Başbakanlığa dava açan yurttaşın hukuk zaferi!
Kendi hazırladığı dilekçeyle Başbakanlığa karşı dava açan Giresunlu yurttaşın anlamlı hukuk zaferi…
Giresun’un Espiye ve Güce ilçelerinde yapılmakta olan Çay Regülatörü ve HES projesi için 30 dönümlük arazisi Bakanlar Kurulu Kararı ile ‘acele kamulaştırma’ kapsamına alınan emekli İbrahim Feyzi Ustaoğlu, avukatsız hazırladığı dilekçeyle Başbakanlık ve Maliye Bakanlığı aleyhinde açtığı davayı kazandı. Hukuksuzluğa karşı tahammülü olmadığını söyleyen Ustaoğlu, “fındık, kızılağaç ve kestane ağaçları bizim için çok önemlidir. Kestane ağacından ev, kızılağaçtan çocuklarımıza beşik yaparız. Mezar tahtalarımız bu ağaçlardan yapılır. Bu coğrafya sadece bizim değil çocuklarımızın ve tüm canlıların da hakkı var” dedi.
HES İÇİN YAPILAN ACELE KAMULAŞTIRMADA ÖRNEK HUKUK MÜCADELESİ
Bakanlar Kurulu, Giresun’un Espiye ve Güce ilçelerinde yapılmakta olan Çay Regülatörü ve HES projesi için 9 Temmuz 2014 tarihinde aldığı kararla bölgede bulunan toplam 47 parsel araziyi acele kamulaştırma kapsamına aldı. Ülke savunması gibi olağanüstü hallerde uygulanan acele kamulaştırma, ‘acele el koyma’ anlamına da geliyor. Ülke genelinde pek çok proje için uygulanan ve tepkilere neden olan acele kamulaştırma kararının kendi arazisini de içerdiğini fark eden Giresunlu emekli bankacı İbrahim Feyzi Ustaoğlu, Başbakanlık ve Maliye Bakanlığı aleyhine dava açarak uygulamanın yürütmesinin durdurulmasını ve iptalini istedi.
DANIŞTAY, USTAOĞLU’NU HAKLI BULARAK YÜRÜTMEYİ DURDURDU
Resmi Gazete’yi her gün okuduğunu ve hukuki mevzuata ilgi duyduğunu söyleyen Ustaoğlu, avukatsız hazırladığı dava dilekçesinde uygulamanın Anayasa’ya aykırı olduğunu öne sürdü. Davayı gören Danıştay 6. Dairesi, hukuka aykırı bulduğu acele kamulaştırmayla ilgili Bakanlar Kurulu Kararı’nın yürütmesini durdurdu.
‘ACELE KAMULAŞTIRMA ŞARTLARI GERÇEKLEŞMEMİŞTİR’
Acele Kamulaştırmaya ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı’nda, aceleliği gerektiren hiçbir unsurun yer almadığı gibi davalı idarelerin savunmalarında da gerekçe raporundaki genel ifadeler dışında projeye ilişkin somut bir nedenin bulunmadığına dikkat çekilen Danıştay’ın iptal kararında, “davacıya ait taşınmazlar için de acele kamulaştırılması yoluna başvurulduğu görülmektedir. Bu durumda Çay Regülatörü ve HES üretim tesisi yapımı kapsamında kamulaştırılmasına karar verilen taşınmazların kamulaştırma işlemlerinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesi kapsamında acele kamulaştırma yönteminin uygulanmasını gerektiren şartlar gerçekleşmediğinden dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının davacı taşınmazına ilişkin kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir” denilerek, oy çokluğu ile Bakanlar Kurulu Kararı’nın yürütmesinin durdurulmasına karar verildi.
DAVALI İDARELERİN İTİRAZ GEREKÇELERİ YETERSİZ BULUNDU
Danıştay, acele kamulaştırmaya ilişkin kararın gerekçesi olarak davalı idareler tarafından sunulan “enerji sıkıntısı çeken ülkemizde bu tür yatırımların mümkün olduğu kadar hızlı şekilde tamamlanmasında kamu açısından yarar bulunduğu, ve bu şekilde taşınmazların acele kamulaştırmasında kamulaştırma işlemlerinin yaklaşık 2 yıl daha erken tamamlanabileceği” gerekçesini de yeterli bulmadı.
