaşçılara tedariği bırakmalı ve silah transferi yapılmadığı konusunda emin olmalıdır. Bu işleri IŞİD söylemleriyle uyumlu hareket eden AKP yetkilileri de yapsa, buna bir dur demeli.

- PYD’ye gelirsek, Washington’un PYD ile ilişkileri iyi değildi. Ama Ayn el Arap’tan sonra işler değilti. Artık Washington’un Suriye’deki ana müttefiki PYD mi?

Ana müttefik olup olmadığını bilmiyorum. Ama Salih Müslim Muhammed ile yapılan Paris toplantısında (12 Ekim 2014) kıdemli ABD yetkilileri önemli bir değişim ve yaklaşım sergilediler.

- Artık PYD ve ÖSO birlikte mi savaşıyorlar?

İkisi de ılımlı Suriye muhalefetinin üyesi. Ve birlikte hareket edip etmedikleri komuta ve kontrol meselesidir, bu konuda pek bilgili değilim.

Ama şunu söylemeliyim, Kobane’yi kahramanca savunduğu için PYD’nin övgüyle kucaklanması gerekmektedir. Teröre karşı durma konusunda hazır olduklarını gösterdiler. Ve Washington’da ve diğer Batılı başkentlerde çok büyük bir saygınlık kazandılar.

- Peki Ayn el Arap’ı savunma konusunda gerçekten başarılılar mı? Gelen bilgiler...

(Araya girerek) ABD hava saldırıları ve ABD silahları ve Peşmergelerle birlikte başarılılar. Savaş tabii daha bitmedi ama insanlar Kobane’nin aylar öncesinde düşeceğini düşünüyorlardı.

‘KÜRT KORİDORU ŞU AN MÜMKÜN DEĞİL’

- Kürt Koridoru’nun hala kurulabileceğini ve Kürdistan’ın Doğu Akdeniz’e doğru uzatılabileceğini düşünüyor musunuz?

Lazkiye üzerinden mi?

- Yani Suriye’nin kuzeyi üzerinden Lazkiye çevresine evet...

Böyle bir ihtimal hala olabilir. Ama biliyorsun, Lazkiye Alevi bölgesidir ve Suriye hükümeti tarafından kontrol edilmektedir. Dolayısıyla şu an bu imkansız. Ama belki gelecekte gerçekleşme ihtimali var...

Türkiye ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KRG) arasında stratejik ortaklık vardı. KRG ve Irak Kürtleri saldırı altında kaldı ve Türkiye onlara yardım etmek için hiçbir şey yapmadı.

Şu an KRG’de de Türkiye’nin güvenilirliği konusunda ciddi sorular var. Ve gazlarını sevkiyatı konusunda başka ortaklar ve birçok başka müttefik arayışındalar.

- Barzani, PKK ve PYD ile büyük sorunlar yaşıyordu. Artık bir anlaşmaya vardıklarını düşünüyor musunuz?

Hayır, bir anlaşmanın olduğunu düşünmüyorum. Bir kriz anı olduğunu düşünüyorum. Ve kriz anlarında Kürtler birbirine yardım etmek için biraraya geliyorlar.

- Peki onları Büyük Kürdistan’a taşıyacak birleşme ne olacak?

Şu anda bu gündemde değil.

- PKK son dönemde sürekli sivillere ve sivil giyinimli askerlere yönelik sokak ortasında saldırılarda bulunuyor. Bu bir telaşın ifadesi mi?

Türkiye’nin bizzat saldırılarda bulunup PKK yapmış gibi gösterdiği o kadar çok örnek var ki. Ve bunların hepsi belgeli. PKK’nın bu saldırıları yaptığına ilişkin

herhangi bir kanıtın olup olmadığını bilmiyorum.

Şafak Terzi