17 Ağustos öncesi korkutan uyarı: Sırada İstanbul var

DENİZ Jeolojisi uzmanı Prof.Dr. Naci Görür, İstanbul’u bekleyen depremin yeryüzü gerçeği olduğunu, bugüne kadar yaptıkları bilimsel çalışmalarla dibinden gaz ve su sızıntıları olduğunu tespit ettikleri Marmara Denizi’nin röntgenini çekmeleri, tehlikeyi ortaya koymalarına rağmen gereken önlemlerin alınmamasına tepki gösterdi.

17 Ağustos öncesi korkutan uyarı: Sırada İstanbul var

Prof.Dr. Görür, halkın da kendilerini yakından ilgilendiren tehlikeye kayıtsız kaldığını anlatırken bu durumda “Deprem ne zaman olacak?’ diye sorulduğunda tepki gösterdiğini söyledi.

Marmara Depremi’nin 16’ncı yıldönümünün yaklaşması nedeniyle Sedimantoloji ve Deniz Jeololojisi alanında uzman Prof.Dr. Naci Görür’ün konuk olarak katıldığı konferans düzenlendi.

SIRADA İSTANBUL VAR”

Bugüne kadar birçok önemli kuruluşta görev yapan, alanında NATO Bilim Ödülü başta olmak üzere çok sayıda ödüle layık görülen yerbilimci Prof.Dr. Naci Görür, Türkiye’nin tamamın deprem riski bulunduğunu, Marmara’da riskin çok büyük olduğunu, ‘Buradaki kabuğun çatırdadığını' söyledi. İstanbul’da depremin ne zaman olacağına ilişkin “Hesaplamalar, bilimsel araştırmalara göre; dayansa, dayansa 30 sene. Artı- eksi 15 sene ileri- geri diye söylenmektedir” dedi. Marmara’daki fay hattının kırılması ve ortaya çıkacak felaketin ülkeyi yönetenler ve halk tarafından çok ciddiye alınmadığını ifade eden Prof.Dr. Görür, şöyle dedi:

“DEVLETİN ARAŞTIRMALARA KATKISI SIFIR”

“Kuzey Anadolu fayı tehlikeyi doğudan batıya taşıyor. 1939 Erzincan’da başlıyor, İstanbul’a varışı; 1999. 7 büyük depremle 100 binden fazla insanımız öldü. Hiçbirinden ders almadık. Marmara Depremi olduğu zaman koca Türkiye Cumhuriyeti’nde hiç kimsenin bu faylar hakkında hiç kimsenin bilgisi yoktu. Üniversitelerin de doğru dürüst araştırması yoktu. Denizde araştırma yapacak ne gemi ne donanım vardı. Biz ortaya çıktık. NATO, BM, AB’ye başvurduk. Henüz bugünkü hükümette olmayan TÜBİTAK o zaman bizi destekledi. Oluşturduğum projelerin sonucunda ‘Sismik 1’, ‘Çubuklu’, ‘Le Suroit’, ‘Odin finder’, ‘Urania’, ‘Le Nadir’, “Marion Dufresne’, ‘L’Atalante', gemileri ile 2013’e kadar Marmara Denizi’nde araştırmalar yaptık. Bunları teknik üniversite ağırlıklı olarak özellikle Fransız, İtalyan, zaman zaman Amerika ve Japonlar’la, tamamen Avrupa Birliği fonları ile yürüttük. 100 milyon euro’dan fazla harcanan bu bütçeye Türkiye Cumhuriyeti’nin katkısı ise sıfırdır.”

