Barış ödülü kötünün iyisine mi gitti

Nobel Barış Ödülü Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'ne (KSYÖ) verildi. Eski Nobel Barış ödülü sahiplerine bakınca KSYÖ Ehven-i şerdir demekten kendimizi alamadık. Hele örgütün başında 2010 yılından bu yana Türk diplomatı Ahmet Üzümcü'nün bulunduğunu öğrenince memnun da olduk.

Barış ödülü kötünün iyisine mi gitti

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü(KSYÖ), 1.2 milyon dolarlık ödülünü 10 Aralık'ta Oslo'da düzenlenecek törenle Ahmet Üzümcü eliyle alacak.

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü(KSYÖ), kuşkusuz AB, NATO, Obama, Kissinger, Begin gibi barışla, silahsızlanmayla ilgisi olmayan kişi ve kuruluşlardan çok daha iyidir. Bu seçimler nedeniyle Nobel Barış Komitesi eleştirilmiş, Alfred Nobel'in vasiyetini çiğnemekle suçlanmıştı. Alfred Nobel, ödülün "silahsızlanmayla ilgili en iyi çalışmalar yapana" verilmesini açık bir dille istemişti. Bu durumda Savaş örgütü NATO, "ille de savaş" diyen Obama ve savaşlara doğrudan ya da dolaylı karışan AB'ye ödül veren Nobel Komitesi'ne, başkanına ve Norveç meclisine sert eleştiriler yöneltildi. Norveç'in açıkça Amerikancı, NATO'cu çizgide olduğu görüşü yaygınlaşmıştı.

Bu eleştirilerden sonra, Assange, Manning och Snowden gibi muhaliflerin seçilmesi Nobel Barış Ödülü'nün itibarının korunması açısından gerekli bir önlem olabilirdi.

Şimdi ödül Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü(KSYÖ) gibi Birleşmiş Milletler Örgütü ile yakın ilişki içinde çalışan, salt kuruluş nedeni olan görevi yapan ve o görevi yapış tarzı da eleştirilen bir örgüte verildi.

Nobel Komitesi Başkanı Thorbjörn Jagland, ödülü vermek istedikleri KSYÖ'yü sunarken, "1997'de kimyasal silah üretmek ve depolamak yasaklanmıştır. Bu tarihten sonra bu kuruluş yasağa uyulması için çalışmıştır" dedi. Jagland KSYÖ'nün Suriye'de kimyasal silahlar odaklı krizinin çözümü için bir araç olduğunu söyledi.

İsveç'in en büyük günlük gazetelerinden Expressen'in yazdığına göre, KSYÖ'nün Başkanı Josè Bustani 2002 yılında, Irak'ı işgal etme planlarına karşı çıktığı için, ABD girişimiyle değiştirilmişti.

Suriye 2014 yılına dek kimyasal silahlarını yok etmeyi kabul etti. KSYÖ de bunu denetleyecek. Suriye'nin bu silahları İsrail'in elinde bulunan ancak kimsenin ses çıkarmadığı atom silahlarına karşı son umar olarak kullanması bekleniyordu.

ABD 1997 yılında, 10- 14 yıl arasında tüm kimyasal silahlarını yok etmeyi kabul etmişti. Şimdi 10 yıl daha ek süre istediği bildiriliyor. Diğer bir deyişle Suriye'nin, elinde bulunan kimyasal silahlarını hemen, bir yıl içinde, yok etmesini isteyen ABD'nin kendisi 26 yıldır kimyasal silahlarını yok etmemiş durumda.

Akla gelen sorular:

- ABD daha önceleri kimyasal silah kullandı. Suriye'nin kullandığı ise kanıtlanamadı. KSYÖ, ABD'ye 26 yıl zaman verirken Suriye'ye neden bir yıldan kısa zaman tanıyor? Acaba ABD ırak'ta yaptığı gibi Suriye'de de kimyasal silah mı kullanacak?

- KSYÖ, 2008 yılında İsrail'in Gazze'de kimyasal silah olarak beyaz fosfor kullanmasına karşı ne yaptı?

- Savcı Carla del Ponte yönetimindeki BM denetçileri mayıs ayında muhalefetin kimyasal silah kullandığı yönünde belirtiler olduğu yönünde rapor verdi. Bu tür başka raporlar da olduğu bildiriliyor. Peki, KSYÖ bu konuda ne yaptı?

- BM denetimcilerinin şefi Åke Sellström'ün AB'den gelen maddi destek ve İsrail ile yakın işbirliği nedeniyle taraflı olduğu görüşü yaygın. KSYÖ bu tür bilgileri nasıl değerlendiriyor?

Merkezi Haag'da bulunan KSYÖ, temeli 1993'te yazılan ve 1997 yılında yürürlüğe giren Kimyasal Silahlar sözleşmesi ile kuruldu. Sözleşme tümden yasaklama ve düzenli denetlemeyi içeriyor.

1997'de kurulmasına karşın, Suriye'de 21 Ağustos'ta kimyasal silahlarla sivillerin öldürülmesi sonrası KSYÖ'nün adı duyuldu. ABD ve Rusya Suriye'nin kimyasal silahlarının yok edilmesi için anlaşmaya vardı. Şam yönetimi anlaşmayı kabul etti. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon işbirliği için KSYÖ Genel Müdürü Türk Diplomat Ahmet Üzümcü ile ilişki kurdu ve KSYÖ'nün Suriye'deki görevi 1 Ekim'de başladı.

- Bu durumda akla gelen son soru şu: "ABD ve NATO yanlısı Norveç'in Nobel ödülünü ABD ve AB güdümünde bir örgüte itibar kazandırmak için mi verdi?"

Abdullah Gürgün

ulusalkanal.com.tr