'Yolların Fatihleri'ne İstanbul yolları yasak !
Halil Erol kontağı son kez çevirerek “buraya kadar,beklemekten yorulduk” diyor ve anahtarı haznesinden çıkarıyor. Kamyonun ön koltuğunun arkasında yastık ve battaniyeleri gösteriyor ve “burası bizim evimiz”diye ekliyor. Aynanın üzerinde uzun yol yorgunluklarını adadığı çocuklarının fotoğrafları, kazadan beladan korusun diye örülü nazar boncukları.
Ekmeğini 15 yıldır uzun yol şoförlüğünden kazanan Erol, bir süre direksiyonunun başında iki yıldır yaşadıkları büyük sıkıntıların geldiği boyutları tarif ediyor:” Buradan gece 2’de 3’te arabamı yükleyip çıktığım zaman yol yasağının başladığı saati geçirmemek hep gaza basıyorum. Açıkça hız ihlali yapıyorum. Normal şartlarda dört buçuk saat arayla toplam dokuz saat yolculuk yapabiliyoruz. Ama yasağa takılmamak için 12 saat boyunca bir tas çorba içmeden direksiyon salladığım oluyor. Çünkü biz sebze meyve taşıyoruz. Bunu hal'e yetiştirmemiz lazım. Yetiştirmezsek çok büyük zarara uğruyoruz. Hem çiftçilerimiz hem biz hem de İstanbul’da ki tüketiciler çok büyük zarara uğruyorlar. Hız ihlalinden dolayı devamlı ceza yiyoruz. Ehliyetimizin puanı doluyor. Ehliyetimiz bizim sermayemiz. Çoluğumuzun çocuğumuzun rızkı.”
Onlar, şehirler arası yollarda ağır ağır seyreden dev arabaların üzerinde, yollar kadar uzak dünyalarında kendi tasalarıyla boğuşurken birden tüm Türkiye kamyoncuları konuşur oldu.
Tarsus’tan Fethiye’ye uzanan binlerce kilometrelik sahil şeridinden İstanbul’a yaş sebze meyve ve canlı hayvan taşıyan uzun yol kamyoncularının başlattıkları dört günlük kontak kapatmaeylemi başlatan, Fethiye kamyoncular kooperatifinde toplanan kamyoncularla söyleşiyoruz. Elmalı, Demre, Fethiye bölgelerinden gelen yüzlerce kamyoncu fire vermeden burada ki bekleyişlerine başlamışlar.
Fethiye kamyoncular kooperatifi başkanı Mehmet Özcan’a eyleme katılan kamyoncu sayısını soruyoruz, “Tarsus’tan,Fethiye’ye kadar 1500 kamyoncu kontak açmayacak.” Başkan anlatmaya başlıyor, “Biz kanaatkarız, mazot parasına gitsek gelsek de Allah bereket versin diyen bir kitlenin mensuplarıyız. Eski şoförüm ben, İstanbul boğaz köprüleri yokken, gemiyle karşıya geçen şoförlerdenim, hal gemilerine binmek için, sıraya girerdik. Canlı hayvan meyve sebze taşıyorsak bize öncelik verilirdi. Ben askerken boğaz köprüsü yapıldı. Daha sonra da 80 darbesini gördü bu ülke. Gebze’de asker keserdi yolları, araba kuyrukları araç kuyrukları İzmit’e kadar uzanırdı.O zaman bile canlı hayvan ve sebze taşıyan araçlar orta şeritten geçerdi ve Sirkeci’ye yol verilirdi. Elimize küçücük bir kağıt verirlerdi “sebze boşaltmıştır diye” Sıkı yönetim döneminde bile böyleydi.” Mehmet Özcan, bu kararı almadan iki yıl önce tüm kamyoncuların İstanbul girişinde saatlerce bekletilmeleri nedeniyle taşıdıkları ürünlerin uğradığı zararı tüm yetkililere anlatmaya çalıştıklarını anlatıyor ve elindeki dilekçeleri gösteriyor;
“2 senedir Gazipaşa,Alanya Antalya,Finike,Demre ve Fethiye’li kamyoncular defalarca Başbakan yardımcısı, Ulaştırma bakanlığı,İstanbul Valiliği,İstanbul Belediyesi ,İstanbul il emniyet müdürlüğü…müracaat etmediğimiz kurum kalmadı. Ulaştırma Bakanlığın’da verilen sözler biz Antalya’ya dönünceye kadar unutuldu. Belediyelerden sorumlu olduğunu söyleyen Menderes Türel bu sorunu çözeceğini söyledi oradan da br sesçıkmadı.” Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmelerinde yaşadıkları şaşkınlığı dile getiriyor:” Çavuşoğlu, ben bu işi başaramadım diyerek dilekçemizi bile almadı. Bize ‘siz yürüyün , yer olursa bizde arabanızın üstüne binelim’dedi. “