Prof.Dr. Görür, Marmara’daki fayları tek tek ortaya çıkardıklarını, hangisinin daha tehlikeli olduğunu, kırılması halinde İstanbul’u nasıl etkileyeceğini araştırdıklarını ancak, bu çalışmaların içinde olmadıkları halde çok sayıda deprem uzmanları, üstatları türediğini, hiçbir siyasi yetkilinin araştırma ile ilgilenmediğini anlattı. Prof.Dr. Naci Görür, elde ettikleri sonuçları şöyle özetledi:

MARMARA DİBİNDE SARKIT VE DİKİTLER SU, GAZ ÇIKIŞI

“Marmara Denizi 1300-1400 metre derinlikte. Deniz altından karotlar aldık (Örnekler) çıkarttık, laboratuarlarda inceledik, bugüne kadar olan depremleri inceledik. Marmara altındaki çökelek aynı zamanda deprem kayıtları tutar. İncelemeler sonunda tarihi jeolojik depremleri yaşlandırdık tespit ettik. Bu denizin röntgenini çekmek demek. Denizin üstü tabanı aşağı yukarı 8 kilometre yerin içinde fayları belirleyip denizin altında haritayı çizdik. Deniz dibinin fotoğraflarını çektik. Denizin dibinde 400 metre çatlak ve gaz çıkışlarını tespit ettik. İnsanlı denizaltı Notül gemisi ile 1250 metre derine dalarak günde 7 saat deniz dibinde fayları inceledim. Marmara tamamen ölmüş. Doğru dürüst canlı göremedik. Ne zaman depremler olmuş, tekerrür katsayısını bulup, gelecek depremin tarihini tespit edebilmek için binlerce örneği inceledik. Su gaz çıkışları saptadık. Suyun çıkışına kalsiyum karbonat; Denizli Pamukkale’de gördüğümüz sarkıt, dikitler Marmara tabanında var. Gaz çıkışı sütun halinde görülüyor. Bu gazlardan örnekler aldık.”

Prof.Dr. Naci Görür, Marmara Denizi’nin dibinden çıkan bu gazların hidrokarbon gazları, bir başka deyişle doğalgaz olduğunu bildirirken, şunları anlattı:

TABANINDA DONMUŞ METAN BULUNAN MARMARA DEPREM DENİZİ

“Trakya’nın doğalgazı ve petrolü Marmara’nın dibinde telef oluyor. Bu faylar kesmiş, kapanları kırmış. Buranın doğalgaz ve petrol potansiyelini belirleyip TPAO’ya bildirdik, ‘İlgilenmiyoruz’ dediler. Marmara’nın tabanında gaz hidrat bulduk. İlk kez Türkiye, dünya tarihinde ilk kez böyle Marmara’nın tabanında gaz hidrat var. Bu ‘Donmuş Metan’ demek. Yaktığınız zaman yanıyor. Marmara’nın tabanı gaz hidratlarla dolu. Araştırılması lazım. Deniz tabanından kaya örnekleri aldık. ‘Nabzı ölçebilmek’ izin deprem ölçer aletleri yerleştirdik. Sonuç şu; Marmara bir deprem denizidir. Marmara Denizi’nin tabanında İstanbul’u çok ciddi vuracak, binlerce insanımızın can ve mal güvenliğini tehdit edecek canlı bir fay sistemine sahiptir.”

Prof.Dr. Naci Görür, Richter ölçeğine göre İstanbul’da 7’den büyük depremin mutlaka olacağını, bunun ‘Değişmez yeryüzü kaidesi’ olduğunu, “Ne zaman” sorusunu duyunca ‘Oklu kirpi’ haline döndüğünü anlatırken, “Çünkü sen olmasan bile benim insanım ölecek. Onun için zaman hiç önemli değil” dedi. Prof.Dr. Görür, İstanbul’da yaşayanların da büyük tehlikeye rağmen yerel veya merkezi yönetimi baskı altına almadığını, hiçbir zaman bir yürüyüş düzenleyip “Neden can ve mal güvenliğimizi sağlayan önlemleri almıyorsunuz?” diye sormadığını söyledi.

İnsanların deprem olduğu zaman, ilkel bir tepki göstererek korkuyla kaçıştıklarını, 2 gün sonra sorun bitmiş gibi herkesin evlerine döndüğünü, oysa bir yer bilimci olarak hiç beklenmedik bir anda 30- 40 saniyede on binlerce insanın kaybedebileceğini bildiği için endişelendiğini belirtti. (DHA)