Adnan Oktar örgüt üyelerine 'Askere gitmeyin' talimatı vermiş

Adnan Oktar suç örgütüne yönelik 226 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamenin detaylarında, örgüt elebaşısı Oktar'ın örgüt üyelerine askerliğe gidilmemesi yönünde talimat verdiği belirtildi.

Adnan Oktar örgüt üyelerine 'Askere gitmeyin' talimatı vermiş

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından, Adnan Oktar suç örgütüne yönelik yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan ve İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Adnan Oktar'ın 1979 yılında patlayan ''Independanta'' tankeri ile kendisine mehdilik indiği imasının örgüt içerisinde sıkça kullanıldığı belirtildi.

Örgütün "Erkek Kardeşler Grubu"nda yer alan Ali Suat Kütahnecioğlu ve Rasin Kotil'in yakalanması amacıyla Beykoz'daki bir adrese düzenlenen operasyonda kadife kutu içinde bir not ve gazete bulunduğu kaydedildi.

İddianamede, söz konusu notta, "Hepimiz için anlamlı bir tarih vardır. Her hareketi olay olan ve büyük bir yankı uyandıran aslanlar aslanı Adnan Hocamızın İstanbul'a gelişi de oldukça etkileyiciydi. Yeri göğü inleteceğinin, İstanbul başta olmak üzere tüm dünyaya ışık saçacağının adeta bir habercisi gibiydi Independenta kazası. İyi ki varsın, iyi ki İstanbul'a gelmişsin Hocam, İstanbul seninle güzel, Türkiye seninle güzel, dünya seninle güzel, ahir zaman seninle güzel Maşallah" ifadeleri dikkati çekerken, not kağıdının altında Cumhuriyet gazetesinin 16 Kasım 1979 tarihli nüshasının bulunduğu ve manşetinde "Yanan tankerde 51 Romen denizci öldü, İstanbul büyük tehlike atlattı" şeklinde haberin yer aldığı kaydedildi.

İddianamede, örgüt içerisinde mehdilik alameti olarak İstanbul Boğazı'nda bir tanker patlaması gerçekleştiği ve bunun da Adnan Oktar'ın İstanbul'a geldiği gün olduğu belirtilerek, örgüt liderine mehdilik vurgusu yapıldığı değerlendirildi.

İddianamede, şu ifadeler yer aldı:

"Örgüte operasyon yapılan Üsküdar'daki bir adreste ise el konulan dijital materyallerden alınan imajda, Tasavvuf İşleri Başkanı Ahmed Yasin Yalçın Yanar tarafından 30 Ekim 2010'da Adnan Oktar'a gönderilen bir belgeye rastlandı. Besmele ile başlayan söz konusu belgede, Yanar'ın, mevcut kitaplarını Oktar'a gönderdiği, içeriğinde yanlışlıklar varsa düzeltmesini talep ettiği ve 'Ümidimiz ve duamız odur ki Rabb'im sizi Mehdi etsin. Hizmet ehli olan talebelerinize ve değerli kardeşlerimize Allah bu yolda sebat ve sabır versin.' şeklinde ifadeler kullanması dikkati çekti."

Resmi nikahlı evlilerin hiçbiri aynı evde yakalanmadı

İddianamede, Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütünde, örgüt elebaşısı Adnan Oktar tarafından verilen talimatlar doğrultusunda, "Bacılar Grubu"nda yer alan kadın örgüt mensupları ile "Erkek Kardeşler Grubu"nda yer alan örgüt mensuplarının birbirleri ile kağıt üzerinde evlendirildiği, örgüte yönelik gerçekleştirilen operasyonel çalışmalar kapsamında, birbirleriyle evli görünen örgüt mensuplarının hiçbirinin aynı evde yakalanmadığı, ilk dönem evlenenler hariç hiçbirinin çocuklarının olmadığı ifade edildi.

Bu evliliklerin örgütsel saiklerle yapılmış sahte evlilikler olduğu, yakalananların örgüt evi olduğu tespit edilen adreslerde yerleşik bir hayat idame ettirdikleri kaydedilen iddianamede, örgütten kopmaların önüne geçmek, örgüt mensuplarının ailelerinden muhalif olanların bastırılması ve miraslarının örgüte aktarılması maksatlarıyla sahte evliliklerin gerçekleştirildiği anlatıldı.

İddianamede, yine sahte evliliklere ilişkin bir dijital kayıtta, "Sen daha iyi bilirsin inşallah, Serpil'in mirası konusunda hiçbir şey yapılmıyor. Vefat etse hiçbir hakkımız olmayacak, onu bir kardeşle evlendirmek olur mu?" şeklinde not bulunduğu, söz konusu kişinin müştekilerden Serpil Ekşioğlu olduğu, bu notun Adnan Oktar'a sunulmak üzere yazıldığının değerlendirildiği aktarıldı.

İsim listelerinin yer aldığı benzer bir notta da evlendirilecek kişilerin isimlerinin yer aldığı belirtilen iddianamede, "Örgüt içi evliliklerin örgüt üyesi şahıslara ailelerinden kalan malların örgüte aktarılma amacı güttüğü ve bu amaçla hangi örgüt üyeleri ile evlendirilmesi gerektiği bilgisinin örgüt lideri Adnan Oktar'a verildiği görülmektedir." denildi.

Örgüt içinde yalnızca 20 kişi askerlik görevini yapmış

Örgütte, Askerlik Kanunu uyarınca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve askerlik çağına gelmiş her erkeğin askerlik yapmasının yasal zorunluluk olması sebebiyle örgüt üyelerinin askerliğe gitmesinin tam olarak engellenemediği vurgulanan iddianamede, askerlik çağına gelmiş örgüt üyelerinin bir kısmının örgütün sermayesinden istifade edilmek suretiyle yurt dışında mukim örgüt ile iltisak ve irtibatı olan şirketlerde çalışmalarının sağlandığı, bu vesileyle "dövizli er" statüsünde askerlik hizmetlerini yaptıkları, yine bedelli askerlik celplerinin çıktığı dönemlerde de bundan faydalanmak için çaba gösterdikleri aktarıldı.

Milli Savunma Bakanlığı ile yapılan yazışmalar neticesinde, dosya kapsamında şüpheli pozisyonda bulunan örgütün erkek mensuplarından 55 kişinin bedelli er, 14 kişinin bedelli yedek subay, 8 kişinin dövizli er, 5 kişinin dövizli yedek subay ve 7 kişinin askerliğe elverişli olmadığının tespit edildiği belirtilen iddianamede, bu kişilerin örgüt liderinin talimatları doğrultusunda askerlik görevini bedelli/dövizli olarak yerine getirdiği kaydedildi.

Yine bu kapsamda 9 kişinin öğrenci, 2 kişinin yurt dışı işçi ertelemeli, 1 kişinin yoklama kaçağı, 1 kişinin Türk vatandaşlığından ayrıldığı, 1 kişinin son yoklamaya tabi olduğu belirtilirken örgüt içinde yalnızca 20 kişinin askerlik görevini ifa ettiği anlatıldı.

İddianamede, örgüt elebaşısı Adnan Oktar'ın da bedelli olarak askerliğini yaptığına vurgu yapılarak, örgüt yöneticilerinden Tarkan Yavaş'ın "elverişsiz" olması sebebiyle askerlik hizmetini yerine getirmediği aktarıldı.

adnan oktar