Özcan, İstanbul girişindeki eziyetin 6 saatlik bekleyişle sınırlı olmadığını şöyle anlatıyor: “6 saat İstanbul’dan Afyon’a yol gitmek demek. İstanbul girişinde emniyet şeridine yüzlerce kamyonu sıralıyorlar, sonra aynı kamyonlara park yasağı ihlali yapıldı diyerek ceza yazıyorlar. İstisnasız her girişimiz böyle, süre uzadığı zaman bir bekleyişte iki kez ceza yediğimiz oluyor. Eğer yetişemezlerse plaka fotoğraflarını çekip cezaları arkamızdan yolluyorlar. 6 saat 3 saate indirilsin yetkililerimiz desin ki 'arkadaş siz 3 istediniz, öyle olmasın 4 saat vereceğiz’ meselemiz bağcıyı dövmek değil üzüm yemek dedik, bizi dinlemesi gerekenler dinlemedi.Bizler çıkar peşinde değil hakkımızın peşindeyiz. Buradaki üreticiler de, tüccarlarda bizleri destekliyor. Çünkü yollarda heba olan aynı zamanda onların malı ”
Elmalı taşıyıcılar kooperatifi 2. Başkanı, 45 yıllık kamyoncu Ahmet Demir 259 üyesiyle eyleme katıldıklarını anlatıyor. Demir, kamyoncuların İstanbul haline girdikten sonra yaşadığı sıkıntılara dikkat çekiyor:” 6 saat bekledikten sonra ürünler zaten soğukta, sıcakta yıpranıyor. O saatten sonra hale girmekte kolay değil. Alan yetersiz, kamyonlarımız giremiyor. Her seferinde halin girişinde kamyonet kiralamak zorunda kalıyoruz. Kamyonet iki üç sefer yapıyor. Her seferi 40 TL. Ürünler taşınırken ambalajları parçalanıyor, eziliyor. Haldeki tüccar İstanbul’dakini arıyor, şikayet ediyor.”
Finike şoförler Odası Başkanı Ziya Aydemir ise çarpıcı bir gerçeğe işaret ediyor: “ Biz bu yol yasağı meselesinden dolayı yollardan çok cenaze topladık. Şoför direksiyona oturduğunda aklında tek bir şey var, o da zamanında İstanbul’a yetişmek. Oraya saatinde ulaşması için, mola vermeyi bırak kırmızı ışığa radara bile takılmadan uçması gerekiyor. Kazada da ölüyor. Ben çok cenaze taşıdım. Biz sebzenin dışında taş ta çekiyoruz, kereste çekiyoruz, bunun için bir şey demiyoruz. Hatta ve hatta İstanbul un geri dönüşünde de var bu yasak karşıdan. Onu biz istemiyoruz. Arabamız elli milyar , elli trilyon yükünü taşıyoruz altın taşıyoruz canını taşıyoruz. Böyle bir güvenirliliğimiz de var bizim. Ne yazık ki biz perişanız. Bizim sesimiz duyulmadı, duyulmuyor. Devletimizin bizden istediği her türlü belge evrakı baldık yerine getirdik. Bir şoförün bir kamyoncunun ne tür belgeler evraklar bulundurması gerektiğini biz yerine getirdik. Kamyoncu K1 taşıma yetki belgesi alacaksınız dediler aldık. Serece belgesi alacaksın dediler aldık. Kooperatiflere R1 belgesi alacaksınız dediler 280.000 lira şu an da bedeli. Parası olmayan arkadaşlar hanımının kolundaki bilezikleri sattılar getirdiler buraya Psikoteknik belgesi alacaksınız dediler aldık. İş sağlığı iş güvenlik riski analizi belgesi alacaksınız dediler aldık. Bir daha çıkarırlarsa bir daha alırız. Biz ekmeğimizin peşindeyiz. Kimsenin namına konuşmayız. Kimsenin savunuculuğunu yapmayız. Bizim davamız ekmeğimiz. Herkes gibi. Yaptığımız işte belli. Yol yasağını geçmeye çalışıpta hız ihlali yapan süre ihlali yapan arkadaşlarımıza trafik cezası yazılıyor. 20 şer 30 ar da puan yazılıyor. 100 puanı da dolduğunda ehliyeti 3 ay 5 ay iptal ediliyor. Bize başka türlü ceza versinler desinler ki kamyoncu arkadaş piyasan silinecek gidip hapse yatacak desinler biz yatalım gidelim ama bu şekilde kimse bizi cezalandırmasın. Üniversitede çocuk okutuyor bu insanlar . Asker de çocukları var onlara harçlık gönderiyorlar. Kimsenin burada portakal bahçesi yok. Domates,biber,fasulye serası yok. İstanbul’da mesai 5’ te bitiyor. Bizim yasağımız 10 da bitirilmesin. İstanbul trafiği keşmekeş olacaksa kaosa doğru gidecekse biz bekleriz, bekliyoruz da 2 yıldır. Ama daha önce canlı hayvan ve sebze meyve taşıyan araçlar geçiyordu. Mazot, lastik pahalıymış trafik cezaları yüksekmiş biz bunları da geçtik . Bizim arkadaşlarımız yolda kaza yapıp ölüyor yazık günah değil mi? Orada ki yasağı geçmek için arabası devriliyor kamyonu hasar görüyor. Buradaki üreticinin sebzesi meyvesi harap oluyor.
Haber: Devrim Aşkın Karasoy
Fotoğraf: Merve Demirağ
ulusalkanal.com.tr