‘SAHİBİNİNDEN HABERSİZ MÜLKÜN ELİNDEN ALINMASINA YAĞMA DENİR’
Açtığı davada Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararı vermesinin ardından sorularımızı yanıtlayan İbrahim Feyzi Ustaoğlu, “Dileyen firmanın Bakanlar Kurulu'nu aracı kılarak bir ay içinde, sahibinin dahi haberdar edilmediği bir süreç sonunda malını, mülkünü kullanma, ondan yararlanma hakkını firmalara geçiren bu uygulamanın hukukun hangi evrensel ilkesi ile açıklanabileceğini hukukçulara bırakıyorum. Ama kişisel olarak ‘acele kamulaştırma’ müessesinin; mülk güvenliğini ortadan kaldıran, güçsüzlerin malını, mülkünü sorgusuz sualsiz firmaların kullanımına geçiren, hukuk ile değil ama ‘yağma’ ile açıklanabilecek bir uygulamaya döndüğünü tecrübe ettim. Sahiplerinin söz konusu toprak parçalarına bağlılığını sorgulamadan, manevi yanları düşünülmeden sorgusuz sualsiz hatta haberdar bile edilmeden metrekaresine 3-5 lira değer biçerek mülkünün elinden alınmasının başka türlü bir izahı da olamaz. Savaş gibi olağanüstü durumlarda kullanılmak için düzenlenmiş bir hükmün Bakanlar Kurulunca alınan kararla, üstelik dileyen firmanın başvurusu üzerine, yurttaşlar aleyhine kullanılması kişi hak ve hürriyetlerinin ihlalidir” diye konuştu.
‘BU COĞRAFYA SADECE BİZİM DEĞİL, TÜM CANLILARIN HAKKI VAR’
Hukuksuzluğa karşı hiç bir şekilde tahammülü olmadığını söyleyen Ustaoğlu, “acele kamulaştırılma kapsamına alınan arazim fındık bahçesiydi. Fındık, kızılağaç ve kestane ağaçları bizim için çok önemlidir. Kestane ağacından ev, kızılağaçtan çocuklarımıza beşik yaparız. Mezar tahtalarımız bu ağaçlardan yapılır. Bu coğrafya sadece bizim değil çocuklarımızın ve tüm canlıların da hakkı var” görüşünü dile getirdi.
‘BARAJLAR YAPILINCA FINDIKLARI DON VURDU, İNSANLAR GÖÇ ETTİ’
Arazisinin bulunduğu bölgede 5 ayrı barajın yapıldığını anlatan Ustaoğlu, “barajların yapılmasının ardından bu bölgede büyük bir don olayı oldu. 30 Mart 2014 gecesi yaşanan don yüzünden fındık ve meyve ağaçlarında yüzde 70’lere varan oranda kayıplar oldu. Don olayı yüzünden bölgeden büyük kentlere göç eden insanlar oldu. Yine barajlarda insanlar boğuldu, biz ağladık. Müteahhitler bu arazileri 49 yıllığına kiralayabilmek için bizi derelerimizden ayırmak istiyorlar. Biz derelerimizden ayrılmak istemiyoruz. Giresun Valiliği bu HES projesi için ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı vermiş. Ben bunu anlayamıyorum. Bizi görmezden geliyorlar. Biz derelerimiz, ağaçlarımız, kuşlarımız ve tüm canlılarımızla birlikte yaşamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘BİR DERE ÜZERİNE ÜÇ BEŞ BARAJ KURARAK KAMU YARARI OLMAZ’
Başbakanlığın Danıştay’a yaptığı itiraza da yine kendisinin kaleme aldığı bir yanıt gönderen Ustaoğlu, davasında haklı olduğunu bir kez daha vurgulayarak baraj inşaatlarının tamamlanmasının ardından bölgede yaşanan ekolojik ve sosyal sorunları da dile getirdiği yanıtında, “Mülkiyet hakkı, Anayasal haktır. Anayasa'nın hepimizi bağlayıcı üstünlüğü vardır. Anayasa'nın tanıdığı mülkiyet hakkı, vatandaşın elinden alınamaz. Acelelik halleri açıklanmayan bir şekilde 2942 Sayılı Yasanın 27. maddesi gerekçe gösterilerek acele kamulaştırma yapılamaz. Bir dere üzerinde 3-4 tane baraj kurularak, kamu yararı olamaz” görüşünü savundu.
Yusuf Yavuz
ulusalkanal.com.tr